delirtmeyinlanbeni

bir takısız ad tamlamasıdır. tamlayan, tamlananın neyden yapıldığını belirtmektedir. demek ki bu entry taştan yapılmış evden bahsetmektedir.

ısıtma ve soğutma(serinletme) sorunu olmayan evlerdir. içi hep vücudunuzun tercih edeceği sıcaklıktadır. olsa da yesek.

alışılagelmişinin dışında, etkileyici ve sevimli bir örneği için:

http://tinyurl.com/ybv7gk5

hayatı cep telefonu ve facebook olan mantarların, sonunda yapmak zorunda kaldıklarıdır. e tabi kolay değil öyle uzaktan uzağa üremek.

insanı hayattan soğutan sanat(?). saatlerini çalmasına karşılık sana hiç bir şey vermez, elinde bumburuşuk kağıtlarla kalırsın sonunda.

un, tutkal ve yağ kullanılarak hazırlanan; şekil verilip renklendirilerek maket, takı, buzdolabı süsü, kalemlik, biblo gibi şeyler yapılan bir hamur. küçükken iş eğitimi dersinde yaptırırlardı bize bundan. stres falan bırakmaz adamda, eğlencelidir.

hazırlanışı:

bir bardak un, yarım bardaktan biraz fazla tutkal, biraz yağ (biraz: hamurun kıvamını bulduğunda, ele gereğinden fazla yapışmasını önleyecek kadar) bir kaba boşaltılır. hamur kıvamını bulana kadar yoğrulur. evet, budur!

hatun kişilerinin arka arkaya orgazm olabilme yeteneklerine verilen ingilizce ad.
erkekler aynısından olamadıklarından bolca atıp tutarlar bu konuda.

pembe guaj boyanın içerisine azıcık mor katılarak elde edilebilen, mutluluk verici renk.

bu günlerden itibaren, alerjisi olanların dikkatli olmaya başlamalarını zorunlu kılan bitki üreme hücreleri.

mor veya eflatun olanları çok sevimli görünen bitki. psychedelic müziğin doğuşunda öncü olmuş uyuşturucunun hammaddesi.

latince secare, sect (bölmek, ayırmak) kelimelerinden köken almış, yine latince sexüs (ayrışma, dişi ve erkek ayrışması, cinsiyet) kelimesine türemiş, sonrasında ingilizceye sex (1. cinsiyet, 2. cinsel birleşme) olarak geçmiş ve nihayet dilimize gelebilmiş sözcüktür.

cinsel birleşme anlamı ingilizcede 1929’dan itibaren kaydedilmiştir.

latince "claustrum" (kapalı yer) ve eski yunanca "phóbos" (korku) sözcüklerinden köken alır.

ingilizce’de "-iken, sırasında" anlamına gelen kelime. bir de bunun döngüsü var, c++ öğreten öğretmenimiz anlatıyor şu anda, hiç bi’ şey anlaşılamaz. fzik öğrencisine c++ neden öğretilir zaten?

pagoda-death to birth

alkolizmi benimsemiş, alkole inanmış, alkolle yaşayan ve mutlu insanların genel adı.

zayıflamaya çalışanların günde bir veya bir buçuk bardak (fazlası ishal yapar) içmelerinin oldukça yararlı olduğu içecek.bağırsakları çalıştırır, iyidir. bir diğeri için:

(bkz: üzüm suyu)

ışık hızına yakın hızlarda, maddenin ne yapacağını öğreten fizik konusu.

dokuzuncu bölümünde inanılmaz hızlara çıkıp bitirilmesi imkansız hale gelen, ücretsiz online oyun. yerden yükselen renkli karelerin, üç veya daha fazlası bir aradayken üzerlerine tıklanması suretiyle yok edilmesi ve ekranın üzerine varmalarının engellenmesi esasına dayanıyor. insanın zamanını gereksiz yere tüketen oyunlardan.

1. iş/ 1. işle ilgili diğer her şey = 2. iş/ 2. işle ilgili diğer her şey şeklinde gayet basit bir çözüm yöntemi olan problemlerdir.

problemler konusunun belki de en basit kısmıdır. birkaç basit ilke aklınızdaysa, çözememeniz için hiçbir sebep yoktur.

yaş farkı daima sabittir, iki kişinin yaşları oranı her yıl değişir, yaşı büyük olanın doğum yılı küçük olanınkinden küçüktür, yaş farkı küçüğün doğum yılından büyüğünki çıkarılarak bulunur.

herkesin hayatının bir döneminde karşılaştığı, o alttan suyu boşaltmakta olan musluğa küfrettiği/sinirlendiği problemlerdir.

kardeşim madem biz bu havuzu doldurmaya çalışıyoruz, ne diye aşağıdan boşaltan bir musluk var?

öğrenci evi şeysidir bunlar. makarna haşlamak için kullanılan kettle, tost yapmak için kullanılan bir çift ütü bunlara örnektir.