confessions
  1. toplam entry 3425
  2. takipçi 1
  3. puan 66409

tanrı günlük tutarsa

rumuz pilis tiray egen
tanrının tuttuğu günlüğü anlatan bir yazıdır.

ateist değilim tabi ki fakat bir fikir silsilesi gibi olmuş yazı o bakımdan hoşuma gitti okumakta fayda var, tabi ki ön yargılarınızı girişte güvenliğe bıraktıktan sonra...

http://www.bilinclihippiler.com

adlı sitede okuduğum yazıyı aynen copy paste yapıyorum...

-------------------------------------------------------------------------------------

bir forumda gördüm yazayım dedim, birşeylerle dalga geçme amaçlı değil ders çıkarılabilecek bir yazıdır. yazıyı okuduğunuzda cahil birinin makara amaçlı değil tarihi çok iyi bilen birinin mizah anlayışını görücez ben çok sevdim gayet güzel olmuş.


sevgili günlük,
günlük tutmaya basladigimdan beri bu herhalde 76 bin katirilyoncu cilt oldu, yeni bir sayfa açtigim. ama ne yazik ki hala degisen bir sey yok bos bos oturuyorum öyle. çok sikici çoook.

sevgili günlük,
bu gün de bisey yapmadim.

sevgili günlük,
bu gün de bisey yapmadim. dehset sikiliyorum

sevgili günlük,
bu gün aklima inanilmaz bi fikir geldi. niye simdiye kadar düsünmemisim ki.. kendi kendime çok kizdim. inanirmisin, sonsuz zamandan beri karanlikta bos bos oturuyordum. birden kafamda bi isik yandi. dedim ki kendi kendime: “ulan ben niye karanlikta oturuyorum ki???”

isik olsun dedim, her yer aydinlandi. böyle daha güzel..

sevgili günlük,
hertaraf aydinlik ama ben hala sikiliyorum, ne yapsam ki. bi sey daha yaratsam. ama ne???

sevgili günlük,
isigin faydalari iste, aklima bir bir fikirler geliyor. bu gün sikintidan patlamak üzereyken dedim ki kendi kendime: “ulan ben niye patliyorum ki, ortami patlatayim”, sonra “patla” dedim, büyük bir patlama oldu, her taraf madde doldu. ilginç bi durum, isil isil toplar, koca koca taslar filan fiskirdi bi anda.

sevgili günlük,
son bi haftadir yarattigim maddeleri çeki düzene sokmakla mesguldüm onun için yazamadim sana. ama zahmete deydi dogrusu, minik minik gezegenleri yildizlarin etrafinda döndürdüm, kara delikler filan yarattim. sonra geçtim karsisina seyrettim. bütün sikintimi aliyor inanirmisin.

sevgili günlük,
kainati seyrederken (yarattigim seye bu ismi taktim) müthis bir ilham geldi bana. bu gazla süper bi mekan daha yarattim. her yarattigim seye bi isim buluyorum, baya oyaliyor bu is beni. yeni yarattigim mekana “cennet” dedim. bu yeni cennetim yemyesil bi yer, her tarafina süs olsun diye akan sivilar koydum (dere diyorum ben bunlara) bu sivilardan birisini de kafa yapici bi madde ile doldurdum. adini kevser koydum. çok güzel oldu çook. bakmaya doyamiyorum.

sevgili günlük,
cennet bile bos olunca sikiliyor valla. bu nedenle bi sürü sey daha yarattim, isik kullandim bunlari yaratirken. kanatlari filan var, isleri güçleri bana tapinmak. he he he. ben ne zaman ortalikta dolansam yerlere kadar egiliyorlar garipler. adlarina “melek” dedim. çok sirin oldular.

sevgili günlük,
bu gün cennetin bi tarafinda mangal yaparken yanlislikla ortaligi tutusturdum. söndüreyim derken iyice yayildi yaygin, ben de yanan kismi ayirdim, bi alt rafa koydum. yansin orda kendi kendine, bi hal çaresi düsünürüz sonra nasil olsa.

sevgili günlük,
bu yanan bahçeye “cehennem” ismini koydum. söndürmekten de vazgeçtim. güzel yaniyor, ortami isitiyor.

sevgili günlük,
bu gün cehennemin alevlerinden bi yaratik daha olusturdum. herkes isiktan olunca baya tekdüze idi mekan. çesit olsun istedim. yeni yaratigimin adi “iblis”. ilginç bi karakter oldu. melekler gibi kafasiz degil. kendi kendine yetiyor. ama herzaman bana tapinmiyor. zaman zaman da canimi sikiyor.

sevgili günlük,
bu gün neler oldu neler. kumda oynarken aklima geldi, çamur yaptim, sonra yogurdum minik minik figürler yapiyordum, bi tanesi acaayip bana benzedi, çok da hosuma gitti, dur lan dedim sunu da canlandirayim bakalim noolucak. canlandirdiktan sonra bütün melekleri çagirdim, “egilin bakiim hepiniz bunun önünde” dedim. hepsi egildi tabii ama bi tek iblis çikintilik yapti her zamanki gibi. neymis efendim, o atesten çikmis da bu çamurdanmis onun için egilmezmis. “lan oglum” dedim, “bak efendi efendi egil iste, hir çikarma durduk yerde”. bu pust iblis bana diklenmesin mi. agza alinmayacak laflar etti, canimi sikti. hassittir ol git o zaman dedim ben de buna. “sen görürsün” filan diye biseyler geveledi. gel lan dedim, “adam ol dobra konus” ne istiyon. “bana zaman ver ben bu çamurdan yaratigi sana karsi döndürmezsem nooliyim” dedi. ben de dedim ki, “kendine zaman verilenlerdensin, maçan sikiyorsa dedigini yaparsin” el kol hareketleri filan yapti, güvenligi çagirdim attirdim yavsagi cennetten. amaan, giderse gitsin, bu çamurdan yaratik daha eglenceli.

sevgili günlük,
çamurdan yaratiktan bi tane daha yaptim, ama bunun önünde çikintisi yok, girinti var. birbirine uyuyor istersen bu çikinti ile girinti. girintili olanin gögüs kismina iki de yumru ekledim. maksat monotonluk bozulsun. çikintili olanina “adem” dedim, girintili olanina “havva”.

sevgili günlük,
adem’le havva çok komikler. beni çok eglendiriyorlar. bunlara tuhaf tuhaf yasaklar filan koyuyorum akillari karisiyor fukaraların, hehhehe.

sevgili günlük,
bu gün canim çok sikkin. bu pust iblis yilan kiliginda cennete sizmis. bütün güvenlik uyumus resmen. gelmis havva’nin aklini çelmis, yeme dedigim meyveyi yedirmis zorla. havva da gitmis adem’e vermis yarisini. bi kizdim ben bunlara. aslinda iblise kizmistim ama bu gariplere patladim. sonra da tükürdügümü yalamayayim diye attim bunlari disari. kapi önünde kös kös oturuyorlar simdi.

sevgili günlük,
bu adem’le havva’nin durumuna üzülüyorum çok. ama tanriliga bok sürmek de olmaz, alamiyorum geri içeri. lafindan dönenlerden olmayalim di mi. dünya diye bi yer var, güzel bi mekan, biraz cennete de benziyor. buraya göndermeye karar verdim kendilerini. bakalim sonra belki geri getiririm.

sevgili günlük,
bu gün yine ilginçliklerle dolu bir gün oldu. adem’le havva’yi dünyaya gönderdim, hemen ürediler orada. iki minik yaratik daha peydahladilar, birine “habil” dediler “ öbürüne “kabil”. tam “ aa ne güzel” diyordum ki, fasaryadan bi sebeple bu ikisi kavga etti, kabil yerden bi tas alip habil’in kafasina eklestirdi. herifin ruhu çikti geldi. neyse kapiya geleni döndürenlerden olmayalim diye aldik içeri. bu arada isler karisti epey bi. simdi asagida üreyebilen sadece bi tane girintili yaratik var (disi ismini taktim ben bunlara genel olarak) bu da habire ürettikleri ile girinti çikinti olayina giriyor. yine iblis pustunun isi anlasilan. naapsam bilemedim.

sevgili günlük,
çok üredi asagidakiler. ben de yine bi dolu yasak getirdim. bi kere ayni karindan çikanlar birbirleri ile üremesinler dedim. sonra kendilerini üretenlerle halvet olmasinlar dedim. ecis bücüs oluyor yoksa yeni üreyenler. ipin ucunu kaçirirsak fena olacak.

sevgili günlük,
son bir kaç aydir çok yogundum yazamadim. asaginin boku çikti resmen. adem ile havva’nin ürettikleri bütün dünyayi doldurdu. iblis hayvani da iyice gemi aziya aldi. habire bunlarin kulagina biseyler fisildiyor anlasilan. her tarafi talan ettikleri bi sey diil bi de birbirleri ile dalasip maraza çikartiyorlar. bizi de iyice unuttular arada. hatirlatiyim diye arada sirada birilerine görünüyorum (bu göründüklerime peygamber diyorum ben) ama nafile. bunlar da çamurdan filan figürler yapip onlarin önünde egilmeye basladilar. sonra isi iyice abarttilar çikintililar (erkek dedim bunlara da) birbirleri ile üremeye falan çalismaya basladilar. benim de tepem atti bogdum hepsini. ama tamamen yok olmalarina da gönlüm razi olmadi bi türlü. aralarinda nuh diye bi tanesi var, iyi bi çocuk. seviyordum zaten keratayi. buna dedim ki, bi gemi yap sen, ben hayvanlardan da ikiser ikiser gönderiyorum gemiye, sizi kurtaricam. neyse olayi reset ettik bi bakima. dur bakalim bu sefer adam olurlar umarim.

sevgili günlük,
nuh paçayi kurtardi, bunlar yine üredi epey bi. ama ariza yaratmaya devam ediyorlar. lan bana tapinacaksiniz diyorum, yok illa gidiyorlar acayip acayip figürler yapip bunlara tapiyorlar. yine iblis’ten iskilleniyorum. bu lavuk hala ortaligi bulandiriyor galiba. yoksa durduk yerde niye ariza çiksin ki.

sevgili günlük,
bu iblis iyice azitti artik, garibanlarin çok fena kafasini karistiriyor. ona buna üfürüyor, millet yok ben firavunum, yok ben günes ogluyum filan diye ortaya çikip delikanlilik yapmaya kalkiyor. ben de dedim ki adam gibi bi peygamber çikartayim ortaya bi de eline ne yapmasi gerektigini yazayim vereyim. en azindan okurlarsa unutmazlar. musa diye bi tip vardi gözüme kestirdigim zaten. bunun yanina gittim. önce bi korktu filan. neyse on maddelik bi teblig verdim eline. git soyunu sopunu topla kenaan diye bi yer var oraya tasin dedim. ama sapsal yolunu sasirdi, deniz kenarinda telef olacaklardi az daha. denizi açtim da geçirdim bunlari. gittiler kenaan’a yerlestiler. du bakalim belki adam olurlar orda.

sevgili günlük,
yine yogun bir hafta yasadim. önce bu musa’nin adamlari zirvalamaya basladi. on madde yetmiyor diye bayagi kapsamli bi kitap yazdim verdim, onu kafalarina göre degistirdiler. saçma sapan hareketler, buzagiya tapinmalar filan. baktim birbirlerinden üreyenlerden bi bok olmayacak bi tane dogru dürüst tip yaratayim da ona anlatayim dedim. meryem diye bi hatun vardi (girintili olanlardan yani), güzelce de bi sey. bunun karnina temiz bi erkek koydum. isa. bu isa’ya anlattim naapicagini. ama salak beceremedi. gitti vali ile dalasti kendini çarmiha gerdirtti embesil. buna verdigim manueli de adamlari kafalarina göre degistirdiler. kutsal ruh mutsal ruh gibi zirvaliklar çikardilar ortaya. sicacam bacaklarina sonunda o olacak.

sevgili günlük,
ben taktim bu arap yarimadasina. digerleri nasil olsa kendi yaglarinda kavrulup gidiyorlar da bu arap yarimadasi denen bölgedeki essekler bi türlü yola gelmiyor. son bi peygamber daha göndericem. oldu oldu, olmazsa, yola gelmeyenlerin hepsini cehennemde yakacam kayan yildizlara yeminlen.



sevgili günlük,
adamimi buldum sanirim. muhammed isimli bi eleman. çok temiz bi tip degil aslinda ama dehset uyanik. zaten temizlerden bi numara olmadigini gördük simdiye kadar. bu yeni peygamberim tilki gibi bi herif. ticarete de kafasi basiyor. bundan da bisey çikaramazsak yuh artik. su bizim cebrail bos bos oturuyor zaten bi gönderelim bakalim noolacak.

sevgili günlük,
cebrail, muhammed’e kitap vermeye gitti biraz önce. ben bu serseme “ürkütmeden yaklas, eleman kafayi üsütmesin, kitabi ver gel” diye siki siki tembih etmistim güya. yok ben öyle dememisim, “git ümügüne saril, kitabi zorla okut” demisim sanki. aptal cebrail, hira daginda bi magarada sikistirmis bu muhammed’i “al bak kitap getirdim oku” demis. elemanin okuma yazmasi yok “nasil okuyim” deyince seninki sarilmis girtlagina. adamin bi yarim akli vardi o da çikti simdi. cebrail’in de isine son verdim. yeni görev vermiycem artik. naapsak, kitabi parti parti mi göndersek acep.

sevgili günlük,
bi süredir muhammed’e azar azar kitabin bölümlerini gönderiyorum. hepsini birden indersek altindan kalkamayacak anlasilan.

sevgili günlük,
muhammed isi iyi beceriyor yemin olsun batan günese. ben de bi kiyak geçmeye karar verdim, bi geceligine cennete getirttim. dibi düstü burayi görünce. yanliz kevseri biraz fazla kaçirinca hafiften zirvaladi. meleklerden birinin sirtina binmeye kalkti. sonra “bu ne biçim binek, yüzü ayni insan gibi” filan diye dolandi bi süre. neyse elini yüzünü yikadik biraz kendine geldi, gönderdim ben de geri. arada bi de cehenneme göz attirdim kisaca. dedim ki, benim dedigimi yapanlari cennete getirecem, yapmayanlari cehennemde yakacam. bu bi heves gitti bakalim.

sevili günlük,
ben bu iblisten yaka silktim arkadas be. bu gün tam muhammed’e sure indiriyordum yavas yavas, herif araya girip parazit yapti. kendi laflarini da geçirtti kitaba. simdi isin yoksa düzelt. ne pis bi yaratik çikti bu yahu. hayir yakayim diyorum ama adami zaten atesten yarattik yanmiyo da mendebur. dagitacam agzini burnunu bi gün ama büyüklük bizde kalsın, itle ###### olmayalim diye bulasmiyorum simdilik.

sevgili günlük,
muhammed peygamberlik olayinin bokunu çikardi. forsunu kullanip önüne gelen disi ile halvet olmaya basladi. bi de utanmadan “hangi sira ile yapiyim” diye bana soruyor. isi gücü biraktik herifin uçkurunun hesabini tutuyoruz ha. tutup bacagindan sallayacam cehenneme ama and verdik bu son diye. neyse simdilik suyuna gidiyorum ama böyle yürümez bu is.

sevgili günlük,
oh be. sonunda kitabin son sayfalarini da ulastirdim muhammed’e. gerçi deriydi kemikti, kabuktu, ellerine ne geçerse onun üzerine not aldildar söylediklerimi ama birbirine karistirmazlar umarim. bu iste böylece bitti. bi daha peygamber meygamber yok. su iblis biraz uslu dursa isler tikirinda yürüyecek ya gavatin uslu duracagi da yok. simdiden sulari bulandirmaya basladi yine.

sevgili günlük,
biraktim hocam ben bu isi. ugrasmayacam artik. bezdim be. ben bu insan irkini kendime azap çektirmek için mi yarattim yahu. bu muhammed’in ümmeti iblisten de beter çikti. dünyanin ... na koydular resmen. önce önlerine geleni kiliçtan geçirdiler, sonra birbirlerine bulasip ortaligi kan gölüne çevirdiler. sübyancilik bunlarda, ahlaksizlik bunlarda, hirsizlik, katillik ne varsa bunlarda. geçenlerde asagida bi dolanayim dedim, bi baktim iblis efendi yakmis cigarayi gözleri cam cam, suratinda pis bi tebessüm dünyayi seyrediyor. önce çirkefi taslamayayim üzerime bulasir neme lazim, tanimamazliktan geleyim usulca sivisayim dedim ama laf atti sipa dayanamadim. “batirdin lan canim dünyayi bi de geçmis keyif yapiyorsun rezil yaratik” dedim. “bana camur atma arkadas” dedi. neymis, artik hiç karismiyormus, hatta dünyaya adim bile atmiyormus, onlar kendi kendilerine güzel is çikartiyormus. bahsi kaybettin diye de tutturmaz mi. bende sigorta bi atti, iblis alçagini cehennemin dibine kadar kovaladim. tam köseye sikistirmistim ki azrail araya girdi de aldi elimden. karizmayi da iki paralik ettik bu arada.

sevgili günlük,
utaniyorum ama iddiayi kaybettigimi kabul etmek zorunda kaldim. iblis her gün düzenli olarak taciz ediyordu beni. olmadik yerde karsima dikilip, “ne mizikçilik yapiyon ki, kaybettin iste, efendi efendi kabul et” diye damarima basip duruyordu. en sonunda lanet olsun dedim. kaybetmeyi kabul etmek de büyüklügün sanindandir. dünyayi yiktim attim. ne kadar insan evladi varsa geberttim. hepsini dizdim arafata. saftorikler cennete girecez diye beklesirlerken süper bi pislik geldi aklima. cennet’e giden yolun üzerine bi köprü yaptim ki akillara zarar. kildan ince, kiliçtan keskin oldu. macasi yiyen geçer cennete girer, geçemeyen cup, cehenneme. yerse. var mi öyle belese cennet. hehehehe.

sevgili günlük,
köprü olayi iyi oldu, bi tanesi bile geçemedi. cennet bana kaldi. cehennemi de oldugu gibi iblise biraktim, ne hali varsa görsün. ben artik bütün gün cennette kevserle kafa çekiyorum. bi daha da yok öyle acayip acayip seyler yaratmak. dertsiz basima dert oldular durduk yerde. böylesi daha iyi yahu, sakin sakin. ohhhh.

118 siksen siksen

rumuz pilis tiray egen
118 80 80 80 diye gıcık şarkısı ile beynizimizi siken reklama duyulan isyandır.

hele son reklamlarındaki tipler ve berbat hikaye... ya nasıl anlatıyım her şeyiyle nefret ettiren yakalasamda dövsem hepsini diye sinir yaptıran kaç reklam vardır.. lanet olsun yeni bir amerikan pazarlama taktiği mi deniyorlar, nefret-para ikilemi mi oluşturdular öldürücem tutmayın...görmek istemiyorum sizi cidden o numarayı çevireni siksinler...

yılmaz özdil

rumuz pilis tiray egen
şu rakı muhabbeti de onundur, güzeldir.

raki

neymiş efendim..
atatürk rakı içiyormuş.
aslandı o, aslan...
...aslan sütü içecek tabii.
*
hadi siz "dönülmez akşamın ufkundayız" diye ince ince başlayın, ben de size yıllar önce yazdığım yazıyı anlatayım...
*
içki yasaklanabilir.
bence mahzuru yok.
ama rakı asla...
çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı.
*
yurt sevgisidir örneğin...
iki tek attın mı, "n’olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa!
*
tıp bazen çaresizdir...
o ilaçtır.
gurbete bile iyi gelir.
*
kontörsüz muhabbettir.
büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir.
kahkahadır.
acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir.
*
botoks’tur bir nevi.
en kaknemi bile bir başka görünür gözüne...
çirkin kadın yoktur, az rakı vardır.
içilir, güzelleşilir.
*
herkesin gençlik hatası olabilir...
bira içersin.sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. amerika’da tir şoförlerinin içtiği viskinin dublesine etiler’de tir parası ödersin, ayrı...
*
kürkçü dükkánıdır.
döner dolaşır, gelirsin.
*
orhan gencebay’dır.
entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın...
ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin...
istediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.
tatlıses’tir.
realite’dir.
*
çocuktur, ağlarsın.
*
hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda...
örgüttür.
prk...
ama bölücü değil, birleştirici örgüt.
türk’ü de içer, kürt’ü de, laz’ı da, çerkez’i de. sor bak, ermeni’si de, rum’u da, yahudi’si de.
*
ab’cidir...
çünkü rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, kıbrıs’ı veresin gelir!
*
madem gıcıksın rakıya...
neden balık avlıyorsun o zaman kardeşim?
şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin...
inek miyiz biz?
*
yanlış şiir okuyorsun...
hapse giriyorsun.
(üstüne, yanlış şair okuyorsun...)
*
oku bak...
ne diyor dünya güzeli orhan veli:
şiir yazıyorum
şiir yazıp eskiler alıyorum
eskiler verip musikiler alıyorum
bir de rakı şişesinde balık olsam...

yilmaz özdil

zafer algöz

rumuz pilis tiray egen
kişiye hakaret eden entry girmek yasak olduğu için sadece kişiliğinden bir takım örnekler vericem...

kendini entel zanneder
en iyi oyuncu olduğunu düşünür
en güzel projeye bile kötü der
gidip en dandiklerinde oynar
ukaladır
asla ciddiye alınmaması gerekir
zira bünyede sakıncalı haller yaratır.
151 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol