insanlık tarihinde dilden dile dolaşan, zeka parıltılarıyla dolu ayarlardır, şöyle ki;
rte: böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma.
kemal öncel: terbiyesizlik yapmıyorum. lütfen bana hakaret etmeyin.
rte: artistlik yapma.
kemal öncel: artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim.
rte: iyi bir sanatçısın.
kemal öncel: zatialiniz.
kemal öncel: tarım bakanımızın anayasayı ihlal ettiğini biliyor musunuz? .
rte: lan bana anayasayı öğretme,lan terbiyesizlik yapma.
kemal öncel: lan mı? .
rte: evet .
kemal öncel: lan mı? canın sağ olsun.
görüldüğü üzere koskoca türkiye cumhuriyeti başbakanının! almış olduğu muazzam ayardır. ayarı verenden ve alandan allah razı olsun.
tarihteki muhteşem ayarlar
(bkz: ayarlar göçü)
(bkz: mustafa kemal oncel)
#266270
marilyn monroe ve einstein bir toplantıda bir araya gelmiştir:
m.m.:eğer sizle evlenseydik çok ilginç çocuklarımız olurdu.düşünsenize sizin kadar zeki ve benim kadar güzel.
a.e.:ya benim kadar çirkin sizin kadar aptal olursa?
m.m.:eğer sizle evlenseydik çok ilginç çocuklarımız olurdu.düşünsenize sizin kadar zeki ve benim kadar güzel.
a.e.:ya benim kadar çirkin sizin kadar aptal olursa?
bernard shaw ile churchill geçinemezlermiş.. bir gün shaw, churchill’e bir davetiye göndermiş, not olarak da “size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa.”
churchill , hemen cevap göndermiş, “maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuza gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa.
churchill , hemen cevap göndermiş, “maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuza gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa.
cumhuriyetin ilk yıllarında mustafa kemal atatürk’ün yanına yaklaşıp sormuşlar:
- size diktatör diyorlar, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
atatürk cevap vermiş:
- eğer ben diktatör olsaydım, sen şu an bana bu soruyu sorabilir miydin?
- size diktatör diyorlar, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
atatürk cevap vermiş:
- eğer ben diktatör olsaydım, sen şu an bana bu soruyu sorabilir miydin?
terorun en yogun oldugu yillar da bir vatandas radyoyu arar ve tum polis camiasi icin daglara gel daglara adli turkuyu istiyoruz der pek tabiki gayet kinayeli bir sekilde,
sarki calindiktan bes dakika sonra arayan baska bir vatandasimiz,az onceki sarkiyi isteyen arkadasa turk polis teskilati olarak daglar seni delik delik deserim adli sarkiyi armagan ediyoruz demistir ki,sanirim bayaa baba bi ayar olmustur bu.
sarki calindiktan bes dakika sonra arayan baska bir vatandasimiz,az onceki sarkiyi isteyen arkadasa turk polis teskilati olarak daglar seni delik delik deserim adli sarkiyi armagan ediyoruz demistir ki,sanirim bayaa baba bi ayar olmustur bu.
başbakan adnan menderes bir olay sebebiyle "neler oluyor burada?"
diye sormuştur. bunun üzerine bir genç başbakanın ceketinin yakasına yapışıp "özgürlük istiyoruz" diye bağırır. adnan menderesde "bir başbakanın yakasına yapışıp bağırıyorsun. bundan büyük özgürlükmü olur ?" şeklinde feci ayar vermiştir.
not: hikayedeki gencin deniz baykal olduğunuda hatırlatalım. tam olsun.
diye sormuştur. bunun üzerine bir genç başbakanın ceketinin yakasına yapışıp "özgürlük istiyoruz" diye bağırır. adnan menderesde "bir başbakanın yakasına yapışıp bağırıyorsun. bundan büyük özgürlükmü olur ?" şeklinde feci ayar vermiştir.
not: hikayedeki gencin deniz baykal olduğunuda hatırlatalım. tam olsun.
büyük iskender sinop’u aldığında şehirde tur atarken yolun kenarında bir fıçı içinde yaşamını sürdürmeye çalışan, saçı sakalı bir birine karışmış pasaklı mı pasaklı birine rastlamış ve "dile bakalım benden ne dilersen" şeklinde bir cümle kuruvermiş, cümleyi kurmasıyla tarihteki muhteşem ayarlardan biri de gelivermiş.diyojen iskendere gölge etme başka ihsan istemem buyurmuş.zira iskender, ihsan buyurmaya çalışırken diyojen’in fıçı içinde iki büklüm vaziyette yazı yazmaya çalıştığı kağıt parçasına düşen güneş ışığına engel oluyormuş.
cumhuriyet’in ilânından sonra istanbul’da bir resepsiyon verilir.
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir. davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları mustafa kemal’in gözünden kaçmaz. bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal’e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana mustafa kemal’in çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
- git sor bakalım babasının çanakkale’de ne işi varmış?
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir. davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları mustafa kemal’in gözünden kaçmaz. bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal’e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana mustafa kemal’in çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
- git sor bakalım babasının çanakkale’de ne işi varmış?
mehmet akif ersoy’u toplum içinde küçük düşürmek isteyen biri kendisine şöyle bir soru yöneltmiş;
- afedersiniz beyefendi siz veterinerdiniz değil mi?
mehmet akif ise gayet soğukkanlı bir şekilde vermiş ayarı;
- evet öyleyim, biryeriniz mi ağrıyordu?
- afedersiniz beyefendi siz veterinerdiniz değil mi?
mehmet akif ise gayet soğukkanlı bir şekilde vermiş ayarı;
- evet öyleyim, biryeriniz mi ağrıyordu?
galile’ nin kulakları normalden biraz daha büyükmüş.
kendisinden hoşlanmayan biri:"efendim, kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" buyurmuş.
galile hemen düz ovada vermiş ayarı;
- kesinlikle, benim kulaklar bir insan için biraz büyük, ama unutma ki seninkiler de bir eşeğe göre biraz fazla küçük.
kendisinden hoşlanmayan biri:"efendim, kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" buyurmuş.
galile hemen düz ovada vermiş ayarı;
- kesinlikle, benim kulaklar bir insan için biraz büyük, ama unutma ki seninkiler de bir eşeğe göre biraz fazla küçük.
(bkz: geldikleri gibi giderler)
(bkz: cobarde gallina ortega)
sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş.bir gün eşi
sokrates e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş.bakmış
kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.sokrates, gayet sakin:
- "bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
sokrates e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş.bakmış
kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.sokrates, gayet sakin:
- "bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
ingiltere kralı george ile görüştüğü sırada, gandinin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır.
davetten çıkınca bir gazeteci sorar:
kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?`
gandi, hiç aldırmadan cevap verir:
kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.
davetten çıkınca bir gazeteci sorar:
kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?`
gandi, hiç aldırmadan cevap verir:
kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.
yolda necip fazılı gören hasis bi arkadaşı laf atar:
-ne o necip maymuna dönmüşsün.
necip fazıl ayarı verir:
-ne var şimdi de duvara döndüm.
-ne o necip maymuna dönmüşsün.
necip fazıl ayarı verir:
-ne var şimdi de duvara döndüm.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?