hepimizhiciz

soframızdan eksik olmayan o muhabbetini, o şakıyan sesini özlemek....
fenerbahçe maçlarında evi inletişimizi özlemek,
pazar sabahı kahvaltılarını, akşam yaptığın adı bile olmayan baba yemeğini özlemek....
rakı bardağını doldurmayı, meze hazırlamayı, karşılıklı kadeh tokuşturmayı özlemek....
sabah işe yolcu etmeyi, akşam dönüşlerini pencereden beklemeyi özlemek...
demek...


artık umutlarımızı birbirimizin gözlerimizden okumayacağımızı,
yarım kalınmışlıkları tamamlamak için beraber koşamayacağımızı,
öykümüzün sonunu mutlu sonla bitirmek için birlikte savaşamayacağımızı bilmek demek....

yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

ilkay akkaya’nın sesinde hayat bulan eşsiz türkü.

bir dosta kucak açmak gibidir.
paylaşmak dürtüsünü tetikleyen durum.

sanki bizden biri gibi, oturup karşısına dertleşeceğin, başını yaslayıp ağlayabileceğin biri gibi. her an dile gelecekmiş gibi duruşu, yalnızlığı ve acılarıyla ne kadar da benzeriz birbirimize.

israil’in yaptığı katliamları savunmak, kanla abdest almak gibi.

haris alexiou’nun söylediği kısmın sözleri

me to idio vima tha giriso
me keino pou eftana sikhna
stin poli afti pou tora ksana
pao piso pouthena
ton idio dromo tha giriso
monakhi opos girnaei ki gi
grames tholes
ki oi rodes treles
ki olo piso pao les
krivei gremous makous
panda tou erota i strofi
apiastous sfigmous
kai katastrofi
akh den ofelei
narthei i anatoli
prepei na figo prin
prin se pothiso pio poli
akh kardia ftokhi
stin angalia tou khtes
emoiaza me vrokhi
kai mepine oli i gi

bir sezen aksu şarkısı, haris alexiou ile düet yapmıştır.



gidiyorum yine bu şehirden
ayaklarım geri geri
tekerlekler almış başını
dönüyor dönüyor

sanki bütün büyük aşkların ortak kaderi
ah beni en çok bu mahvediyor

sanki bütün büyük aşkların ortak kaderi
ah beni en çok bu kahrediyor

ah beni beni
vah beni beni
nerelere gideyim, nasıl edeyim

al beni beni
sar beni beni
saramazsan eğer körfeze bırak
gurup ile söneyim

çok şaşırtıcı olmamakla beraber herhangi bir ilginçliği de yoktur.
sol frame’deki boşluğu gördüğünüzde yeni bir güne başladığınızın farkına varıp heyecanlanmazsanız elbet.

ataların aklı belden aşağı çalışıyormuş da bize okulda öğretmemişler dedirten söz.

kimsenin takmadığını düşündüğüm geçmiş kampanya.

tekrar başka okullar için çaba sarfedilmesi gerektiğini düşündüğüm aynı zamanda....
biraz işe yaramak için harekete geçilmesi gerekir değil mi... hayatta nefes alıyorsak boşa almamalı, boşa yer kaplamamalı...

hiçbir şey gerçek değil... yok olmaların sessiz çığlıklarından başka...

adalet bakanlığının f tipi cezaevlerindeki sorunları gidermek ve iyileştirmek amacıyla genelge yayınlaması ile ölüm orucunun 294. gününde prostestosuna ara veren, halkın sesi olmayı, canı pahasına kabul eden eşsiz yürek.

not: bu genelgenin ugulanmaması ileri ki günlerde nelerin olacağına dair ipuçları verir gibi.

müslüman insanın dilinde küfür olur mu diye düşündüren saplantılı bilgiç.

istifa etmeyip aydın doğan’ın uşaklığına devam ederek, beni büyük hayal kırıklığına uğratmış yazar.
bir işi ya tam yaparsın ya da susarsın. bu çıkışıyla daha iyi bir iş teklifi beklediğini düşündüğüm bu yazar, ne yazık ki popularizmin esiri olmuştur gözümde.

" ’hangi istiklâl vardir ki
ecnebilerin nasihatleriyle,
ecnebilerin planlariyla yükselebilsin ?..

tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!...’ söylemimi geri alıyorum.
küllerden yarattığımız cumhuriyet insanımız tarihinin en büyük gafletini yapıp yine kül olma yoluna girmiştir. yolunuz açık olsun."

böylesi kötü bir esprinin rumuz olabileceğini düşünemememden ötürü kimler var butonunda ismini defalarca okumama sebebiyet veren ve maalesef sükut-u hayale uğradığım yeni gelmiş bilgiç adayı.
pek hoş bir giriş olmasa da hoş geldin deyip yolumuza devam edelim.

şayet kabul ederse emin çölaşan’ın yazılarındaki samimiyetten ve karşı duruşundan şüphe duyacağım hadise.

grup yorum konserinden geç çıktığımız için kafamı ütüleyip kendisine araba almamı sağlayacak dosttur.

"ocağımıza incirlik diktiler" demiş sevgili üstad can yücel.
sanki herşeyin özeti.