internetimin kesilmesi sonucu yayınım kesildi. mavi saçlı kız, faten, ankakuşundan özür dileyerek yeniden yayına başlıyorum.
yayın brokenla devam ediyor.bekleriz.
akıl,özgür düşünebilme yetisi ve cesaret.
asla hayır beklenmeyecek bir ilişki başlatmak demektir.
(bkz: bir kere bitmişse bitmiştir)
(bkz: bir kere bitmişse bitmiştir)
bir süreliğine ben varım.
hala ben. yayini devralacak bir dj beklemekteyim.
bir ahmet kaya ?sarkisi.
(bkz: ben böyle yalnizlik görmedim)
(bkz: broken)
oooooooooof of diyorum başka da bişey demiyorum.
dağınık, kabarık, vb anlamında kullanılan yöresel ve hatta kişisel bir tanımdır.
cümle içinde kullanımı: "ula hale bak saçların hörelek gibi olmuş."
cümle içinde kullanımı: "ula hale bak saçların hörelek gibi olmuş."
arkadaş seçme ve eleme yöntemi olarak kullanabileceğiniz bir mesaj türü. şöyle ki;
eğer bir bayramda bir arkadaşınızdan böylesine hödükçe bir mesaj almışsanız hemen o arkadaşınızın telefon numarasını telefonunuzdan ve hatta o arkadaşınızı tüm hafızanızdan silersiniz,karşılaştığınız yerde hemen ortamı terk eder ve mümkün olduğunca bir daha bu kişiyle muhatap olmamaya çalışırsınız,vs.
eğer bir bayramda bir arkadaşınızdan böylesine hödükçe bir mesaj almışsanız hemen o arkadaşınızın telefon numarasını telefonunuzdan ve hatta o arkadaşınızı tüm hafızanızdan silersiniz,karşılaştığınız yerde hemen ortamı terk eder ve mümkün olduğunca bir daha bu kişiyle muhatap olmamaya çalışırsınız,vs.
küllen yalan.
bilgi sözlükte olmaması gerektiğini düşündüğüm başlık.
ünlü sosyolog ayfer monolog arastirdi...
evlilik "sakiz"a benzer. çignemesini bilirsen iyi ve faydali...
çignemesini bilmezsen can sikici ve sinir bozucudur. neden baska birseye degil de sakiza benzer?
1.. çünkü sakiz ne kadar faydali ve eglenceli olursa olsun gerekli degildir. çignemesen de olur.
2.. sakiz ilk zamanlar agiza ferahlik verir hos olur ama zamanla çürür ve tadi acilasir.
3. çürüyen sakiz yapiskandir. bulastigi yerden temizlemek, ondan kurtulmak çok zor,bazen imkansizdir.
4. sakizin agizda biraktigi tadi sadece çigneyen bilir. tatli mi yoksa aci mi oldugunu baska kimse bilemez.onlar sadece senin sakiz çignedigini bilirler o kadar.
5. sakiz çene kemiklerini güçlendirir. evlilik de öyle...sürekli tartisma ve bagrisma zamanla çiftlerin güçlü birer çene kemigine sahip olmasini saglar.
6. sakiz çignerken baska birsey yiyemezsin yoksa sakiz bozulur...
7. sakizin kagidini açip fikra veya fali okudugunuzda çok eglendirir gulersiniz. ama bu çok kisa sürer.evllilikteki balayina benzer.
8. çam sakizi ya da hakiki damla sakizlari vardir. kolay kolay çürümezler çignendigi sürece zevk verirler. iste bu da ask evliligi denen olaydir.
9. sakiz; sigarayi birakmak ve abur-cubur yememek için tercih edilir.
10 . sakiz çigneme olayinin gerçeklesmesi için ezmek ve çignemek gerekir.
evlilikte de kim disliyse o ezer. sakiz tokluk hissi verir. karnin aç olsa da kendini tok hissedersin.
evlilik "sakiz"a benzer. çignemesini bilirsen iyi ve faydali...
çignemesini bilmezsen can sikici ve sinir bozucudur. neden baska birseye degil de sakiza benzer?
1.. çünkü sakiz ne kadar faydali ve eglenceli olursa olsun gerekli degildir. çignemesen de olur.
2.. sakiz ilk zamanlar agiza ferahlik verir hos olur ama zamanla çürür ve tadi acilasir.
3. çürüyen sakiz yapiskandir. bulastigi yerden temizlemek, ondan kurtulmak çok zor,bazen imkansizdir.
4. sakizin agizda biraktigi tadi sadece çigneyen bilir. tatli mi yoksa aci mi oldugunu baska kimse bilemez.onlar sadece senin sakiz çignedigini bilirler o kadar.
5. sakiz çene kemiklerini güçlendirir. evlilik de öyle...sürekli tartisma ve bagrisma zamanla çiftlerin güçlü birer çene kemigine sahip olmasini saglar.
6. sakiz çignerken baska birsey yiyemezsin yoksa sakiz bozulur...
7. sakizin kagidini açip fikra veya fali okudugunuzda çok eglendirir gulersiniz. ama bu çok kisa sürer.evllilikteki balayina benzer.
8. çam sakizi ya da hakiki damla sakizlari vardir. kolay kolay çürümezler çignendigi sürece zevk verirler. iste bu da ask evliligi denen olaydir.
9. sakiz; sigarayi birakmak ve abur-cubur yememek için tercih edilir.
10 . sakiz çigneme olayinin gerçeklesmesi için ezmek ve çignemek gerekir.
evlilikte de kim disliyse o ezer. sakiz tokluk hissi verir. karnin aç olsa da kendini tok hissedersin.
reklamdaki o çocuğun dediği gibi bir cümle geçmiş olmalı başbakan recep tayyip erdoğanın aklından:
"işte bu benim bittiğim andır!"
dağlarda ölen çocukların cenazeleri üçer beşer gelirken, tabutların ardından yürüyen kadınların "daha kaç can gidecek?" sorularının üstü resmi nutuklarla örtülürken, bu "gayri nizami savaşın" verdiği güçle milliyetçi dalga yükselirken, cenazelerde "ya bu ölümleri durdurun ya da millet durduracak" pankartları ürkütücü linçlerden haber verirken ve uysal insanlar bile artık doğrudan başbakana "artık tabut görmek istemiyoruz" diye bağırırken başbakan ağzından kaçırdı:
"askerlik yan gelip yatma yeri değildir."
peki askerlik ne yeridir?
kendilerini bir hiç olarak gören iktidar sahipleri için hesapsız ve isimsiz ölme yeri midir?
mersindeki gibi daha hayatlarında tek bir fotoğraf çektirmeden ölüp giden çocukların yok sayıldığı bir yer midir?
"kürt sorunu bir asayiş sorunudur" diyen milli savunma bakanı gibi yöneticilerin emirleriyle körlemesine bir gidiş midir ölüme doğru?
bu kadar can alarak doymayan kürt sorununa çocukları kurban etmeye devam etmek, ölenlerin cennete gittiğiyle avunmak mıdır askerlik?
gerçekler anlatılmıyor
"anne! anne!" diye bağıra bağıra, isimsiz tepelerde parçalanarak ölen genç çocukların "yan gelip yattığını" düşünen "yetkililer" için şimdi de lübnana gitmek midir askerlik?
şimdi de lübnandan tabut beklemek midir?
bizim çocuklar bu kadar mı kıymetsiz?
bu anneler bu kadar mı kolay doğuruyor bu çocukları?
bu halk bu kadar mı kafasız ki hiçbir yönetici onlara lübnandaki gerçeğin ne olduğunu anlatma zahmetine katlanmıyor?
bu ülkenin iktidar sahipleri insanları değil de koyunları mı yönettiğini düşünüyor ki çocukları ölmüş annelerin, babaların karşısına geçip "tabii ki sizin çocuklarınız ölecek ve siz buna katlanacaksınız" deyip, orada da durmayıp, "o çocuklarınızı şimdi lübnana göndereceğiz" diyebiliyor?
ve ekliyor:
"sizin orada bir çatışma çıkabileceğine dair ciddi olasılığı bilmenize gerek yok. sizin sadece çocuklarınızı doğurmaya ve bizim emrimizden çıkmamak üzere eğitmeye devam etmeniz gerekiyor."
kafalar karışık değil
bu yazı yazılırken henüz ankaradaki lübnana asker göndermeye karşı yapılan miting başlamadı. yazı biter bitmez ben de kurtuluş parkına, oradan da mitinge gideceğim. görmek için. bu ülke, bu kadınlar, bu adamlar, bu gençler bu sorulara ne cevap verecekler, görmek için. bakalım bu ülke çocuklarına ne kadar kıymet veriyor. o çocukları kendileri için "şehit olması gereken askerler" olarak gören yöneticilere dair ne düşündüklerini görmek için.
televizyonlar hâlâ "halk kararsız" diyor, "kafalar karışık." üstelik yüzde seksenleri aşan oranda "lübnana asker göndermeye hayır" derken memleket, hâlâ aynı yıvışık gülümsemeyle tekrar ediyor televizyonlar:
"kafalar karışık!"
kafalar karışık filan değil.
kafalar çok net.
lübnana gönderilecek barış gücüne katılacak bizim çocuklar için ölüm riski var. barış gücünün barışla ne kadar ilgili olduğu hâlâ kesin değil. çocuklarımızın başına ne geleceği belli değil. ve herkes, en bilmeyen bile bunu çok iyi biliyor. bizim bilmediğimiz bir şey yok. sadece çocuklarımızın bizim için ne kadar kıymetli olduğuna karar vermemiz gerekiyor. eğer oylama sonucu yöneticilerin istediği gibi çıkarsa o çocukları geri getirtene kadar bunu iyice düşünmemiz gerekiyor.
ece temelkuran
"işte bu benim bittiğim andır!"
dağlarda ölen çocukların cenazeleri üçer beşer gelirken, tabutların ardından yürüyen kadınların "daha kaç can gidecek?" sorularının üstü resmi nutuklarla örtülürken, bu "gayri nizami savaşın" verdiği güçle milliyetçi dalga yükselirken, cenazelerde "ya bu ölümleri durdurun ya da millet durduracak" pankartları ürkütücü linçlerden haber verirken ve uysal insanlar bile artık doğrudan başbakana "artık tabut görmek istemiyoruz" diye bağırırken başbakan ağzından kaçırdı:
"askerlik yan gelip yatma yeri değildir."
peki askerlik ne yeridir?
kendilerini bir hiç olarak gören iktidar sahipleri için hesapsız ve isimsiz ölme yeri midir?
mersindeki gibi daha hayatlarında tek bir fotoğraf çektirmeden ölüp giden çocukların yok sayıldığı bir yer midir?
"kürt sorunu bir asayiş sorunudur" diyen milli savunma bakanı gibi yöneticilerin emirleriyle körlemesine bir gidiş midir ölüme doğru?
bu kadar can alarak doymayan kürt sorununa çocukları kurban etmeye devam etmek, ölenlerin cennete gittiğiyle avunmak mıdır askerlik?
gerçekler anlatılmıyor
"anne! anne!" diye bağıra bağıra, isimsiz tepelerde parçalanarak ölen genç çocukların "yan gelip yattığını" düşünen "yetkililer" için şimdi de lübnana gitmek midir askerlik?
şimdi de lübnandan tabut beklemek midir?
bizim çocuklar bu kadar mı kıymetsiz?
bu anneler bu kadar mı kolay doğuruyor bu çocukları?
bu halk bu kadar mı kafasız ki hiçbir yönetici onlara lübnandaki gerçeğin ne olduğunu anlatma zahmetine katlanmıyor?
bu ülkenin iktidar sahipleri insanları değil de koyunları mı yönettiğini düşünüyor ki çocukları ölmüş annelerin, babaların karşısına geçip "tabii ki sizin çocuklarınız ölecek ve siz buna katlanacaksınız" deyip, orada da durmayıp, "o çocuklarınızı şimdi lübnana göndereceğiz" diyebiliyor?
ve ekliyor:
"sizin orada bir çatışma çıkabileceğine dair ciddi olasılığı bilmenize gerek yok. sizin sadece çocuklarınızı doğurmaya ve bizim emrimizden çıkmamak üzere eğitmeye devam etmeniz gerekiyor."
kafalar karışık değil
bu yazı yazılırken henüz ankaradaki lübnana asker göndermeye karşı yapılan miting başlamadı. yazı biter bitmez ben de kurtuluş parkına, oradan da mitinge gideceğim. görmek için. bu ülke, bu kadınlar, bu adamlar, bu gençler bu sorulara ne cevap verecekler, görmek için. bakalım bu ülke çocuklarına ne kadar kıymet veriyor. o çocukları kendileri için "şehit olması gereken askerler" olarak gören yöneticilere dair ne düşündüklerini görmek için.
televizyonlar hâlâ "halk kararsız" diyor, "kafalar karışık." üstelik yüzde seksenleri aşan oranda "lübnana asker göndermeye hayır" derken memleket, hâlâ aynı yıvışık gülümsemeyle tekrar ediyor televizyonlar:
"kafalar karışık!"
kafalar karışık filan değil.
kafalar çok net.
lübnana gönderilecek barış gücüne katılacak bizim çocuklar için ölüm riski var. barış gücünün barışla ne kadar ilgili olduğu hâlâ kesin değil. çocuklarımızın başına ne geleceği belli değil. ve herkes, en bilmeyen bile bunu çok iyi biliyor. bizim bilmediğimiz bir şey yok. sadece çocuklarımızın bizim için ne kadar kıymetli olduğuna karar vermemiz gerekiyor. eğer oylama sonucu yöneticilerin istediği gibi çıkarsa o çocukları geri getirtene kadar bunu iyice düşünmemiz gerekiyor.
ece temelkuran
brokenla havadan sudan programı var.
şapkaları karıştırmak suretiyle olabilitesi çok yüksek ihtimal.
yeni grupları teşvik anlamında olumlu bir yarışma. ayrıca zıkkım 722.ci parçaya oy verdiğim yarışma.
bir bina ya da yol,baraj,köprü,vs. yapımına başlanırken, devlet erkanından birilerinin çağırılıp önce uzunca bir konuşma yaptırılması ve ardından açılan çukura bir kürek kum attırılması ile gerçekleştirilen olaya verilen isim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?