fıkra

0 /
incir cekirdegi
başbakan saç tıraşı olmak için berbere gitmiş. berber sormuş:
"başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan duymazdan gelmiş.
berber beş dakika sonra tekrar sormuş:
"laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan sinirlenmiş ve "sana ne ulan laiklikten? artistlik yapma, işine bak" diye azarlamış adamcağızı... o da gülerek karşılık vermiş:
"öyle demeyin başbakanım... laiklik sözünü duyunca saçlarınız diken diken oluyor da daha kolay kesiyorum!"
insomnia jim
ornek :

tayyip ile bush ilk bulusmalarinda birbirlerine hava atarlar.
bush tayyip’e
- ’bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü
’diriltiriz’ der.
tayyip altta kalmaz ve o da; - ’bizdeki teknoloji çok farkli,
partimizin bütün elemanlari 100 metreyi,
3 saniyede kosmayi beceriyor’ der.
türkiye’ ye döndügünde tayyip’i bir
düsünce alir. danismanlarini çagirir, ve attigi
palavrayi anlatir;

-’haftaya bush geliyor,
yalanimiz ortaya çikarsa ne yapariz?’ diye
sorar.
danismanlardan biri hemen cevap verir:
-’onlara ölüyü nasil dirilttigini
sordunuz mu?’

-’hayir sormadik.’

-’o halde hiç korkmayin basbakanim, alin
bush’u anitkabir’e götürün. atatürk’ü diriltmesini
isteyin. diriltemezse o rezil olur. yok
eger diriltirse, siz zaten 100 metreyi 3
saniyede kosarsiniz!...
cevizlisucuk
zeki hostes

uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki:
"uçak düşmek üzere. tüm yolculara atlamalarını söyleyin. şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var ama atlamazlarsa herkes ölecek!!!" tabi böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. hosteslerden akıllı bir tanesi düşünmüş taşınmış herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır diye karar vermiş ve ilk olarak amerikalı kafilenin yanına gitmiş:


"sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan japonların araştırma laboratuarlarıyla kaplı. eğer oraya ulaşırsanız tüm japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!" bütün amerikalılar koşarak çıkışa gitmiş ve atlamışlar; sonra hostes ingilizlere yönelmiş:

"sayın yolcularımız şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!" bütün ingilizler hevesle atlamış; sıra fransızlara gelmiş. hostes: "bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? şimdiden teşekkür ederim" demiş


fransızlar: "tabi, mersi!" demiş ve sırayla atlamışlar.


hostes bu kez almanlara yönelmiş:

"laaaan! atlayın çabuk aşağı!" diye bağırmış alman kafile "heil" demiş ve atlamış

veee sıra gelmiş türklereee. hostes yandan yandan gülümseyerek ve hafif de dayılanarak şöyle demiş: "siz var ya... buradan atlayamazsınız!!!!!!"
durum
anam babam sensin


yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği onbaşı mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında :
-komutanım benim bir şikayatim var.
-söyle.
-mehmet onbaşı beni döğdi.
-git, ben onun cezasını veririm.
-ama yüzbaşım; hem döğdi , hem söğdi.
-anladım, git cezasını veririm.
-anama babama laf etti.
-git cezasını veririz dedik ya.
-benim anam da yohtur, babam da yohtur.
-allah rahmet eylesin.benim de öyle.sen git anladım.
-ama yüzbaşım, mehmet onbaşı benim anama da laf etti , babama da laf etti.anam da yohtur, babam da yohtur.anam da sensin, babam da sensin.
yüzbaşı :
-derhal koş; çağır mehmet onbaşı`yı buraya! dedi.


cevizlisucuk
lenin ölüyor ve tanri onu cehenneme koyuyor.
ama lenin durur mu hic, basliyor cehennemde insanlari örgütlemeye.
- "bakin, biz burada yaniyoruz, aci cekiyoruz,
öbürleri orada cennette rahatla bollukla yasiyorlar olmaz böyle" diyor
ve cehennemde insanlar ayaklanmaya basliyor.melekler hemen
gidiyorlar tanriya;
- "tanrim lenin cehennemi karistirdi insanlar ayaklandi" diyorlar.
tanri da;
- "o zaman onu alin cennete koyun" diyor.





bu sefer de lenin cennette basliyor konusmaya;
- "bakin, biz burada bolluk icinde yasarken cehennemde
yoldaslarimiz aci cekiyor, yaniyor,buna izin vermeyelim" diyerek
orayi da karistiriyor. melekler hemen gidiyorlar yine tanrinin huzuruna;
- "tanrim" diyorlar, "lenin orayi da karistirdi insanlar cennette de
ayaklandilar ne yapalim?"
tanri;
- "getirin su lenin’i karsima bakayim" diyor.





melekler gidip getiriyorlar lenin’i, lenin giriyor tanri’nin odasina,
kapilar kapaniyor aradan 1 saat geciyor, 2 saat geciyor, lenin cikmiyor odadan...
melekler iyice merak etmeye basliyorlar...saatler sonra kapi aciliyor;
lenin cikiyor icerden. hemen giriyorlar melekler iceri;
- "tanrim, ne oldu bu kadar ne konustunuz?"
diye soruyorlar.
tanri:
- "ssst! tanri yok, hepimiz kardesiz!!!"

derler ki, tanri insanliga özgü 3 özellik yaratmis:
dürüstlük, akil ve siyasi irade.
ama kimseye 2’den fazlasini vermemis. dolayisiyla,

eger dürüst ve akilli iseniz, siyasetci degilsiniz.

eger dürüst ve siyasetci iseniz, akilli degilsiniz.

eger akilli ve siyasetci iseniz, dürüst degilsinizdir...
icetea
akıl hastanesinde bir gün bir hasta bakıcıyı yanına çağırır. "bana çabuk 5 şişe kola getir" der. hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. bu sefer hasta bakıcıyı tokatlar."bakıcı ne oluyor?" der. hasta cevap verir. "şişeleri getirdim abi".
incir cekirdegi
tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...

isviçrelilere ;
düzenlilik ve yasalara saygı ...

ingilizlere ;
soğukkanlılık ve asalet ...

japonlara ;
çalışkanlık ve sabır ...

italyanlara ;
neşe ve romantizm ....

fransızlara ;
şarap ve güzel yemekler

.....

türklere ;
zeka ve dürüstlük ve tayyip sevgisi ....


meleklerden biri bu dağıtımdan sonra tanrı’ya sormuş ?

"bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama türklere üç tane".


"evet ama" demiş tanrı "sadece ikisini kullanabilecekler"

- böylece;

bir türk zeki ve tayyip ci olduğu zaman dürüst olmayacaktır...
bir türk dürüst ve tayyip ci olduğu zaman zeki olmayacaktır...
bir türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman tayyip’ci olmayacaktır...
incir cekirdegi
karga kilisenin üstünde uçarken birden dalıyo kilisenin içine
>>bakıyoki bi tas şarap, dalıyo şaraba iki guduk (yudum) alıyor,
>>başlıyor karganın başı dönmeye, tekrar uçmaya başlıyor çıkıyo çana,
>>bide çana sıçıyo, bunu takip eden papaz yakalıyor kargayı, yaw
>>diyor karga sen müslüman olsan şarap içmezsin hristiyan olsan çana
>>sıçmazsın yoksa sen akp’li misin? !!!!!
cicom
adamin lastigi tam tımarhanenin önünde patlamıs,kaldırıma ancak yanasabilmiş. sonraki islem malum... kriko, stepne, bijon anahtari derken, birde bunlarin yanina talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanip yagmur mazgalına düser.

mazgal açılır gibi degil, bijonlar görünür gibi degil. talihsiz sürücü bir sagına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle basbasa, kaldırıma çöker.

olayi en basindan beri tımarhanenin demir parmaklı penceresinden izleyen bir deli, "çaresiz adam" in halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;

-ulan salaaak! sen ne yapıyorsun orda öyle?

-sorma birader, lastik patladi ve degistirirken bijonlari mazgala düsürdüm.

-düsündügün seye bak! sök öbür lastiklerden birer tane sök hepsi 3 bijonlu olsun.

adam bir lastiklere bakar birde deliye ve sanki aklına birden bir fikir gelmis gibi ise girisir. herseyi tamamlayıp bagaj kapagını kapatan sürücünün aklı deliye takılır.

arabasına binmeden evvel ona seslenir:

-yahu birader! bu kadar zekan varken seni o tımarhaneye neden tıktılar?

-ulen salak! biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan degil.

su perisi
kumkapi’da bir balıkçı bağırıyor:

canlı balık,canlı balık...

yaşlı bir teyze,yaklaşıp soruyor:

evladım balıklar taze mi?

canlı balık, canlı balık...

evladım balıklar taze mi?

teyze, canlı diyoruz ya işte!..

a evladım, ben de canlıyım ama taze miyim?
cicom
canım ablacığım ;
haluk’la birbirimizi görür görmez aşık olduk... haluk hem yakışıklı
bir cocuk hem de kırmızı bmw’si var. beni ailesiyle tanıştırmak
için evine götürdü. fakat evde kimsecikler yoktu. bana :
- şimdi gelirler, beklerken birer bardak kola içelim
dedi. haluk kendi kolasını içer içmez uyumaya başladı. o kadar itip kaktım ama uyanmadı.
ablacığım;
sevdigim erkek acaba hasta falan mı? evlenmem de bir mani var mı?
rumuz:bedriye

güzin ablanın cevabı:
- benim sevgili yavrum, anan seni kadir gecesi doğurmuş....
durum

adam en yoğun saatte berbere girip sorar.
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "iki saat sonra, "
der.
adam çıkar gider.
üç gün sonra aynı adam
berbere girip sorar:
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "bir buçuk saat kadar, "
der.
adam çıkar gider. bir hafta sonra yine aynı manzara:
- "ne zaman bana sıra
gelir?"
berber:
-"en az bir saat."
adam çıkar gider.
son seferinde berber dayanamaz. adamın ardından çırağını gönderir:
- "bak bakalım bu herif nereye gidiyor?"
bir süre sonra çırak döner:
- "adamı izledim usta."
berber merakla sorar:
- "ee, nereye gidiyor buradan çıkınca?"
çırak cevap verir:
- "sizin eve usta!"
arh negatif
kaliteli şarap üreten ünlü bir firmada çalışan çeşnicibaşı ölür, yerine yenisini... bulmak için ilan verilir. ilanı gören kirli görünümlü, saç baş dağınık, tam bir ayyaş başvurur. patron; bir taraftan paspal görünen bu adamı başından nasıl defedeceğini düşünürken, diğer taraftan da onu sınamaya karar verir. ona içmesi için bir bardak şarap verirler. sarhoş adam bardağı kafasına diker;
— muscatel kırmızı üzüm!! güney yamaçlarda büyümüş, 3 yıllık ve çelik kaplarda olgunlaştırılmış…..
patron şaşırır:
— doğru! der ve ikinci bardağı uzatır. bizimki yine bardağı kafasına diker ve dilini şapırdatır;
— bu da güney-batı eğimli yamaçlarda yetişmiş cabarnet kırmızı!!!, 8 yıllık ve meşe varillerde saklanmış…
şaşkınlığı daha da artan patron:
— doğru! der ve sekreterine göz kırparak bir şeyler ima eder. patronunun ne dediğini anlayan sekreter doğru tuvalete gider ve beyaz şaraba çok benzeyen bir bardak dolusu idrarla geri döner. bizim sarhoş düşünmeden bu bardağı da kafasına diker:
— hımmm.. bu bir sarışın!! hem de26 yaşında ve üç aylık hamile!! eğer bu işi bana vermezseniz babasının adını da açıklarım...
tasarimharikasi
japonlar hırsız yakalayan bir robot yapmışlar. robot amerikada 5 dkda 118 hırsız yakalamış, italyada 80 hırsız. türkiyede 5 dkda biri robotu çalmış.
icetea
jim ile mary akıl hastanesinde iki hastadır. bir gün hastanenin yüzme havuzunun etrafında dolaşırken jim aniden suya atlayıp en dibe batar. bunu gören mary hemen ardından atlar ve dibe kadar yüzüp jim’i kurtarır. tabii mary’nin bu kahramanca davranışı hastanede olay olur. bunu duyan başhekim de mary’nin artık iyileştiğini düşünüp, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. işlemler yapılır, belgeler çıkartılır, başhekim ayni gün mary’nin yanına gider:
-mary, sana bir iyi bir de kötü haberim var. iyi haberim, yaptığın kahramanca davranıştan ötürü anladık ki akli dengen tamamen yerinde ve böylece hastanemizden taburcu oluyorsun. kötü habere gelince, kurtardığın hasta, jim, intihar etmiş. az önce odasının banyosunda kendisini asmış bulundu.
- mary gayet sakin yanıt verir: “o intihar falan etmedi ki. ben onu astım kurusun diye. “




incir cekirdegi
yaşlı teyze pazarda balıkçının yanına gelir.
oğlum bunlar taze mi?
pazarcı (bağırarak)canlı canlı bunlarrrr
oğlum bunlar taze mi?
pazarcı canlı canlı bunlarrrr
oğlum bunlar taze mi dedim?
teyze canlı canlı bunlar dedim yaa
oğlum bende canlıyım ama taze miyim?

mechul
bir gün bir uçakta fransız, ingiliz, alman, rus, iranlı, hollandalı ve türk laylaylom gidiyolarmış.neyse uçak rotasını takip ederek giderken ingiltere’nin üstünden geçiyor.ingiliz şöyle bir aşağıları süzüyor ve lafa giriyor: - arkadaşlar, burası benim memleketim, ingiltere... bizim,biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız.. neyse ingiltere bitiyor.fransa’nın üstünden geçiyorlar ve fransız daliyor: - burası da fransa. bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsınız.derken, sıra almanya’ya geliyor. uçakta ki alman bir iç çekiyor.- hey gidi memleket diyor, biz bir arabalar üretiriz.binmelere kıyamazsınız.sonra efendim, geliyor hollanda’ya.hollandalı bakıyor şöyle bir aşağıya: - burası da hollanda.ah o güzel evler diyor.bizim evlerimiz meşhurdur.uçak geçiyor rusya’ya sonra( nasıl bir rotaysa, artik.)rus bakıyor aşağıya - bizim kgb’miz meşhurdur. dünya da sinek havalansa haberdar olur.herşeyi takip eder. sonra iran’a dönüyor uçak. iranli bakıyor şöyle bir göz süzerek: - abiler; burası da iran. bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır diyor. geldik türkiye’ye... türk bakıyor aşağıya. düşün düşün... nerden başlasam ki(o kadar çok meşhur şeyimiz var ki, en orjinalini söylemeliyim diye), hah buldum diyor başlıyor anlatmaya.- arkadaşlar diyor.burası türkiye.bizim delikanlımız çok ünlüdür. öyle ki; alır fransızın kızını, içer ingilizin birasını, atar alman’ın arabasına, götürür hollandalı’nın evine, yatırır iranlının halısına çatır çatır s...r.kgb’nin de bir boktan haberi olmaz.
incir cekirdegi
taksici
>
>nasil yağmur nasil firtina, adam bir taksiye el kaldirir, taksi durur.
>
>adam gideceği yeri söyleyince, taksici kizarak "ohoo orasi çok yakin alamam seni" der vegazlar gider. adam çok bozulur ama sonra bir sekilde evine gitmeyi basarir. ertesi gün sans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici,
>evinin önündeki taksi duragindadir ve üçüncü siradadir.. hemen plan yapar ve ilk taksi söförüne yanasir:
>
>- "ataköye kaça götürürsün ?"
>- "5 milyon"
>- "sana 20 milyon veririm ama bir kere verirsin"
>- "hadi be sapik misin, defol.." adam bu cevabi alinca ikinci siradaki taksiye yanasir.
>- "ataköye kaça götürürsün ?"
>- "5 milyon"
>- "sana 20 milyon veririm ama bana bir kere verirsin"
>- "vay sapikkk vayy defol" sira üçüncü taksiciye yani bizim taksiciye gelmistir.
>
>adam yanasir:
>
>- "ataköye kaça götürürsün ?"
>- "5 milyon"
>- "peki sana 20 milyon veririm ama bir sartim var"
>- "nedir ?"
>
>- "giderken diger taksicilere el sallayacaksin"
>
>- "ayip ettin abi, tabii..."
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol