serserilerin şairi
yevgeni yevtuşenko
18 temmuz 1933te zimada doğdu. stalin sonrası şairler kuşağının önde gelen temsilcisi. bu kuşağın sanatsal özgürlüklerin genişletilmesi ve edebiyatın siyasal ölçütler yerine estetik değerlere dayandırılması için mücadele veren sanatçılarındandır. çocukluğu moskovada ve trans-sibirya demiryolu üzerindeki küçük bir kasabada geçen yevtuşenko ilk önemli öykülü şiir yapıtı stantsiya zima (zima kavşağı, 1956)da bu kasabayı betimledi. moskovadaki gorki edebiyat enstitüsünde öğrenim gördü. yayımlanmasına stalinin ölümünden sonra izin verilen şiirleriyle halkın sevdiği bir şair oldu. ilk devrimci şairlerden mayakovski ve yeseninin taşkın, yer yer argo yüklü şiir dilini yeniden canlandırdı; ayrıca aşk, kişisel sorunlar gibi stalin döneminde ele alınması hoş karşılanmayan konularda şiirler yazdı. yaklaşık 34 bin ukraynalı yahudinin nazilerce katledilişini konu alan baby yar (babi yar, 1961) adlı şiir kitabında sscbdeki yahudi düşmanlığını da eleştirdi. abd ve avrupaya geziler yaptı, bu gezileri sırasında şiirilerini topluluklar önünde okudu. 1963te pariste otobiyografik nitelikteki yaşantım/erken yazılmış bir yaşam öyküsü (1968) adlı yapıtını yayımlanmasından sonra ülkesinde baskıya uğradı. ama sscbne ışık sağlayan bir elektrik santralinin kurulduğu sibirya simgesiyle rusya tarihi boyunca bir sürgün yeri sayılan sibirya simgesini karşılaştırdığı son derece coşkulu bir dizi şiirden oluşan bratskaya ges (bratsk istasyonu, 1965) adlı yapıtını yayımlanmasının ardından saygınlığını yeniden kazandı. abd üzerine ilk şiirlerinden derlenen özgürlük heykelinin derisinin altında adlı oyunu 1972de moskovada sahnelendi. 1978de tiyatro oyunculuğuna başladı, 1981de fotoğraflardan oluşan kitabını, ertesi yıl da ilk romanını yayımladı. 1984te ardabiola adlı bir kısa roman yazdı.
kaynak:ciwano.com
-----------------------------spoiler----------------------------:-----------------------------spoiler----------------------------
nazımın yuregi
usanınca gerçeklerin yalanından,
kaygan, yüzsüz baskıdan,
tunç nâzımı anımsarım
ve sesini
biraz hançerimsi :
"merhaba kardaşım...
ne o, neden yüzün asık öyle
boş ver!
yoksa şiir mi takıldı bir yerde?
gel, birlikte bitirelim.
paran mı yok?
bakarız bir çaresine, dert değil.
kız mı?
aldırma bulunur..."
oysa asıl kendisinde var bir şey,
içini kemiren
yüz çizgilerinden dehşetle akan :
"hepsi iyi de,
şu yürek ağrısı...
adam sen de
ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..."
kimisi için şiir bir roldür,
kimisine bir dükkân,
kazançtır.
onun içinse ağrıdır şiir,
rol değil.
nâzımın yüreği de ağrıdı durdu işte.
üzerine titreyen doktoru bir gün,
hani pek de güvenemiyerek,
tenbih etmişti bana :
"bakın" demişti,
"keskin konulardan kaçının ki
ağrımasın nâzımın yüreği..."
hey gidi doktor...
hastanız gitti.
yaramadı çabalarınız.
yüreğiyse onun
gizli gizli çarparak
sürdürdü ağrısını
ölümünden sonra da.
içimdeki acı için ağrıyor,
türkler için, ruslar için ağrıyor,
kendisi gibi mapusta özgür olanlar için
özgürlükte mapus gibiler için
ağrıyor.
hapisane acılarıyla yanan o yürek
- ölümden sonra bile -
dinlemiyor doktorları,
korkak olduğumuz zaman
ağrıyor.
neme gerek dersek
ağrıyor.
onun gibi açık yürekle :
"merhaba kardaşım..."
diyemezsek ağrıyor...
varsın ağrısın
hepsi için yüreklerimiz,
tek ağrımasın nâzımın yüreği.
yevgeni yevtuşenko
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?