confessions

phoebues

- Yazar -

  1. toplam entry 199
  2. takipçi 1
  3. puan 9147

nefret etmek

phoebues
silmek kolay olan...nefret etmek,yok etmek,yıkmak..kolay olan durumlardır.zor olan nefret etmemeyi öğrenebilmek,var etmeye çalışmak,yapıcı olmak,var olanı korumak,bunun için gayret etmektir.

şair

phoebues
şairleri normal insanlardan ayrı kılan;dilimizi çok güzel bir şekilde kullanmak ve sözcüklerle iyi bir şekilde oynamaktır.nedir o şairlerdeki farklı görüş;adamı şair yapan özelliktir..

diyarbakır

phoebues
diyarbakır bana var oluşumu sundu.elbette buradaki acılar beni şekillendirdi ve bende bu acılarla yüzleşebildim.kendi acılarımı dillendirerek yani beyaz sayfalara dökerek var oldum.bu anlamda diyarbakır üzerine romanımda diyarbakırı anlatırken başarılı olmak istiyorum

yalnızlık

phoebues
yazar olmak isteyenler için yalnızlık vazgeçilemez bir unsurdur diye düşünüyorum.yazar her zaman yalnızdır,eğer yazar o yalnızlığı yaratamıyor,bunun acısını çekmeyi göze alamıyorsa zaten yazamaz.tüm enerjisini dışarıda harcayan biri içsel dünyasında yolculuk yapmayı beceremez oysa yalnızlık yazarın yazgısıdır.yazar;hem bu durumdan yakınır hem de tutkuyla yalnız kalmak ister..

yalnızlık

phoebues
yalnızlık paylaşılmaz,paylaşılır ise bu yalnızlık olmaktan çıkar.yalnız olmak,(kendim için söylemek gerekirse);kişiye farklı bir durum kaandırır yani diğer insanlardan farklı bir konuma gelirsin.bir de yazar olmak isteyen insanların mutlaka yalnızlık duygusunu çok iyi bilmeleri gerektiğini düşünüyorum çünkü yalnızlık herkeste bulunmayan bir ruh durumudur.

özdemir asaf

phoebues
akil gözü
seni bulmaktan önce aramak isterim
seni sevmekten önce anlamak isterim
seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
sana hep yeniden başlamak isterim..

böylesine birçok güzel şiir yazan şairi unutmamak gerek diye düşünüyorum

zincir

phoebues
bir zincir,ancak kendisini oluşturan en zayıf halka kadar güçlüdür.zincirin diğer halkaları ne kadar güçlü olursa olsun,birtek zayıf halka zinicrin cekme gücünü;on,yirmi,yada elli kat küçültebilir.zincirin gücünü aslında en zayıf halka belirler.bir tek zayıf halka yüzünden diğer halkaların güçlü olması hiç bir işe yaramaz.

baba

phoebues
fedekar deyince benim aklıma ilk;yılmaz güney’in oynadığı baba karakteri filmi geliyor.filmin adı;baba.yılmaz güney;cocuklarının hayatını ve geleceğini kurtarmak için işlemediği bir cinayeti,para karşılığında üstleniyor.yani katilin ödeyeceği para karşılığında cocuklarının daha mutlu bir yaşam süreceğini öngördüğü için mahkemeye cıkar ve cinayeti üstlenir.bunun üzerine yirmi yıl hapishaneye mahküm olur.adaleti yanıltır ve cinayet suçlusu olarak ailesi ve cocukları için ’’yirmi yil’ hapis yatar.ne bilim ben baba denince böyle bir baba hayal ediyorum.

baba

phoebues
baba olmak,mesela memur olmak gibi bir şey değildir.yani sabah sekiz,akşam beş hesabıyla baba olamazsınız.baba iseniz günde yirmi dört saat baba olmalısınız.hayatınız boyunca,yaşadığınız her an kendinizi ’baba’ hissetmelisiniz.babalığa bir saniye ara veremez,tatildeyim diyemezsiniz.hele hele,babalık duygularınızı on yıl,on beş yıl askıya alıp yıllarca kafanıza göre takıldıktan sonra bir gün pat diye gelip kaldığınız yerden devam edemezsiniz.siz aynı sıcaklığı tekrar yakalayabilirsiniz.ama yıllarca babasız büyüme acısını yıllarca yaşamış olan evlatlar bunu başaramayabilir..

kişilik

phoebues
insanın hayatta kazanması gereken en önemli özelliktir.kişiliksiz insan;yaşamının nasıl olduğunu,neden bu hayata geldiğini,nasıl biri olduğunu...ve bir çok özelliğini bilmeyen dengesiz insanlardır.

kişilik

phoebues
okuduğum kitapların birinde kişilik üzerine yazılmış olan kısa bir öyküye rastladım.bunu burada paylaşmak istiyorum;
dersi boş olan bir sınıf bulunmaktadır ve bu sınıf,tabi ders boş olduğu için yaramazlıklar yapıyor,kahkahalar atarak gülüyor,ordan burdan laflar söylüyorlar...hoca bu gürültüye dayanamayıp sınıfa gelir fakat öğrenciler hocayı takmaz bile.daha sonra hoca;tebeşiri eline alır ve büyük bir ’bir’ sayısını yazar;bu kişiliktir,hayatınız boyunca kaybetmeyeceğiniz kişiliğinizdir.ardından bir ’sıfır’ yanına katar;bu da güvendir,güvenilir olmalısınız,güvenilir olmak kişilikli insanın daha da yükselmesini sağlar der.daha sonra sıfır sıfırlarla devam eden uzun bir sayı oluşur ortaya ve son olarak hoca;ilk olarak yazdığı ’1’sayısını siler.işte der;eğer kişiliğiniz yoksa gerisi boştur diyerekten kişiliğin önemini vurgular,tabi sınıf da mesajı alır ve sessizliğe bürünür orada..

eğitim

phoebues
hocanın benden eğitim için yazmamı istediği tezi burada da yazmak istiyorum;
eğitim birikimdir.birikim ise yılların vermiş olduğu bir sonuçtur.bugün üniversiteye hazırlanan öğrencilerimiz devamlı sınav sisteminden veya sorulardan rahatsızlıklarını bildirmektedirler.haklı hasızı demiyorum,sadece eğitim;birikim işidir diyorum.son yıl koşuşturarak çalışıldığı yıllar yıllar yan gelip yatıldığı takdirde hiç bir şekilde başarılı olamayız.bunu bambu aağacının büyüme şekline benzetebiliriz.bambu ağacının tohumu ekildikten sonra devamlı su verilir.anacak,ilk beş yıl içerisinde hiç bir değişiklik göstermez.buna rağmen devamlı sulamaya devam edilir.beş yıl sonunda ağaç birden yirmi dört metreye bulaşır.
okullarda almış olduğumuz birikimdir eğitim.kimler dersi daha iyi dinlemişse onlar daha çabuk yeşerirler.illa ki okulda aldığımız birikimdir demiyorum;aileden,eşten,dosttan,çevreden..v.b herkesten aldığımız bir birikim işidir eğitim.
çocuklarküçük yaşlardan başlanarak eğitilirler daha doğrusu eğitilmelidir.aksi takdirde çocuk,eğer küçük yaşlarda iyi bir eğitim almamışsa,bu onun ilerki yıllarında,ergenikte ve yetişkinlikte daha da önemlisi hayatı boyunca kendisinde kötü bir izlenim bırakır.yani eğitim;aslında kendini en iyi bireyin çocukluk döneminden itibaren verilmesi zorunludur.atalarımız;’’ağaç yaş iken eğilir’’sözünü söylerken de kişinini çocuk yaşta eğitime tabi tutulması gerektiğini öne sürmüşrür.bir diğer atasözümüz olan ’’yadisinde ne ise yetmişinde de odur’’sözü yine eğitimin çocuklu yıllardaki önemini vurgulamaktadır.
eğitimsiz bir toplum,al bayraksız bir millete benzer.nasıl ki bir milleti temsil eden en önemli etken bayrağı ise toplumu da en iyi besleyen ve temsil eden ’eğitim’dir.eğitimli bir millet oolmak ne güzel bir duygu veriyor insana...eğitimi bizlere ve gelecek nesillere sevdiren ve öğreten gerçek eğitimciler gerçekten de en kutsal görevi yapmayı bulunmaktadırlar.
okullarda eğitim;öğrenci ve eğitimci arasındaki diyaloğa bağlıdır.eğitimci alanında uzman olmalı ve öğrencinn kendi alanındaki her soruya mutlaka güzel bir açıklama getirebilmelidir.öğrenci ise;derslerine en programlı bir şekilde çalışmalı ve hazırlıklı olmalı,aynı zamanda da severek,isteyerek gelmelidir okula.işte ancak o zaman eğitim alma isteği gelişir insanda.
eğitmek;’yaşama yapılan bir müdahale olan’,’bilgi sağlayarak değer yargılarını,inançlarını etkileyip,hayata bakışı belirleyen’,’yaşamın daha iyi anlaşılmasını sağlayıp insanın ufkunu genişleten’,’yaşama ince zevkler katan’,’topluma biçim veren’...diye başlayıp neredeyse sonsuza kadar uzanan bir tanımlar dizisidir.oysa ki okulların çoğuna baktığımızda üzülerek bu gerçeği söylemek istiyorum ki;ne bazı öğretmenlerimizin öğrencilerini eğitme isteği var ne de bazı öğrencilerimizin öğretmenlerden birşeyler kapma isteği var.
son olarak ’kitap okuma saatleri bi ezbere eğitim sistemi’kavramlarını ele almak istiyorum;
okullarda haftada bir saat kitap okuma mecburiyeti diye bir bildirge bulunmaktadır.aslında meb’lığının başlatmış olduğu bu yürürlük gerçekten çok güzel bir şey.gerçi,bu gerçeği söylerken içim kan ağlıyor ama gerçekleri söylemek lazım;kitap okumayı sevmeyen bir milletiz,o yüzden batıdan geri kalmamızı sağlayan en önemli etken kitap okumamamızdır yani eğitim eksikliğidir.milli eğitim müdürlüğü’de bunu düşünmüş olacak ki kitap okuma zorunluluğu gitermiş olacak.ama ne yazık ki bu haftada bir saat bile kitap okumayı çok görenlerin olduğunu üzülerek söylüyorum.eğer bu millet;’kitapsız bir yaşam’a devam edrse,hallerini düşünmek bile istemiyorum.
ezbere yönteme gelince ise;okullarda ne yazık ki bir çok öğretmenler tarafından ezbere yöntem takniği uygulanmaktadır.öğrenci;ezber yaptığı zaman kısa bir süreden sonra zeberlemiş olduğu herşeyi unutur ve tekrar tekrar okuması gerek ta ki ezbere yöntemden umudunu kesene kadar.o yüzden öğretmenlerimizin ’ezbere yöntem’yapmamaları gerektiğini düşünüyorum..

kısa sözcükler yazmak

phoebues
biri ile konusmak;onu tanımanın başlangıcıdır.tanımak ise sevginin başlangıcıdır.insanları sevebilmek için önce onları tanımamız gerekir.türkçemiz o kadar zengin ve güzel bir dil iken sözcüklerin keyfine vararak anlaşmak,konuşmak,uzlaşmak varken,sırf zamandan tasarruf etmek için bozulmuş bir avuç sözcükten ibaret yanlışa ve yanılmaya açık bir işaret diline mahkum olmak mı iyi?ifade gücü zayıf bir dille anlaşmaya çalışmak;dil pehrizi yapmak gibi bir şeydir.dilin varken konuşamamak,ya da yarım yamalak konuşmak gibi birsey.kısacası demem su ki; bol bol kitap okumalı ve dilimizin tüm inceliklerine hakim olmayı ögrenmeliyiz.
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol