kitap bittiği zaman: "eee nası yani bitti mi şimdi?!?!" diye beni şoka esen eser.
ciddi ciddi "yok lan devamı olmalı bunun, eksik basılmış benim kitap." diye dost'a gidip diğer basımlarına bakmıştım hatta.
"herkes her şeyi yapabilir. birimiz katil olduysak hepimiz olabiliriz. tek farkımız bunu tercih etmemiş olmamızdır."
bu cümlesiyle bana ilk defa gerçekten "herkes her şeyi yapabilir mi?" diye düşündüren kitaptır. (yaş 18)
ha sonrasında deneyimlemek hoş olmadı o ayrı konu.
aşka şeytan karısır
yakla$ık 1 bucuk saat gibi bi sürede bitebilen,hayat felsefesi aramak yerine kafa dağıtmak için okunası,öylesine okunup da sevilen bir kitap..
bir de sonunu kestirip atmasalarmı$ daha da güzel olabilirmi$.
"sizinle sevi$en bir inanın aslında kiminle sava$tığını bilemezdiniz..sizi öperken kimi öldürmeye çalı$tığını,sizi severken kimden nefret ettiğini tahmin bile edemezdiniz!.."
bir de sonunu kestirip atmasalarmı$ daha da güzel olabilirmi$.
"sizinle sevi$en bir inanın aslında kiminle sava$tığını bilemezdiniz..sizi öperken kimi öldürmeye çalı$tığını,sizi severken kimden nefret ettiğini tahmin bile edemezdiniz!.."
hande altayli’nin son kitabinin adi.
sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz, iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı...
gençliğin verdiği cesaretle zor bir aşkın içine gözü kapalı giriverir aslı. toplum kurallarını, ahlakı, vicdanı, ayıbı bir kenara atarak, teyzesinin sevgilisi ömer’e kaptırır kalbini. sevgilisinin evli olması bile umurunda değildir ilk başlarda. ama kıskançlıklar, sorgulamalar, hayaller ve hayal kırıklıklarının ardından çareyi kaçmakta bulur. yıllar sonra, artık olgun bir kadın olduğunu sandığında ömer tekrar çıkar karşısına.
“insanın kaçmak isteyip de koşamadığı rüyalar gibiydi. büyülenmiş, duruyordu. onu hayatında ilk kez, bu gece gördüğüne yemin edebilirdi. kasıkları ateşe verilmiş gibi alev alev yanmaya başladı ve içi korkuyla doldu. kalbi sıkıştı, niye on altılık bir küçük kız gibi titreyip duruyordu teyzesinin sevgilisinin karşısında? bu adamı daha önce hiç çekici bulmamıştı ki... erkek olduğunun bile farkında değildi. çığlık atmak istiyordu ama gel gör ki, üzerinden geceliği sıyrılırken itiraz etmeyi bile başaramadı. tanımadığı bir duygu bütün vücudunu sarmıştı. böyle bir şeyin varlığıyla karşılaşmak bile, dünyanın hiç de güvenilir bir yer olmadığının kanıtıydı. burası, bizim bildiğimiz, alıştığımız ve tanıdığımızı sandığımız yer değildi. her köşesinde farklı boyutlara açılan gizli kapılar vardı ve türlü tuzaklarla insanı, ne yapıp edip kendisine yenik düşürüyordu. yapmam dediğimiz şeyleri yaptıran, söylemem dediğimiz sözleri söyleten bir gücün esiriydik. ve bu güç, bizim içimizde, tohumlarımızdaydı. bir sınırın çok yakınına gittiğimizde, o sınırın orada olmadığını görüyorduk. sınırlar mı sürekli değişiyordu, yoksa zaten onlar bizim var olmasını dilediğimiz seraplar mıydı?”
sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz, iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı...
gençliğin verdiği cesaretle zor bir aşkın içine gözü kapalı giriverir aslı. toplum kurallarını, ahlakı, vicdanı, ayıbı bir kenara atarak, teyzesinin sevgilisi ömer’e kaptırır kalbini. sevgilisinin evli olması bile umurunda değildir ilk başlarda. ama kıskançlıklar, sorgulamalar, hayaller ve hayal kırıklıklarının ardından çareyi kaçmakta bulur. yıllar sonra, artık olgun bir kadın olduğunu sandığında ömer tekrar çıkar karşısına.
“insanın kaçmak isteyip de koşamadığı rüyalar gibiydi. büyülenmiş, duruyordu. onu hayatında ilk kez, bu gece gördüğüne yemin edebilirdi. kasıkları ateşe verilmiş gibi alev alev yanmaya başladı ve içi korkuyla doldu. kalbi sıkıştı, niye on altılık bir küçük kız gibi titreyip duruyordu teyzesinin sevgilisinin karşısında? bu adamı daha önce hiç çekici bulmamıştı ki... erkek olduğunun bile farkında değildi. çığlık atmak istiyordu ama gel gör ki, üzerinden geceliği sıyrılırken itiraz etmeyi bile başaramadı. tanımadığı bir duygu bütün vücudunu sarmıştı. böyle bir şeyin varlığıyla karşılaşmak bile, dünyanın hiç de güvenilir bir yer olmadığının kanıtıydı. burası, bizim bildiğimiz, alıştığımız ve tanıdığımızı sandığımız yer değildi. her köşesinde farklı boyutlara açılan gizli kapılar vardı ve türlü tuzaklarla insanı, ne yapıp edip kendisine yenik düşürüyordu. yapmam dediğimiz şeyleri yaptıran, söylemem dediğimiz sözleri söyleten bir gücün esiriydik. ve bu güç, bizim içimizde, tohumlarımızdaydı. bir sınırın çok yakınına gittiğimizde, o sınırın orada olmadığını görüyorduk. sınırlar mı sürekli değişiyordu, yoksa zaten onlar bizim var olmasını dilediğimiz seraplar mıydı?”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?