20 haziran 2006 roger waters konseri

2 /
zappatista
almanca üçe kadar sayıp nefesimi tuttuğum sonra ikibuçuk saat hiç bırakmadığım,time çalınırken boşaldığım,hey teacher leave us kids alone diye iman gücü ile yırtındığım,leaving beirut çalınırken ağlamamak için kendimi zor tuttuğum,hayatıma anlam katan adamlardan birini en kafa arkadaşım olan floydian’la beraber izlediğim,iranlılarla akraba olduğum(!),v.ı.p’nin götü kocaman diye bağırdığım konser.
floydian
hi hat´ten usulca gelen ritmik sesler... anlıyoruz ki "in the flesh" girecek ve rüyamız gerçek olacak. önümdeki adamın roger waters olduğuna hala inanamıyorum, sahne yanındaki ekranlara bakıyorum gerçekten o. hi hat devam ederken duyuluyor roger waters´ın sesi "are you ready?" diyor, hazır mısınız? biz senelerdir hazırız bu konsere roger asıl sen hazır mısın? diye sormak geliyor insanın içinden üstada. sonra "eine" diyor roger waters ve bütüninsanlar hep birden devam ediyor saymaya zwei, drei ve artık bir rüyanın gerçeğe dönüştüğü an. tüm sahnenin kıvılcımlara boğulmasıyla türkiye de ilk defa bir pink floyd elemanı arkasında çekiç figürleriyle in the flesh´i çalıyor. herkes çığlık çığlığa şarkıyı söylüyor, daha iyisi olamaz.

küçük bir çocuk gibi mother şarkısını söylüyor herkes, ve set the controls for the heart of the sun şarkısıyla psychedelic müziğin ne demek olduğunu anlıyor.

konsere ara verildiğinde herkes biliyor ki esas rüya bundan sonra başlıyor, boğazda dark side of the moon dinlemek. ateş çemberi tabir edilen ışıklı çember sahnedeki yerini alıyor ve yuvarlağın ortasına ay resmi yansıtılıyor. albümün başındaki kalp atışları sırasında lambaları yanıp sönen bir uydu yaklaşıyor ekrana doğru. bütün albüm bir çırpıda bitiyor, herkes ezberden söylüyor şarkıları. tabi unutulmayacak bir çok an: time şarkısının başındaki bateri solosu, time´ın gitar solosu, ian ritchie´nin money´deki saksafon solosu, the great gig in the sky şarkısındaki hanım vokalistin akıllara durgunluk veren sesi, herkesin yine bu hanımla beraber şarkıyı söylemeye çalışması... ve bu bölüm de yine kalp atışları ve uzaklaşan uyduyla beraber bitti.

sahneyi boşaltan grup elemanları hemen bis için geri döndüler ve bir helikopter sesi duyulmaya başlandı. you..yes you...stand still laddy.. gercekten de bir benzerini bir daha izleyemeyeceğimiz bir konser izliyorduk ve bu hayatımız en güzel günlerinden biriydi. hemen akabinde artık herkesin bildiği another brick in the wall çalınmaya başlandı. son şarkı roger waters´ın tabiriyle "david ve benim bir araya geldiğimizde neler yapabileceğimizi gösteren son örnek" dediği comfortably numb şarkısıydı ve yine hep bir ağızdan söylendi. belki söylemeyip sadece roger waters´tan dinlemek daha iyi olacaktı ama o an insan hiçbir şey düşünemeyip söylemeye başlıyor şarkıları.

bir rüyanın sonu... sadece 10 dakika ara verilerek 2.5 saat süren bir konser ve yeni yetmelere bu performansıyla taş çıkartan 60 yaşındaki dahi müzisyen.

ilseyim
lise yıllarımda en büyük hayalim olan, ama hayal olarak kalacağında emin olduğum konser. türkiye’ye geldiği takdirde yapabileceklerimi hesapladığım ama yine de gerçekleşebileceğinden hiç emin olmadığım konser. bir gün roger waters’ın istanbul’a geleceğini duyduğumda biletix’teki ilanı görene kadar inanamadığım konser. biletlerin 100 ytl olduğunu gördüğümde gidememekten korktuğum fakat hemen akabinde millette dilenmeme sebep olmuş konser. bileti aldıktan sonraysa konser başlayana kadar -yaklaşık iki aylık bi süreç- sürekli ya kaza geçirir de gidemezsem, ya tam da o gün annem babam ölür de gidemezsem, ya o zamana kadar roger ölürse ya da ona bişi olursa, biletime bişi olursa diye korkmama sebep olan konser. roger waters sahneye çıkana kadar konserin gerçekleşeceğine inanmakta zorluk çektiğim konser. ve evet, sahneye çıktı, "set the controls for the heart of the sun’ı çalarken tüylerimi diken diken etti. ne kadar şanslıydım ki ışık kulesinin önündeki demirlerde yer bulup bütün sahneyi, ışık gösterilerini hiç zorlanmadan izleyebilmiştim. konser bittiğinde içimde bitmiş olmasının burukluğu vardı. bir de kesinlikle "hey you"yu çalmalıydı. onun dışında olağanüstü bir konserdi.
akasha
20062006 tarihli kutsal günde 18. yaşıma girerken gerçekleşmiş eşsiz bir doğumgünü hediyesi. dostlarla brain damage + eclipse i canlı dinlemek, eller kenetlenmiş, gözler buğulu, aptal bir gülümsemeyle. torunlara anlatılası olaylardan biri.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol