confessions

tiryaki

- Yazar -

  1. toplam entry 1299
  2. takipçi 1
  3. puan 31830

suzan suzi

tiryaki
şöyle ilginç bir de hikayesi vardır bu şarkının:
kırklar dağı civarında (diyarbakır)ziyaret diye tabir edilen ünlü bir alimin kabri bulunurmuş.çoğu biçare de yılın belirli bir gününde burada dua eder,dileğini adarmış tanrıdan.yine çocuğu olmayan bir hatun da dilek adamış ve dileği de gerçekleşmiş.suzan adını verdikleri cok güzel bir kızı olmuş.
bunun üzerine doğduğu günün anısına annesi her gün suzanı buraya getirir onun adına kurban kesermiş.gel zaman git zaman suzan büyümüş,büyüdükçe serpilmiş,adil denen bir herife gönlünü kaptırmış.
yine bir doğum gününde ziyarete gitmişler,tabii bizim adil de suzan’ın peşinde.annesi onun adına kurban keserken bunlar da dicle nehrine yakın bir yerlerde kırıştırıyorlarmış.
ilahi ceza gecikmemiş,suzan oracıkta çarpılıp diclenin bulanık sularına düşmüş,boğulmuş.bunu gören adil de dellenip bu mısraları tutturmuş.

suzan suzi

tiryaki
diyarbakır yöresi türkülerimizden ...sözleri şöyle:

kirklar daginin duzu
karanlik basti bizi
kor olasan suzan suzi
suzan suzi
ziyaret carpti bizi

koprualti kapkara
ana gel beni ara
saclarima kumlar doldu
kumlar doldu
tarak getir de tara

gazi kosku serindir
icme suyu derindir
aglama sen garip anam
garip anam
kadir mevla kerimdir

nankör

tiryaki
murat başaran’ın brezilyalı manken raphaela’yı karda kışta bikinili bırakıp,arkasından kar aracını kadının üstüne sürdüğü,evlere şenlik klibi.
klibin sonunda o murat ve raphaela ikilisi maalesef ki klipte yer almayan nedeni belirsiz bir şekilde ayrılmakta,neşeli bir müzik eşliğinde de hüngür hüngür ağlamaktalar.

robinson crusoe

tiryaki
daniel defoe’nun siyasi propaganda amaçlı yazılarını bu romanına da taşıdığı dünyaca ünlü klasiği.kendisi bu eserinde; fikirlerini,öğretilerini romandaki ana karakter robinson’a yüklemiş onun aracılığıyla ideal yaşam öğretilerini okuyucularına nakletmeyi yeğlemiştir

o günlerde yeni yeni baş gösteren zenci soykırımı, ırkçılık,ekonomik ve sosyal düzendeki çarpıklıkların eserde sembolik karakterler aracılığıyla el altından sık sık eleştirildiğini görmekteyiz.
romandaki ana karakterlerden cuma; kapitalist düzenin aksaklıklarını sembolize ederken adadaki dinginlik,başıboşluk bu düzenin yalnızlaştırdığı, insan ruhunu temsil etmekte bir bakıma.

romanda dikkat çeken bir diğer unsur da robinson ve cuma’nın adada daha önce hiç karşılaşmadıkları yabanileşmiş insan karakteridir ki kendileri gibi adada tek başına yaşamakta olan bu kişi robinson’un yetiştirdiği sığırları çiğ çiğ yemekte,insani vasıflarını adadaki vahşi yaşamda yitirmektedir. bu kişi yine kapitalist ruhun acımasızlığını,hissiyattan mahrum yapısını temsil ederken robinson’un savunduğu yaşam biçimi(belki de ekolojik yaşam )onu tekrar uygarlaştırmayı sağlamıştır.

umuda

tiryaki
silinen puanlarını bilgiçler arasında eşit bir şekilde dağıtabilecek kadar cömert,temiz yürekli bir arkadaşımızdır kendisi.niye böyle oldu ki....

haluk levent

tiryaki
kendisine yöneltilen’’lan bu da şarkı mı yani ’’,’’nerde o eski haluk levent’’şeklindeki sorulara’’ne yapalım para yok,çalışmak gerek yaş da kırkı vurmuş,ben bu aralar bir doğu turnesine çıksam iyi olurdu aslında ’’cevabını veren şarkıcı.

rakım calapala

tiryaki
aşmış ilkokul yazar ve şairi.ilkokul kitaplarında özellikle de belirli gün ve haftalar kısmında adı geçer devamlı:şöyle bir şiiri vardır ki zehirlidir böyle.herhangi bir anlamı yoktur lakin bir de baktın ki diline damağına yapışmış,sürekli tekerliyorsun:
12 ay

yılın ilk ayı ocak,
kar yağar kucak kucak.

ikinci ay şubattır;
soğuğu pek berbattır.

mart kapıdan baktırır,
kazma kürek yaktırır.

nisanda çiçek açar;
sevinçle kuşlar uçar.

mayısta kiraz yeriz,
kuzuları severiz.

haziranda yaz başlar.
dağılır arkadaşlar.

temmuz yakar, kavurur;
ekinleri oldurur.

ağustos harman ayı,
sevinir köylü dayı.

eylüle yoktur sözüm;
getirir incir, üzüm.

ekim ayı gelince,
kapılırız sevince.

kasımda yağmur bol,
üşüme dikkatli ol.

aralık yılın sonu,
soğuktur eni konu.

bu on iki arkadaş
bizlere olur yoldaş.

hepsi güzel, sevimli,
çalışana verimli.

tembeller ay, gün seçer,
ömürleri boş geçer.

naomi campbell

tiryaki
türkiye’ye gelmişti bir kaç sene önce.sanki de zorla yakasından tutup getirilmiş gibi ,kendisine gösterilen her türlü nezaketi,ilgiyi o huysuz tavırlarıyla boşa cıkarmıştır.bununla da yetinmemiş amerika’ya gider gitmez bir dergide verdiği röportajında ’’türkiye’dekiler uzaylı görmüş gibi bakıyorlar insana’’şeklinde bir demeç vermiştir.(iki yüz elli milyar lirayı cebine indirdi o ayrı mesele)
37 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol