anna freudun son kitabı olan ve görüşlerini özetler nitelikteki,çocukluk ve gençlikle ilgili pek çok gündelik soruna eğilişiyle uzmanların yanı sıra çocuk yetiştiren herkesin de ilgisini çekecek temel bir kitaptır.
tevfika ikiz ve arkadaşlarının yılda sadece iki kez çıkarttığı,akademik anlamda çok doyurucu olan,psikosomatik,psikopatoloji ve projektif testler dergisinin adı.
türkiyedeki tek akademisyen psikanalist.istanbul üniversitesi psikoloji bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapmakta olup aynı zamanda istanbul psikanaliz derneğinin kurucu üyesidir.yansıtma adında muhteşem bir psikosomatik psikopatoloji ve projektif testler dergisi çıkarmaktadır.11nci ulusal psikoloji öğrencileri kongresinde tanışma şerefine eriştiğim,hatta davet aldığım ve günlerce ağzım kulaklarında gezdiğim,sözünü sakınmayan,dünya tatlısı bir bayan olduğunu da söyleyebilirim.
psikanaliz sürecinde psikanalist ile beraber bulunan,analizden geçen kişiye verilen ad.
(bkz: analizan)
bu yöntemi uygulayan kişiye psikanalist ya da analist,yöntemin uygulandığı kişiye ise analizan denir.
(bkz: ömrümü yedin be kadın)
#319521
(bkz: cadı)
(bkz: eskiden tüm buralar dutluktu)
(bkz: borderline kisilik bozuklugu)
#171574
ayriyetten;
birincisi psikologlar ’sıradan insan’lar değillerdir,bahçıvanlar da,bakkallar da.zira her insan kendine özgü ve özel bir kişilikten ibarettir.kimseye rastgele ’sıradan’ damgası vurulamaz,hele mesleği ya da branşı dolayısıyla hiç vurulamaz.hele hele dışarıdan,kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler geveleyip hiç vurulamaz.
ikincisi psikologlar dünyaya pembe gözlüklerle de bakmazlar,zira psikoloji bir bilim dalıdır.psikologlar 4 yıl lisans,2 yıl yüksek lisans ve tercihe bağlı olarak 4 yıl da doktora eğitiminden geçerler.bu uzun eğitimde çeşitli kuramlardan terapilere,farmakolojik tedaviden insan doğasına çok çeşitli ve derinlemesine bilgilerle donatılırlar.tabii hepsi işinin ehli değildir. ama onlar bile ’çocukluğunuza inelim’ şeklinde sıradan ve terapinin doğasına aykırı bir dizi repliği kullanmaz.bu arada piyasada dolaşan kişisel gelişimciler psikoloji eğitimi almamıştır ve piyasadaki ’mutlu yaşamın on sırrı’,’beş adımda iyi bir eş olun’ tadındaki kitaplar da psikologlar tarafından yazılmamıştır.bunlar fal ve büyü gibi safsatalardır.psikolog ya da psikiyatrist ne falcıdır ne de büyücü..sizin gözünüzden anlamaz kişiliğinizi..kısa süreli sihirli formullere de sahip değildir.unutulamamalıdır ki terapi işi iki kişinin çabasıyla varolur,hatta hastanın gayreti çok daha etkilidir bu süreçte.
psikiyatristler de aynı şekilde uzun ve zorlu bir eğitimden geçtikten sonra terapi denilen ameli gerçekleştirebilirler.üstelik ne aldıkları eğitim,ne ettikleri hipokrat yemini ne de meslek etiği hastayı ’ilacı verip yollamaya’ müsaittir.ülkemizde ruh sağlığı profesyonellerinin bu alanda yardım alan insanlara oranla çok az olması,yani yoğun iş yükü ve hizmetin pahalılığı,sigortaların bunu karşılamakta binbir zorluk çıkarması gibi nedenler çabuk tanı koymaya ve ilaç yazmaya götürmüştür onları kaçınılmaz olarak..tabii ki psikiyatristler arasında da mesleği yozlaştıranlar,ilaç firmalarının cazip şartlarını etik değerlerden üstün tutanlar vardır.ancak bu kişiler bile bir bilim dalının,hele hele insanlara yardım etmek,onların sorunlarına yardımcı olmak uğruna hayatlarını adayan insanların bu şekilde etiketlendirilmesi için bir gerekçe olamaz.
ayriyetten;
birincisi psikologlar ’sıradan insan’lar değillerdir,bahçıvanlar da,bakkallar da.zira her insan kendine özgü ve özel bir kişilikten ibarettir.kimseye rastgele ’sıradan’ damgası vurulamaz,hele mesleği ya da branşı dolayısıyla hiç vurulamaz.hele hele dışarıdan,kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler geveleyip hiç vurulamaz.
ikincisi psikologlar dünyaya pembe gözlüklerle de bakmazlar,zira psikoloji bir bilim dalıdır.psikologlar 4 yıl lisans,2 yıl yüksek lisans ve tercihe bağlı olarak 4 yıl da doktora eğitiminden geçerler.bu uzun eğitimde çeşitli kuramlardan terapilere,farmakolojik tedaviden insan doğasına çok çeşitli ve derinlemesine bilgilerle donatılırlar.tabii hepsi işinin ehli değildir. ama onlar bile ’çocukluğunuza inelim’ şeklinde sıradan ve terapinin doğasına aykırı bir dizi repliği kullanmaz.bu arada piyasada dolaşan kişisel gelişimciler psikoloji eğitimi almamıştır ve piyasadaki ’mutlu yaşamın on sırrı’,’beş adımda iyi bir eş olun’ tadındaki kitaplar da psikologlar tarafından yazılmamıştır.bunlar fal ve büyü gibi safsatalardır.psikolog ya da psikiyatrist ne falcıdır ne de büyücü..sizin gözünüzden anlamaz kişiliğinizi..kısa süreli sihirli formullere de sahip değildir.unutulamamalıdır ki terapi işi iki kişinin çabasıyla varolur,hatta hastanın gayreti çok daha etkilidir bu süreçte.
psikiyatristler de aynı şekilde uzun ve zorlu bir eğitimden geçtikten sonra terapi denilen ameli gerçekleştirebilirler.üstelik ne aldıkları eğitim,ne ettikleri hipokrat yemini ne de meslek etiği hastayı ’ilacı verip yollamaya’ müsaittir.ülkemizde ruh sağlığı profesyonellerinin bu alanda yardım alan insanlara oranla çok az olması,yani yoğun iş yükü ve hizmetin pahalılığı,sigortaların bunu karşılamakta binbir zorluk çıkarması gibi nedenler çabuk tanı koymaya ve ilaç yazmaya götürmüştür onları kaçınılmaz olarak..tabii ki psikiyatristler arasında da mesleği yozlaştıranlar,ilaç firmalarının cazip şartlarını etik değerlerden üstün tutanlar vardır.ancak bu kişiler bile bir bilim dalının,hele hele insanlara yardım etmek,onların sorunlarına yardımcı olmak uğruna hayatlarını adayan insanların bu şekilde etiketlendirilmesi için bir gerekçe olamaz.
(ara: kişilik bozukluğu)
(bkz: avoidant kisilik bozuklugu)
orijinal adı avoidant personality disorder olan kişilik bozukluğudur.psikologların türkilizce isimler bulma konusundaki başarısından(!) ötürü literatürde bu isimle bilinir.kaçınan kişilik bozukluğu desek daha hoş olurdu ama diyemiyoruz.her neyse bu rahatsızlık,sosyal fobinin gelismis,kisilik bozuklugu haline gelmis seklidir.
bunlar toplum içinde olumsuz değerlendirilmekten korkan,utangaç,çekingen,,kendilerin fazla gözleyen ve nasıl göründüğünü merak eden kişilerdir.toplumda çirkin,anlamsız görünmekten, yanlış bir şey yapmaktan korkarlar ve heyecanlanırlar.yüzleri kızarır,elleri titrer ve bular fark edilecek diye endişe ederler.
bu kişilik bozukluğu için tanı kriterleri:
1) eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla çok fazla kişiler arası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır.
2) sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez
3) mahçup düşeceği ya da alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterir.
4) toplumsal durumlarda eleştirileceği ya da dışlanacağı üzerine kafa yorar.
5) yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu durumlarda ketlenir.
6) kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan biri olarak ya da başkalarından aşağı görür.
7) mahcup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak ya da yeni etkinliklere katılmak istemez.
bunlar toplum içinde olumsuz değerlendirilmekten korkan,utangaç,çekingen,,kendilerin fazla gözleyen ve nasıl göründüğünü merak eden kişilerdir.toplumda çirkin,anlamsız görünmekten, yanlış bir şey yapmaktan korkarlar ve heyecanlanırlar.yüzleri kızarır,elleri titrer ve bular fark edilecek diye endişe ederler.
bu kişilik bozukluğu için tanı kriterleri:
1) eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla çok fazla kişiler arası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır.
2) sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez
3) mahçup düşeceği ya da alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterir.
4) toplumsal durumlarda eleştirileceği ya da dışlanacağı üzerine kafa yorar.
5) yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu durumlarda ketlenir.
6) kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan biri olarak ya da başkalarından aşağı görür.
7) mahcup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak ya da yeni etkinliklere katılmak istemez.
(ara: gulus)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?