jason windsor

film tadında maçlar çıkartabilen tek takım.maç özetleri film fragmanları gibi.

golleriyle ağlatan adam.her iki tarafı da.

(bkz: uuu beybi)
türkiyemiz maçlarını tam anlamıyla bu şekilde kazanmaya devam etmektedir.nice uuu beybilere.

hayatin film şeridi gibi gözün önünden geçmeden alınması gereken bir ödüldür.

komşusu diye çiki çiki denen ilginç şarkıya bile oy gelen, komşu komşu oylama yapılan, her sene savaşlar olup komşular değişmediğine göre neden hala oylama yapıldığını anlayamadığımız yarışma.

sanki penaltılara gitsin diye oynanmış bir 120 dakikadır.gol yemesin diye iki takım da temkini elden bırakmamıştır.hatta her yer temkin temkin olmuştur, futbolcular kasıla kasıla kramp manyağı olmuşlardır.

(bkz: yok böyle bişey)
olsaydı sürekli peşlerinde dolaşmazlardı.

final maçında kendisine göre son penaltıyı atmaya gelirken kaptanlık pazu bandının c harfini herkesin gözüne sokar gibi düzelten bu yüzden de ayağı kaydırılan futbolcudur.

izmirin ilçe yapılmasına rağmen gelişmemiş,kasabanın ötesine geçemeyen, yeni nesili sayesinde de yıllar boyu değişemeyecek ilçesidir.genellikle teksas gibidir.kimin kimi vurduğu belli değildir.hala bazı köylerinde bir kızın elinden tutan gencin o kızla evleneceği durumlarının yaşandığı bir yerdir.

havası ve arada zehirlenen suyu yüzünden zorunlu hizmet kapsamına dahil edilmiş muğla ilçesi.

estetik sevişen ya da sevişmeye çalışan insanların kamera karşısında çatır çatır rol yapması.

en önemli özelliği; bu iki ülkeden birine herhangi bir tehdit unsuru olduğunda ya da savaş durumunda,ortak hareket etmeleridir.bu hükmün neredeyse aynısı nato antlaşmasında da copy paste olarak yer alır.

türk filmlerindeki esas oğlanı dize getirmek için sevgilisini kaçırdıktan sonra,esas oğlanı çağırırlar.esas oğlan kızı sandalyeye bağlı ya da kötü adamın elinde başına silah dayanmış bulur ve bu muhteşem repliği adamın yüzüne çakar.
ya da esas kıza,kötü adam tarafından hunharca davranılırken;esas oğlanın gelip sarf ettiği cümledir.bu cümle sonrasında kötü adam sopa yer.

cengiz aytmatovun gelenekler,aşk,kutsallık konularını irdelediği,bir çırpıda okunan romanıdır.

evde annelerin masanın altına vurarak "aman dunganga geliyor hemen yemeğini ye" demeden önce korkutmak için söylediği dizelerin başkahramanı.

vefat eden birisi içinse daha acı vericidir.sürekli gözünüzün önüne gelmesi,onu son haliyle hatırlamanız,son dedikleri,son arzuları,son gözlerindeki ifade,son nefesten önceki son gülümsemesi...

amerika’daki şirketlerin çok düşük seviyedeki mali güçleri,bankaların kurulmasından beri doğru düzgün yasalarla temellerinin oturtulmaması, zamanın başkanı hoover’ın ekonomi konusundaki tecrübesizliği sonucunda ortaya çıkan bunalımdır. kara perşembe olarak anılan 24 ekim 1929 perşembe günü borsa dibe vurdu.dünyada yaşanmış olan en büyük kriz 1929 krizi’dir.

kısa edebi eserlerdir.kısa olmalarına rağmen romanlar yazılacak kadar konu içerirler,incelemeleri yapıldığında hikayeden daha uzun notlar çıkarırsınız.diğer bir deyişle; romanların zipli halidir.çıkarım yapıldıkça daha çok bağımlısı olunur.

james joyce’un 1914’de yayınlanan 15 hikayeden oluşan eseri.dublin ve çevresinde yaşayan orta sınıf irlandalılar’ın miliyetçilik hikayeleridir.

(bkz: dubliners)