kaybedenler kulübü film müziği için buyrunuz;
http://tinyurl.com/3bjpbzb
sinema filmi için murat menteşten 5 yıl önce yavuz turgula sözü verilmiş, şu günlerde görüşmeler ciddi bir boyut kazanmış. ama şimdi,murat menteş gelip bana deseydi ki, "ne dersin yavuz turgul için", şüphesiz "zinhar! bir darren aronofsky olsa, ya da ne biliym lars von trier desen, tamam derim ama muratcığım , yavuz turgula onay vermemi bekleme benden,lütfen.." derdim. yine kendi bilir, ne desek boş.
empyriumun a wintersunset albümünde yer alan şarkısı.
sözleri şöyle;
storm skies from the nights
shadows of the forest lie inside
and gleaming emeralds in decorative tones
brushed by the ice under circles
her timeless beauty started to wither
a green voice in her heart
she touched the red leaves in sorrow
a farewell was found inside
oh my dreamless night
again under the sea of moonshine of this night
through darkened place in times of pale we have traversed
do not fear the wounds of their swords
let me dream of crystal lakes
lit by the sun, the moon or the stars
of green meadows and creations of elves and proud pagan hearts
oh let me retreat neath fields embraced by winds and by your kiss
oh you dwell in these ancient woods where the fantasy begins
under dreamskies we will march towards the fortress of our love
the fair credence known to us will be as long as eternal kiss
sözleri şöyle;
storm skies from the nights
shadows of the forest lie inside
and gleaming emeralds in decorative tones
brushed by the ice under circles
her timeless beauty started to wither
a green voice in her heart
she touched the red leaves in sorrow
a farewell was found inside
oh my dreamless night
again under the sea of moonshine of this night
through darkened place in times of pale we have traversed
do not fear the wounds of their swords
let me dream of crystal lakes
lit by the sun, the moon or the stars
of green meadows and creations of elves and proud pagan hearts
oh let me retreat neath fields embraced by winds and by your kiss
oh you dwell in these ancient woods where the fantasy begins
under dreamskies we will march towards the fortress of our love
the fair credence known to us will be as long as eternal kiss
klibi için;
http://tinyurl.com/6arv9t4
http://tinyurl.com/6arv9t4
stephan micus-gates of fire
http://tinyurl.com/6yqvu5h
http://tinyurl.com/6yqvu5h
johnny cash - hurt
http://tinyurl.com/mu5m28
http://tinyurl.com/mu5m28
(bkz: kaç gösteriyorum sorusu)
bu muhterem müzik adamını sözlüğe eklemek bana kısmet oldu, ilginç, tuhaf,heyecan verici vs. bir durum. efendim stephan micus; nefis, harikulade, muhteşem, mükemmel, insanı ağlamaktan kurutacak potansiyelde eşsiz, etnik tarzda müzikler yapan alman bir müzisyendir. hiç tanımadığımız, adını duymadığımız çok sayıda müzik aletini çalar, çalmak ne kelime arkadaş, ağlatır ağlatır.
eserlerinden birkaç örneği için :
http://tinyurl.com/68bzfff
http://tinyurl.com/5tcbgql
http://tinyurl.com/6x8enx5
eserlerinden birkaç örneği için :
http://tinyurl.com/68bzfff
http://tinyurl.com/5tcbgql
http://tinyurl.com/6x8enx5
sözleri ve türkçe meali;
come in out of the rain thou sayest -
but thou neer steptst aside;
and i am trappd - a distance there is...
none, save me and the bodkin - pitter-patter on the roof;
behold! - tis not the rain; thence me it has to be -
i will not drink thy vintage wine, my dear;
thou hast heedd that i am of innocence,
yet thou letst thy lass into peril -
thou letst me be parched;
my heart is of frailty, my pale skin is hued damask.
when thou thy tears hast hidden,
"come back!" thou sayest - there i soon am to be -
but how am i to run when my bones, my heart
thou hast me bereaft - but run thou sayest;
i run - and there and then i behold
that a time will come when i again dead will be.
thou tellst me to leave without delay -
i leave with my bodkin and my tears in my hands;
lo! - the shadows, the sky - descending;
so by a dint of smite i gait ere i run and melt together with dusk.
in my mind in which is this event,
but it seems as if naught is to change anyway?!
after all these years thou leftst me down in the emotional depths -
the sombre soaked velvet-drape is hung upon me,
turning my feelings away from our so ignorant world;
all the beautiful moments shared, deliberately pushd aside -
...a distance there is...
duyuyor musun çatındaki sesleri? yağmur değil o, benim..
kovmadın belki ama, içeri girmekten hala korkan, ama hala kapına gelmiş olan benim.
"kaç yağmurdan, içeri gel" diyorsun ama bilmiyorsun ki sevgilim, aramızda bir uzaklık var
bütün o güzel şarkıların bahsettiği uzaklık değil belki ama; dip dibe olsak bile kalacak o uzaklık..
sıcak olan herşeyi alıp götüren, bir şekilde yalıtan uzaklık.
öyle ki, yumruklaya yumruklaya kapını çalsam bile yağmur pıtırtısı kadar uzak gelecek..
biliyorum ki ne gözyaşları döküldü, dondu buz oldu sonra tekrar kırıldı
ama artık sonunda üzüleceğimiz tek bir kelime çıkmayacak ağzımdan
şarabından içmeyeceğim.
sen erkeğini susuz bırakıyorsun, ölüme terk ediyorsun..
kalbim ne kadar kırılgan, tenim ise ne kadar renkli..
güzel zamanlardan kalan bütün o renkler tenimde şimdi, ama içimde sadece karanlık var,
ve yağmurun çiselemesi gibi soğuk..
ama sen, gizlice gözyaşı döktüğünde, "geri gel!" dediğinde, nasıl da koşar gelirim hemen yanına
ama nasıl koşabilirim sen benim kalbimi alıp; kemiklerimi aciz bıraktığında?..
ama "yetiş" diyorsun ve ben yine de koşuyorum.. koşuyorum ve koşuyorum.
koşuyorum ve bir an da olsa yanındayım, ama biliyorum;
öyle bir zaman gelecek ki ben yine ölmüş olacağım. bana gitmemi söylüyorsun..
elimde gözyaşlarım, ayrılıyorum; gölgeler ve gökyüzü üstüme kapanıyor adeta.
son bir adım daha atıp alacakaranlıkla eriyorum.
bütün olanlar var aklımda, ama hiçbir şey de değişmeyecek sanki.. belki de değişmemeli..
bunca yıldan sonra beni kendi duygularımın derinliğinde bıraktın
gölgelerle sırılsıklam olmuş kadife bir örtü üzerimde örtülü
bütün hislerimi bu umursamaz dünyadan çevirdim.
bütün o güzel anlar, özellikle bir kenarda bekliyor..
öyle uzağız ki..
come in out of the rain thou sayest -
but thou neer steptst aside;
and i am trappd - a distance there is...
none, save me and the bodkin - pitter-patter on the roof;
behold! - tis not the rain; thence me it has to be -
i will not drink thy vintage wine, my dear;
thou hast heedd that i am of innocence,
yet thou letst thy lass into peril -
thou letst me be parched;
my heart is of frailty, my pale skin is hued damask.
when thou thy tears hast hidden,
"come back!" thou sayest - there i soon am to be -
but how am i to run when my bones, my heart
thou hast me bereaft - but run thou sayest;
i run - and there and then i behold
that a time will come when i again dead will be.
thou tellst me to leave without delay -
i leave with my bodkin and my tears in my hands;
lo! - the shadows, the sky - descending;
so by a dint of smite i gait ere i run and melt together with dusk.
in my mind in which is this event,
but it seems as if naught is to change anyway?!
after all these years thou leftst me down in the emotional depths -
the sombre soaked velvet-drape is hung upon me,
turning my feelings away from our so ignorant world;
all the beautiful moments shared, deliberately pushd aside -
...a distance there is...
duyuyor musun çatındaki sesleri? yağmur değil o, benim..
kovmadın belki ama, içeri girmekten hala korkan, ama hala kapına gelmiş olan benim.
"kaç yağmurdan, içeri gel" diyorsun ama bilmiyorsun ki sevgilim, aramızda bir uzaklık var
bütün o güzel şarkıların bahsettiği uzaklık değil belki ama; dip dibe olsak bile kalacak o uzaklık..
sıcak olan herşeyi alıp götüren, bir şekilde yalıtan uzaklık.
öyle ki, yumruklaya yumruklaya kapını çalsam bile yağmur pıtırtısı kadar uzak gelecek..
biliyorum ki ne gözyaşları döküldü, dondu buz oldu sonra tekrar kırıldı
ama artık sonunda üzüleceğimiz tek bir kelime çıkmayacak ağzımdan
şarabından içmeyeceğim.
sen erkeğini susuz bırakıyorsun, ölüme terk ediyorsun..
kalbim ne kadar kırılgan, tenim ise ne kadar renkli..
güzel zamanlardan kalan bütün o renkler tenimde şimdi, ama içimde sadece karanlık var,
ve yağmurun çiselemesi gibi soğuk..
ama sen, gizlice gözyaşı döktüğünde, "geri gel!" dediğinde, nasıl da koşar gelirim hemen yanına
ama nasıl koşabilirim sen benim kalbimi alıp; kemiklerimi aciz bıraktığında?..
ama "yetiş" diyorsun ve ben yine de koşuyorum.. koşuyorum ve koşuyorum.
koşuyorum ve bir an da olsa yanındayım, ama biliyorum;
öyle bir zaman gelecek ki ben yine ölmüş olacağım. bana gitmemi söylüyorsun..
elimde gözyaşlarım, ayrılıyorum; gölgeler ve gökyüzü üstüme kapanıyor adeta.
son bir adım daha atıp alacakaranlıkla eriyorum.
bütün olanlar var aklımda, ama hiçbir şey de değişmeyecek sanki.. belki de değişmemeli..
bunca yıldan sonra beni kendi duygularımın derinliğinde bıraktın
gölgelerle sırılsıklam olmuş kadife bir örtü üzerimde örtülü
bütün hislerimi bu umursamaz dünyadan çevirdim.
bütün o güzel anlar, özellikle bir kenarda bekliyor..
öyle uzağız ki..
ismet özel’in kendi sesinden dinlemek isteyen varsa şayet;
http://tinyurl.com/2wgfkrl
http://tinyurl.com/2wgfkrl
jedi tarafından farkedilmiş olmanın sevinciyle bahtiyar, gariban bir yazar parçasıdır.uzun bir süredir, yaşadığı sekte-i beyin hastalığından sebep,"yazıcı diiliz abi, okuyucuyuz biz" edalarıyla sözlüğü ziyaret etmektedir.dünya üzerindeki ziyareti de aynı şekilde seyretmektedir ayrıca.kalıcı olmak konusunda ise,yalnızca,"kısmet" şeklinde bir yorumda bulundular kendileri.
az biraz ahiret inancı olan bünyelerde, yusuf yusuf durumları sebebiyle, hayallerde gerçekleşir sadece. işbu şahıs, ne intihar edebilir, ne yaşayabilir.ortalarda bir yerlerde bir o yana, bir bu yana bakınıp durarak telef eder ömr-ü hayatını.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?