bir ece ayhan şiiri.
o sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın.
esrikmis herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılı mor bir karadağ tabancasıla
zakkum fotografları varmış cezayir menekşeleri camekanda.
ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.
fayton
(bkz: faten)
ezginin günlüğünün ebruli isimli albümünün şarkısıdır.
biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman
şapkası sünnet gözleri cennet hocam, o zaman
biz sinemaya ne zaman gittik en son, ne zaman
elimizde yastık cebimizde fıstık hocam, o zaman
biz bu denize ne zaman girdik, en son ne zaman
martıların kanadına bindik hocam, o zaman
biz ne zaman büyüdük, en son ne zaman
çocuklara yasaklar koyduk, ne zaman ne zaman
biz ne zaman öldük, işte o zaman
adam olduk sevdalanmayı unuttuk hocam
biz hayatı ne zaman sevdik, ne zaman
çocuktuk sevdalandık hocam, o zaman.
biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman
şapkası sünnet gözleri cennet hocam, o zaman
biz sinemaya ne zaman gittik en son, ne zaman
elimizde yastık cebimizde fıstık hocam, o zaman
biz bu denize ne zaman girdik, en son ne zaman
martıların kanadına bindik hocam, o zaman
biz ne zaman büyüdük, en son ne zaman
çocuklara yasaklar koyduk, ne zaman ne zaman
biz ne zaman öldük, işte o zaman
adam olduk sevdalanmayı unuttuk hocam
biz hayatı ne zaman sevdik, ne zaman
çocuktuk sevdalandık hocam, o zaman.
buyukada sembolu
adalarda kullanılan taşıt benzeri şey.
eskiden istanbulun masum ve guzeloldugu zamanlarda... okula giderken, simdilerdeki gibi minubus servislerin yerine, faytonlar vardi. oyle tikir mikir sesler cikararak, alirlar ogrencileri, okula goturup getirirlerdi. faytoncu amca derdik, ismini bilmezdik faytoncunun, iki at cekerdi o faytonlari. kisin kalin agir tentesi olurdu faytonlarin, yagmurdan, kardan, soguktan korumak icin ogrencileri. sonra saniyorum yetersiz geldi, kapasite olarak bu faytonlar, sadece alti veya yedi ogrenci tasiyabiliyorlardi. sonra bir anda yokoldular. cunku gocler baslamisti, nufus hizla yogunlasiyordu istanbulda.
ve sukur ki sonlarinda da olsa bu fayton mutlugunu yakalamisiz, sansli nesilmisiz demek ki...
ve sukur ki sonlarinda da olsa bu fayton mutlugunu yakalamisiz, sansli nesilmisiz demek ki...
kadıköyde hoş güzel bir cafe, nargilesi de vardır.
teyzesi defterdar olanlar bununla damda dolasirlar.
atli insan tasima araci.
*
eskiden yesilkoy de bolca bulunan bir tasitti.
3 yil oncesine kadar 1 tane kalmisti.
artik o da yok!
*
eskiden yesilkoy de bolca bulunan bir tasitti.
3 yil oncesine kadar 1 tane kalmisti.
artik o da yok!
gökhan kırdarın enfes bi şarkısı. ahh eski zamanlar dedirtir.
yoksun diye geldi esti bahar
yoksun diye yandi askina can
gözümün önüne geldi meski zaman
gecemi sarhos ederdi hos bir edan
sensiz neyleyim dalda çiçek
günler yillara olduda denk
kapida nöbete durdu yasli seyis
salina salina geldi aski haber
çek faytonu yarime uzanalim
çagiriyor güllerin hasreti
ah dize getirdin yüregimi
hadi uzat ellerini seviselim sabaha dek
yoksun diye geldi esti bahar
yoksun diye yandi askina can
gözümün önüne geldi meski zaman
gecemi sarhos ederdi hos bir edan
sensiz neyleyim dalda çiçek
günler yillara olduda denk
kapida nöbete durdu yasli seyis
salina salina geldi aski haber
çek faytonu yarime uzanalim
çagiriyor güllerin hasreti
ah dize getirdin yüregimi
hadi uzat ellerini seviselim sabaha dek
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?