askin gozu kor mudur,gozleri ask mi kor eder,yoksa sadece gormek istediklerini mi gorursun,askin gozu katarkt midir tartisilir.eger askin gozu korse avazin ciktigi kadar bagir,nasilsa yalnizlik sagir.
aşkın gözü kördür
a$ik olunan ki$inin yaptigi her hatanin ve soyledigi her yalanin gormezden gelinmesinin sebebini en guzel $ekilde aciklayan ba$lik.hem de oyle bir kordur ki omrunuzden omur alinsa bile bu durumu ciceklerle kar$ilamanizi dahi saglayabilir.
(bkz: ask)
kordur a$kin gozu fakat gecici bir korluktur bu, kalitsal degildir, tipta olmasa bile bir $ekilde bir yerlerde bu korlugu gune$ i$igi ile bulu$turabilecek $eyler ke$fedilmi$tir.
sonra kor olan gozler acilir.once i$iga ali$maya cali$ir.
ve sonra...
(bkz: her a$kin sonu hayalkirikligidir)
sonra kor olan gozler acilir.once i$iga ali$maya cali$ir.
ve sonra...
(bkz: her a$kin sonu hayalkirikligidir)
aşkın aslında tam bi özürlü olduğunu özetleyen cümledir.nitekim aşkın gözü kör olduğu gibi kulaklarıda sağırdır bazı şeyleri göremediği gibi duyamaz da aynı zamanda konuşma özürlüdür görse de duysa da dile getiremez aynı zaman da topaldır kaçmak ister kaçamaz,parmaklarında da bi sorun vardır hiç bi şeye tutunamaz ve en önemlisi beyin fonksiyonlarını tamamen yitirmiştir leyla leyla ortalıkta dolaşır düşünemez mantık diye bi şey yoktur işte aşk böyle bi şeydir.
(bkz: aşka aşik olmak)
olsa bukadar can yakmaz/en derin duyguları yasatmaz/ dag gibi yigitleri yıkmaz hector /dagları deldirmezferhad ile sirin savas cıkarmaz truva savası gibi ornekler ile curutulebilen soz.ama asık olanın kendını dusunmedigi gercegınıde anlatan soz.
her ilişkide prematüre doğmuş olan aşkın en büyük kusurudur...
tamiri yoktur;durumu düzeltmek için de uğraşanı çoktur...
tamiri yoktur;durumu düzeltmek için de uğraşanı çoktur...
salgılanan bir hormon ile alakalı o sadece. (ismini unuttum onu da siz bulun artık)
yarın akşam kanal d de başlayacak olan programdır.kızlarla erkekleri birbirlerini göremedikleri karanlık bir odaya koyuyorlar ve birbirlerinden hoşlanmalarını bekliyorlar.yanılmıyorsam bir çeşit evlendirme programı bu da.
pek tutulmayan kanal d programı.
$u dakikalarda kanal dde yayinlaniyor bu program ancak pek cok yerde ismine cismine denk gelmedigimize gore cok da fazla bir atraksiyonu yok.
aşık olan ki$inin gözünün hiç bir şeyi görmediğine işaret eden söz. genelde ilişkisinde kötü bir şeyler ya$ayan ve fakat aşkından dolayı bunu farkedemeyen taraflardan birine bir arkada$ niteliğinde sarfedilir.
- kızım gözünü aç da gör bu herif seni kullanıyo!!!
+ olsun, ben de onu kullanıyorum canım a$kım yaa...
- kızım gözünü aç da gör bu herif seni kullanıyo!!!
+ olsun, ben de onu kullanıyorum canım a$kım yaa...
bir gün delilik yakın dostlarını kahve içmek üzere evine davet etmiş. herkes gelmiş. kahveler içildikten sonra delilik dostlarına saklambaç oynamayı önermiş.
- saklambaç mı? o da nedir? diye sormuş merak.
-saklambaç bir oyundur. sizler saklanırken ben yüze kadar sayacağım.
saymayı bitirdiğimde ilk bulacağım kişi benden sonraki ebe olacaktır.
korku ve tembellik dışındakiler delilik’in önerisini derhal kabul etmişler.
- 1..., 2..., 3... diye yüksek sesle saymaya başlamış delilik.
acelecilik, ilk bulduğu yere kendini atıvermiş.
utangaçlık, her zamanki alışkanlığıyla bir ağacın gölgesine ilişmiş.
neşe,bahçenin orta yerine doğru yönelmiş.
hüzün, saklanacak yer bulamadığından ağlamaya koyulmuş.
kıskançlık, başarı’nın peşinden giderek yanıbaşındaki bir kayanın ardına sığınmış.
delilik saymayı sürdürmüş...
umutsuzluk, delilik’in doksan dokuza geldiğini duyduğunda iyiden iyiye umutsuzluğa kapılmış.
- yüz ! diye haykırmış delilik, saklanmayan ebedir, aramaya başlıyorum.....
ilk söbelenen merak olmuş. birinci kurbanın kim olacağını o kadar merak ediyormuş ki, saklanmayı ihmal etmiş.
bahçe duvarına baktığında, delilik kararsızlık’ı farketmiş; üzerine tünemiş olduğu duvarın hangi tarafına saklanacağını düşünmekle meşgulmüş.
...ve hemen ardından neşe’yi, hüzün’ü, utangaçlık’ı söbelemiş.
herkes yeniden biraraya geldiğinde merak sormuş:
-aşk nerede? hiç aşk’ı gören oldu mu?
delilik, aşk’ı aramaya koyulmuş. dağlara çıkmış, nehirlerin yataklarına bakmış, ama aşk’ı hiç bir yerde bulamamış.
çaresiz arayışını sürdüren delilik, bir gül ağacı ile karşılaşmış.
eline geçirdiği bir çalıyla ağacın dallarını, yapraklarını yoklamış. aniden tiz bir çığlıkla irkilmiş. acıyla bağıran aşk, diken batan gözünü tutuyormuş.
delilik ne yapacağını bilememiş. özür dilemiş, yalvarmış yakarmış aşk’a kendisini affetmesi için. o kadar üzülmüş ki, bir daha hayat boyu yanından ayrılmayacağını bile vaadetmiş. acısı biraz dinen aşk sonunda özürleri kabul etmiş.
o günden beri aşk’ın gözü kördür ve delilik hep yanı başındadır
- saklambaç mı? o da nedir? diye sormuş merak.
-saklambaç bir oyundur. sizler saklanırken ben yüze kadar sayacağım.
saymayı bitirdiğimde ilk bulacağım kişi benden sonraki ebe olacaktır.
korku ve tembellik dışındakiler delilik’in önerisini derhal kabul etmişler.
- 1..., 2..., 3... diye yüksek sesle saymaya başlamış delilik.
acelecilik, ilk bulduğu yere kendini atıvermiş.
utangaçlık, her zamanki alışkanlığıyla bir ağacın gölgesine ilişmiş.
neşe,bahçenin orta yerine doğru yönelmiş.
hüzün, saklanacak yer bulamadığından ağlamaya koyulmuş.
kıskançlık, başarı’nın peşinden giderek yanıbaşındaki bir kayanın ardına sığınmış.
delilik saymayı sürdürmüş...
umutsuzluk, delilik’in doksan dokuza geldiğini duyduğunda iyiden iyiye umutsuzluğa kapılmış.
- yüz ! diye haykırmış delilik, saklanmayan ebedir, aramaya başlıyorum.....
ilk söbelenen merak olmuş. birinci kurbanın kim olacağını o kadar merak ediyormuş ki, saklanmayı ihmal etmiş.
bahçe duvarına baktığında, delilik kararsızlık’ı farketmiş; üzerine tünemiş olduğu duvarın hangi tarafına saklanacağını düşünmekle meşgulmüş.
...ve hemen ardından neşe’yi, hüzün’ü, utangaçlık’ı söbelemiş.
herkes yeniden biraraya geldiğinde merak sormuş:
-aşk nerede? hiç aşk’ı gören oldu mu?
delilik, aşk’ı aramaya koyulmuş. dağlara çıkmış, nehirlerin yataklarına bakmış, ama aşk’ı hiç bir yerde bulamamış.
çaresiz arayışını sürdüren delilik, bir gül ağacı ile karşılaşmış.
eline geçirdiği bir çalıyla ağacın dallarını, yapraklarını yoklamış. aniden tiz bir çığlıkla irkilmiş. acıyla bağıran aşk, diken batan gözünü tutuyormuş.
delilik ne yapacağını bilememiş. özür dilemiş, yalvarmış yakarmış aşk’a kendisini affetmesi için. o kadar üzülmüş ki, bir daha hayat boyu yanından ayrılmayacağını bile vaadetmiş. acısı biraz dinen aşk sonunda özürleri kabul etmiş.
o günden beri aşk’ın gözü kördür ve delilik hep yanı başındadır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?