libya’daki direnisin oncusu ve sembolu omer muhtar, 1862 yilinda libya’nin defne bolgesinin batnan kasabasinda dogdu. annesinin ismi aise binti muharib’tir. omer muhtar ilk ogrenimini babasi muhtar’dan aldi. babasi 1878 yilinda hac vazifesini yerine getirirken vefat edince onun ve kardesi muhammed’in yetistirilmesini babasinin yakin arkadasi seyyid el giryani ustlendi. giryani, omer muhtar’i ve kardesini cagbub’taki islâmi bilimler akademisi’ne yazdirdi ve omer muhtar burada sekiz yil koklu bir din egitimi aldi. ogrenim gorurken bir yandan da kendisini sanat dallarinda yetistirdi ve marangozluk, ziraatcilik, demircilik ve duvar ustaligi gibi el becerilerini elde etti.
muhtar’in liderlik vasfi ve saygin kisiligi kendisine onemli gorevler verilmesini sagladi. cagbub universitesi’nin temsilcisi olarak sudan ve misir’a gonderildi. cesitli heyetlere baskanlik da yapan omer muhtar, kabilelerin arasinda cikan anlasmazliklarda arabulucu olarak gorev aldi. cagbub universitesi’ndeki egitimini tamamladiktan sonra kasur zaviyesinin basina getirildi. daha sonra guneydeki ayn kalak zaviyesi seyhligine atandi. gayretleri ile bu bolgeye fransiz isgal guclerinin girmesini engelledi. daha sonra tekrar kasur zaviyesi imamligina getirildi ve bu gorevini italya’nin libya’ya saldirdigi 1911 yilina kadar surdurdu.
senusi hareketi
omer muhtar bircok kuzey afrikali musluman gibi senusi tarikatina mensuptu. 19.yy’da kuzey afrika’da tesekkul eden bu tasavvuf ekolu kisa zamanda cok hizli bir inkisaf gostermis, icinde barindirdigi dinamizm ile somurgeci guclere karsi afrika muslumanlarin solugunu daima diri ve taze tutmustur.
bir tasavvuf ekolunden ziyade bir islahat hareketi olarak gorulebilecek senusi hareketi, tarikat ve tasavvufu asli guzelligine dondurmeyi, onu bir miskinler ocagi olmaktan cikarip, hayatin her yonunu kucaklayan bir hizmet kurumuna donusturmeyi hedef almisti. merhum allame ustad ebul hasen en nedvi “hakiki tasavvuf” adli eserinde senusiligin tasavvufla cihadi, mucahedeyle mucadeleyi birlestirmenin en parlak ornegi oldugunu dile getirmekdir. islâmi dirilis hareketleri adli eserinde mustafa islamoglunun tespiti de ayni istikamettedir: "mucadele ve mucahede alanlarinin hepsinde birden seferberlik ilan edip iki kanatla birlikte ucabilme iftihari son iki yuzyillik islami dirilis tarihinde sadece senusilere aittir.”
italya’nin libya’ya saldirmasi
batili devletlerinin somurge kurma yarisinda cok gec kalan italya uzun zamandir libya topraklarina goz dikmis, fakat abdulhamitin dirayetli idaresi sayesinde buna firsat bulamamisti. italyanlar, abdulhamid’in tahttan dusurulmesinden sonra bu firsati bulabilmisti. misir’in ingiliz isgalinde olmasi, osmanli devletinin deniz gucunun neredeyse olmamasi vs. gibi sebeblerden dolayi, italyanlar, 27 eylul 1911’de osmanli hukumetine verdikleri ultimatomla trablusgarb’a cikartma yaptilar. italya askeri yetkililerinin hesabi isgalin 15 gunde tamamlanacagi yonundeydi. fakat bir avuc osmanli kuvveti ile dayanisma icindeki libya halki buyuk bir direnis sergiledi. italyan askerleri kiyidaki sahil kentlerinin cevresinde sikisip kaldi. savas cikmaza girdi.
balkan harbinin baslamasi ile italya ile uzlasma yoluna giden osmanli devleti’nin zaten az sayida olan kuvvetlerinin cekilmesi ile libya halki italyan gucleri ile basbasa kaldi. bu sirada umum senusi mucahidinin basi seyyid ahmed es serif es senusi idi. senusi hareketi ilgili bir calisma hazirlayan kadir ozkose bey, seyyid ahmed icin sunlari soylemektedir: “kuzey afrika’nin somurgeci yoneticilerine, hicbir isim, onun ki kadar uykusuz geceler gecirtmedi. hatta 19. yuzyilda cezayirli kahraman emir abdulkadir’in veya fransiz yonetiminin basina buyuk belalar acan fasli abdulkerim’in ismi bile.”
italyan guclerini kiyiya sikistiran mucahidler, son darbe icin hazirlik yapiyorlardi. kendisine yapilan baris tekliflerini elinin tersi ile iten seyyid ahmed soyle haykiriyordu: “gencleri ihtiyarlatacak kadar siddetli ve uzun surecek bir savas istiyoruz; gunden gune siddet ve ciddiyet kazanmakta olan bu savas yalniz yoresiyle sinirli kalmayacaktir. etrafimda “la ilahe illallah muhammed’un resulullah” hukmunu kabul eden bulundukca, ruhum bedeninde kaldikca, hatta trablus’un disinda bile cihadi surdurmemiz mumkun olcaktir. simdiki gibi binlerce,milyonlarca sadik mucahid bulundugu zaman degil, belki yanimda bir gulle, bir fisek kaldigi zaman bile barisa gelemem.”
tam bu sirada senusi hareketinin ve de libya halkinin kaderini etkileyecek bir olay gerceklesti ve i. dunya savasi patlak verdi. seyyid ahmed, bu savasa girme taraftari degildi. zira libya’nin tek yardim kapisi olan misir’da hareketlerine goz yuman ingilizlere hucum etmek intiharla es anlamliydi. osmanli devlet erkaninin plani ise, misir uzerine yapilacak kanal harekatinda, senusi guclerinin libya tarafindan vurmasiyla ingilizleri misir’da bogmakti. senusi kamplarina gelen osmanli subaylari, seyyid ahmed’i iknada cok zorlandilar. almanya’nin gucunu, misir’in osmanli idaresine gecmesi ile mucahidlerin libya’da rahat bir nefes alacagini izah etmeye calistilar. fransiz ve italyanlar’la birlikte bir ucuncu cephe acmak istemeyen seyh, sonunda gittikce artan israrlar karsisinda kerhen de olsa, senusi mucahidlerine ingiliz hududuna saldiri emrini verdi.
ingiliz guclerinin saskinligi sebebiyle hizli bir ilerleme gosteren senusi kuvvetleri, ingilizlerin karsi hucuma gecmesi ile agir kayiplara ugrayip, trablus’un ic kesimlerine cekilmek zorunda kaldilar. ote yandan, suveys kanali civarinda cemal pasa emrindeki osmanli birliklerinin basarisiz harekatlari butun planlari suya dusurdu. ve bu anlamsiz hucum senusilerin misir erzak yolunu tehlikeye dusurmekten baska hicbir ise yaramadi. senusi seyhi, bu agir yenilgiden sonra bir kere daha osmanli devlet adamlarinin iknasina boyun egdi ve halifenin cagrisi uzerine mucadeleyi yarida birakarak bir denizalti ile payitahta geldi ve 1933’te vefatina kadar bir daha libya’yi goremedi. istanbul’da buyuk sâsâ ile karsilanan, yogun ilgiye mazhar olan bu buyuk mucahidi daha sonra kuva-i milliyeye destek icin anadolu’yu karis karis gezerken goruyoruz. (seyyid ahmed’in hayati icin bkz.muhammed senusi-kadir ozkose-insan yayinlari-istanbul-2000)
seyyid ahmed’in ayrilmasi ile yerine seyyid muhammed idris gecti. bu siralar italya buyuk calkantilar icindeydi. 1922’den itibaren benito mussolini liderliginde fasistlerin italya’da egemenligi ele gecirmesi, libya uzerindeki kara bulutlarin daha da artmasina sebeb oldu. italya’yi roma imparatorlugu devrindeki azametine dondurme hulyalari kuran italyan “duce”si, trablusgarb’taki direnisin ezilmesini, senusi mukavemetinin kirilmasini birinci oncelikli is olarak goruyordu. evvel emirde idris senusi ile yaptiklari tum anlasmalari fesheden italyanlar, 1923 yilinda ikinci isgallerine basladilar.
merhum muhammed esed’in ifadesiyle “eline kilictan cok kalemin yakistigi” emir idris ise beklenen italyan saldirisi oncesi libya’yi terk ederek misir’a yerlesti. yerine kardesi muhammed riza ile amcazadesi seyyid seyfeddin’i vekil birakti. fakat onlar da, kendisi gibi cihadin yukunu ve liderligini yapabilecek sahsiyetler degillerdi. ani italyan baskini ile bir an afallayan mucahidler, kisa bir sure icinde bir buyuk liderin etrafinda toparlandilar. daha onceki muharebelerde askeri dehasi ile osmanli subaylarinin dahi dikkatini ceken ve bir senusi liderinin “onun gibi on insan olsaydi, bize yeterdi” dedigi bu kahraman omer muhtardi.
omer muhtar’in hareketin liderligini ustlenmesi
omer muhtar direnisin liderligini ustlendikten sonra, emrindeki kabileleri 100-300 silahli atli ya da yaya olarak kucuk grublar halinde organize etti. bu gucler birer vurucu tim seklinde idi. cok hizli ve seri hareket kabiliyetleri ile italyan askeri kollarina, nakliyelerine, karakollara baskinlar yapiyor ve bir anda ortadan kayboluyorlardi. omer muhtar, emrindeki gucler ile italyan kuvvetleri arasinda, 1923’ten 1932’ye kadar her yil en az elliden fazla muharebe, ikiyuzden fazla kucuk olcekli catisma cereyan ediyordu.
italyanlarin savastigi sadece organize edilmis bir kisim senusi birlikleri degildi. topyekun libya halkina karsi savasiyorlardi. tam bir abluka ve cember icindeki halk bir olum-kalim savasi vermekteydi. omer muhtar, hereketin merkezi olarak karargahini calu vahasinin cebel-i ahdar (yesil dag) bolgesine kurdu. her basarili lider gibi omer muhtar da istihbarata cok onem vermekteydi. korkuyu kacisi akillarindan silmis bulunan senusi kuvvetleri, italyan garnizonlari arasinda mekik dokumaya basladilar. hatta bedevi coban kiligina girerek italyan birliklerinin arasinda dolasmakta ve onlarin hareket stratejilerini daima kontrol etmekteydiler. senusilerin giristikleri carpismalar belirsiz ama yaygin bir hal arz etmekte, saldirilar akil almaz bir halde surmekteydi.
italya’nin sireneyka valisi teruzzi, italyan birliklerinin icine dustugu cikmazi soyle anlatmaktaydi: “italyanlarin, senusiler karsisindaki askeri ustunlukleri bes para etmemekteydi. cunku savastigimiz gucler duzenli bir ordu degildi. karsi gucler bir insicam icerisinde hareket etmekteydi. gucler ayni pozisyonda olsa, ayaklanmalarin bastirilmasi sozkonusu olabilirdi. italyan birliklerin cogu hep savunma durumunda kaldi. senusilerin direnisi karsisinda 5000-10.000 kisilik ordularimiz basarili olamamaktaydi. cunki mucahidler hicbir kayit ve engel tanimamaktaydilar. zaten kaybedecekleri neleri kalmisti ki?...onlar icin, esaret olumden daha beterdi. yasadiklari topraklarda boyunduruk altinda bulunmayi zulum saymaktaydilar. bugun bir yerde ortaya ciksalar, yarin 50 km otede, ertesi gun 100 km otede gun yuzune cikarlardi. bir ay ortadan kaybolur, bir sure sonra masum bedevi kiligina girdikleri olurdu. ya da ormanliklara dalarak izlerini kaybettirirlerdi. kucuk grublar halinde bulunan, yakalanmasi mumkun olmayan, cevik, atak, hizli hareket eden bu ates parcalarina karsi guclu askeri birliklerin ne anlami vardi ki...gunduzleri biz italyanlar, geceleri senusiler hakim oluyordu.”
mucahidlerin kesin basarisi icin iyi bir teskilatlanma gerekiyordu. bu da bir kisim ekonomik ve askeri yardimlari gerektiriyordu. omer muhtar, bir ara bunu temin icin gizlice misir’a gitti ve idris senusi ile bir takim gorusmelerde bulundu. ancak idris, misir ve italyan hukumetlerinin arasini acmamak icin boyle bir yardimi kabul etmedi. omer muhtar’in misir’da oldugunu ogrenen italyan gizli haber alma orgutu, onun baris masasina oturmasi icin ikna etmek uzerine bazi ajanlarini misir’a gonderdi. bu ajanlar omer muhtari misir’da bulup ona kendilerine gore cazip tekliflerde bulundular. eger cihad hareketinden vazgecer ve teslim olursa kendisine bingazi’de en guzel bir kosk, hayatinin sonuna kadar rahat yasayacagi yuklu bir maas, ve ekonomik yardimlar teklif ettilerse de, bu buyuk dava adamindan tarihi bir samar yiyerek elleri bos donmek zorunda kaldilar. soyle kukremisti col arslani: “ben her isteyenin boyle kolayca yutabilecegi bir lokma degilim...beni kimse imanim, davam ve cihadimdan alikoyamayacaktir. allah onlarin istahlarini kursaklarinda birakacaktir.”
idris es senusi ile yaptigi gorusmelerden umidini kesen omer muhtar, misir’li muslumanlarin kismi yardimlarini alarak, beraberindeki heyet ile cebelu’l-ahdar’a dondu. donus yolunda italyanlar tarafindan planlanan bir suikast da basarisizlikla sonuclandi.
1 subat 1924 tarihinde seyyid ahmed es serif’e yazdigi mektupta hakli olarak sunlari ifade ediyordu: “selamdan sonra...biliniz ki biz vatanimizin acikli ve istirabli bir hayat yasayan evlatlariyiz. vatan, istila kuvvetlerinin cizmeleri altinda inliyorken, idris es senusi cikip misir’a gitti. arkasindan italyanlar, yapilan butun anlasmalari iptal ettiler. idris, bizi birakip misir’a iltica etti. biz ise, kendimizi son derece daginik bir vaziyette bulduk. gittigi yonu, dogu ve batisini bilmeyen ve denizin ortasinda yuzen bir gemi gibi terkedildik. sen de ayni sekilde bizi birakip turkiye’ye gitmeyi tercih ettin. sunu bilin ki, vallahi, vallahi ve summe vallahi sizi yakalarinizdan yakalayacagimiz gunler olacak... subhanallah... tatli oldugu ve meyve verdigi gunlerde vataniniza sahip cikiyordunuz da, acikli gunlerde nasilda terkedip gidiyorsunuz? misir’a, idris’in yanina vardik. ondan yardim istedik. fakat bize, “gidin, kendi basinizin caresine bakin, bizim size yapabilecegimiz hicbir yardim yoktur” diye bizi elibos gonderdi. yanaklarimizi sulayan aci gozyaslarimizla, misir’dan cephemize donduk. ancak, sunu iyi biliniz ki, biz allah’a tevekkul ederek vatanimiza geri donduk ve kanimizin son damlasina kadar dinimizi, vatanimizi ve canlarimizi savunarak asla dusmana teslim olmamak uzere ahdettik. ancak yine de bir cok seye muhtaciz. ozellikle silah, sonra para, yiyecek ve giyecege siddetle muhtaciz. yardimcimiz allah’tir, allah...acele edin...yardimda suratli davranin imkaniniz ne elverirse, az veya cok demeyin.”
mucahidler binbir yokluk icinde kivranirken, isgal gucleri, modernize olmus birlikleri ile artik kesin bir darbe icin hazirlaniyorlardi. kuvvet dengesi olmayan bu cirkin savasta, italyanlar icin her sey mubahti. direnis guclerinin halktan yardim gormelerini engellemek icin bolgedeki hayvanlar telef edilmekte, mahsuller, urunler zarara ugratilmakta ve ormanlar yakilmaktaydi. italyanlar bu ikinci isgal doneminde hava kuvvetlerini ve zirhli araclari azami bir sekilde kullandi. bu da mucahid kayiplarinin giderek artmasina sebep oluyordu. ormanliklarin atese verilip, ortadan kaldirilmasi sonucu, gerilla guclerinin seyri kolaylikla kontrol edilebilir hale gelmisti. italyanlar sadece 1923-1929 yilllari arasinda 141.766 kucuk ve buyuk bas hayvani katlettiler. yine bu yillar sehid edilen mucahid rakami italyan verilerine gore 4329’du.
fakat butun onlemlere ragmen libya halkinin direnisi, senusi mukavemeti kirilamiyordu. roma hukumeti bes sene icinde sireneyka’ya bes vali gondermek zorunda kaldi;bongiovanni, mombelli, teruzzi, siciliani ve son olarak meshur graziani.
"biz asla teslim olmayiz. ya kazaniriz,ya oluruz. bizden sonraki nesillerle de savasacaksiniz. bana gelince. ben, cellatlarimdan daha uzun yasayacagim." omer muhtar
olum kalim savasi
italyanlarin ustun silah ve insan gucune karsi mucahidler inatci bir direnis sergilediler. catismalarin dozu gun gittikce artti. bazi arastirmacilar sadece 20 aylik bir zaman diliminde senusi gucleri ile italyan ordusu arasinda 263 carpisma gectigini belirtmektedirler ki, bu da mucadelenin siddeti konusunda bize bir fikir vermektedir. italyan kuvvetleri ilk yillarda ciddi kayiplara ugradilar ve mucahidîne karsi bir ustunluk saglayamadilar. mesela haziran 1923’de sirte’de meydana gelen bir catismada italyanlar 13 subay ve 300 asker kayip verdiler. genel itibariyla mucahidler karsisinda perisan olan italyanlar hinclarini masum halktan cikariyorlardi. bu ise direnise olan destegin gittikce artmasina sebep oldu ve mussolini’nin dedigi gibi “siri, yesil bitki ortusuyle kan rengine bulandi.”
1927 yili mucahidler icin zaferlerle dolu olarak gecti. mart ayinda italyanlarin 7 taburundan 50 askeri arac pusuya dusuruldu. uc yuzden fazla italyan askerinin olduruldugu bu catisma ile alakali italyan general mezetti soyle demektedir: “mart 1927’de gerillalar bize karsi onemli bir basari kazanmistir. toplam 1200 piyade ve 400 suvari gucuyle, kaulan-gerrari-maaua-gerdes abid boyunca uzanan hatlarimizi yararak cebelu’l ahdar’in merkezini ele gecirdiler. cebel’den bir gandula, sira, kasr benigdem, gergerumma ve sahile kadar uzanan karakollariyla bizim isgal kuvvetimizi iki kisma bolduler. kuf bolgelerinde 200 faal asker gerillalarin emrinde bulunuyordu.”
yine bu donemdeki catismalarda mucahidler pek cok dusman ucagini dusurduler, cok sayida ust rutbeli subayi oldurduler. ve fazla miktarda cephane ve topu ganimet olarak kazandilar. buna karsi italyanlar da yeni tedbirler dusunmeye baslamislardi. oncelikle cepheyi icten cokertmenin yollarini aradilar ve kesenin agzini actilar. boylece 13 tane kabile seyhini satin aldilar. bu islerin gerceklesmesinde omer muhtar’in cocukluk arkadasi, senusi davasina ihanet eden senusi seyhi serif el giryani onemli bir rol oynadi.
cephede sarsinti
savasin gittikce uzamasi, katliam ve kitligin insanlari telef etmesi, italyanlarin bazi kabile reislerini vaatlerle kandirmasi mucahit cephesinde bir karisikliga sebep oldu. cesitli kabile seyhleri omer muhtar’a italyanlara teslim olmasini ve bolgelerinden cekilip gitmesini, aksi takdirde kendisi ile savasacaklarini ilettiler. boyle tehlikeli bir vaziyette metanetini elden birakmayan omer muhtar butun kabile reislerini umumi mesverete davet etti. kasr el mecahir’de akdedilen genis capli toplantida herkes ozgurce reyini ortaya koydu. ortamin alabildigine gergin ve elektrikli oldugu bir anda omer muhtar surekli cebinde tasidigi kucuk mushafini cikararak elini onun uzerine koydu ve tarihe gecen su mukemmel sozlerle herkesi susturdu: “vallahi, ya zafer veya sehadete ermeden bu daglari terk etmeyecegim ve italyanlara karsi devam eden bu savasi asla durdurmayacagim. misir’a gitmek isteyenler buyurup gitsinler, italyanlara teslim olup olumden kurtulmak isteyenler de teslim olsunlar, hic kimse onlari tutmus degildir.”
liderin bu kesin azmi ve kararliligi karsisinda teklif sahipleri ozur dilediler ve bu toplanti buyuk bir vahdet havasi icinde sona erdi.
artan baskilar
italyanlar bir halk hareketi karsisinda olduklarinin farkindaydilar. general mezzetti bir raporunda buna soyle deginiyor: “direnis buralarda tarihe mal olmustur ve kural tanimayan bu insanlara tarih boyunca silahli kuvvet zoruyla kanun ve nizam empoze edilebilmisti. cihad ruhuna sahip bu gocer insanlari ciftlik sahalarina ve sehirlere cekmeden pek fazla bir seyin degismeyecegini soyleyebiliriz.”
italyanlar senusi mukavemetinin kaynagini kurutmak uzere halki sahil sehirlere yakin yerlerde kurduklari esir kamplarinda toplamaya basladilar. 1929 yilina gelindiginde durum su vaziyette idi; sahildeki butun sehirler ve cebel-i ahdar’in kuzey taraflari italyanlarin siki kontrolu altindaydi. italyanlar bu tahkim edilmis noktalar arasinda hava filolari ile, mekanize birlikleriyle ve ozellikle somurgeleri olan eritre’den getirdikleri zavalli insanlardan olusturduklari piyade askerleri ile surekli devriye geziyorlardi. artik gerillaya karsi onun usuluyle carpisiyorlardi. senusi mukavemetinin belkemigini olusturan bedevilerin beklenmedik saldirilara, hava baskinlarina ugramadan bolgede dolasmalari hemen hemen imkansiz gibiydi. bir bedevi kampini kesfeden kesif ucaklari cogu zaman telsizle durumu en yakin italyan birligine haber veriyor ve ucaklardan acilan makineli tufek atesi kamp sakinlerinin toparlanip bir yere siginmalarini onlerken, nereden ciktigi belli olmayan bir kac zirhli arac kampi kusatip, namlularini dosdogru cadirlara, develere, kadin, cocuk, yasli ayirimi gozetmeksizin insanlara cevirerek kamplari yerle bir ediyorlardi. bu katliamdan sonra sag kalan canlilarsa suruler halinde zirhli araclarin onune katilip kuzeye dogru, italyanlarin sahil yakinlarinda kurduklari mustahkem toplama kamplarina goturuluyorlardi.
buna ragmen mukavemet durmuyordu. general mezzetti, 1 aralik 1928’de yazdigi raporunda soyle diyor: “bolgede siyasi ve askeri bir organizasyon gerceklesmeden, omer muhtar’in siyasi ve askeri orgutunun cokertilmesi ve bolgenin kontrol altina alinmasi mumkun degildir.”
mutareke gorusmeleri
1929’da valilige atanan badoglio, genel af ilan etti ve teslim olmayip direnise devam edecekleri, kotu bir sekilde bastiracagini bildirdi. oyle ki, badoglio, “berka kasabi” namiyla anilir oldu. ama ne halka karsi savurdugu tehditler, ne de af soylentisinin cok buyuk bir tesiri gorulmedi. subat-mart 1929’da gerilla saldirilari daha da artti. omer muhtar, italyan guclerinin yogun bombardimanlari altinda buyuk bir direnis sergiledi. fakat savasa kisa bir sure ara verilmesi mucahidlerce de uygun olacakti. omer muhtar ve arkadaslari 13 haziran’da vali yardimcisi sciliani, 18 haziranda badoglio ve 28 haziranda tekrar sciliani ile cebel’in degisik yerlerinde gorusmeler yaptilar. iki aylik suren mutarekenin sadece bir oyalamadan ibaret oldugunu goren omer muhtar, ekim ayinda mutarekeyi bozdu ve catismalar tekrar basladi.
8 kasim 1929’da mucahidler bingazi’deki italyan karargahina saldiri duzenlediler. buradaki italyan birligini tamamen ortadan kaldirip, karargahi havaya ucurdular. bu ise somurgeciler arasinda buyuk bir saskinlik dogurdu. sonunda mussolini duruma el atti ve harekatin basina general rodolfo graziani getirildi.(10 ocak 1930)
graziani
graziani somurgelerde ozel olarak yetistirilmis, komutanlarin en tecrubeli ve en acimasiz olaniydi. once bir analiz yapan general, durumu soyle ozetlemekteydi: “savas hali kizismistir. muslumanlarin kayiplari cuzidir. omer muhtar yaralanmasina ragmen, hala yeni taktiklerle saldirilarini duzenlemektedir. direnis senusi kaynaklidir. bu hareket, bir grup veya bir sahsa indirgenemez. gerektiginde yeni kitle ve dipdiri baska bir liderle hareket devam edecektir.” bu analizleri yapan graziani su tedbirleri aldi:
1-senusi tekkelerini kapatti, seyhlerini yurt disina surdu, malvarliklarina el koydu.
2-halkin silahsizlandirmasina buyuk agirlik verdi, silah aramalarini arttirdi.
3-seyyar mahkemeler kurdurup halka kan kusturdu. bu mahkemelerin cogu idam ile neticelendi.
4-toplama kamplarini genisletti ve butun bir ulkeyi abluka altina aldi. kamplardaki yasama kosullari tam bir vahset ornegiydi. bu kadar insanin dortte birini bile doyuracak erzak yoktu. esirler ve gasp edilen hayvanlar arasinda olum orani tuyler urperticiydi.
5-misir hududunda 300 km’lik bir alani dikenli tel orgulerle sardi.
6-col yollarini ucak devriyeleriyle surekli gozetim altinda bulundurdu
7-italyan hukumetinin emrinde calisan yerli memur ve askerleri hainlikle suclayip pasifize etti.
8-misirla olan her turlu ticareti yasakladi, cebel-i ahdar halkinin ekonomisini kontrol altina aldi.
butun bu tedbirlerden sonra muslumanlara karsi ard arda bir cok baskinlar ve saldirilar duzenlendi. baskinlar surmesine ragmen omer muhtar hala operasyonlarina devam ediyordu. 11 nisan 1930’da el faidiyye uzerinde buyuk bir saldiri duzenleyen mucahidler, italyanlari unutamayacaklari bir hezimete ugrattilar. graziani, bu hususta hatiralarinda sunlari kaydeder: “bu hezimet bizim moralimizi bir hayli bozup kalplerimize buyuk bir sikinti verdi. buna karsilik bu yenilgimiz, mucahidlere buyuk bir moral verip, maneviyatlarini bir hayli kuvvetlendirmisti. bunun uzerine omer muhtar, mucahidlere hitaben soyle seslenmisti. “sayet bingazi’den cebel’ul ahdar’a dogru gurleyen bir aslan sesi isitirseniz, sakin korkmayin. zira olaylar ve zafer dolu gunler size aslan kurku icinde yatan bir essegin oldugunu gosterecektir.”
graziani bunun uzerine, 16 haziran 1930’da bizzat koordine ettigi birliklerle(13.000 kisi) fayed bolgesindeki omer muhtar’in uzerine yurudu. basaracagindan o kadar emindi ki, vali badoglio’yu zaferini kutlamaya davet ediyordu. fakat cok guclu bir istihbarata sahip omer muhtar, mucahid kuvvetlerini kucuk gruplara ayirarak birbirinden uzak noktalara pusuya yerlestirdi. sonucta muslumanlar cok az bir kayip vererek graziani’yi eli bos gonderdiler.
bu sok yenilgiden sonra badoglio, graziani’ye gonderdigi mektupta soyle yazmaktaydi: “simdiye kadar siri’de “uzun menzilli” diye adlandirdiginiz, uzak noktalardan gelip bir hedefe hareket eden harekatlariniz hep basarisiz olmustur. ve mevcut sartlar degismedikce de her zaman basarisizliga mahkum kalacaktir. cunku, bu son olaydaki yenilgi ilk olan yenilgi degildi. halk ve sahradakiler, zaten guclu bir istihbarata sahip direniscilerle oyle bir is birligi icindedirler ki, bizim attigimiz adimdan aninda haberdar olmaktadirlar. omer muhtar’in basarisini bu haber alma servisine baglamak gerektir.”
badoglio, dusmani omer muhtar’in dehasi icinde su itiraflari yapmak zorunda kalmisti: “bu direnis bir kisinin omuzlarindadir. omer muhtar, bu isi kimseye birakmamaktadir. bir cok basli durumlarda kiskanclik ve ic cekismeye imkan olsa da, omer muhtar’in disiplinli dava arkadaslari buna firsat birakmiyorlar. her zaman ve durumda, sozu emir sayilmaktaydi. savas aleyhine gelistiginde, guclu haber alma servisi sayesinde, savasa ara veriyor. bize gelen bilgileri dahi yonlendirebiliyor.”
harekatta donum noktasi:kufra’nin dususu
graziani, hem prestijini kurtarmak hem de mucahidlerin misir hududundan yardim almalarinin onunu kesmek icin seleflerin yapamadigi bir ise karar verdi. libya’nin guneyinde italyanlarin ulasamadigi tek toprak parcasi olan kufra’yi isgal etmek. 1930’un sonlarinda yapilan hazirliklardan sonra, 1931 ocak ayinda col asildi ve kufra dustu. italyanlarin burada yaptigi katliam, iskence ve tecavuzler dillere destandir. graziani, teslim olan halkin gozleri onunde kur’an-i kerim’i paramparca edip, ayaklarinin altinda cigneyerek “haydi, cagirin da (hâsâ) bedevi peygamberiniz yardiminiza gelsin” demis, ertesi gunu sehrin ileri gelen ulemasi ucaklardan atilmis, vahadaki butun hurma agaclari kesilmis, kuyular yakilmis, mehdi senusi’ye ait tarihi kutuphane alevlere teslim edilmis ve insanlarin namuslari kirletilmisti.
kufra’nin elden cikmasiyla mucahidlerin elinde korunmasiz cebel’ul ahdar kaliyordu ki, burasi da italyanlarin gittikce siklasan kontrol ve gozetimleri altinda her gun adim adim elden cikiyor,yavas yavas fakat geri donulmez bir bicimde cember daraliyordu.artik cebeldeki savasin son devresi baslamisti... omer muhtar, bu durumu 1931 ocaginin son gunlerinde misir hududunu gizlice gecip, kendisiyle gorusen muhammed esed’e soyle ifade etmisti: “sen de goruyorsun ya evlat, gercekten biz artik bize taninan vadenin sonuna gelmisiz. savasiyoruz, cunku dusmani bu topraklardan sokup atincaya kadar ya da bu ugurda olunceye kadar imanimiz ve ozgurlugumuz icin savasmak zorundayiz. baska yolu yok. allah’a aidiz ve o’na donecegiz. kadinlarimizi, cocuklarimizi misir’a gonderdik ki, cenab-i allah bizi olume cagirdigi zaman arkamiza donup bakmayalim.”
esir dusmesi ve vefati
ve 11 eylul 1931...omer muhtar ve yanindaki bir kisim mucahidîn silanta mevkiinde bulunan hz. muhammed (s.a.v.)’in sahabelerinden sidi rafi hazretlerinin kabrini ziyaret etmeye karar verdikleri zaman italyanlarin tuttugu bolgenin icersine girmislerdi. italyan istihbarati onun varligini haber almisti. vadiyi her yonden saran kuvvetlerin olusturdugu cemberi yarmanin imkani yoktu. mucahidler son nefeslerine kadar carpistilar. son anda seydi omer’in de ati vurulup yikildi ve onu yere dusurdu. ama bu yetmisini geckin ihtiyar aslan yilmadi, kendini toparlayip tufegini ateslemeye devam etti. elinden yaralananinca tufegi diger eline aldi. artik yapacak bir sey kalmayinca, askerler uzerine cullandilar ve onu esir ettiler. once sûse’ye sonra bingazi’ye 60 km uzakliktaki suluk’a goturuldu. burada italyan birliklerinin genel kumandani graziani’nin karsisina cikartildi. bu gorusmedeki tavirlarindan etkilenen general onun hakkinda sunlari yazacaktir: “odama girdigi andan cikip gittigi ana kadar onun vakar ve haysiyetine son derece hayranlikla bakip durdum. onun tavir ve davranislarini cok begendim ve hayran kaldim.”
graziani, hatiralarinda omer muhtar hakkinda sunlari demekten kendini alamaz. “omer muhtar inancina, akidesine son derece bagli bir adamdi. onun bu inancina saldirmaya kalkisana kim olursa olsun buyuk bir heyecan ve azimle karsi koyardi. o, vatanina saldiranlara karsi da korkusuzca savasiyordu. vatanina yapilacak herhangi bir saldiriyi karsiliksiz birakmayi kabullenecek bir sahsiyet degildi.” “ o karsisindakine aninda cevap verecek ustun bir zekaya sahipti. ayni zamanda omer muhtar ileri seviyede dini kulture sahipti. onun kesin tavirli bir huyu vardi. o, dinine ait hicbir seyi ihmal etmeyecek ve dinini herhangi bir maddi menfaat karsiliginda satmayacak ustun bir kisilige sahipti. dunyevi hicbir cikar pesinde olmayan bir kisiydi. ustelik hayli fakir bir adamdi. din ve vatan sevgisinden baska hicbir dunyevi seye de malik degildi.” “ona canli ve hazir bir zeka bahsedilmisti. dini konularda iyi bir egitim gormus, hareketli,mutevazi ama tavizsiz...”
mucahidlerin teslim olmasi teklifini red eden omer muhtar, 15 eylul 1931 gunu italyan sikiyonetim mahkemesi tarafindan gostermelik bir durusmaya cikarildi ve graziani’nin daha onceden emrettigi gibi idam karari veren mahkemenin yuzune su tokadi savurdu: “hukum ve karar yalniz allah’indir. sizin bu sahte ve uydurma hukmunuzun hicbir gecerliligi yoktur. inna lillah ve inna ileyhi raciun(biz allah’in kullariyiz ve sonunda ona donuculeriz)”.
ayni gun, toplama kamplarindan getirilen binlerce libyalinin gozleri onunde gayet sakin ve korkusuzca idam sehpasina cikti. fecr suresinin son ayetlerinden “ey huzura ermis nefis! razi edici ve razi edilmis olarak rabbine don” ayetleri dilinde virdi zebandi... ozgurlugu icin her seyi goze aldigi yesil daglarina son bir kere daha bakti ve bir milleti yetim birakarak ebed alemine dogru kanatlandi. yer suluk carsisi idi.
son olarak muhammed esed’in 1932’de medine’de onun sehadetini haber aldiginda agzindan dokulenleri nakledelim: “omer el muhtar oldu ha...su sireneyka aslani, yetmis su kadar yasina ragmen halkinin ozgurlugu icin yilmadan sonuna kadar savasan omer el muhtar oldu demek...on uzun yil boyunca, on uzun ve cileli yil boyunca en modern silahlarla donatilmis mekanize birliklerle, ucaklarla, topcu bataryalariyla takviye edilmis dusman ordularina, kendinden en az on kat daha kalabalik italyan kuvvetlerine karsi halkin umutsuz direnisine bayrak olan omer el muhtar...piyade tufeklerinden ve birkac attan baska bir seyleri olmayan, yari ac mucahidlerinin basinda kocaman bir esir kampina donusturulen bir ulkede son kursununu sikincaya kadar umutsuz bir gerilla savasi surduren koca omer el muhtar...”
unlu aktor anthony quin’in basrol oynadigi, 1980 yapimli "lion of desert / col aslani" film ile tum dunyaca tanindi.
ömer muhtar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?