özlemek, insanoğlunun $uur yitimi ânında duhul eyleyen özelliklerinden biri olarak tanımlansa da jitterbug perfume`de, aslında günümüz $uursuzluklarına, riyalarına ve lekelerine kar$ı aldığı bir oto-önlem olarak da anlamlandırılabilir bu satıhta.
sıcak para, ili$kileri soğuttu; soğuk sava$, kanın sıcak akmasına sebep oldu. iyi, kötüyü yendi: kötü oldu; zıtlıklar dengeye ula$mak için iç mantıklarından feragat ettiler ve franz kafka`nın da üzerinde durduğu "iyi, rahatsız edicidir" sorunsalıyla kar$ıla$tı insanoğlu. darülbedayi bitti, yazlık sinemalar eski bir $arkının hatırda kalan eksik nakaratı gibi, "dilimizin ucunda bir yerde" kalakaldı.
büyükler anlatır-dı nostalji seanslarında; eskiden, derlerdi, yazlık sinemalarda bir saflık, bir çekince, bir kendini rahatlıkla ifade edememe durumu vardı. kızlar bize, biz kızlara açamazdık ardülkelerimizi. zordu öyle, basit değildi.. bekaret kemerinin vitrinlerdeki yerini almasına birkaç yüzyıl var sanırdık. ankara gazozuyla manitaya yana$malar, hisli film kahramanlarının poser duru$larını transplante etmeler yüzlere, aksak bacaklı iskemlelerde ayakta durma sava$ları vardı en fazla. güzel denebilirdi, evet evet, güzeldi.
[ne oldu peki?]
artık efendi gibi ü$ünmüyor sanki; sırtlara geçirilen hırkaların korunmasında ama yine de titreyerek çekirdek çitlemeler yok; filmlerimizi evimizde seyreder olduk, visidilerimiz ve bilgisayarlarımız var artık, metropol yalnızlıkları ve bireysel ölümler var, ecel yerini virüse bıraktı, azrail uykuda.
yazlık sinemaları özlemek,
onu ölümsüz kılmanın belki de tek yolu. tek yol, özlemek.
yazlik sinemaları özlemek
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?