ötanazi

yuksek dereceli aci veren ve tedavisi imkansiz hastaliklari tasiyan bunyelerin kendi kendinin olum fermanini imzalama isi.

otenazi kelimesinin dogru yazilmis hali.

sadece hollanda da mesru olan olum sekli. yunancadan gelir ’eu’ iyi ve ’thanatos’ olum kelimelerinin birlesmesiyle meydena gelmistir.

(bkz: youthanasia)

(bkz: intihar)

ulkemizde yasal olmayan fakat yapildigini dusundugum kisinin bilincine gore karar verenin degistigi bir tur intahar.

(bkz: krematoryum)

kisinin olum hakki.

euthonasia

(bkz: mar adentro)

yunan kokenli bir sozcukten gelir. iyi, guzel manasina gelen "eu" ve olum manasina gelen "thanatosis" sozcuklerinin birlesiminden olusur ve nihai olarak "iyi, guzel olum" manasinda hayat bulur. hasta tarafindan istenme hakki oldugu gibi, hastanin bilinci acik degilse hasta yakinlarinin da talep konusu olabilir.
sadece hollanda’da degil, isvicre ve belcika’da da yasal olarak uygulanir. ingiltere ve avustralya’da ise sadece mahkeme karariyla uygulanabilmektedir.

(bkz: pasif otanazi)

futbol macinda
karsi takimin formasi ile ,
karsi takim tribununde oturma eylemi.

hak olmayan tercıh edilen olumdur.

hiç bir insan dünyaya kendi isteği doğrultusunda gelmemiştir, ama kendi isteği doğrultusunda gitmesi engellenmemelidir. giden gider kalan sağlar bizimdir.

aslında pratikte bazı uc noktalar dısında tamamen hukuk konusunda tıkanmış bir hadisedir.

otenazi hakkı verilmeden intihar eden biri adli bir vakaya sebep olur, polis sorusturmasına tabi tutulur, hakkı alıp oldurulen kişi ise mahkeme olumu kararıyla kişinin rızası alınarak uygun gorulmustur diye bir ibareyle dosyası kapanır, baska bir farkı yoktur.

uc noktalardan kastım ise kişinin intihar edebilecek yeterliliğe sahip olamamasıdır. bu gibi durumlarda ise kişi kendini olduremez, baskası oldururse de cinayet olur.
bu tip konulara bu kadar kapalı olmamız bir yana ulkede olmek bile yasak diye dusunduruyor bazen.

bir hukuk adamı bu konuyu yorumlarken ’yaşamak bir haktır; yükümlülük değil’ diyerek düşünceleri bulandırmıştır... sorular düşüncelere karışmıştır. sonuçta ölümdür bahis:

’’acaba insanın dikkate alması gereken şey yaşamını ne pahasına olursa olsun korumak mı, acılara rağmen? yoksa, kuyruk hala dikken, temiz temiz tasını tarağını toplayıp gitmek mi?’’

ülkemizde bu tip bir seçim hakkı yoktur. umutsuz bir hastalığınız bile olsa, yaşam boyu felçli bile kalacak olsanız ölümü seçmek elinizde değildir... hassas bir ayrıntı dışında, hastahane masraflarını ödeyecek güçlü bir akraba veya birikim yoksa zaten seçilmiş bir yol vardır, ister istemez...

(bkz: hocam caizmidir)

isviçre’de de yasal olan ölüm şekli. ama iş öyle bir hal almış ki artık ölüme neden olmayacak kronik bir hastalığı olanlar bile bu ülkeye gidiyorlarmış ölmek için. bu yüzden yeni bir yasa çıkartıyor şimdi isviçre. hastanın kurtulma şansı olmadığını ve sadece bir kaç aylık ömrü kaldığını bildiren bir doktor raporu istenecek, yasa kabul edilirse.

türkiye’de böyle şeylere pek gerek yok tabi. bizim ülkemizde 50 kişilik aile yoğun bakımı basıp istediğini öldürüyor nasıl olsa.

madem hayat bizim,onu sonlandırma hakkımız da olmalı:

http://dunya.milliyet.com.tr/ingiltere-ayaga-kalkti/dunya/dunyadetay/15.06.2011/1402670/default.htm