ahmet necdet sezer

6 /
idiamin
cumhurbaskanlıgı suresince kosk giderlerinden 47 milyon ytl arttırabilmis ve bunu da hazineye bagıslamıs, ellinin uzerinde danısmanı uce dusurmus, 5 araclık konvoyu 2 araca dusurmus, koskte yapılan oglunun dugun masraflarını elektrik, suya varıncaya kadar kendi cebinden odemis, kırmızı ısıkta durmus, hastanede sıraya girmiş ayrıcalıklarla yasamamıs cumhurbaskanımız.
cumhurbaskanlıgı suresince belki de tek hatası bir ramazan ayında yaptıgı 5 dakikalık konusmada su içmesidir.cogunlugunun musluman olup, oruc tuttugu bir ulkede ayrıntılara bu kadar onem veren bir cumhurbaskanının buna da dikkat etmesi iyi olurdu.
artemisia
bugün resmen veda edeceğimiz cumhurbaşkanımız.. laik, demokratik bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyeti’ne yakışandı. aydın, kararlı, ve güvenilirdi. 7 sene boyunca en azından gurur duyabildiğim bir cumhurbaşkanım vardı. biz onu tüm o mütevazi tavırları ve gerçek bir hanımefendi olan eşiyle çok sevdik. gelen gideni aratır derler ya, geldiğinde gideni hiç aramamıştım ama gelecek olanla giden şimdi çok aranacak. üstelik pek çokları hala olacakları farkında değil, tüm bu farkındasızlıklarımızla bugün türkiye için bambaşka bir başlangıç olacak. sayın sezer zaten bize fazlaydı, huzurlu bir emeklilik geçirir umarım..
independence
ba$kalari gibi yangindan mal kacirirmi$casina makamini terk eden bir devlet adami olmadi, cumhurba$kanligi suresince kendisine hediye edilen(uzerinde kendi resmi olan portreleri dahil) her $eyi cumhurba$kanligi demi$ba$ listesine kaydettirdi ve sergilenmesini sagladi.kirmizi i$iklarda durdu, ali$veri$ini markette siraya girerek kendisi yapti, inanmasi cok guc gelse de coplerini bile kendisi doktu.hukuka aykiri oldugunu du$undugu her $eyi kim ne der diye du$unmeksizin ya veto etti ya da anayasa mahkemesine ta$idi, kimsenin diledigi gibi top ko$turmasina meydan vermedi, en cokta recep tattip erdogan’in ba$ina bela oldu.

tum bu vasiflari ile cok ama cok ozlenecek ornek bir cumhurba$kani oldu.onumuzdeki 7 sene boyunca bu hatiralarla avunmaktan ba$ka bir caremiz kalmadi artik.
idiamin
gitmeden bu seneki cankaya butcesinden arttırdıgı 17 milyon ytl’yi de abdullah gul’e bırakacaktır. sanırım bu ay biter o para.
chavez
cumhurbaşkanı olarak yaptığı son anıtkabir ziyaretinde, atatürk’ün huzurunda anıtkabir özel defteri’ne aşağıdakileri yazmıştır.
’’yüce atatürk, cumhurbaşkanı olarak son kez huzurunuzdayım. görevimi; ilke ve devrimlerinize, yeminime, anayasal kurallara, türkiye cumhuriyeti’nin temel değerlerine bağlılıktan ayrılmadan tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum.türk ulusu’na sizin makamınızda cumhurbaşkanı sıfatıyla hizmet etmiş olmanın onurunu, yaşamım boyunca taşıyacağım. hizmet makamları ve kişiler gelip geçicidir. sonsuza kadar kalıcı olan ilke ve
devrimlerinizin kuruluş felsefesini oluşturduğu, laik, demokratik, çağdaş ve aydınlık türkiye cumhuriyeti’dir. hedefini; ’çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve onu aşmak’ biçiminde ortaya koyan türkiye cumhuriyeti, başlattığınız aydınlanma savaşını kararlılıkla sürdürecektir. türk ulusu, bugünkü kazanımlarını size ve kurduğunuz cumhuriyet’e borçlu olduğunun bilinciyle eserlerinize sahip çıkacak, ilke ve devrimlerinizden, çağdaş değerlerden ödün vermeden gösterdiğiniz hedeflere el birliği ile ulaşacaktır.bağlılığımı en içten duygularla bir kez daha yineliyor, yüksek anınız önünde saygıyla, özlemle ve minnetle eğiliyorum.’’

bizde, sizin önünüzde saygı ve minnetle eğiliyoruz sayın cumhurbaşkanım.
cocabora
türkiye cumhuriyeti için 7 yıl için çok büyük kazançtır ancak şans mıdır bilinmez çalkantılı bir dönemde gelmiştir kendileri ve kanımca;,kendini bazı güçlere siper ederek dürüst,demokratik,adil,sade,saygılı,atatürk’e bağlı,cumhuriyetçi kimliği ile ön plana çıkmıştır.değerini kaybettiktek sonra anlayacağımız kesin aslında.
satolina
yüreksizler için kolay hedefti...


ismet

inönü...

arkasında partisi vardı.

ordusu da.

kapı gibi!

celal

bayar...

partisi vardı.

cemal

gürsel...

ordusu vardı.

cevdet sunay...

genelkurmay başkanı.

fahri korutürk...

kuvvet komutanı.

kenan evren...

ordusu vardı.

turgut özal...

partisi vardı.

süleyman demirel...

partisi vardı.

abdullah gül...

partisi var.

*

peki ya sezer?

*

ne onu oraya getiren "or" rütbesi vardı omuzlarında, ne de saldırıya uğradığı zaman ortalığı ayağa kaldıracak, savunacak partisi.

*

bana sorarsanız, bi araba laf yazılıyor ama, ahmet necdet sezer’in en önemli özelliği buydu...

cumhuriyet tarihinde, arkasında ordusu veya partisi olmayan ilk ve tek cumhurbaşkanı.

*

o nedenle, kurucu mustafa kemal’den sonra, en zor görevi kim yaptı derseniz... o yaptı.

*

mümkün müydü evren’e höt zöt yapmak? hálá yargılamaya tırsıyorlar... kim getirdi cevdet sunay’ı oraya? meclis mi sanıyorsunuz? sıkar mıydı, herhangi bir gazete çıksın da, demirel’e manşetten sinkaf etsin? dyp iktidarı yıkmaz mıydı gök kubbeyi, o gazetenin başına? özal’a bindirmeye kalkanlar, haşat edilmedi mi? bakın gül’e... iki kelime itiraz edeni memleketten kovmuyor mu partisi?

*

hiçbiri yalnız değildi çünkü... sezer hariç.

*

kolay hedefti.

*

tek başına geldi.

tek başına gidiyor.

savunmasız görüp kıyasıya çullananlara karşı "neyi korumaya çalıştığını" ise, gazeteler yazmadı, tarih dede yazacak... eminim.

schumi
hemen her kemalist gibi demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, siyaset biliminden zerre anlamayan adamdır. ben bunu yıllardır söylüyordum da bazı yazarların yeni gözüne çarpıyor olmalı:

bugün yapılacak üçüncü tur oylamayla abdullah gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi bekleniyor. bu durumda gül yemin eder etmez cumhurbaşkanı olacak, ahmet necdet sezer de evine dönecek.
sezer’e yönelik son dönemdeki eleştirilerimi gören bazı okurlar, " keşke bunları daha önce de yapsaydınız " diye mesaj gönderiyor.
yaptım! yıllar önce " kamusal alan " kavramını ortaya attığı günden beri sezer’i eleştiriyorum.
bildiğiniz gibi sezer, 2002 seçimlerini akp kazanınca fanatik bir
chp’li gibi muhalefet yapmaya başlamış ve " kamusal alana türban giremez " diyerek eşi türbanlı milletvekillerini tek başlarına köşk’e davet eder olmuştu.
bu işe çok kızmıştım. benim açımdan " esas mesele " söz konusu milletvekillerine yapılan " resmi kabalık " değildi. o da yeterince olumsuz bir davranıştı elbette ama beni " asıl " ilgilendiren, olayın " entelektüel" boyutuydu.
" dini ve vicdani tercihler özel alana aittir ... dolayısıyla türbanlı kadın kamusal alana giremez " dediğiniz anda, ülkenin dört bir yanındaki
camilere de kadınların başı kapalı giremeyeceğini söylemiş olursunuz.
var mı böyle bir şey? yok! mümkün değil. o halde ortaya attığınız "kamusal alan" kavramı, " ne sihirdir, ne keramet; el çabukluğu marifet " bir uydurmaca oluverir. saçmadır. tutarsızdır. art niyet göstergesidir.
o kavramı ortaya attığı gün sezer’e notumu verdim. kamusal alan, " siyaset bilimine " ait bir kavram olduğuna göre, sezer o dersten sınıfta kaldı. ( entelektüel dürüstlük zafiyeti de cabası.)
yine entelektüel açıdan ikinci en büyük gafı " her yurttaşın kabul etmesi gereken " bir " devlet ideolojisi "nden söz etmesi oldu.
inanın o cümleyi ilk duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu. öyle bir ideoloji, ancak otoriter ve totaliter rejimlere uygundur. demokrasilerde " herkesin kabul etmesi gereken bir devlet ideolojisi " olamaz. böyle bir talepte dahi bulunulamaz.
kendinden menkul "kamusal alan" tanımıyla siyaset bilimi dersinden kalan sezer, "devlet ideolojisi" kavramıyla da demokrasiden kalmıştı.
bitmedi! sezer en vahim tanımı, 367 tartışmaları sırasında, " anayasa mahkemesi’nin iktidar karşısında ’ denge rolü ’ oynaması gerekir " diyerek yaptı.
’ denge rolü ’ bir ’siyasi’ kavramdır ve anayasa mahkemesi’nin kararlarında bir " ölçüt " olarak yeri yoktur. çünkü bu mahkemenin görevi " siyasi " değil " tekniktir. " yani hangi parti iktidarda olursa olsun, kararını hukuksalmantıksal çerçevede vermelidir, siyasi kaygılarla değil.
halbuki sezer, anayasa mahkemesi’nden siyasi durumu gözeterek karar vermesini talep ediyordu. bu da anayasa’daki " hukuk devleti " kavramıyla çelişiyordu.
böylece sezer, anayasa mahkemesi başkanlığı’ndan çankaya’ya çıkmış olmasına rağmen, hukuk dersinden de sınıfta kaldı.
yukarıda andığım üç dersten... yani hem "siyaset biliminden", hem "demokrasi kuramından", hem de "hukuktan" sınıfta kalmış bir cumhurbaşkanı, türk düşünce hayatı için ciddi bir şanssızlıktır. olumsuz bir örnektir.
bir badireyi atlatan insanın, ’ çok şükür geçti’ derken yaşadığı ferahlamayla kendisine güle güle diyorum.

newsted35
cumhurbaşkanlığı döneminde savunduğu atatürk ilke ve inkilaplarını ve yobaz,örümcek beyinli,akıl fakiri insanlarla mücadele etmeye devam edeceğine inandığım büyük devlet adamıdır.
türkiye cumhuriyeti ve atatürk ilkeleri yaptığı onurlu mücadeleyi asla unutmayacaktır.
nick nicki nickince
bilgi sözlük ailesi adına;

görev süresi boyunca atatürk ilke ve inkilaplarına sadık kalarak mevkîsinin verdiği yetkileri kötüye kullanmadan örnek bir devlet adamı olması nedeniyle teşekkürü borç bildiğim eski devlet adamı.

kurtuldu, verilmiş sadakası varmış.

(bkz: devler ortasında bir bücür)
forlindon
devletin başında olmanın verdiği sorumluluğu en sade,en anlaşılır ve en gerçekçi formda bize yansıtan ahmet necdet sezer,bu ülkenin ulu önder ve milli şef’ten sonra gördüğü en dirayetli ve namuslu bir devlet adamıdır.
onun bıraktığı boşluk tabii ki doldurulamaz ama bilinmelidir ki maalesef bu ülkede insan olmanın bedeli her zaman ödüllendirilemiyor.
10.cumhurbaşkanımız olan bu insan,büyük bir lider ve bağımsız duruşuyla da örnek alınması gereken bir hukukçudur.
bir daha böylesi bir kişilik bu topraklara denk gelir mi;işte onu bilemem...
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol