milyarder

ankakusu
sener sen usta’nin bana gore en sahane filmlerinden. komedi ve dram’in muthis harmanlanmis hali.
kendi halinde mutevazi yasantisi olan istasyon sefi, mesudiye’li mesut yilbasi gecesi almadan olmaz deyip bir piyango bileti alir. ve talih kusu ona konar...
onceleri korkar ona ciktigini soylemekten. kasabada piyango yuzunden hastaneye kaldirilanlar, kendini asanlar olur.
o zamana kadar kucuk dunyasinda, her ne kadar ailesi mutlu olmasada, mutlu bir hayat suren istasyon sefi mesut, piyango ona ciktiktan sonra insanlarin yalakalik, yagcilik yaptigini gorur.
dugun gununde babasini arka cikmayip zengin kayinbabasini tutan kizi, haberi alinca bilmiyormus gibi yapip onunla gelip barismasi ve ta uzaklardan akrabalarin cikmasi bunun en bariz ornekleridir.
final sahnesinde aglayarak ve hayal kirikligi icnde mesut’un sarf ettigi sozleri her duydugumda gozlerim yasarir.
- ne milyar’mis bu bee. daha elimize gecmeden kimin ne oldugun gosteriyo. bir de dusunsenize elimizde oldugunu; insan seffaf olurdu kendini aynada bile goremezdi.
(tabi bu sozun basi daha aciklidir fakat o bolumu ne yazik ki hatirlamiyorum)

sonunda bileti aldigi ex-ogretmen’e(munir ozkul) akil danismaya gider. trene atlar, bileti yirtar sevdiklerinden uzaklasir ve kucuk ama mutlu dunyasina elveda demek zorunda kalir.
seyhmerat
filmin bir yerinde şener şen’in kafayı yiyip bir rüya görmesi var ki tam komedi bindiği treni kızılderililer bile basar ve kızılderili reisi "ben oturan ayı!" der. gerçekten güzel bir dram.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol