ağıt

0 /
kukulak
dilini , dinini , ailesini , mahallesini , devletini , hükümetini seçme şansı olmayan bir insan geldi dünyaya. 5.3.91

şeçme şansı olmadığı gibi , reddetme şansıda yoktu , ama sanki her iki gerçeği de başından beri biliyordu.
kendi olmak , kendine yer açmak , neden var olduğunu anlamaya çalışmaktan başka talebi yok/tu.
renkleri başka görüyor , sesleri başka duyuyor , şekilleri başka algılıyor/du , çevreden gelen etkileri gördükleriyle eşleştirip anlamaya anlamlandırmaya çalışıyor/du.
uyuşmuyor/du algıları ile toplumdan ona yansıyanlar.
ama kararlı/ydı kendini koruyacak kendi içindeki cevheri keşfetme yolculuğundan dönmeyecek/ti.
okullarını seçebildi , ama eğitim sistemini seçemedi ,
eğitim sistemi kendi yolculuğu sırasında ona omuz vermek yerine köstek oluyordu.
aynı torbaya atılmıştı ayıklanmadan seçilmeden , hazır çerçevelerden birine sığdırılmaya çalışıyor/du , ite kaka , kaba , şekilsiz ve duyarsız yöntemlerle.
çok uzun sürmedi anlaması , varlık sebebinin , toplumun egolarını şişirmek , psikolojilerini okşamak tan öte olmadığını ,
köleliği kelime olarak öğrenmeden adını koyamadan ne olduğunu anlamıştı bile çoktan.
aradığı yol daraldı daraldı sonunda gözden kayboldu , binlerce ve fakat aynı yere çıkan yolun arasında onun aradığı yoktu.
algılarına güvenmekten vazgeçmedi , sunulandan ziyade kendi hissettiği daha dürüsttü her zaman.
yaftalar hazırlandı , renk renk , çeşit çeşit , ukalaydı kibirliydi , asosyaldi istenildiğinde verir/di ancak , sorulmadan konuşmaz/dı ,
benliğini koruyordu çünkü erozyona uğramaktan korkuyordu.
en iyi dostu kendi oldu , en iyi anlayan dinleyen tek dostu.buna mahkum edildi , iyi niyet çerçeveleriyle süslenmiş renkli , yansınlı sönsünlü paketler ile.
oysa dünyanın kimyasına bir nokta dahi olsa koyabilir/di.
insanlara yaşamaya değer manzaralar sergiliyebilir/di , kör noktalarında kalan ve asla fark edemeyecekleri.

ama ,
bir düğme ,
başka bir düğmeye bastı ,
sistemin dışına itildi…………………………………………………………
makine onu yok saydı……………………………………………………..
makine dar ve duyarsız algoritmasına uygun olarak , teknik hata yapmadı.
ama ne yaptı;
şimdi daha kararlı ve belki daha bilendi , kendi olarak geldiği gibi gitmeye.
cevherlerini paylaşmadan , ruhunu maskeleyerek , eli mühürlülere kilitleyerek ………………….

o size ,
yakın gelecekte ,
ne olduğunuzu hatırlatacak ,
ukalaca ve kibirle …………………………………………………………………….
ruhsuz makineler ,
mazeretiniz olamayacak.

kendiyle olan dostluğu şahlandı ,
biz kaybettik……………………………………………………………….
westkhan
bir çok yöreye ağit üzüntü ve ölünün arkasından söylenen söz öbeği ama modern zamanlardaki en iyi ağıt okan bayülgenin boran kayan için yazdığıdır okanın dediklerini içinizde hissedersiniz özellikle sizinde bir arkadaşınız ölmüşse sizde bir dostunuzu toprağa verdiyseniz ve her onu özlediğinizde bunu dinlemek istersiniz.
orqn
okan bayülgen in bu şiiri için çekilen klipte acayip bir teoman havası vardır.okan’ın yatağın üzerinde uzandığı sahneler falan baya baya teoman klibi gibi.gerçi hangisinin önce çekildiği hakkında zerre fikrim yok ama bu da böyle bir tespitim olsun.
independence
bir sevdiğim güzel vardı, bu evrenden vazgeçti;
sevdiğini yitirenin hali nice olur belli.
fidan boylum, güvercin bakışlım, şimdi n’etmeli?
sevip kokamadım, doyamadım; benden vazgeçti.

benim varımdı o, benim tadım, benim ereğim;
direğimdi, kırıldı da çöktüm, bir oldum yerle.
çığrış canım, kuşlarla, böceklerle, bitkilerle;
gel sevdiğim, gel güzelim, gel gülüm, gel direğim!

rüzgarlar üşüttü onu, kuzeyden esen yeller,
boz bulutlar öyle benzini soldurdu, dert değil.
bir sanırım, bu sümbül o sümbüldür! elbet değil.
nazlı çiçeklerle bile açmaz onu bu iller.

bu gamlı güz akşamı, yola düşmüş hali midir?
edalı boyuna göz mü değdi, dil mi uzandı,
ya ala gözlü görke yüzünü kimler kıskandı,
üzerine eğildiği sular vebali midir?

garip kişi! gez git gayrı bu dağları dul, mahzun.
bu dağların güzeliydi o, güzellerin hası.
elbet garib olur garip kişinin yavuklusu;
büker de boyuncağzını kor gider melul mahzun...
.

ahmet muhip dranas

esrakesh
aynı zamanda leman sam ın cagrı albumunde yer alan $arkı.12 eylulde olenler icin yazıldıgı soylenir.

ne oldu çocuk sana yokolup gittin birden
nasıl kıydılar sana ne zor büyüttüm seni ben
ninni çocuk, uyu çocuk, ölüm yalan dön gel çocuk

zincirlerde çiçek açmış ellerinin yarası
sevgisiz kefensiz kaldın, soğuktur şimdi orası
ninni çocuk, uyu çocuk, ölüm yalan dön gel çocuk

en kolay katlanılan başkasının acısı
ben anayım ağzındaki tükürdüğün kan tadı
ninni çocuk, uyu çocuk, ölüm yalan dön gel çocuk
klapacius
inceden mi geldin de sen seher yeli
bugün yarim eskisinden güzel mi
solmuş da gül benzi
bugün yarim eskisinden güzel mi
o yar beni defterine yazar mı?
goetica
bu toprakta kalır adın
tohumların arasında
yeşilinde tarlaların
başakların sarısında
yıllar geçse de aradan
kopar gelir ırmaklardan
ışır yine kurşunlanan
dostlarının yarasında
günü gelir dağa çıkar
yıldızlardan şiir çeker
kanımızı siler yıkar
suların en durusunda
bir annedir bir kardeştir
ovalarda bir ateştir
sırasında hayat verir
ölüm saçar sırasında
bayrak olur bize yarın
rüzgârıyla ilkbaharın
dalgalanır genç kızların
gözlerinin karasında

(bkz: ülkü tamer)
goetica
gün bitti...
saat kaç...
bitecek mi bir gün savaşımız
hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de
dönüp dönüp arkamıza baktığımız
bir dünya kalıntısı üstünde
hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de.

(bkz: edip cansever)
goetica
ilk bu sabah
ilk bu sabah göğü görmedim
ilk bu sabah kayısı çiçeklerini
hüzün ilk kez konuk gibi gelmedi
efendim,ev sahabım
karacamı suya indiremedim..

(bkz: gülten akın)
goetica
kopardilar dalindan yemisi
cignediler nalcali topukla
simdi daglarin ardi kan rengi
simdi gozlerin kanli ve susuz
tut beni gulum, bu benim elim
kurudu gozlerimin sevinci.

(bkz: oktay rifat)
goetica
her sey güzeldi bir zaman,çok önce
sehirler,insanlar,günes,deniz
mutlulugumu görebilirdiniz
çökmeseydi içime bu son gece

her sey bir anda bitmeseydi,yazik
olmasaydi gençligime aptalca
belki de o yerlere varirdik
o uzak daglara ulu koskoca

orada her sey degisirdi belki
acardi umutlarimiz bakarsin
ates rengi,kan rengi güller gibi
topraginda kim bilir hangi askin

oysa simdi nerdeyiz,neyiz bak
her umut belirtisinden uzagiz
o sevilmis gözlerde saf ve berrak
bir ayna bile yok bakacagimiz

her sey kursuni bir renk almis,soguk
bozkirlardir uzayan önümüzde
kime baksan o yüz veremli,soluk
tek mavi kalmamis gökyüzümüzde

her yerde bitmisligi güzelligin
kum kamyonlari putreller betonlar
sonra ta besikten mezara deyin
sifirlar,yüzler,binler ve milyonlar

hadi öl bakalim ölebilirsen
zincirlerle bagliyken yasamaya
omuzla yükünü,hadi yalniz sen
isterse gücün olmasin tasimaya

yenik dusmusuz iste gerçek ortada
çokmus boynumuza zulmün elleri
bir tutsak,bir dolap beygiri ya da
bir mahkum gibiyiz kaç yildan beri

yargiç hükmünü çoktan vermis oku
boynundaki yasamak fermanini
yasamak sonra ölmek iki korku
geri getirmezken bir anini

terkedilmis sehirleri bilirsin
bilirsin gömülmüs uygarliklari
ve düsün ki patlamasi bilincin
yirtmaya yetmiyor karanliklari

öyleyse çek sapla göge biçagini
de ki benim isim tanriliktan güç
benim hem yüksek,hem en asagi
iste ellerimde sonsuzluk ve hiç

de ki ömür verdin..
en büyük yalan ..
de ki beden verdin..
içi bos ve kof..
iste! ,
yüce eserin,iste insan
ve yirt gögsünü,bagir:of tanrim

(bkz: umit ya$ar oğuzcan)
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol