iki

fasa fiso

’’benimle oyun oynar misin?sayi saymaca oyunu.oynamak ister misin?’’
tipki gozleri gibi sesi de guzeldi.
’’simdi seninle uce kadar sayacagiz,’’ diye fisildadi.’’sayi saymasini biliyorsun degil mi?ne dersin sayalim mi?’’
cocuk tabii ki saymayi biliyordu;kisa bir teredutten sonra basini salladi.o zaman adam cocugun yanagini oksadi.elleri guzeldi, tipki gozleri ve sesi gibi.
‘’aferin!ben ‘bir’ dedigimde gozunu yumacaksin.’iki’ dedigimde acacaksin.ben ‘uc’ demeden oyun bitmez.’uc’ demeden komurlukten cikmak yok anlastik mi?’’
disarida, cocuklar ona sesleniyordu.ayni oyun yeniden baslayacak, baksa biri ebe olacakti.ismi onu cagiriyordu.cikmaliydi.
‘‘biiir!’’ dedi adam.’’yum gozunu!’’
cocuk gozunu yumar yummaz karanlikta kalmisti.dosdogru karanligin icine bakti ve orada rakamlardan bir i gordu.aleladele bir rakam degildi bir.fevkaladeydi.gebe kadinlara benziyordu; sadece zaman meselesiydi tekligi.yakinda bir baksa can cikartacakti canindan ve onun neye benzedigini bilememenin endisesi daha simdiden okunyordu yüzünden.cocuk bir e bakinca korkuya kapildi.simdi hemen, bir saniye daha beklemedeni aldigi karara gecikmeden, bir in dogum vakti gelmeden kacmaliydi buradan.kacmak icin evvela gozlerini acmaliydi ama ne yazik ki gozleri bir’de takili kalmisti.
eliyle elbisesini yokladi.babaannenin aldigi elbise uzerinde oldugu icin, hic tanimadigi bu yabanci adamin karsisinda ciplak kalmadigi icin buyuk bir rahatlama duydu.komurlugun her tarafi kirik camlarla doluydu.elbisesiz kaldiginda cam parcalarinin vucudunu kesmesinden korkuyordu.ama en cok dikis ignelerinden korkuyordu.babaanne onlarin yuruyebildigini soyluyordu.bir dikis ignesi, hirt diye insanin etine batar, sonra da damarlardan yuruye yuruye gidip kalbi delerdi.
’’ikiii!’’ dedi adam.’’ac gozunu!’’
cocuk gozunu acar acmaz aydinlikta kalmisti.dosdogru aydinligin icine bakti ve orada rakamlardan iki’yi gordu.alelade bir rakam degildi iki.fevkaledeydi.tali bir yola benziyordu; anayolun guzergahindan cekip koparmisti kendini.basladigi yeri gormek kolay, sapagi asikardi ama menzili mechul, nereye vardigini kestirmek ise imkansizdi.cocuk iki’ye bakinca dehsete kapildi.simdi hemen, bir saniye daha beklemeden, aldigi karara gecikmeden, iki’nin nereye varacagini gormeden kacmaliydi buradan.ustelik artik gozleri de kapali degildi ama ne yazik ki gozleri iki’de takili kalmisti.ve iki’nin oldugu yerde, hep bir baskasi vardi.
baskasi, pembe bir et parcasiydi.atrafi kiir kivir, siyah siyah killarla kapliydi.killarin ortasindan, susamis bir hayvan dili gibi asagi sarkmisti.et parcasi seyredilmekten hoslaniyor olmaliydi ki, cocuk ona baktikca o da vukur bir edayla basini kaldiriyordu.yavas yavas degisiyordu.buyuyor, genisliyor, koyulasiyordu.palazlaniyordu; damar damar.kiymet hanim teyze’nin bacaklarindaki eflatun kablolara zerre kadar benzemiyordu bu damarlar.

tam o esnada adam yaklasmaya basladi.cocuksa kendi kendine, korkacak bir sey olmadigini soyluyordu.nasil olsa, bir sonraki rakam uc’tu.ve uc hep iki’den sonra geldigine gore, yakinlarda bir yerlerde olmaliydi.cunmu o hic gecikmezdi.hatta oyle cabuk gelirdi ki, ebe iki’deyken hala saklanmayi basaramayan, uc’te muhtemelen acikta kalmis olurdu.demek ki az kalmisti bu tatsiz tuzsuz oyunun sona ermesine.nihayet cikip gelebilecekti uc dendiginde.komurlukten cikacak ve bir daha adimini atmayacakti buraya.bir daha asla oyun oynamayacakti komurlukteki yabancilarla.coktan pisman olmustu olmasina da azat edilmek icin bekliyordu.azicik daha…kurtulacakti biraz sonra.
oysa uc’ten evvel, et parcasi geldi.geldi ve agzindan iceri girdi.agzinda adim adim ilerledi.
….
derken, tam da midesi isyan bayragini cekmisken ve umidi kesilmek uzereyken; tam da az evvelki kipirtisina inat inatla hizlanmisken kainat ve adamin hiriltilari boguk iniltilere donusmusken; miadini doldurdu bir rakam ve miadini dolduran her rakam gibi, o da bir sonraki rakama oykundu.iki, sona ermisti.


hepimizhiciz
sözlerinden geçenler, yüreğimi delip geçmişti...
bir yaprağın kuruyup dalından düşmesi gibi, düş’müştüm bulutlardan....

iki’mizin olan dünyada ne kadar kalabalıkmışız,
ve ne kadar çok seyirciye oynuyormuşuz,
alkış seslerini duymadan.....

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol