yaslibirkisarehindussedegunler

farklı yazarlar tarafından seri halde yazılan aynı tandanslı -yönelişli eğilimli her neyse- entrylerin arasına girerek farklı yönde bir entry yazan yazara verilen ad. benim verdiğim ad. güzel bir ad. bu arada hayatım boyunca tandans kelimesini ilk kez kullanmış olabilirim, ufak bir heyecan var üzerimde.

şimdi örnek verirsem eğer:

varsayalım başlık: yaslibirkisarehindussedegunler.

1. güzelliğiyle dillere destan yazar.

2. şekerliğiyle dillere destan piliç.

3. böğürmesiyle dillere destan antilop.

4. zıplamasıyla dillere destan tatlı su kurbağası.

5. iyi bir yazardır. keşke daha fazla yazsa.

6. yavrusunun üzerine oturmasıyla dillere destan fil.


şimdi ne oldu? sözlükteki yazarlar kendi aralarında gülüşürken eğleşirken durumun farkında olmayan bir kişi (5 numaralı yazar) araya girerek ortamı piç etti. ondan sonraki yazar da (6 numaralı yazar) muhtemelen seri entry yazdığı için 5 numarayı göremedi ve pipi gibi ortada kaldı. ondan sonra da geyik hiçbir şekilde devam etmedi. entry zinciri kırıcının girdiği ortamda genellikle kendisinden sonra sadece 1 entry yazılır.

bu durumun canlı örneğini "elma dilim patates" başlığında görebilirsiniz. nice bilgi dolu entrylerde görüşmek dileğiyle...

"insanların benim hakkımdaki düşüncelerine hep çok önem verdim. her kişiliği bir saplantı şekillendirir. benimkini şekillendiren de bu oldu sanırım." diyen yazar.

"şimdi aşk kaçmış bir ilmektir gövdenin örgüsünde.." diyen şair.

paulo coelho şöyle demiş bir zamanlar: "şu an sadece sarılmaya ihtiyacım var, dedim ona. insanlık kadar eski olan bu hareket, iki vücudun kavuşmasından çok daha fazlasını ifade eder. sarılmanın anlamı şudur: senden bir tehlike sezmiyorum, yanında olmaktan korkmuyorum, rahatlayabilir, kendimi yuvamda hissedebilirim, beni koruyan ve anlayan birisi var. bizde birine her isteyerek sarıldığımızda ömrümüzün bir gün uzadığına inanılır. lütfen şimdi sarıl bana."

jamais vu dan "choke"da şöyle bahseder: "deja vu’nun bir de tersi vardır. buna jamais vu denir. sürekli aynı insanlarla karşılaşıp aynı yerlere gidersiniz ama her seferinde ilk kez olmuş gibi hissedersiniz. herkes her zaman yabancı gibidir. hiçbir şey tanıdık gelmez..."

günlerdir döndüre döndüre, döne döne dinlediğim, hüzünlü mü desem eğlenceli mi bilemediğim multitap şarkısı.

http://tinyurl.com/7m836a8

(bkz: ben anlarım)

bir kelimenin anlamına ya da yazılışına bakmak için tdk nın web sayfasına giren kişinin oradan oraya atlayarak vakit geçirme işlemidir.

atasözleri ve deyimler sözlüğü var, kişi adları sözlüğü var, türkiye türkçesi ağızları sözlüğü var ve daha neler neler..

pek keyifli..

deyim olan kelimeler bütününün tdk’ya göre anlamı şu şekilde:
çok keyiflenmek.

örneği de şu şekilde:
“kahpe karının neredeyse gülleri yarılacaktı.” -o. kemal.

faydalı bilgi budur..

tdk’ya göre atasözü olan cümlemizin anlamı şu şekildedir:

kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.

bizim oralarda ise "el şeyiyle gerdeğe girmek" şeklinde tanımlanır ki, tdk’nınkinden daha açık ve nettir.

- bu ilişkiyi bitirmek istiyorum.

pek afili olmadı tabi..

tdk’daki tanımları şu şekildedir:

1. çizme işi. 2. çizilerek oluşturulmuş biçim. 3. mat. bir şeklin belli bir kurala göre cetvel ve pergel yardımıyla çizilmesi işi.

"hayal, ipleri elden kaçırmaktır. oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor..." diyen insan.

bu zihniyete dahil olanların çoğu erkektir. baktılar beceremeyecekler cep telefonunun navigasyonunu açıp bir aşağı bir yukarı dolanıp dururlar. bu zihniyetin dışındakiler navigasyon olarak canım simitçileri ve canım milli piyangocuları kullanırlar. türklüğün özü budur. kaynaşın kaynaşalım..

"yolumdan dönemediğim için değil, seninle hiçbir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum. yeryüzünün bütün aşkları senin ve beni unutabilirsin!" diyen insan.

merak edenler için söylüyorum bu dizi hala yayında. kanal d de sol altta arka sokaklar onun altında da yeni bölüm yazıyor. o zaman yayındadır, yayında bu dizi.. hala..

az önce bir kadın bir adamın kafasını memelerinin arasına sokup boğar gibi yaptı, sonra sertçe ittirdi, sonra deli gibi öpüşmeye başladılar, bilginiz olsun..

uu beybi.. arka sokaklarda neler oluyor?..

(bkz: hello kitty)

insanı şöyle tarifler: "hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir insan."

basit ama lezzetli bir yemek. soğanları rondoda şey yapıyorsunuz, çekiyorsunuz ya da doğruyorsunuz. rondoda.. rende de olur aslında. rendede yapacaksanız "soğanları rendeliyorsunuz" demem lazım ama.

her neyse..

sonra kıymayı atıp kavuruyorsunuz. sonra küp domates, salça ve küp patatesleri atın, birazcık su ekleyin. lapa gibi olunca hazır.

afiyet olsun..

aslında bu entrynin yazılma amacı yemek tarifi yapıp yapamadığımı kontrol etmekti. yapamıyormuşum.. kısmetten öte köy yok..

yapmadan önce çok düşünülmesi gereken yoksa sonunda iki insanın birbirine kıyacağı eylem.

o değil de "kıymalı patates" başlığını ararken nereden nereye geldik.. duygusal entrynin içine de etti bu cümle.. güzel başlamıştım oysa.. neyse..