sikik bir yaz gününde ailemle oturmuş sabah kahvaltımı yapıyor, zorla yumurtanın beyazını ağzıma sokan ebeveynlerime hakaretler yağdırıyordum, amacım bir an önce kahvaltımı yapıp dışarıya çıkmaktı, sokakta tüm çocuklar toplanmıştı bile, kesinlikle çıkmam şarttı.
yalvara yakara, ağlaya sızlaya izini koparmıştım, yumurtanın beyazını yemek zorunda değildim artık, özgürce dışarıda oynamanın vakti gelmişti. annem arkamdan, çok ararsın bunları askerde yılan yerken! diye anırmaya devam ediyordu, daha küçücük bünyeme askerlik psikolojisini aşılamaya başlamışlardı bile, neyse ki hemen uzaklaşmıştım evden...
dışarı da kimler yoktu ki?! yancı adem, arap ilker, ayı şükrü ve
deli gökhan! evet gökhan bizim mahalleye oynamaya inmişti, annesi ve babası evde kuduran gökhanı sürekli olarak balkona bağlarlardı, azgın gökhan ipleri koparır balkondan atlar, yine kaçardı o evden. karşımda onu görünce feci şekilde tırsmaya başlamıştım, nitekim ne zaman onunla oynamaya kalksam yara alan hep bendim!
daha merhaba arkadaşlar der demez deli gökhan, hadi dopunu getirde dop oynayalım ehehe deyiverdi, hayır diyemezdim çünkü oracıkta top diye oynardı benimle, bende şartsız koşulsuz babamın bana doğum günümde aldığı futbol topunu oynamak için çıkardım, daha 3. dakika da topu bir apartmanın çatısına diken gökhan, ırzıma geçmişti bile. top bir daha aşağı düşmemişti, öyle bir koymuştu ki bu bana, küçükken topunu inşaata kaçıran dj ercikten bile beter hale gelmiştim, ağlamak istiyordum.
akabinde, ağlama lan hadi başka oyun oynayalım dedi gökhan, yine bir eşyama zarar verecek diye aklım çıkmıştı lakin o başka bir şey istedi, böcekleri ameliyat etmece oyunu! bu oyunu daha önce hiç duymamıştım ve bu gerizekalının söylediği şey bana ilgi çekici gelmişti, ilk defa gökhanın dediği şeyi yapmak istiyordum. hemen bir karafatma yakaladı deli gökhan, ters yatırdık böceği bulduğu kürdan gibi bişeyle karnını yardı gökhan, içinde ne varsa çıkmıştı, bağırsaklarını bir tarafa diğer organalrını bir tarafa ayırıyorduk, çok eğlenceliydi!
solucan, karınca hatta kertenkele derken deli gökhan kendinden geçmişti, tam kedilere saldırmaya başlayacakken abartma gökhan! dedim, neden dedim bilmiyorum, demez olaydım, allah kahretsindi de o lafı demeseydim, kedileri korumanın bedelini ağır ödeyecektim...
sinirlenen gökhan kediyi açmak için kullanacağı çubuğu götüme sokmaya niyetlenmişti bile, boğazımdan tuttuğu gibi yere yatırdı beni, diğer iki çocukta kollarımdan tuttu, tam tecavüz havasına girmiştik, uzaktan görenlerin ırzıma geçtiklerini düşünmesi anormal olmazdı.
çubuğu karnıma bastırarak ağzımı açtıran gökhan, eline aldığı çekirgeyi zorla dilimle buluşturmaya çalışıyor, o iğrenç şeyi midemle baş başa bırakmak istiyordu, ağlamam ve sızlamam hiçbir işe yaramıyor, kimse dönüpte bu çocuklar ne yapıyor? demiyordu. çubuğa tekrar karnıma batıran gökhan acıdan hugonun mağarası gibi açılan ağzıma çekirgeyi salıvermişti, hoplaya hoplaya yemek borumdan süzülen çekirge midemle büyük buluşmayı gerçekleştirmişti, deli gökhan yine ebemi sikmişti.
o gün ağlayarak eve koşmuş deli gibi kusmuştum, bu iğrenç ötesi şeyleri yapan deli gökhana bildiğim tüm küfürleri etmiş anca arkasından atıp tutmuştum. bu çocuktan kurtulmak için tanrıya günlerce dua etmiş, tanrıya olan borcumu bir şekilde ödemek için ise yumurtanın beyazını afiyetle mideme indirmiştim...
ve bir daha kedileri korumamaya yemin etmiştim, ne zaman kedi görsem o gün aklıma gelir, kediye bir terlik atar, hiç utanmadan da geri isterim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?