john maynard keynes

değmesin ellerimiz isimli şarkılarının müziği bariz bir şekilde beyonce’nin hello isimli şarkısından araktır. umarım bir gün bu grubun çıkıp "korsana hayır, emeğe saygı" dediğini bir yerlerde okurum/duyarım.

bir de şöyle bir versiyonu var;

http://tinyurl.com/2ayonk5

adele’in şahane şarkısı, şarkının isminin we could have it all olduğunu düşünüyordum ilk duyduğum zamanlarda;

there’s a fire starting in my heart,
reaching a fever pitch and it’s bringing me out the dark

finally, i can see you crystal clear.
go ahead and sell me out and i’ll lay your ship bare.
see how i leave, with every piece of you
don’t underestimate the things that i will do.

there’s a fire starting in my heart,
reaching a fever pitch and it’s bringing me out the dark

the scars of your love, remind me of us.
they keep me thinking that we almost had it all
the scars of your love, they leave me breathless
i can’t help feeling...

we could have had it all... (you’re gonna wish you, never had met me)...
rolling in the deep (tears are gonna fall, rolling in the deep)
your had my heart... (you’re gonna wish you)... inside of your hand (never had met me)
and you played it... (tears are gonna fall)... to the beat (rolling in the deep)

baby i have no story to be told,
but i’ve heard one of you and i’m gonna make your head burn.
think of me in the depths of your despair.
making a home down there, as mine sure won’t be shared.

the scars of your love, remind you of us.
they keep me thinking that we almost had it all
the scars of your love, they leave me breathless
i can’t help feeling...

we could have had it all... (you’re gonna wish you never had met me)... rolling in the deep
(tears are gonna fall, rolling in the deep)
your had my heart... (you’re gonna wish you)... inside of your hand (never had met me)
and you played it... (tears are gonna fall)... to the beat (rolling in the deep)
could have had it all
rolling in the deep.
you had my heart inside of your hand,
but you played it with your beating

throw yourself through ever open door (whoa)
count your blessings to find what look for (whoa-uh)
turn my sorrow into treasured gold (whoa)
and pay me back in kind- you reap just what you sow.

(you’re gonna wish you... never had met me)
we could have had it all (tears are gonna fall... rolling in the deep)
we could have had it all yeah ( you’re gonna wish you... never had met me)
it all. (tears are gonna fall)
it all
it all (rolling in the deep)

we could have had it all (you’re gonna wish you, never had met me)
rolling in the deep (tears are gonna fall rolling in the deep)
you had my heart inside... (you’re gonna wish you)... of your hand (never had met me)
and you played it... (tears are gonna fall)... to the beat (rolling in the deep)
we could have had it all ( you’re wish you never had met me)
rolling in the deep (tears are gonna fall, rolling in the deep)
you had my heart... ( you’re gonna wish you)... inside of your hand (never had met me)

but you played it
you played it.
you played it.
you played it to the beat.

50mila isimli şarkıyı söyleyen hoş sesli hatun. param olsa da ben de yesem.

bu adamların şöyle bir kaç iddiası var. sandviç öyle fabrikalarda hazırlanmaz, elde yapılmalı. sandviçin içerisine kimyasal maddeler konularak raf ömrünün uzaması yanlıştır. kaliteden ödün verilmemeli.

bu prensiplerle bütün sandviçler elde hazırlanıyor ve rafa çıktığı gün yapılıyor, eğer sandviç satılamazsa akşam hayır kurumlarına bağışlanıyor ve o sandviç kesinlikle satılmıyor. günlük olarak üretip sattıklarından dolayı da katkı maddesi kullanmıyorlar. içeceklerinde raf ömrü daha uzun olmakla birlikte, eğer onları da bir süre satamazlarsa, onları da hayır kurumlarına bağışlıyorlar. kullandıkları kutular ve şişeler %100 geri dönüşüm ürünü ve geri dönüştürülebilir. londra’da en çok neye hayran kaldın deseler, bu oluşum ilk 3e girer.

(bkz: stoya)

son derece sıradan ve sıkıcı bir film. sonu başından belli olanlardan.

ing. çok önemli bilgi/unsur.

"caveats at front of presentation and in handouts"

londra’da her sokakta var desek yalan olmaz sanırım. bir çeşit fast food zinciri olmakla beraber buranın kalitesi diğerlerin bir basamak yukarıda gibi. yakında türkiye’de de sıra sıra franchise olarak faaliyet gösterirler. asıl yazılışı, pret-a-manger olmakla beraber "yemeye hazır" ya da "yenmeye hazır" demektir, ya da değildir bilemedim şimdi.

kısaca yazdığından pişman olmak

dünyada diline düşmek istemeyeceğiniz adamların başında geliyor olabilir. golden globe 2011’de yaptıklarına bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

http://tinyurl.com/3p5mc79

düzenli olarak kan bağışı yaptığınızda doğum gününüzde şöyle bir mesaj alırsınız;

sayın john maynard keynes, kan bağışlayarak kurtardığınız hayatlar ve türk kızılayı ailesi adına doğum gününüzü en içten dileklerimizle kutlarız...

enes kanter ile birlikte türkiye’nin geleceğidir. müthiş bir oyuncu.

tam olarak şudur;

http://tinyurl.com/3larzjy

ağırlığı 4.5kg değil, 4 kilo 250gr’dır.

bu konuda da en hassas konu sınır çizilmesi. sınırı olmalı mı ilk soru. herkesi insan olmasından dolayı sevmeli miyiz? mesela çocukları toplama kampına gönderilen bir anne, insan olmasından dolayı adolf hitler’i sevmek zorunda mı? peki ya oğlu şehit edilen bir anne abdullah öcalan’ı sevebilir mi? daha mikro düşündüğümüzde sizin sevdiğiniz bir insanın cezalandırılmasını istemek hümanizme karşı mıdır? sözlüğü vicdanı ile bırakıyorum.

bazı omurgasızlar sadece hava harekatlarında 100 terörist öldürüldü başlığına insanlar öldürülmesin diyedursun, yine bir anne çocuğunun ölüm haberini almıştır. evet insanlar ölmesin.

playstation 3’ü bilmem ama playstation 4 taşlarla ve sopalarla oynanacak.

(bkz: john 14 yaşında arkadaşları ona einstein diyor)

öncelikle

(bkz: hz. muhammed e nüfus cüzdanı çıkartmak)

burada gördüğümüz kadarıyla birbirinden enteresan güzellemeler içermekte.

1.dini - islam.
2.cinsiyeti - erkeklerin efendisi
3.yüz rengi - nurani, parlak
4.boyu - uzuna yakın orta boylu
5.ebesinin adı - şifa bint-i avf

bu hazırlayan hoca bir de çıkıp "bu dünyada bir ilk, daha önce yapılmadı" demiş. arkadaşım bi düşün acaba daha önce neden yapılmadı.