kibar beylerin, bayanların yanında etmemeye çalıştıkları şey. kabalarının amına koyim.
bir adet kate ryan barındırsaymış, çok daha şahane olacak theme imiş. yine de dadından yinmez.
çoğunlukla kankalara yönelik gereksiz laf.
-kanka bi sigara attır da yanalım ya...
+dur sen, azına attırcam senin amugoduuum!
-lan piç ne sövüyon! altıüstü bi sigara istedik aq ya!
+paket bitti lan ibne. daha 5 dal içmedim. kanka sigarası diye yumuluyon aq.
-kanka bi sigara attır da yanalım ya...
+dur sen, azına attırcam senin amugoduuum!
-lan piç ne sövüyon! altıüstü bi sigara istedik aq ya!
+paket bitti lan ibne. daha 5 dal içmedim. kanka sigarası diye yumuluyon aq.
f1deki ilk 4 yarışının 4ünde de podyuma çıkma başarısı göstermiş, f1 tarihinin en başarılı çaylağı. ayrıca f1 deki ilk ve tek siyahi. yürekten tebrik etmek istiyordum ne zamandır, kısmet bu güneymiş. duy sesimi lewis. ama bil o sarı kask yakışmıyor sana. neyse büyük adamsın lewis öptüm tekrardan. arkadaşların da selamı var.
anadolu tabiri ile kadının evlenmesi.
tikky tabiri için: (bkz: vermek)
tikky tabiri için: (bkz: vermek)
tüm doğanın default hissettiği durum. hayvanı da sevmez, bitkisi de. eğer konuşma şansımız olsa idi bakteriylen amiplen, börtüynen böceknen; nefret ettiklerini haykırırlardı heralde. ayrıyetten aferim bize.
sonucunda ne çıkarça çıksın saygı duyulması gereken seçimler olacaktır. seçim sonuçları; irticanın yahut cumhuriyetin kazanması gibi iki dar düşünceye sıkıştırılmamalıdır. unutulmamalıdır ki ne akp irticayı getirmek istediği düşünülen ve o imajı veren tek oluşum; ne de chp tek başına cumhuriyeti savunur gözüken oluşumdur.
skor sayısı az ve isabet yüzdeleri düşük olsa da, çok kaliteli bir müsabaka olmuş, izleyenlerin süper eğlenceli ve heyecanlı dakikalar geçirmesine vesile olmuş maçtır. fenerbahçe yolu yarılamış şampiyonluğa göz kırpmıştır.
yeni yazarlara tavsiyeler ile karıştırılmaması gereken tavsiyelerdir bunlar. henüz yazar olamamış, yahut çömezliğe düşürülmüş; neticede konum olarak çömez olanlara verilebilecek tavsiyelerdir bunlar. yoksa yazarsınızdır ama çömezin dik alasısınızdır beni alakadar etmez. illa ki çömez yazması gerekir nickinizin ardında...
1- çömez iken kimler var butonunu görememektesinizdir. hiç dert etmeyin. adress bar!ahttp://www.bilgisozluk.com/aktif.asp yazın; ya da direk bu başlığı bulun ve linke tıklayın, işte size kimler var!
2- çömez iken, kim, muhteşem ve berbat butonları yanında msg butonu görünmemektedir. yine hiç dert etmeyin tabii ki. açın houstonu, mesaj atmak istediğiniz yazarın nickini yazın ve mesajı yollayın! yani çömez iken mesaj atamamanız felan hikaye.
3- eğer yazarlığa doğru ilerliyorsanız, durmayın; devam edin.
daha da yakalarsam eklerim buraya. ha bi de adam gibi entryler girerseniz hemen yazar olursunuz bunlarla uğraşmazsınız tabi ama bu tavsyeden sayılmaz. hadi canlarım, iyi eğlenceler.
1- çömez iken kimler var butonunu görememektesinizdir. hiç dert etmeyin. adress bar!ahttp://www.bilgisozluk.com/aktif.asp yazın; ya da direk bu başlığı bulun ve linke tıklayın, işte size kimler var!
2- çömez iken, kim, muhteşem ve berbat butonları yanında msg butonu görünmemektedir. yine hiç dert etmeyin tabii ki. açın houstonu, mesaj atmak istediğiniz yazarın nickini yazın ve mesajı yollayın! yani çömez iken mesaj atamamanız felan hikaye.
3- eğer yazarlığa doğru ilerliyorsanız, durmayın; devam edin.
daha da yakalarsam eklerim buraya. ha bi de adam gibi entryler girerseniz hemen yazar olursunuz bunlarla uğraşmazsınız tabi ama bu tavsyeden sayılmaz. hadi canlarım, iyi eğlenceler.
-----------------------------çok ayıp----------------------------
ananın amındaki kılları kerpetenle sökeyim
-----------------------------pis kaka ----------------------------
ananın amındaki kılları kerpetenle sökeyim
-----------------------------pis kaka ----------------------------
serinin diğer filmleri ile beraber oldukça başarılı bulduğum filmdir. mistik atmosferin artışı filmi daha ilginç hale getirmiş.
-----------------------------spoiler----------------------------
özellikle aklıma takılan bir nokta, ahtapot elemanın kalbini bir başkası değil de, ahtapot adamın kendisi durdursa idi kaptan kim olacaktı? film bu soruya cevap vermiyor. benim de aklıma bu tarz şeyler takılıyor işte kahrolsun.
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------
özellikle aklıma takılan bir nokta, ahtapot elemanın kalbini bir başkası değil de, ahtapot adamın kendisi durdursa idi kaptan kim olacaktı? film bu soruya cevap vermiyor. benim de aklıma bu tarz şeyler takılıyor işte kahrolsun.
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------
hollandalının denizin derinliklerinden(!) yükselişi esnasında akla şahin k nın gelmemesi imkansızdır.
-----------------------------spoiler----------------------------
hollandalının denizin derinliklerinden(!) yükselişi esnasında akla şahin k nın gelmemesi imkansızdır.
-----------------------------spoiler----------------------------
umulur ki ne kişi diğer insanları sevmesin, ne de diğer insanlar kişiyi sevmesin. yalnız olmak kimsenin sevgisine sahip olamamak değildir; aksine kimseyi sevmemektir.
"kendini birey olmuş hissetmek" ile başlayan bir süreçtir. tüm çıplaklığıyla, ne çevresel etmenlerle oluşmuş bir düşünce yapısı, ne de geleneklerle donatılmış davranışlar. çırılçıplak bir şekilde ne olmak istediğiniz ile başlayan ve ne olduğunuzu sorgulayana kadar devam eden süreçtir birey olmak.
biraz da, kendinizi diğer insanların gözünde yaşamaktır.. bir nevi feedback. kontrol etmektir kendini ara ara. özgür olmak canının istediğini yapmak değil, tercih edilebilecek şıklar arasından; maksimum faydanın olduğu şıkkı tercih edebilecek hareket alanına sahip olabilmektir. bu tercihi yaparken hiçbir zorunluluk altında kalmamaktır. tabuları yıkmak dediğimiz şey de isyan etmek değil, çevresel etkenlerden bağımsız düşünebilmektir.
biraz da, kendinizi diğer insanların gözünde yaşamaktır.. bir nevi feedback. kontrol etmektir kendini ara ara. özgür olmak canının istediğini yapmak değil, tercih edilebilecek şıklar arasından; maksimum faydanın olduğu şıkkı tercih edebilecek hareket alanına sahip olabilmektir. bu tercihi yaparken hiçbir zorunluluk altında kalmamaktır. tabuları yıkmak dediğimiz şey de isyan etmek değil, çevresel etkenlerden bağımsız düşünebilmektir.
mutluluk; henüz ne olup ne olmadığı bile net olarak tanımlanmamış, tanımlanamayacak bir olgudur. bir kere kesinliği yoktur. değişkendir; kişiden kişiye ve zamana göre değişkenlik gösterir. mutluluğun günümüzdeki versiyonunu incelemeden önce mutluluğun ne olduğunu bilmek gerekir. felsefe ise binlerce yıldır bu sorunun cevabını aramakta.
mutluluğun resmini çizemiyor olmamız, mululuk hakkında bir fikir yürütemeyeceğimiz anlamına gelmiyor elbette. zamana göre değişen değerler ve tasnif öğeleri, kişisel ve toplumsal öncelikler, gelenekler ve yaşam tarzları, hepsi mutluluğun kriterleridir. meseleye "günümüz" ekseninden yaklaşıyorsak, değişen ve gelişen teknolojiyi, değer yargılarını hesaba katmamız gerekir.
jean jacques rousseau, zaman ilerledikçe mutluluğun azalacağına inananlardandı. ona göre gönül, kalp; akıldan önce geliyordu ve gelişen teknoloji, değişen değer yargıları insnaları kitlesel bir mutsuzluğa doğru itiyordu.
tüm bunlardan sonra benim fikrimi soracak olursanız rahatlıkla söyleyebilirim ki, insanlık mutluluğu yakalamak adına daha da fazla mutsuzlaşıyor. bireysel mutluluk; kitlesel mutluluğa feda ediliyor. insanlık "biz" değil; "ben" olma yolunda.
bugün teknolojik olarak ileri olduğunu düşündüğümüz toplumların iki ayrı özelliğine bir gözlükten bakmanızı rica ediyorum. "ego" ve "mutluluk".. tüm toplumsal değerler, tüm günlük meşgaleler.. en basitinden reklamlar... şöyle bir inceleyin, nasıl da bireyi tanrılaştırma yolunda!
insanlığa tanrı lazım... biz de kendi kendimizin tanrısı olmalıyız değil mi? kendi kendimizin tanrısı olalım ki sonsuz mutluluğu yakalayalım değil mi?
içimiz acısın ey insanlık. içimiz acısın. bir geriye bakıp acı acı gülümseyelim, ya da ileri bakıp zarı zarı ağlayalım.
mutluluğun resmini çizemiyor olmamız, mululuk hakkında bir fikir yürütemeyeceğimiz anlamına gelmiyor elbette. zamana göre değişen değerler ve tasnif öğeleri, kişisel ve toplumsal öncelikler, gelenekler ve yaşam tarzları, hepsi mutluluğun kriterleridir. meseleye "günümüz" ekseninden yaklaşıyorsak, değişen ve gelişen teknolojiyi, değer yargılarını hesaba katmamız gerekir.
jean jacques rousseau, zaman ilerledikçe mutluluğun azalacağına inananlardandı. ona göre gönül, kalp; akıldan önce geliyordu ve gelişen teknoloji, değişen değer yargıları insnaları kitlesel bir mutsuzluğa doğru itiyordu.
tüm bunlardan sonra benim fikrimi soracak olursanız rahatlıkla söyleyebilirim ki, insanlık mutluluğu yakalamak adına daha da fazla mutsuzlaşıyor. bireysel mutluluk; kitlesel mutluluğa feda ediliyor. insanlık "biz" değil; "ben" olma yolunda.
bugün teknolojik olarak ileri olduğunu düşündüğümüz toplumların iki ayrı özelliğine bir gözlükten bakmanızı rica ediyorum. "ego" ve "mutluluk".. tüm toplumsal değerler, tüm günlük meşgaleler.. en basitinden reklamlar... şöyle bir inceleyin, nasıl da bireyi tanrılaştırma yolunda!
insanlığa tanrı lazım... biz de kendi kendimizin tanrısı olmalıyız değil mi? kendi kendimizin tanrısı olalım ki sonsuz mutluluğu yakalayalım değil mi?
içimiz acısın ey insanlık. içimiz acısın. bir geriye bakıp acı acı gülümseyelim, ya da ileri bakıp zarı zarı ağlayalım.
(bkz: radyasyondan koşarak kaçmak)
aslında cem uzan "vallahi billahi" derken muhafazakarlara göz kırpmıştır. mazot falan bahane, oy toplamak şahanedir.
bir komplo teorisyeninden tespitler, 2007, izmir.
bir komplo teorisyeninden tespitler, 2007, izmir.
maalesef böyle şeyler türkiyede olmuyor dedirten durum. üstelik 50 euro da ben verirdim üstüne. ah ulan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?