confessions

shevek

- Yazar -

  1. toplam entry 2359
  2. takipçi 1
  3. puan 30960

devrimci gibi sevmek

shevek
maçolukla falan ilgisi alakası olmadığını düşündüğüm sevme biçimi. devrimci devrimi sever, devrime karşı hayvan mıdır? hayır.

devrimci, devrimi ister. devrimci gibi sevmek sevdiğini devrim yerine koymak anlamına gelmekteyse ne ala, pek güzeldir. hem, devrimci gibi sevmek, devrim uğruna düşünebilme durumunu doğurur.

bunun maço olanı, ülkücü gibi sevmektir. ülkücü sevdiğine ülkü gözüyle bakacak ve düşünmeden peşinde pek hayvanca koşacak, yeri geldiğinde ülküsünü de satacaktır. konu, ülkücü gibi sevmek değildir. bu nedenle bu sevme biçiminin maçolara özgü olacağını düşünmek saçmadır.

devrimci için sevdiği devrimdir. sürekli olması uğruna sürekli düşünülendir sevilen. devrimci gibi sevmek sevdiğini tanrılaştırmak anlamına da gelebilir, bu yönden rezil bir durumdur. devrimi kutsallaştırmak yerine devrimin sonsuzluğunu düşünmeyi kutsallaştırmak bu soruna çözüm olabilir.

kesintisiz devrim büyük bir önem teşkil etmekte.

sevgiyi, aşkı devrim gibi görmek; sevdayı sonsuzlaştırmak evrime yenilmeye yol açabilir.

her şekilde bitik midir sonu devrimci gibi sevmenin? bilmem. bitikliğin ispatı şöyle kesin yargılar var gerçi, tarihin yegane tanığı ve kanıtı olduğu:
(bkz: devrimler once kendi cocuklarini yer)
(bkz: kansız devrim olmaz)

karın kasi

shevek
ortaya çıkarılması için epey uğraşılması gereken kas grubudur.

karın kası yapmak isteyen bireyler için:

-1-

öncelikle, başlangıç aşamasındaki birey gün aşırı mekik çekmelidir. mekik en basit karın antrenmanıdır. mekik çeşitleri çalıştırdıkları yere göre değişir.

alt karın;
yere sırt üstü uzanılır.dirsekler yere değmek suretiyle gövde yaklaşık olarak 45 derece kadar kaldırılır.bu şekilde bacaklar,dizlerden kırılmamak şartıyla aşağı yukarı hareket ettirilir.

üst karın;
yere sırt üstü yatılır.dizler kırılarak profilden ters v şekli oluşturacak şekle getirilir. eller boyundan destek almak için boyunda birleştirilir ve bu şekilde yukarı doğru kalkılır-inilir. baş dizlere değecek kadar kalmamalı, en fazla bir karış kadar yerden yükselmeli.yoksa disk kaymasına, fıtığa neden olabilir.

yanlar;
sağ taraf için, yere oturur pozisyondayken sağ bacak sol bacağın üstüne atılır. yan olarak doğrulmaya çalışılır. tabii bu hareketi yapabilmeniz için birinin ayaklarınızı tutması gerekmektedir. çok uğraşan kendi başına da başarır.

sol taraf için de sağ taraf için yapılanın tam tersi uygulanır.
her gün artırılan mekik sayısı ile, düzenli olarak yapacağınız karın çalışmaları sonucu ortaya bir şeyler çıkar, ama öyle baklalarınız sayılmaz.

-2-

yeterli mekik çalışmasından sonra vücut ağırlığı bünyeyi kesmez hale gelince ensenize elleriniz yerleştirmek yerine ellerinize alacağınız ağırlık plakaları, dumbell vs. ile çalışma yapabilirsiniz.

-3-

boks yada herhangi bir savaş sanatıyla uğraşanlar bilirler, karın yeterince güçlendiği zaman kasların yalnızca dolgun gözükmemesi, aynı zamanda taş gibi olması için sıkılaştırılması gerekir. karın kaslarını sıkılaştırmanın en iyi yolu da diğer kas gruplarında da olduğu gibi kasa darbe vermektir.

karın kaslarına darbe vermenin en güzel yolu yumrukları sağlam bir arkadaşınızın siz karnınızı sıkarken sağlı sollu karnınıza çalışmasıdır. hatta arada dirsek vs. de atsındır arkadaşınız. bu antrenmanlar bilinçli yapılmalı, bilmeyen hiç üzerine konuşmamalıdır bile. bu çalışmalarda darbenin nereye ne şekilde verildiği büyük bir önem taşır, çok dikkatli olunmalıdır. evde denenmesindir.

shaolin tapınaklarında bu çalışma çekiç, balyoz vs. ile yapılmaktadır. kimsenin bu tür bir eylem içine girmesine gerek yoktur gerçi. yatağınıza uzanmış yatarken karnınızı sıkıp elinizle karın bölgenize sertçe vurmanız bile karın kaslarınızı sıkı hale getirir, fakat darbe büyüdükçe sıkılaşma artar.

-4-

adam gibi yemek yiyin. yağın ardında istediğiniz kadar kas olsun bir işe yaramaz. dengeli beslenin.

-5-

barfiks çubuğuna asılın ve bacaklarınızı göğsünüze çekmeye çalışın. çalışın, çünkü kimse çekemez, anatomik olarak imkansız. ama bu sırada alt karın çok zorlanır ve güçlenir. bu yöntemle kasıklarınızı sapasağlam yapabilirsiniz.

bacaklarınızı kırarak ve kırmayarak, her iki türlü de çekmeyi deneyin. her ikisinin de yararları farklı, fakat kesindir.

-6-

sert bir zemine yatın ve bacaklarınızı kırmadan yere dik şekilde kaldırın, bir saniye böyle durun ve ardından kontrollü, yavaş bir şekilde bacaklarınızı aşağı indirin. yere bir karış kadar bir mesafe varken durun ve bacaklarınızı tekrar kaldırın. hiçbir şekilde ayaklarınızı yerle temas ettirmeyin.

-bitti-

not: antrenmanları ağırlık antrenmanları gibi set set ve setler arasına 1-1,5 dakika ara koyarak yapın. ne yediğinize dikkat edin.

not2: bol bol şınav çekin. şınav çekme esnasında yer çekimine karşı gösterdiğiniz direnç karın kaslarınızı da etkiler. o nedenle sizi buradan şuraya yönlendiriyorum;
(bkz: şınav çekmek)

edit: yemek yedikten sonra en az iki saat midenizi dinlendirin, bu süre zarfında karın kaslarınıza yönelik hiçbir çalışma yapmayın.

aci çekmek

shevek
insanoğlu çok farklı, ilginç bir varlık. çok kutsal. bundan çok değil bir süre önce aklıma bir şekilde gelse gülüp geçeceğim nedenler dolayısıyla acı çekiyorum.

insanoğlu çok ilginç.

...ve ben çok değişmişim.

tekrar değişeceğim, karşı devrim hareketlerinde bulunacağım. eski beni arayacağım. evet, gericiyim.

eski bene dönünce ne mi yapacağım? tekrar devrimler, yine değişim. ama bu sefer farklı yönlerde.

amaç acıyı önlemek olmalıyken her geçen gün biraz daha acı çekiyorum. acı çekmeyi hak etmiyorum. kimse hak etmiyor, kimseden bir farkım yok. ya da kimsenin benden bir farkı yok.

hayal kuramıyorum artık. acı çekmek çok kötü.

fiziksel acıya karşı direnç geliştirilebiliyor, biliyorum. bu durumda buna karşı da geliştirilebilmeli, değil mi? ama geliştirirsem insanlığa ne olacak?

insanoğlu çok ilginç. ve ben çok değiştim.

önsöz

shevek
henüz 10 yaşımdayken yazarın önsözüne "biliyorum bu önsözü de diğer önsözler gibi okumadan geçeceksiniz" diye başladığı ve "ama" bağlacıyla devam ettiği bir kitap geçmişti elime. çok etkilenmiştim. hayır, hep önsözleri okumuşumdur. kitapların tamamını okumak bir ilkeydi başından beri benim için.

fakat o önsözle önsözlere aşık oldum. o zamandan beri önsözlere taparım, kitapların belki de en sevdiğim noktası olmuştur önsözler. çevirmenlerin yazmış olduğu "hayatı ve eserleri" gibi aptal başlıklara sahip bir o kadar aptal önsözlerden bahsetmiyorum.

kitabın yaratıcısının yazmış olduğu, size derdini anlattığı önsözden bahsediyorum ben.

yaratıcının eseriyle konuşmazsınız önsözde. ya da yaratıcı size yarattığı yoluyla seslenmez. yazarla aranızda hiçbir şey yoktur, gerekli gereksiz hiçbir şey. yazarla yazarın "insan" kimliği üzerinden sohbet edersin. o anlatır, sen dinlersin. sen de anlatırsın, ama... gerçi birileri duyar da, sen farkına varmazsın. bu birileri yazar olmaz, ama illa ki birileri duyar. duymasa bile senin söylediğin yenidir, bir şeyler düşünmüşsündür yazarın önsözü yoluyla. yeni sonuçlar çıkarmışsındır. fikir ve bilgi sentezi yapan sana belki çok uzakta olan ya da hatta artık olmayan bir insan koşarak gelmiş yardım etmiştir.

yeni birini tanımışsındır.
56 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol