fıkra

0 /
tasarimharikasi
"fareyle deney yapmişlar, votka bira viski içirmişler, hepsinde oynamış zıplamış. rakı içirmişler, elini masaya vurup, o kedi buraya gelecek demiş."
tasarimharikasi
japonlar hırsız yakalayan bir robot yapmışlar. robot amerikada 5 dkda 118 hırsız yakalamış, italyada 80 hırsız. türkiyede 5 dkda biri robotu çalmış.
eflatun
temel ile dursun göl kenarına balık tutmaya gitmiş;

temel dursuna sormuş:
_ula dursun senin karını becerirsem ne yaparsın?

dursun cevap verir:

+hiç bir şey yapmam ödeşiriz! demiş.
tasarimharikasi
muhtemelen bu da yaşanmış bir olay. gazetede okuduğumu hatırlıyorum.

"ben 24 yaşındayım ve 44 yaşında bir dul bayanla evlendim. kendisinin de 25 yaşında bir kızı var. babam ise bu kız ile evlendi. böylelikle babam, karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu. bunun üzerine kızım da babamla evlendiği için üvey annem olmuş oldu. hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu. oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da eniştesi. bir de üvey annemin erkek kardeşi olduğu için dayı oldu. anlıyacağınız benim oğlum benim dayım oldu. babamın eşi sene sonunda dünyaya bir erkek çocuğu getirdi. o babamın oğlu olduğu için benim de erkek kardeşim, ve de kızımın oğlu olduğu için de torunum. yani ben torunumun erkek kardeşiyim. ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduguna göre ben de eşimin kızının babasıyım ve kızımın erkek çocuğunun erkek kardeşiyim. kısacası kendimin büyükbabasıyım."
arh negatif
kaliteli şarap üreten ünlü bir firmada çalışan çeşnicibaşı ölür, yerine yenisini... bulmak için ilan verilir. ilanı gören kirli görünümlü, saç baş dağınık, tam bir ayyaş başvurur. patron; bir taraftan paspal görünen bu adamı başından nasıl defedeceğini düşünürken, diğer taraftan da onu sınamaya karar verir. ona içmesi için bir bardak şarap verirler. sarhoş adam bardağı kafasına diker;
— muscatel kırmızı üzüm!! güney yamaçlarda büyümüş, 3 yıllık ve çelik kaplarda olgunlaştırılmış…..
patron şaşırır:
— doğru! der ve ikinci bardağı uzatır. bizimki yine bardağı kafasına diker ve dilini şapırdatır;
— bu da güney-batı eğimli yamaçlarda yetişmiş cabarnet kırmızı!!!, 8 yıllık ve meşe varillerde saklanmış…
şaşkınlığı daha da artan patron:
— doğru! der ve sekreterine göz kırparak bir şeyler ima eder. patronunun ne dediğini anlayan sekreter doğru tuvalete gider ve beyaz şaraba çok benzeyen bir bardak dolusu idrarla geri döner. bizim sarhoş düşünmeden bu bardağı da kafasına diker:
— hımmm.. bu bir sarışın!! hem de26 yaşında ve üç aylık hamile!! eğer bu işi bana vermezseniz babasının adını da açıklarım...
king lear
bir yazarın güncel olaylar üzerinde kişisel anlayış,görüş ve düşüncelirini güzel bir üslupla,hiç bir ispatlama gereği duymadan anlatan küçük,edebi yazılardır.

-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
makale ile fıkrayı ayıran temel özellik makalecinin kesin ispatlamaya gitmesidir.
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
cicom
aptal;

bir alman, bir ingiliz, bir laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. alman demiş ki:
_"benim karım helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 mark’lik et almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!" ingiliz gülmüş:
_"o da birşey mi?" demis,
_"benim karım elizabeth daha da aptal. babası çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 pound’a araba aldırdı, ama kullanmayı bilmez." laz atlamış:
_ "ula uşaklar, siz ne diyorsunuz" demiş,
_"benim karım fadime hepsinden aptal. bodrum’a iki haftalık tatile gidiyor. dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki çükü bile yok!"
cicom
canım ablacığım ;
haluk’la birbirimizi görür görmez aşık olduk... haluk hem yakışıklı
bir cocuk hem de kırmızı bmw’si var. beni ailesiyle tanıştırmak
için evine götürdü. fakat evde kimsecikler yoktu. bana :
- şimdi gelirler, beklerken birer bardak kola içelim
dedi. haluk kendi kolasını içer içmez uyumaya başladı. o kadar itip kaktım ama uyanmadı.
ablacığım;
sevdigim erkek acaba hasta falan mı? evlenmem de bir mani var mı?
rumuz:bedriye

güzin ablanın cevabı:
- benim sevgili yavrum, anan seni kadir gecesi doğurmuş....
cicom
şeker fabrikası

--------------------------------------------------------------------------------

turhal’lı ağa günübirlik denize gider. deniz kıyisında kabinlerde soyunur. içeriden karısına:
- ver şu benim mayomu.
torbayı karıştırır bi türlü bulamaz.
- yok bey unutmuşuz.
adam:
- kahretsin..ver şu çuvalı beni burda kim tanıyoki..
verir karısı çuvalı altına iki delik açıp giyer bizimki çuvalı mayo niyetine. denize girer o girerken sahildekiler ellerini ağızlarına götürüp bakarlar bizimkine. denizden çıkarken de denizdekiler ağızlarna ellerini götürüp hayretler içinde kalırlar. turhal’lı sorar karısına:
- bu millet ben denize girerken önüme bakıp, hayret işareti yaptı, çıkarken de arkamdan hayretle baktı bak bakalım der önümde arkamda ne var?
karısı adamın arkasına bakar okur:
- kayseri şeker fabrikası ,
önünü okur:
- net: 50 kg...
cicom
salak erler

--------------------------------------------------------------------------------

iki çavuş iddaya girer hangimizin eri daha salak diye. ilk çavuş erini çağırır ve der ki;
- oğlum al şu 10 milyonu git bana bir araaba al. er:
- baaaşüstüne çavuşum der gider.
ikinci çavuş çağırır erini:
- olum git bak bakayım ben evdemiyim der..
er:
- baaşüstüne çavuşum der çıkar.
bu iki salak er çarşıda karşılaşırlar erlerden biri:
- yahu bende bir çavuş var o kadar salak ki bana para verdi git bana araba al diye lan keriz bugün pazar arabayı nerden bulayım..
diğer er:
- yahu benim ki daha salak yok gidip kendisi evdemiyiş değilmiymiş diye bakacakmışım be ey lavuk yanında koskaca askeriyenin telefonu var evi arada sorsana...
durum

adam en yoğun saatte berbere girip sorar.
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "iki saat sonra, "
der.
adam çıkar gider.
üç gün sonra aynı adam
berbere girip sorar:
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "bir buçuk saat kadar, "
der.
adam çıkar gider. bir hafta sonra yine aynı manzara:
- "ne zaman bana sıra
gelir?"
berber:
-"en az bir saat."
adam çıkar gider.
son seferinde berber dayanamaz. adamın ardından çırağını gönderir:
- "bak bakalım bu herif nereye gidiyor?"
bir süre sonra çırak döner:
- "adamı izledim usta."
berber merakla sorar:
- "ee, nereye gidiyor buradan çıkınca?"
çırak cevap verir:
- "sizin eve usta!"
cicom
adamin lastigi tam tımarhanenin önünde patlamıs,kaldırıma ancak yanasabilmiş. sonraki islem malum... kriko, stepne, bijon anahtari derken, birde bunlarin yanina talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanip yagmur mazgalına düser.

mazgal açılır gibi degil, bijonlar görünür gibi degil. talihsiz sürücü bir sagına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle basbasa, kaldırıma çöker.

olayi en basindan beri tımarhanenin demir parmaklı penceresinden izleyen bir deli, "çaresiz adam" in halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;

-ulan salaaak! sen ne yapıyorsun orda öyle?

-sorma birader, lastik patladi ve degistirirken bijonlari mazgala düsürdüm.

-düsündügün seye bak! sök öbür lastiklerden birer tane sök hepsi 3 bijonlu olsun.

adam bir lastiklere bakar birde deliye ve sanki aklına birden bir fikir gelmis gibi ise girisir. herseyi tamamlayıp bagaj kapagını kapatan sürücünün aklı deliye takılır.

arabasına binmeden evvel ona seslenir:

-yahu birader! bu kadar zekan varken seni o tımarhaneye neden tıktılar?

-ulen salak! biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan degil.

incir cekirdegi
recep bey burada mı?"
> > başbakan recep tayyip erdoğan, görevi sona erince konut’u boşaltmış.
> > bir sabah yaşlı bir adam konutun kapısına gelip sormuş:
> > - recep bey ile görüşmek istiyorum.
> > kapıdaki koruma polis memuru: - recep bey artık başbakan değil ve burada oturmuyor.
> > yaşlı adam polise teşekkür eder ve ayrılır.
> >ertesi gün sabah yine aynı yaşlı adam : - affedersiniz, acaba recep bey ile görüşmem mümkün mü?
> > kapıdaki aynı polis : - bakın efendim recep bey başbakan değil. konutu boşalttılar.
> >yaşlı adam sesini çıkarmadan arkasını dönerek uzaklaşır.
> > üçüncü gün, yine aynı yaşlı adam aynı taleple polis memuruna başvurunca...
> > tepesi atan memur, adama çıkışarak "bakın efendim,
bu üçüncü günkü gelişiniz" demiş: - size konutun boş olduğunu ve recep bey’in artık başbakan olmadığını her seferinde söylüyorum. bunu anlamaktan aciz misiniz yoksa?
> > yaşlı adam "ne münasebet evladım? bunamış gibi bir halim mi var yoksa?" deyip eklemiş:
>>sadece söylediklerinizi tekrar tekrar duymaktan çok büyük zevk alıyorum.
> > polis esas duruşa geçip selâm durarak: - yarın
>>görüşmek üzere efendim!..
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol