hayat

9 /
elma sekeriiii
hep bir ko$u$turma içinde devam eder.

misal istanbullular için konu$uyorum. hiç dikkat ettiniz mi, ayaklarınız hızlı hızlı yürütür sizi sokaklarda, herkes o $ekildedir cunku. bir yerlere yeti$me cabası sizi esir alır gider...
dogarsınız, buyumeyi cok istersiniz. en buyuk arzunuz buyuyup özgürlük sahibi olabilmektir, sözünüzü dinletebilmek; birinden bagımsız olabilme zevki sizi sarıp sarmalar büyüsüne kaptırır. büyürsünüz, bir $eyler için çalı$ırsınız okulunuzu okursunuz iyi bir i$ için... anlarsınız ki özgür olmak bagımsız olmak aslında sizin kücüklükten kalan bi bok yemenizmi$, yokmu$ öyle bir ba$ınalık...

okul maratonu ba$lar, sonra i$ bulma tela$ı. i$ bulursunuz, evlenmek ister gönül evlenirsiniz... cocugunuz olur ona gelecek hazırlama tela$ınız ba$lar sonra okuluydu universitesiydi geli$im kurslarıydı derken evlenme cagına gelir o da. eh, evlendirirsiniz bu sefer torunlar gelir arkadan. ikinci sevinciniz olurlar. onları yeti$tirmeye calı$ırsınız derken büyürler. üniversitesiydi evliligiydi falan fe$mekan...hayatınızın sonu gelir.

ben kendim icin ne yaptım? dunyanın benden sonra devamını saglamak adınaydı her ugra$ım. iyi evlat iyi nesil demek iyi i$ gucu iyi bir ekonomi hayat standardı demek. saglıklı yeni nesiller ve onların devamı.
al i$te götü boklu hayat denilen $ey bu kısır döngüye sahiptir. herkes kendi icin bir $eyler yaptıgına inanır, yani kandırır kendini. oysaki hep hayat icin calı$ır bireyler.

bize verilen $eyleri ya$ıyor, bu dunyanın devamını saglayıp göçüp gidiyoruz.

mutsuz oldum.
rothkan
pek fazla dikkate alinmamasi gereken insan yasaminin tumu. aliskanlik yapabildigi gibi bazi kisilerde bunalim ve melankoliye yol acmaktadir bu kelime.
sicaksutorbasi
kadın gibidir.ne istediği anla$ılmayann.ne sunarsanız sunun beğenmeyip geri çevirendir hayat.bir $eyi size çok sevdirir,yarın unutturur,öteki gün hatırlatıp acı çektirir.pi$man eder aldırdığı kararlara.sava$ması en zor olandır.sava$mamak gerekir.
dost olmak lazımdır bazen hayatla.benimsemek lazımdır oun bütünüyle,kötüsüyle,iyisiyle.mutlu olmak lazımdır onu sevmek için.pu$tlukta yapsa ben bugün bunu öğendim diyebilmelidir insan.i$te o zaman hayat güzel gelir insana.
kaderde o’dur,a$kta o’dur,nefrette,sevgide o’dur.
melankomik
noktalar, virgüller koyar kendi kendine. lan daha sözüm bitmedi ne virgülü koydun oraya dersiniz, o virgüle gelince biter sözünüz. bazen bambaşka devam eder cümleniz, bazen noktayı koyuverir hayat. bazen de yazı yazmaz resim çizer. hiç cümlesiz noktalar koyar arka arkaya. geri dönüp bakarak noktaları birleştirince görebilirsiniz ancak ortaya nasıl bir resim çıktığını. bazen bir diken çizilmekte olduğunu sanırken bir güle dönüştürür onu, ateşi buluta, suyu sele.. o’nun elindedir kalem. ve o’nun kaleminden kötü bir şey çıkmaz hiçbir zaman.
fofay
direc t adlı müzik grubunun olympos adlı ikinci albümlerinden sözleri teyzem vildan kösebalaban’a ait olan parça.

dün çocuktum
bugün büyüdüm
dün genç adamdım
bugün ihtiyarım
mutlu mutsuz yıllar
seninle beraber
paylaştım
ömür uzun sandım
aldandım
ve şimdi kendimi aynada görünce
donakaldım yapayalnız kaldım

söylemek istediğim
gölgeler kımıldıyor
havada parıldıyor
hep ateş böcekleri
yorgun kır çiçekleri
fakat bunlar değil ki
söylemek istediğim

yalnız geçecek günler
ve sebepsiz hüzünler
rüya gibi boş bir yaz
zihnim dağınık biraz
gözüm uzağa daldı
yine içimde kaldı
söylemek istediğim...



elma sekeriiii
hayat diye birşey var!
nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günler, kızgın küller
gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden, arzuyla
dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle şöyle bir
koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz
sevinçlere inanmıyor musunuz,
bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşam
üstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık,
elele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de
hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, çekildiniz
mi hayattan, hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı
inanıyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi, yorgun ruhunuz yeni
coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini. delirdiniz mi siz? şu köşe
başında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe
başlarından açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kim bilir, belki eski
bir dosta, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa
da rastlayabilirsiniz, bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir rumeli
türküsü açık bir pencereden , bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken
kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak
geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile
çalabilirsiniz.
ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek
için paranın gerekliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda
da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi
yaratamaz, öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil, acaba o
şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, tv’de iyi bir film seyretmek
parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıldı
diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek
parayla değil. bir tabak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiç bir
pahalı lokantada bulamayacağınız bir tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği
paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. hayat diye bir şey var. sadece
sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan,
yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle
herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı
başkalarına söyletmeyin, anladık ahmaklıklar oluyor, ***ca kararlar
veriliyor, hepinizin hayatından bir şeyler çalınıyor, hayallerinizi teker
teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi,
yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama
gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup
soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyredebileceğiniz
bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde
durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir
bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık
olabilir ya da aşık olmayı düşünebilirsiniz. sevdiklerinizi özleyebilir ve
bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların
daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat
edebilirsiniz, sevgilinizi çırılçıplak soyup evde öyle dolaştırabilirsiniz,
saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinize bir gün de
başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için
kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz. hayat diye bir şey var, her
zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın
daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait
bir hayat. biliyorum dertler çok, ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar
bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki
yeniksiniz. teslim mi olacaksınız peki? hayal kurmayacak mısınız, çılgınca
sevişmeyecek misiniz, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak
mısınız, denizlere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere
inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar
lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir
bardak çayı bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz her şeyi. delirdiniz
mi siz? hayat diye bir şey var, evet orada, elinizin hemen yanında duruyor."
bu güzel makaledeki gibi hayatı yakalamanız dileğiyle...


mitili
gerçekten tuhaf ya. mesela şimdi biz reklamlardan zerre hazzetmeyenler için birileri bir yerlerde, bittiği anda hunharca upload etmek üzere ezel’i kaydediyor. bunu hiç düşünmemiştim.
crimson
sikim gibi bir şey. bir kaç milyar kazanmak için bir aileyi perişan edebilecek iğrenç yaratıklarla dolu bir ortam.
nerobianco
hayat;

kısadır. bazen uzun olanı da lanet ettirir insana... ama nedense yetersizdir. bitecek korkusu içini ürpertir insanın..insan nedir ki? sadece varoluşundan ötürü kurallar içinde yaşamaya çalışan şey midir? kurallara uymak mı gerekir? uymamak ne kadar tehlikelidir? inançlar vardır. kiminin hiç bir şeye inancı yoktur. hangisininki doğrudur? kimdedir hata? sorulara cevap alamamaktır hayat. almak istemektir ama... bitiyordur bazısı için.. bazısı için yeni başlıyordur.. ortasında olupta biteni izleyene verir acıyı.. yeni başlayanla gelir derler mutluluk.. ama her mutluluk giderken yerini acıya bıraktığı için susar insan. konuşsa da fayda etmez.neden diye lanet ettikçe elde edemezsin bir şey. kalbin simsiyahtır. o herkesin tanrısını sorgularsın.. şimdi nerededir? neden onun yanında değil diye.. bu belayı niye verdi diye.. cevap mı? hayır alamazsın. alamayacaksındır da.. herkesin tanrısı senin değildir artık. vazgeçmişsindir ondan da...tıpkı onların tanrısının ondan vazgeçtiği gibi..

kısadır hayat.. kimisine uzundur.. keşke bi an olsa da değişse istersin. yukarıya bakarsın.. kabullenemediğin tanrına.. artık seni de duymuyordur.. eğer varsa bile işitmiyordur seni..

bitiyordur hayat birilerine...
geriye kalanları da düşünmez ..
devam etmelerini ister..
her zaman yaptığını yapar..
sorularını cavapsız bırakarak..
akar gider..

gökyüzüne açılmış eller kapanmaya başlar..
veda etmeden gidenlere inat..
sessizlik hakimdir.
tıpkı tanrının sorulara cevap vermeyişi gibi..
sessizim artık..


bitmedi...



9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol