nokta kadar olan ayak parmağım
ayak serçe parmağı
primatlar'ın vahşi hayvanlardan çıplak ayakla daha hızlı kaçabilmesi için milyonlarca yılda evrimleşmiş olan denge unsuru parmak, insanoğlunun son şekli homo-sapiens halini almasıyla işlevini yitirmiş ve git gide küçülmeye başlamıştır. aynı pişmiş et olmadığı zamanlarda evrimleşen 20'lik yaş dişinin yok olmaya başlaması gibi..
Masa ayaklarına çarpmak ve ayakkabı içinde acımak dışında işlevi olmayan uzuv.
daha cumlenin yuklemine gelemeden yazdiklarini siliyordu. olmuyordu bir turlu. tami tamina dort saattir su lanet olasi bilgisayarin basindaydi ve henuz tek cumle dahi yazamamisti. ecnebilerin tabiriyle “yasamak icin ne yaparsin?” sorusuna cevabiydi ‘yazmak’. yillardan sonra ikinci defa basina gelen bu yazamama durumunu kabullenemiyordu bir turlu.
“sikmisim girizgahini!” diye sovup masayi tekmelemeye yeltendi. kacin kurasi oldugu belirsiz masa atik davranip ayak serce parmagina, kendisine yoneltilen hiddeti iade etti. kufru “sikmisim girizgahisskktirr!” e evrilirken topallayarak terasa cikti. kendisi kadar ocb de golden virginia’yi ozlemis olmaliydi. sardigi daldan derin bir nefes cekti. kabaca bir hesap yapti. 12 yil olmustu. “vay be!” dedi, “vay be! gulumseyisini gormeden gecen 12 yil!” bir zamanlar ugruna sayfalar dolusu murekkep harcanan gozler, dun tekrar gozlerine bakmisti. bir zamanlar opmeye doyamadigi yanaklar, dun, her gulumseyisinde birer gamze sunmustu etrafina. bir zamanlar yuzunu sefkatle oksayan minik eli, ama, dun sadece elini sikmisti. elleri yine soguktu. ve bakislari yine kederli. ne demisti bir keresinde: “ben istanbul’a cok benzerim sevgilim. onca istiha icinde onca keder…”
bir zamanlar tutkuyla optugu dudaklar, hala ayni cocuksu heyecanla oynuyordu. actigi sergilerden, gittigi sehirlerden bahsetmisti dun. gerek yoktu ki anlatmasina, hepsinden haberdardi. kendisi pek konusamamisti, her bir kelimeyi hafizasina kazimak istercesine dikkatle dinlemisti. ah, nasil ozlemisti, nasil! o da ozlemis miydi? cok sevmis miydi sonra?
5. izmariti kulluge bastirirken karisi seslendi iceriden: “canim ben annemlere gidiyorum.”
ayak serce parmagi cok aciyordu.
“sikmisim girizgahini!” diye sovup masayi tekmelemeye yeltendi. kacin kurasi oldugu belirsiz masa atik davranip ayak serce parmagina, kendisine yoneltilen hiddeti iade etti. kufru “sikmisim girizgahisskktirr!” e evrilirken topallayarak terasa cikti. kendisi kadar ocb de golden virginia’yi ozlemis olmaliydi. sardigi daldan derin bir nefes cekti. kabaca bir hesap yapti. 12 yil olmustu. “vay be!” dedi, “vay be! gulumseyisini gormeden gecen 12 yil!” bir zamanlar ugruna sayfalar dolusu murekkep harcanan gozler, dun tekrar gozlerine bakmisti. bir zamanlar opmeye doyamadigi yanaklar, dun, her gulumseyisinde birer gamze sunmustu etrafina. bir zamanlar yuzunu sefkatle oksayan minik eli, ama, dun sadece elini sikmisti. elleri yine soguktu. ve bakislari yine kederli. ne demisti bir keresinde: “ben istanbul’a cok benzerim sevgilim. onca istiha icinde onca keder…”
bir zamanlar tutkuyla optugu dudaklar, hala ayni cocuksu heyecanla oynuyordu. actigi sergilerden, gittigi sehirlerden bahsetmisti dun. gerek yoktu ki anlatmasina, hepsinden haberdardi. kendisi pek konusamamisti, her bir kelimeyi hafizasina kazimak istercesine dikkatle dinlemisti. ah, nasil ozlemisti, nasil! o da ozlemis miydi? cok sevmis miydi sonra?
5. izmariti kulluge bastirirken karisi seslendi iceriden: “canim ben annemlere gidiyorum.”
ayak serce parmagi cok aciyordu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?