asimilasyon

queen
iki veya daha fazla ulus ya da toplumun giderek birbirlerine benzeme surecidir.
iki cesit asimilasyon vardir; ya bir ulkede cogunlugu olusturan ulusun azinlik kulturunu yok etmesi (bu durumda baski ve zorlama soz konusudur) ya da uzlasi ile iki ya da daha cok ulustan yeni bir ulus yaratilmasi.
laluska
almanya da turkce yasagi adlı başlık altında ankakusu ile düştüğümüz fikir ayrılığından sonra, sözlüğü foruma çevirmemek için açtığım ve kendi kafamda düşündüğüm asimile olmanın iyi birşey mi yoksa kötü birşey mi olduğu ile ilgili fikrimi paylaşacağım başlık.

söz konusu sözcük öbeği ilk bakışta sevimsiz görünse de ve yıllar yılı bize bunun kötü birşey olduğu öğretilmişse de benim kanaatim bunun o kadar da kötü birşey olmadığı yönünde.

çok genel bir bakış açısıyla, insanlar üzerinde büyüdükleri topraklar ve içinde yaşadıkları kültür içerisinde "mutlu" olmalıdırlar. yaşadığı yerde "mutsuz" olan kişi yer değiştirir, göç eder, veya savaşlar vs onu buna zorlar.. yer değiştirme beraberinde mutsuzluğu getirir, çünkü ortalama bir insanı ele alırsak , bu insan kendisininkinden değişik yaşam formları ve çok daha farklı insanlar olduğunu görmesiyle kendi hayatını ve yaşanan diğer hayatları kıyaslar ve "kıyas"ın sonuçları mutsuz edicidir...

bunu daha da geniş düşünürsek turizmi bile dahil edebiliriz, çünkü turistik yerlerde yaşayan yerli halk sürekli değişik yaşamlara tanıklık ediyor. ekonomik önemini bilmemnesini bir tarafa bırakırsak, turizm bence bütünüyle mutsuzluk veren bir sektör zaten.

almanyadaki türkler, fransadaki araplar, ingilteredeki afrikalılar veya türkiyedeki ermeniler, yahudiler... (tabi türkiyedekilerin durumu farklı onlar sonradan gelmediler, hep buradaydılar) hepsi azınlık, hepsi yaşadıkları yere kültürel bir farklılık katıyolar, birer renkler, birer zenginlikler. kimseyle bir alıp veremediğim yok ama bu azınlıklarla (sadece türkiyedekiler değil, diğerleri de) empati kurmaya çalıştığımda vardığım sonuç sürekli "mutsuz olmak kaderi"...

örneğin türkiyedeki azınlıklarla ilgili, burada doğmuşsun kaç kuşaktır bu toprağın insanısın, bu dili konuşuyosun, komşun arkadaşın hep bu insanlar falan filan. asimile olmayışlarını da çok büyük takdirle karşılıyorum, ülkemizdeki azınlıkların bize kattıkları mimarisinden mutfağına, görgüsünden hoşgörüsüne vs herşeyi seviyorum, ve önemsiyorum ama konu bu değil, konuyu bireye indirgemek istiyorum. birey olarak bu azınlıklar, "azınlık" oldukları için "çoğunluğun" içinde mutlular mı? aileleri ve cemaatleri üzerlerinde büyük bir baskı kurmuşken, kendi cemaatleri dışından arkadaşlık kurmaları veya evlenmeleri engelleniyorken? bir kilisede vaftiz oluyorlar , kendi okullarında okuyorlar, ibadetlerini yapıyorlar, kendilerinden biri ile evleniyorlar, kendi yazlıklarında kendilerinden olanlarla tatil yapıyorlar, kendi aralarında kendi dillerini konuşuyorlar, hepsi için değil ama bir kısmı için konuşmak gerekirse türkçeyi dahi farklı bir ağızla konuşuyorlar. çoğunluğun içindeler ama izole olmuş bir hayat sürüyorlar, ve ben soruyorum kendime, eğer ben olsaydım bu şekilde mutlu olur muydum? sonuçta ermenistanla, yunanistanla veya israille veya her neyse hiçbir bağım yok, konuştuğum dil bile oralarınkinden farklılaşmış, bu toprak üzerinde doğmuşum, sadece din veya ırk ayrımı bunca izolasyona değiyor mu? bunun adı asimile olmamaksa bunun neresi iyi? aynı şey almanyadaki türkler vs için de geçerli, artık burayla bir bağları kalmamış, ama hala bir baskı var üzerlerinde, türklerle evleniyorlar, türk okullarına gidiyorlar falan filan...

yanlış anlaşılmasın, benim hiçbir şekilde kimseyle alıp veremediğim yok, sadece kendime sorduğumda bu cevapları alıyorum, ben rahatça istediğim insanla istediğim ilişkiyi kuramayacaksam, azınlık olduğum için itfaiyeci yahut polis olamayacaksam , belli okullara gitmeme önceden başkaları karar veriyorsa, ne mensup olduğum azınlığın dilini, ne de içinde yaşadığım çoğunluğun dilini tam anlamıyla konuşamıyorsam, dışlanıyorsam "asimile olmamak" neden??


edit: belki de mesele "bireyci" bakmakla ilgili düşününce.. olaya bireyci bakarsam tabi ki bu sonuçlara varmam normal, ama insanlar daha milliyetçi, yani erdemli bir biçimde bakıyorlar, kültürlerini, dinlerini ve dillerini korumak için yıllardır çaba gösteriyorlar, kendilerinden veriyorlar ve kimliklerini koruyorlar, "helal olsun" diyim ne denir bu durumda... ben yapmazdım.
ankakusu
farklı kökenden gelen azınlıkları veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme sürecinin sonu.

asimilasyon budur... simdi gelelim asimilasyonun iyi bir sey mi yoksa kotu bir sey mi olduguna...
tabii bunun tartisini herkes icinde yapacaktir... ama benim goruslerim ise su sekildedir;

neymis efendim avrupa’da yasayan turkler asimile olmaliymis falan... asimile olmak demek gecmisini, ecdadini, ozkimligini tamamiyle inkardir bu turkler icin... mevlana’yi, yunus emre’yi inkardir...

birincisi asimilasyon anlasildigi uzere iki kultur arasinda olur... avrupa’da yasayan turkler’in muhataplari ise turk kulturu ile avrupa(bati) kulturudur... bati kulturunun, her ne kadar dinin etkisi cok dusuk olsada su gunlerde, temelinde hristiyanlik vardir... burada ki turklerin asimilasyonu demek onlarin kimliginin tamamiyle yok olmasi demektir... ha bunu onemsemeyen kisiler cikabilir (ki gerekcelerde nedense hep ekonomik)...

avrupa’li gibi hareket edecekler, onlarin normlarini benimseyecekler... siki sikiya sarildiklari bir kimlikleri vardi onu’da kaybedecekler... sonra unutulup gidecekler...
turkiye, zaten zayif olan lobi gucunu tamamiyle kaybedecek...

ayrica turk olduklari icin bir yerlere gelemiyorlar ise bu onlarin degil, cogunlugu olusturanlarin ayibidir... onlar bu ayibi yapiyor diye, bir kalemde ecdadini, kulturunu silmekte karaktersizligin ve onursuzlugun(baska bir kelime yazcaktim aslinda) en buyugudur...

simdi bir de kulturleri ele alalim... iyice dusunun bakalim, avrupa gelenek ve goreneklerinin, degerlerinin, evrensel degerler disinda, hangisini severek kabul eder, benimsersiniz?
hangisi sabah okunan ezandan, buyuklerin elini opmekten, hep konustugumuz o cekirdek aile kulturunden daha degerli?
hangisi misafirperverligimizden, sicakligimizdan, cay-kahve yaninda edilen sohbetten daha degerli?
hangisi ne mutlu turkum diyene’den daha degerli?..

hala birileri entegrasyon ile asimilasyon arasindaki ince cizgiyi kavrayamiyor. entegrasyon anlam olarak butunlesme ve uyum’dur...

bu kafi degil mi avrupalilar icin? bu zaten bir yerde yasayabilmek icin yeterli degil mi? belli ki bunun avrupada yeterli olmadigini iddia edenler var, ki kismen haklidirlar...

ama sunu dusunmek ve sormak gerekir: o cok yucelttigimiz avrupali neden yabanciya tahammul edemiyor? neden birilerine ’baska’ olduklari icin ayrimcilik yapiyor? neden ’baska’larinin hayatini zorlastiriyor? neden illa benim gibi olsun, ki olunca hala ayrimcilik yapmayacaklari konusunda suphelerim var, demesede, o yone dogru dayatmalar yapiyor?

cunku avrupa’lilar hele hele bati’lilar ’baska’lariyla yasamayi bilmiyor ve yeni yeni ogreniyorlar... oysa biz hep baskalariyla yasadik... baska kulturleri tanidik... onlar bizden, biz onlardan bir seyler kaptik... onlar kulturlerini biz kulturumuzu zenginlestirdik... biz tanidik ve tanidigimiza gocunmadik...

simdi bu muazzam hosgoru kulturunu siz avrupa’nin bencil kulturune degisirmiydiniz? dogu’nun tum degerlerini, bati’nin butun normlarina degisirmiydiniz?

turk kulturuyle beslenmis her kisi icin, bati kulturune asimile olmak zordur...
asimile olanlar, olmak isteyenler ve bunu benimseyenler alinmasinlar ama, kultur bilinci zayif, buyuk olasilikla yillarca kimliksiz! yasamis olan, avrupa’ya eziklik hisseden, asagilik kompleksleriyle yogrulmus kisilerdir...

avrupa’da yasayan turkler entegre olmalidirlar... nihayetinde orada yasiyorlar ve buyuk olasilikla bir cogu icin bu hep boyle kalacak... yasadiklari ulkenin kulturunu iyi bilmeleri gerekir... onlara uyum saglamali o degerlerle hareket etmeyi bilmelidir... bunlari hayata gecirmelidir...
ama ozunu unutmadan, kaybetmeden... ozkulturunden taviz vermeden... kimligini yitirmeden...
evet avrupa’da yasayan turk...
en iyisi yasadigin ulkenin kimligi ve kulturunu, ozkimliginle, ozkulturunle sentezlemen...
boylece hem oraya ayak uydurcaksin hemde kimligini kaybetmeyeceksin... iste bu saydiklarim asimilasyon degil entegrasyondur... bunlar yeterli degil mi sizce?

onursuzca ozkimliginden vazgececegine...

ha eger avrupaya sonradan gocen turkler, bati’da degilde bosna’da, bosnaklar icinde yasasaydi asimile olmalarina ses cikarmazdim... evet siz yuksek sesle soylemeden ben yazayim... zaten bosnak kulturu ile turk kulturu arasinda fark olsada, sifira yakindir bu farklarin sayisi...

bunu yazmamim bir diger sebebi ise ulkemizde yasayan ve asimile olmus kisileri incitmemek icindir... eger iki kultur birbirine yakin ise, ya zaten asimile olmaya baslamislardir, yada halihazirda uyum icersindelerdir, ki bunlarinda turlu sebepleri olabilir din ve dil gibi...
ve bu durumlarda asimile olmak hem daha kolaydir, hemde ozkimligini, kulturunu kaybetmeden yasatmana mani degildir... hos biribirine yakin kulturlerden birinin digerine asimile olmasi o kadar buyutulecek bir seyde degildir aslinda(bati kulturune nazaran)...

evet cok uzun oldu farkindayim... ama ben asimilasyona karsiyim... dusunun herkes yasadigi yere asimile olsa o ulkede renk kalmazdi... hersey monoton olurdu... hersey tek bir renk olurdu...
neden insanlar gokkusagi misali renklerin birbiriyle kaynastigi bir oratmi degilde, tek bir rengi dayatiyor?.. neden insanlar tum renkleri birbiriyle karisitirip tek renk ortaya cikarmak istiyor? daha dogrusu neden kendi rengine cevirmek icin cabaliyor? niye baska renge tahammul etmiyor, edemiyor? neden hep kendi rengini cikarmak, bulmak istiyor?..

(konu sapmadi dikkatli okursaniz... bakis acisi degisti sadece.)




cokoprens
biliş psikolojisinde yeni bilgileri (algıları) mevcut bilişsel yapılarla tutarlı hale getirecek şekilde, eski deneyimlerin (şemaların) ışığı altında yorumlayarak mevcut yapıyla bütünleştirme olarak tanımlanan bilişsel süreç.
cokoprens
piaget’nin gelişim teorisinde çocuğun yeni bilgileri, mevcut bilgi dağarcığında anlamlı kılacak şekilde dönüştürmesi. yani çocuk, yeni bilgileri, mevcut bilgileri temelinde anlamaya çalışır.
cokoprens
(sosyal psikoloji) bir bireyin veya etnik grubun, kendi düşünce yapısından, kültüründen, değer yargılarından vazgeçerek, başka bir toplumsal, dini ya da ulusal grubun kültürünü, değer yargılarını ve düşünce yapısını benimsemesi.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol