bünyeye zararlı gibi görünse de faydalı yanları da yok değildir. hipnoz olmuş kişinin çocukluğuna inilerek mevcut psikolojik sorunlarının temel nedenleri öğrenilebilir. beri yandan, "alemde zerreden kürreye herşey dönüyor" düsturuna tabi olarak " madem herşey dönüyor ben niye dönmeyeyim" diyip, mevlevi felsefesine merak sarabilir, hatta mensup olabilir.
küçüktük o zamanlar, kardeşim de nasıl severdi leblebi tozunu, ananemlere her gidişimizde mahalle bakkalından bi kaç paket alır zevle tüketirdik, gerçi boğaza yapışması, ya da ağızdayken birden hızlı nefes alma durumunda hayati tehlikesi de yok değildi ama gene de yerdik işte. neyse efendim, bi gün yine ananemdeydik, arka bahçede de çatı yapımında kullanılacak keresteleri yığmışlar, ki uzun süredir bahçede duruyorlardı,o tahtalardan aynı, leblebi tozuna benzeyen tozlar akmış yere, artık tahta kurusu mu yemişti neydi bilemiyorum ama tahta tozu leblebi tozunun tıpkısıydı, ben küçük bi poşetin içine bu tozlardan doldurup, kardeşime "sana leblebi tozu aldım" dedim, garibim sevinip dikti poşeti ağzına.. sonra mı?sonra bahçede, ben önde o arkada bi kaç tur attık tabi.
iyi bakıldığında, görmek için bakıldığında; bazen bir insanın secdedeki hali, bazen bir ceninin anne karnında ki haline benzer..
vav harfi, allah’ın vahid ismini ve birliğini simgeler.
ebced hesabında 6 rakamına dektir ki ; bu yönüyle aynı zamanda imanın 6 şartını temsil ettiği söylenir.
harfi med olduğu gibi, kasem harfidir. aynı zamanda, iki cümleyi veya özneyi bağlayan bağlaçtır.
(alıntıdır.)
vav harfi, allah’ın vahid ismini ve birliğini simgeler.
ebced hesabında 6 rakamına dektir ki ; bu yönüyle aynı zamanda imanın 6 şartını temsil ettiği söylenir.
harfi med olduğu gibi, kasem harfidir. aynı zamanda, iki cümleyi veya özneyi bağlayan bağlaçtır.
(alıntıdır.)
emrah: “mozart dinlemiyorum ama türkiye’ye gelirse konserine mutlaka giderim.
süleyman demirel:
“ege bir yunan gölü deeldir, ege bir türk gölü de deeldir. binaenaleyh ege bir göl deeldir.”
tansu çiller yalovada, yalovanın 77. il olacağını müjdelemeye çalışıyor. ama pek de başarılı olamıyor. kalabalık bir türlü 77 demez.
sizi il yapayım mı?
tansu çiller: yedi yedi daha ne edeerr?
kalabalik: ondöört
tansu çiller: haayyııırr. . yedi yedi daha ne edeeer?
kalabalık: kırkdokuuzz
tansu çiller: haayııırr. . bugün günlerden neee?
kalabalık: cumartesiiii
tansu çiller: haayııırr. . bugün ayın kaçııı?
kalabalik: yedisiii
tansu çiller: aylardan neee?
kalabalık: temmuuuuzz
tansu çiller: yedi yedi daha ne edeerr?
kalabalik: ? ? ?
tansu çiller: sizi türkiyenin 77. ili yapacağım.
abd başkanı bush:
kendime özgü fikirlerim var . güçlü fikirler. ama bu fikirlerle her zaman aynı fikirde değilim.
bizim üçüncü önceliğimiz eğitime birinci önceliği vermektir.
benim için en önemli olan şey en önemli şeyin ne olduğunu hatırlamamdır
süleyman demirel:
“ege bir yunan gölü deeldir, ege bir türk gölü de deeldir. binaenaleyh ege bir göl deeldir.”
tansu çiller yalovada, yalovanın 77. il olacağını müjdelemeye çalışıyor. ama pek de başarılı olamıyor. kalabalık bir türlü 77 demez.
sizi il yapayım mı?
tansu çiller: yedi yedi daha ne edeerr?
kalabalik: ondöört
tansu çiller: haayyııırr. . yedi yedi daha ne edeeer?
kalabalık: kırkdokuuzz
tansu çiller: haayııırr. . bugün günlerden neee?
kalabalık: cumartesiiii
tansu çiller: haayııırr. . bugün ayın kaçııı?
kalabalik: yedisiii
tansu çiller: aylardan neee?
kalabalık: temmuuuuzz
tansu çiller: yedi yedi daha ne edeerr?
kalabalik: ? ? ?
tansu çiller: sizi türkiyenin 77. ili yapacağım.
abd başkanı bush:
kendime özgü fikirlerim var . güçlü fikirler. ama bu fikirlerle her zaman aynı fikirde değilim.
bizim üçüncü önceliğimiz eğitime birinci önceliği vermektir.
benim için en önemli olan şey en önemli şeyin ne olduğunu hatırlamamdır
-hamile kalır mıyım acaba? eve gidince güzin ablaya mektup yazıcam.
yarım portakalın bir adet sigaranın vücuda bıraktığı zehiri yok ettiği de söylenir.
müthiş kalabalık bi arefe gününde, nevri dönmüş gözleri kararmış zavallı kasiyerin, bir müşterinin aldığı kazağın satış işlemleri sırasında barkod okuyucu yerine telefon ahizesini kullanmak suretiyle barkod nosunu okutmaya çalışarak sinirlenmesi, utanması, gülmesi, güldürmesi, kaderine küsmesi.
haber sunarken, iiiiiii,eeeee diye ıkınıp durarak biraz sonra ağzından hangi kelimenin çıkacağını tahmin etmeye çalıştığımız,bu cümlenin sonu nereye varacak diye merak ettiğimiz, kasan, sinirlendiren, güldüren gazeteci kişisi.
mutsuzsaniz...
gunun birinde kis gelince sicak ulkelere gitmek istemeyen bir minik serce varmis.
havalar sogumaya baslayinca minik serecenin tum arkadaslari sicak ulkelere gitmisler fakat bizim minik serce gitmemis.
havalar oyle sogumus ki minik serce soguktan donmak uzereyken o da sicak ulkelere ucmaya karar vermis ve sicak ulkelere dogru
ucmaya baslamis.
ama hava oyle sogukmus ki minik serce ucarken soguktan kanatlari donmus ve bir tarlanin ortasina dusmus.
minik serce tam sonunun geldigini dusunurken oradan gecen bir inek uzerine pislemis.
minik serce bu tezegin sicakligiyla tekrar canlanmis ve civildamaya baslamis.
minik sercenin sesini duyan bir kedi minik serceyi tezegin icinden cikartip temizlemis ve bir guzel yemis.
bu hikayeden cikartilacak dersler
1- senin kafana sican herkes dusmanin olmak zorunda degildir.
2- seni bokun icinden cikartan herkes de dostun olmak zorunda degildir.
3- bokun icinde rahat ve mutlu isen sesini cikarma.
gunun birinde kis gelince sicak ulkelere gitmek istemeyen bir minik serce varmis.
havalar sogumaya baslayinca minik serecenin tum arkadaslari sicak ulkelere gitmisler fakat bizim minik serce gitmemis.
havalar oyle sogumus ki minik serce soguktan donmak uzereyken o da sicak ulkelere ucmaya karar vermis ve sicak ulkelere dogru
ucmaya baslamis.
ama hava oyle sogukmus ki minik serce ucarken soguktan kanatlari donmus ve bir tarlanin ortasina dusmus.
minik serce tam sonunun geldigini dusunurken oradan gecen bir inek uzerine pislemis.
minik serce bu tezegin sicakligiyla tekrar canlanmis ve civildamaya baslamis.
minik sercenin sesini duyan bir kedi minik serceyi tezegin icinden cikartip temizlemis ve bir guzel yemis.
bu hikayeden cikartilacak dersler
1- senin kafana sican herkes dusmanin olmak zorunda degildir.
2- seni bokun icinden cikartan herkes de dostun olmak zorunda degildir.
3- bokun icinde rahat ve mutlu isen sesini cikarma.
herşeyin eskisini makbul gören orta yaş üstü bireylerin, bayramlardan, dostluklardan, ramazanlardan, komşuluklardan tutun da ekmeğe, suya, ete, ota, kuşa, ağaca, eciğe böcüğe ve dahi yumurtaya kadar, her varlık için kullandıkları, bi nevi serzeniş, hayıflanma içeren soru cümlesi örneği.
şemsiyemin ucu kare
yok mu şu derdime çare
o yar güzel ben biçare
çaresiz dertlere düştüm
bir vefasız yare düştüm
şemsiyemin ucu baston
söyle canım kimdir dostun
öldürmeye var mı kastın
kastın azabına düştüm
bir vefasız ele düştüm
yok mu şu derdime çare
o yar güzel ben biçare
çaresiz dertlere düştüm
bir vefasız yare düştüm
şemsiyemin ucu baston
söyle canım kimdir dostun
öldürmeye var mı kastın
kastın azabına düştüm
bir vefasız ele düştüm
hayatını bilgisayar önünde idame ettiren, orada yiyen içen, hatta uyuklayan, sigara içen, genellikle pijamalarıyla duran üstünü değiştirmesi gerekise yine aynı yerde değiştiren, eş dost arkadaş falan gelmişse diyaloglarını poposu o koltukta, gözü pc de kulağı arkadaşlarında olmak suretiyle gerçekleştiren, hakkında "bi gün tuvalet ihtiyacını da orada giderir mi " endişesi duyulan tip. ben tanıyorum böyle bi model, bizim evde yaşıyor, maatteessüf.
hayatı kullanma kılavuzu.
ben de küçükken salaktım. babaanneme giderken, fiskobirlik fabrikasının yanından geçerdi araba, ben fabrikayla konuşmayı alışkanlık haline getirmiştim. zihnimde karşılıklı konuşmalar canlandırırdım.
fiskobirlik: hoşgeldin dersaadet
ben: hoşbulduk fiskobirlik
fiskobirlik: nasılsın bakalım
ben: iyiyim sen?
fiskobirlik: ben de iyiyim
diye devam ederdi diyaloğumuz.. insan ağaçla börtü böcükle konuşmayı ister,dener belki ama fabrikayla konuşulur mu yav..şimdi bi daha okudum da ben küçükken hakkaten salakmışım.
fiskobirlik: hoşgeldin dersaadet
ben: hoşbulduk fiskobirlik
fiskobirlik: nasılsın bakalım
ben: iyiyim sen?
fiskobirlik: ben de iyiyim
diye devam ederdi diyaloğumuz.. insan ağaçla börtü böcükle konuşmayı ister,dener belki ama fabrikayla konuşulur mu yav..şimdi bi daha okudum da ben küçükken hakkaten salakmışım.
vücudun, "bugün cuma enseyi kapa" klişesiyle şaplağı yiyebilen kısmı.
ailece bir arada olabildiğimiz tek öğün, o da sadece pazar günleri. menüsü zengin, muhabbeti bol bi kahvaltının keyfi başka nerde bulunur bilmiyorum.
her müslümanı türk sanmak gibi bi durum da sözkonusu.
sami yusufun müslüman olduğunu söylediğimde "nası yani ama türkçe konuşmuyo" tepkisini veren bi tanıdığım var.
sami yusufun müslüman olduğunu söylediğimde "nası yani ama türkçe konuşmuyo" tepkisini veren bi tanıdığım var.
iyi ve kötü elbette göreceli kavramlardır ama iyi olmayan kötü müdür? kötüyse kime göre neye göre kötüdür?
bi elma bahçesindeki bir ağaçtan düşen elma oradan geçmekte olan çocuk için iyidir, ama bahçenin sahibi için kötüdür örneğini akla getiren felsefimsi soru.
bi elma bahçesindeki bir ağaçtan düşen elma oradan geçmekte olan çocuk için iyidir, ama bahçenin sahibi için kötüdür örneğini akla getiren felsefimsi soru.
bakkala gidip reçeteyi bakkalcıya vermek suretiyle dumura uğratmaya sebebiyet verebilecek olay.
leblebi şekeri konusunda pek hoş olmayan bi tecrübem sözkonusudur. şöyle ki, benim zıpır kuzenlerim bir kase leblebi şekerinin şekerlerini emmişler, kalan çıplak ve ıslak leblebileri yine aynı kaseye koymuşlar. ben de ertesi gün o leblebileri bir güzel yedim, tabi o leblebilerin bir zamanlar şekerle kaplı olduğunu ve kuzenlerimin tükürükleriyle hemhal olduğunu öğrendiğimde iş işten geçmişti. o gün bugündür aram iyi değildir leblebi şekeriyle.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?