dtcf

0 /
bartingen
korkulan sinavlardan once olay ciksa da okula girisler yasaklansa su sinav da iptal olsa diye dua ettirecek kadar insanin psikolojisiyle oynayan turkiye’nin nacizane fakultesi.
bartingen
bu adla varolan tek fakulte olmasiyla birlikte icinde cok farkli insan tiplerini barindirmasiyla da alaninda oncu ankara universitesinin bi fakultesi
bartingen
her kayıt zamanı küfürsüz geçmeyen,ordan oraya insanları koşturarak, ders aratarak verem eden fakülte.ne zaman biticek bu okulun derdi tasası?
benaykan
öğrenci kapasitesini hayli zaman önce doldurmuş, insanların ders yapmaya sınıf bulamadığı, o yüzden ders saatleri arası oldukça fazla boşluk bulunan; tanımayan insanların dışardan bakınca imrendiği, lakin içinde okuyan öğrencilerin çoğunun nefret ettiği, kampüs alanı olarak da tabiri caizse göt kadar bir orta bahçe ve sevimsiz mi sevimsiz, iç karartıcı bir arka bahçeden müteşekkil, okula benzer devlet dairemsi fakülte.

zannımca bu okulun öğrencilerinin, bu kalıntı tarzındaki binaya katlanmalarındaki tek dayanağı, fakültenin geçmişten bugüne gelen bir popülaritesinin olması ve -bugüne kadar farkına varamasam da- hocalarının kalitesidir. fakülteyi atatürk’ün kurdurmuş olmasını da unutmamak gerekir tabi. bunların dışında hiçbir özelliği olmayan, sosyal imkanlar açısından son derece aciz, teknoloji yobazı, öğrenci işlerinin son derece hantal olduğu bir fakültedir kendisi. bunlar ilk başta sallanmaz pek, ne de olsa dtcf’dir burası. fakat zamanı geldiğinde bu sosyal yetersizlikler ve okulun hantal sistemi insanı çileden çıkarmaya başlar; dördüncü sınıfa doğru da iyice tiksinilir bu okuldan.

tüm bunların yanında en kötü tarafı da fakültenin yeri. sıhhıye’nin göbeğinde, adalet sarayının karşısında, bütünüyle debdebenin ortasında sıkışıp kalmış, diğer bilumum üniversitelerle kıyaslayınca adeta yıkıntıyı andıran bir yerdir. dersten çıkıp biraz kafanı dinlemek istersin, lakin nafile... gürültünün ortasına düşüverirsin birden. gürültüden kaçmak için şöyle bir kızılay’a doğru yürürsün. ama bakarsın burası da fostur.

velhasılıkelam: öss’ye girip, burayı kazandıktan sonra fevkalade çılgın, dolu dolu bir üniversite hayatı yaşamayı düşleyen genç arkadaşlara ikazım olsun. bu okul adamı bozar!!! hele egeliler hiç gelmesin.

tabi ki tüm bunlar öğrenci gözünden enstantanelerdir. ben ne kadar gırtlak patlatsam da bu fakültenin öyle görmezden gelinemeyecek derecede büyük bir ünü var. ama unutmamak gerekir ki her şey gibi öğrencilik de bir kere geçer ele. doğru düzgün yaşayamadıktan sonra ne anlamı var...
deli ormanli
ismini ilk kez duyanları kesinlikle: "efendim!? pardon?? af buyur!!" gibi şaşırma ünlemlerini kullanmak zorunda bırakan, çoğu kez örgüt isimleriyle karıştırılan, binasının önceden hapishane olarak kullanıldığı, çoğu zaman dibinden geçen tren yolundan dolayı derslerin duraksadığı ve bu yüzden bahçesinden tren geçtiği sanılan, ankara üniversitesi’ne bağlı gibi görünen, ancak başına buyruk hareket etmeyi şiar edinmiş güzide bir fakültemiz.
sergey
herseye ragmen sevdigim okulumdur...ne cıkan olaylar,ne kayıt zamanı secmelı ders bulmak ıcın cekılen cıleler,ne kapıdakı x-ray cıhazı,ne her gırıste kımlık soran guvenlıkcı teyze ve amca,ne got kadar orta bahcesı bu okulu sevmeme engel olamamıstır.
sergey
butunleme sınavı veya yaz okulu diye bir seyin kesinlikle olmadıgı, got kadar bahcesiyle kampusten cok bir liseyi andıran, kısacası ogrencilerine eziyet cektirmeyi felsefe edinmis okuldur.
maliyeci
ortada göt kadar bir bahçesi vardır ama oradaki cinsler arası kesişmenin haddi hesabı yoktur.her şeye rağmen gördüğüm en kral okul bahçelerindendir.tenefüs olunca iğne atsan yere düşmez.
kurabiye
an itibariyle "aman ha okula gitme" şeklinde aldığım telefona göre olay çıkmış fakültedir. yaralılar ve olayın mahiyeti konusunda henüz bilgi sahibi değilimdir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol