isletmelerdeki hesap kitap isleri.
muhasebe
kimi okullarda uluslararasi iliskiler ogrencilerinede okutulan adama kafayi yedirten ders..banada yedirtti...
(bkz: muhasebeci)
işletme ile ilgili mali bilgilerin toplanması,tahlil edilmesi,ölçülmesi,kaydedilmesi ve işletme yöneticilerinin yararlanabileceği mali tablolar haline getirilmesi işlemidir.
havuz problemleri gibidir bu. anlayana kadar insanın göbeği çatlar ama anlayınca çok kolay gelir. yeterki anlayana kadar kafayı yemeyin. gerisinde her şey aynıdır. deftere işlenir. dönem sonunda kar zarar hesaplanıp borçlu musunuz alacaklı mı anlaşılır.
aktif hesap pasif hesap. sabır biraz. oldu bitti.
aktif hesap pasif hesap. sabır biraz. oldu bitti.
muhasebede kayıtların ikili sisteme göre tutulması, hayatın gerçekten karşılıklılık ilkesine dayandığı olgusuna götürür insanı.
karın özsermayeye değil ayrıca açılıcak bir kar hesabına yazılması gerektiğini sınav çıkışı öğrenen bünyelerde "kesin kalıcam ben bu muhasebeden" cümlesini kurdurtan derstir.
aynı zamanda kırtasiye gideri demirbaş değildir.yazıcak bir yer bulamazsanız bu seferde "genel yönetim gideri" adı altında bir hesap açmanız gerekir.
aynı zamanda kırtasiye gideri demirbaş değildir.yazıcak bir yer bulamazsanız bu seferde "genel yönetim gideri" adı altında bir hesap açmanız gerekir.
"işletmeye giren borç lu , çıkan alacaklı " mantıgının benimsendiği meslek grubudur.
askerlikten sonra mantığın olmadığı ikinci alan.
(bkz: muhasebe sinavi)
üç yıldır geçmeye çalıştığım ders.
birçok arkadaşımının çalıştığı bir meslek grubu dalıdır.genelde çok karışık işlerin olduğunu çok sabır gerektiren bir iş olduğunu ancak okulunu okuyup stajını yapma cesaretini ve sabrını gösterenlerin büro açıp paranın gözüne vurduğunu hep söylerler ve bunun için uğraşırlar.allah kolaylık versin ne diyelim.
vergi mükellef veya belli bir dönemde sonunda hesap vermek zorunda olan kişi veya kuruluşların gelir ve giderlerini belgeleyerek kaydetmesi.
güzel bir necip fazıl kısakürek şiiri. şöyledir:
ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
sadece beyni zonklayanlardan biri!
bakmayın tozduğuma meşhur babialide!
bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.
fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! tos!!
sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhiyle...
çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!
genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
işte bütün meselem, her meselenın başı,
ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!
tırnağı en yırtıcı hayvanın pencesinden,
daha keskin eliyle, başını ensesinden,
ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
yerleştirse başını, iki diz kapağına;
soruverse: ben neyim ve bu hal neyin nesi?
yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
içimde homurtular, inanma diye gülen...
inanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
üst kat: elinde tespih, ağlıyor babaannem,
orta kat: (mavs) oynayan annem ve aşıkları,
alt kat: kızkardeşimin (tamtam) da çığlıkları;
bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
mavalları bastırdı devrim isimli masal.
yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
lafını çok dinledik, şimdi iş inkilapta!
bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez yeni!
karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?
ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
sadece beyni zonklayanlardan biri!
bakmayın tozduğuma meşhur babialide!
bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.
fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! tos!!
sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhiyle...
çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!
genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
işte bütün meselem, her meselenın başı,
ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!
tırnağı en yırtıcı hayvanın pencesinden,
daha keskin eliyle, başını ensesinden,
ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
yerleştirse başını, iki diz kapağına;
soruverse: ben neyim ve bu hal neyin nesi?
yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
içimde homurtular, inanma diye gülen...
inanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
üst kat: elinde tespih, ağlıyor babaannem,
orta kat: (mavs) oynayan annem ve aşıkları,
alt kat: kızkardeşimin (tamtam) da çığlıkları;
bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
mavalları bastırdı devrim isimli masal.
yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
lafını çok dinledik, şimdi iş inkilapta!
bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez yeni!
karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?
bir işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerinde değişimlere neden olan ve mali nitelik taşıyan ekonomik olayları öncelikle ortak bir ölçü birimi olan para cinsinden ifade eden, bu bilgileri kaydeden, sınıflayan, özetleyen, raporlayan ve bu raporları yorumlayarak işletme içindeki ilgili grupları olan yöneticiler ve ortaklar ile işletme dışında kalan kredi kuruluşları, devlet ve tüm kamuoyuna yönelik, anlamlı ve sistemli, mali nitelikte bilgiler üreten bilim dalıdır.
tasavvufta; kişinin ahirete gitmeden önce bu dünyada kendi hesabını kendisinin yapması işi. böylece ahiret günü başına ne geleceğini bilir, hayal kırıklığına uğramaz. bu konuda bir de hadis örnekleyelim:
"hesaba çekilmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz. kıyamet günü amelleriniz tartılmadan, amellerinizi tartınız. ve ölmeden önce ölünüz."
"hesaba çekilmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz. kıyamet günü amelleriniz tartılmadan, amellerinizi tartınız. ve ölmeden önce ölünüz."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?