nick nicki nickince

(bkz: the fatrix)

sagda, solda, orda , burda, dukkanda, magazada gordugum ve gayet kiskandigim matrix cakmasi south park t-shirtu. eric cartman basrolde tabii, ’fat’rix olunca.

ing. marti
ayrica
(bkz: jonathan livingston)

saint joseph’le komsu, anadolu yakasinin sayili anadolu liselerinden.

kadan adam diye cok sacma ve hic tutmamis bir talk show girisiminde de bulunmus ve agzinin payini almistir.

(bkz: onuncu koy)

bekir coskunun hurriyet gazetesindeki kosesinin adi. suraya bakmakta fayda var:
(bkz: dogru soyleyeni dokuz koyden kovarlar)

al pacino’nun muthis oyunculuguyla gonullerimize taht kurmus kuba gocmeni.
#179432

who do you think you’re fucking with? i’m tony montana!
her womb is so polluted that i cannot have a fucking baby!
say good night to the bad man... - scarface

#178746

dil feti$isti.

turkiye de buna benzer bir sarki yazilsaydi neler olurdu sorusunu kendimize sormamiz gereken bir sarkidir.

(bkz: fine arts festival)

athenanin saolisti, turuncu kafa.

faf etkinlikleri icinde verdikleri konserde su istedigimde veren, sahnede oturmamiza musaade eden, sarki istedigimde calan ve guvenlik gorevlilerini sahneden uzaklastiran asmis insan. kizlar eline sarilmasina ragmen hicbir sey yokmus gibi solosuna devam eden, sahneye cikanlara ne kizan ne de tepki gosteren hatta adeta tesvik eden alcakgonulluluk abidesi.

(bkz: gökhan özoğuz)

robert kolej’in geleneksel festivallerinden. her sene student council tarafindan duzenlenir. ozel faf tisortleri yapilir bu festival icin ve sene sonuna kadar bu tisortler okulda derslerde giyilebilir.
festival sirasinda muzik, sinema, resim ve dans gibi sanat dallarina yer verilir ve bir gun surer. 2004’ten beri bu organizasyona duman, selcuk erdem, gripin, athena ve yasamdan dakikalar ekibi gibi unluler gelmistir.

ayrica ozel okullar sinavi’nda hala en yuksek puanla ogrenci alan okuldur ancak turkiye’deki ekonomik kriz nedeniyle kazanan herkesin girememesi uzerine turkiye’de ilk 500’e giren insanlar rahatlikla bu okula girebilir.

her ne kadar bu okulu hic sevmeseniz de bahcesine girdiginiz zaman bu okulda okuma arzusu dogar icinizde. nedendir bilinmez demeyecegim, gayet acik: hangi kapidan girerseniz girin okul binalarina ulasmak icin yaklasik bir uc dakikalik orman icinden yolculuk yaparsiniz. iste okulun bu kadar pahali olmasinin en buyuk nedenlerinden biri budur. robert kolej’in bahce bakim ve duzenlemesine yilda 1.0 milyon dolar harcadigi rivayet edilir.

bunun yaninda cogu amerikali, bir kac ingiliz, kanadali, annesi/babasi amerikali turk hocalariyla birlikte tamamen turk olup da yurtdisinda egitim almis hocalarina odenen yuksek ucretler de bu kadar pahali olmasinin en buyuk ikinci nedenidir. ayrica okul kampusu icinde bulunan ve yabanci hocalarin yasadigi ’konak’ ve iki apartmanin bakimini ve gereksinimlerini de okulun karsiladigi rivayet edilir.

bunlarin disinda iki katli 500 kapasiteli bir tiyatrosu; yanyana iki basket sahasi buyuklugunde balkonlu ve oturakli bir spor salonu; muthis bir akustige sahip bir forumu; 100 kisilik kucuk bir tiyatro odasi; biri yetmis kisilik bir digeri yirmibes kisilik iki sinema salonu; fotografcilik icin bir karanlik odasi; ’studyo’ tadinda bir ’band room’u; minyatur kale icin birebir, 1000 kisilik bir maze’i; hem basket hem de futbol sahasi olarak kullanilan bir ’bingham’i; ikiser sahadan iki tenis kortu; bir futbol sahasi buyuklugunde cim sahasi yani ’plato’su; etiler kapisinda bir toprak sahasi ve tiryakilerin mekani rose garden’iyla insanin her sabah okula gitme ’iskence’sini oldukca azaltan, lise cagindaki ogrencilerinin kisiliginin oturmasinda ve kendilerini kesfetmesinde buyuk pay sahibi olan bir okuldur. bilmem kac dekar agaclari ve cimlik alani da cabasi...

hala ’misyoner’ bir okul olarak gecmekte ama okulun icinde olan biri olarak uzerimde bu amaclarin hicbirini de hissetmedigimi belirtmek isterim.

romeo and julietin disi karakteri, orospu ruhlu insan. hic sevmem hic haz etmem, daha ilk tanistiklari aksam romeo’ya soyledigi replikler yuzunden nefretimi kazanmistir. onu konusturan shakespeare olmasa koca bir hictir de iste william’in hatri var.

onun hakkinda oyle seyler soylemek istiyorum ki. ama kelimeler kifayetsiz kaliyor, terbiyem musaade etmiyor. tam busha gore bir disisleri bakani diyelim, olsun bitsin.