pink floyd - the wall albümünden.
the happiest days of our lives (waters) 1:20
when we grew up and went to school
there were certain teachers who would
hurt the children in any way they could
"oof!" [someone being hit]
by pouring their derision
upon anything we did
and exposing every weakness
however carefully hidden by the kids
but in the town, it was well known
when they got home at night, their fat and
psychopathic wives would thrash them
within inches of their lives
zararsızca zaman öldürüyorsunuz uzaklardaki otlaklarda
yalnızca hayal meyal farkındasınız havadaki belirgin huzursuzluğun
dikkatli olsanız iyi olur,
çevrede köpekler olabilir.
ürdüne göz gezdirdim ve anladım ki,
hiçbir şey göründüğü gibi değil.
gerçek olmayan tehlikeleri varsayarak ne elde ediyorsunuz?
uysal ve sadık, izliyorsunuz lideri,
iyi döşemeli koridorlardan geçip, çelik vadisine doğru.
ne şaşırtıcı
gözlerinizdeki ölümcül şokun görünüşü
şimdi herşey göründüğü gibi
hayır, kötü bir düş değil bu.
yalnızca hayal meyal farkındasınız havadaki belirgin huzursuzluğun
dikkatli olsanız iyi olur,
çevrede köpekler olabilir.
ürdüne göz gezdirdim ve anladım ki,
hiçbir şey göründüğü gibi değil.
gerçek olmayan tehlikeleri varsayarak ne elde ediyorsunuz?
uysal ve sadık, izliyorsunuz lideri,
iyi döşemeli koridorlardan geçip, çelik vadisine doğru.
ne şaşırtıcı
gözlerinizdeki ölümcül şokun görünüşü
şimdi herşey göründüğü gibi
hayır, kötü bir düş değil bu.
büyük adam, domuz adam, ha ha ne oyuncusun sen.
seni kesesi dolgun kodaman, ha ha ne oyuncusun sen.
ve ne zaman elini kalbinin üzerine koyup yemin etsen
neredeyse gülünç oluyorsun
hemen hemen bir soytarısın
kafan yemliğin içinde
"eşelemeyi sürdürün" diyorsun
semiz çenende domuz lekesi
ne bulmayı umuyorsun?
domuz ağılındayken
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
fakat aslında ağlanacak haldesin sen.
otobüs durağı, fitneci, ha ha ne oyuncusun sen,
becerdin yaşlı kocakarıyı, ha ha ne oyuncusun sen.
kırık camlardan soğuk ışıklar yayıyorsun
neredeyse gülünç oluyorsun,
gülesi geliyor insanın,
çeliğin soğukluğundan hoşlanıyorsun,
incir çekirdeğini bile doldurmaz söylediklerin,
ve çok komiksin elinde tabancan ile.
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
fakat aslında ağlanacak haldesin sen.
hey sen beyaz saray, ha ha ne oyuncusun sen.
seni gidi evcimen şehir faresi, ha ha ne oyuncusun sen.
bizim tepkimizi sokağa dökmemizi engellemeye çalışıyorsun,
neredeyse gerçek bir keyifsin sen
hep sıkı ağızlı ve korkak,
kendini lekelenmiş mi hissediyorsun?
...!...!...!
set çekmelisin zararlı gelgitlere,
ve tümünü içinde saklamalısın,
mary, neredeyse bir keyifsin sen,
mary, neredeyse bir keyifsin sen,
fakat aslında ağlanacak haldesin.
seni kesesi dolgun kodaman, ha ha ne oyuncusun sen.
ve ne zaman elini kalbinin üzerine koyup yemin etsen
neredeyse gülünç oluyorsun
hemen hemen bir soytarısın
kafan yemliğin içinde
"eşelemeyi sürdürün" diyorsun
semiz çenende domuz lekesi
ne bulmayı umuyorsun?
domuz ağılındayken
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
fakat aslında ağlanacak haldesin sen.
otobüs durağı, fitneci, ha ha ne oyuncusun sen,
becerdin yaşlı kocakarıyı, ha ha ne oyuncusun sen.
kırık camlardan soğuk ışıklar yayıyorsun
neredeyse gülünç oluyorsun,
gülesi geliyor insanın,
çeliğin soğukluğundan hoşlanıyorsun,
incir çekirdeğini bile doldurmaz söylediklerin,
ve çok komiksin elinde tabancan ile.
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
neredeyse gülünç oluyorsun,
fakat aslında ağlanacak haldesin sen.
hey sen beyaz saray, ha ha ne oyuncusun sen.
seni gidi evcimen şehir faresi, ha ha ne oyuncusun sen.
bizim tepkimizi sokağa dökmemizi engellemeye çalışıyorsun,
neredeyse gerçek bir keyifsin sen
hep sıkı ağızlı ve korkak,
kendini lekelenmiş mi hissediyorsun?
...!...!...!
set çekmelisin zararlı gelgitlere,
ve tümünü içinde saklamalısın,
mary, neredeyse bir keyifsin sen,
mary, neredeyse bir keyifsin sen,
fakat aslında ağlanacak haldesin.
çılgın olmalısın ve gerçekten ihtiyacın olmalı.
parmak üçlarının uçlarında uyumalısın ve sokağa çıktığında
ayırt edebilmelisin kolay avı gözlerin kapalı.
ve sonra sessizce sürüklenerek rüzgarla birlikte gözden yitene dek,
saldırmalısın tam anında düşünmeksizin.
ve bir süre sonra, onları etkilemeye çalışabilirsin,
örneğin bir kulüp gravatı ve sert bir el sıkış,
gözlerinde emin bir bakış ve sahte bir gülümseme.
güvenmeli sana yalan söylediğin insanlar
böylece sırtlarını döndüklerinde
bıçağı saplamak için fırsat geçecek eline
sürdürmelisin bir gözünle omzunun üstünde geriye bakmayı.
biliyorsun yaşlandıkça gitgide daha da zor olacağını.
ve en sonunda, herşeyini toparlayıp güneye uçacaksın,
kafanı kuma gömeceksin,
tıpkı yaşlı ve kederli bir adam gibi,
yapayalnız ve kanserden ölmek üzere olan.
ve kontrolünü yitirdiğinde, ne ettiysen onu biçeceksin.
ve korku büyüdükçe kan pıhtılaşır ve taşa dönüşür.
ve artık çok geçtir kurtulmak için eskiden taşıdığın güçlü imajdan.
öyleyse iyi bat, aşağı inerken yalnız başına.
sürüklenerek bir taş ile.
itiraf etmeliyim kafamın biraz karışık olduğunu.
bazen bana sanki yalnızca kullanılıyormuşum gibi geliyor.
uyanık kalmalıyım, çabalayıp silkinmeliyim beni saran bu sıkıntıdan
vazgeçersem eğer davamdan,
nasıl bulabilirim çıkışı bu labirentin içinden?
sağır, dilsiz ve kör, inanmış gibi görünmeyi sürdür
herkesin kurban edebileceğine
ve hiçkimsenin gerçek bir dostu olmadığına,
ve yapılması gereken şeyin, kazananı dışlamak olduğunu sanıyorsun,
ve herşey çıplak güneşin altında gerçekleşti,
ve sen yürekten inanıyorsun herkesin katil olduğuna.
acılarla dolu bir evde doğmuş olan,
hayranlarına küfretmeyi öğrenen,
cahil hizmetkarlar tarafından incitilen,
tasma ve zincire uyum sağlamış olan,
tribünde kendisine yer ayrılan,
sürüsünden ayrılan,
evinde kendini bir yabancı gibi hisseden,
sonunda karaya oturan,
telefonunun başında ölü bulunan,
ya da taşla aşağı sürüklenen.
parmak üçlarının uçlarında uyumalısın ve sokağa çıktığında
ayırt edebilmelisin kolay avı gözlerin kapalı.
ve sonra sessizce sürüklenerek rüzgarla birlikte gözden yitene dek,
saldırmalısın tam anında düşünmeksizin.
ve bir süre sonra, onları etkilemeye çalışabilirsin,
örneğin bir kulüp gravatı ve sert bir el sıkış,
gözlerinde emin bir bakış ve sahte bir gülümseme.
güvenmeli sana yalan söylediğin insanlar
böylece sırtlarını döndüklerinde
bıçağı saplamak için fırsat geçecek eline
sürdürmelisin bir gözünle omzunun üstünde geriye bakmayı.
biliyorsun yaşlandıkça gitgide daha da zor olacağını.
ve en sonunda, herşeyini toparlayıp güneye uçacaksın,
kafanı kuma gömeceksin,
tıpkı yaşlı ve kederli bir adam gibi,
yapayalnız ve kanserden ölmek üzere olan.
ve kontrolünü yitirdiğinde, ne ettiysen onu biçeceksin.
ve korku büyüdükçe kan pıhtılaşır ve taşa dönüşür.
ve artık çok geçtir kurtulmak için eskiden taşıdığın güçlü imajdan.
öyleyse iyi bat, aşağı inerken yalnız başına.
sürüklenerek bir taş ile.
itiraf etmeliyim kafamın biraz karışık olduğunu.
bazen bana sanki yalnızca kullanılıyormuşum gibi geliyor.
uyanık kalmalıyım, çabalayıp silkinmeliyim beni saran bu sıkıntıdan
vazgeçersem eğer davamdan,
nasıl bulabilirim çıkışı bu labirentin içinden?
sağır, dilsiz ve kör, inanmış gibi görünmeyi sürdür
herkesin kurban edebileceğine
ve hiçkimsenin gerçek bir dostu olmadığına,
ve yapılması gereken şeyin, kazananı dışlamak olduğunu sanıyorsun,
ve herşey çıplak güneşin altında gerçekleşti,
ve sen yürekten inanıyorsun herkesin katil olduğuna.
acılarla dolu bir evde doğmuş olan,
hayranlarına küfretmeyi öğrenen,
cahil hizmetkarlar tarafından incitilen,
tasma ve zincire uyum sağlamış olan,
tribünde kendisine yer ayrılan,
sürüsünden ayrılan,
evinde kendini bir yabancı gibi hisseden,
sonunda karaya oturan,
telefonunun başında ölü bulunan,
ya da taşla aşağı sürüklenen.
bana ne olduğunu umursasaydın eğer,
ve ben de umursasaydım seni,
zikzaklar çizerek geçerdik üzüntü ve acılardan.
ara sıra yukarıya göz atarak yağmurun altından,
merak ederek hangi pis heriflerin suçlu olduğunu,
ve yolunu gözleyerek uçan domuzların.
biliyorsun ki sana ne olduğunu umursuyorum,
ve biliyorum ki sen de beni umursuyorsun,
bu nedenle yalnız hissetmiyorum kendimi,
ve hissetmiyorum taşın ağırlığını,
artık güvenli bir yer buldum
gömmek için kemiğimi,
ve bir ahmak bile bilir köpeğin bir eve gereksinimi olduğunu,
korunabilmek için uçan domuzlardan.
ve ben de umursasaydım seni,
zikzaklar çizerek geçerdik üzüntü ve acılardan.
ara sıra yukarıya göz atarak yağmurun altından,
merak ederek hangi pis heriflerin suçlu olduğunu,
ve yolunu gözleyerek uçan domuzların.
biliyorsun ki sana ne olduğunu umursuyorum,
ve biliyorum ki sen de beni umursuyorsun,
bu nedenle yalnız hissetmiyorum kendimi,
ve hissetmiyorum taşın ağırlığını,
artık güvenli bir yer buldum
gömmek için kemiğimi,
ve bir ahmak bile bilir köpeğin bir eve gereksinimi olduğunu,
korunabilmek için uçan domuzlardan.
pink floyd - animals albümünden.
sheep (waters) 10:19
harmlessly passing your time in the grassland away;
only dimly aware of a certain unease in the air.
you better watch out,
there may be dogs about
ive looked over jordan, and i have seen
things are not what they seem.
what do you get for pretending the dangers not real.
meek and obedient you follow the leader
down well trodden corridors into the valley of steel.
what a surprise!
a look of terminal shock in your eyes.
now things are really what they seem.
no, this is no bad dream.
the lord is my shepherd, i shall not want
he makes me down to lie
through pastures green he leadeth me the silent waters by.
with bright knives he releaseth my soul.
he maketh me to hang on hooks in high places.
he converteth me to lamb cutlets,
for lo, he hath great power, and great hunger.
when cometh the day we lowly ones,
through quiet reflection, and great dedication
master the art of karate,
lo, we shall rise up,
and then well make the buggers eyes water.
bleating and babbling i fell on his neck with a scream.
wave upon wave of demented avengers
march cheerfully out of obscurity into the dream.
have you heard the news?
the dogs are dead!
you better stay home
and do as youre told.
get out of the road if you want to grow old.
sheep (waters) 10:19
harmlessly passing your time in the grassland away;
only dimly aware of a certain unease in the air.
you better watch out,
there may be dogs about
ive looked over jordan, and i have seen
things are not what they seem.
what do you get for pretending the dangers not real.
meek and obedient you follow the leader
down well trodden corridors into the valley of steel.
what a surprise!
a look of terminal shock in your eyes.
now things are really what they seem.
no, this is no bad dream.
the lord is my shepherd, i shall not want
he makes me down to lie
through pastures green he leadeth me the silent waters by.
with bright knives he releaseth my soul.
he maketh me to hang on hooks in high places.
he converteth me to lamb cutlets,
for lo, he hath great power, and great hunger.
when cometh the day we lowly ones,
through quiet reflection, and great dedication
master the art of karate,
lo, we shall rise up,
and then well make the buggers eyes water.
bleating and babbling i fell on his neck with a scream.
wave upon wave of demented avengers
march cheerfully out of obscurity into the dream.
have you heard the news?
the dogs are dead!
you better stay home
and do as youre told.
get out of the road if you want to grow old.
pink floyd - animals albümünden.
pigs (three different ones) (waters) 11:26
big man, pig man, ha ha charade you are.
you well heeled big wheel, ha ha charade you are.
and when your hand is on your heart,
youre nearly a good laugh,
almost a joker,
with your head down in the pig bin,
saying "keep on digging."
pig stain on your fat chin.
what do you hope to find.
when youre down in the pig mine.
youre nearly a laugh,
youre nearly a laugh
but youre really a cry.
bus stop rat bag, ha ha charade you are.
you fucked up old hag, ha ha charade you are.
you radiate cold shafts of broken glass.
youre nearly a good laugh,
almost worth a quick grin.
you like the feel of steel,
youre hot stuff with a hatpin,
and good fun with a hand gun.
youre nearly a laugh,
youre nearly a laugh
but youre really a cry.
hey you, whitehouse,
ha ha charade you are.
you house proud town mouse,
ha ha charade you are
youre trying to keep our feelings off the street.
youre nearly a real treat,
all tight lips and cold feet
and do you feel abused?
.....! .....! .....! .....!
you gotta stem the evil tide,
and keep it all on the inside.
mary youre nearly a treat,
mary youre nearly a treat
but youre really a cry.
pigs (three different ones) (waters) 11:26
big man, pig man, ha ha charade you are.
you well heeled big wheel, ha ha charade you are.
and when your hand is on your heart,
youre nearly a good laugh,
almost a joker,
with your head down in the pig bin,
saying "keep on digging."
pig stain on your fat chin.
what do you hope to find.
when youre down in the pig mine.
youre nearly a laugh,
youre nearly a laugh
but youre really a cry.
bus stop rat bag, ha ha charade you are.
you fucked up old hag, ha ha charade you are.
you radiate cold shafts of broken glass.
youre nearly a good laugh,
almost worth a quick grin.
you like the feel of steel,
youre hot stuff with a hatpin,
and good fun with a hand gun.
youre nearly a laugh,
youre nearly a laugh
but youre really a cry.
hey you, whitehouse,
ha ha charade you are.
you house proud town mouse,
ha ha charade you are
youre trying to keep our feelings off the street.
youre nearly a real treat,
all tight lips and cold feet
and do you feel abused?
.....! .....! .....! .....!
you gotta stem the evil tide,
and keep it all on the inside.
mary youre nearly a treat,
mary youre nearly a treat
but youre really a cry.
pink floyd - animals albümünden.
dogs (waters, gilmour) 17:06
you gotta be crazy, you gotta have a real need.
you gotta sleep on your toes, and when youre on the street,
you gotta be able to pick out the easy meat with your eyes closed.
and then moving in silently, down wind and out of sight,
you gotta strike when the moment is right without thinking.
and after a while, you can work on points for style.
like the club tie, and the firm handshake,
a certain look in the eye and an easy smile.
you have to be trusted by the people that you lie to,
so that when they turn their backs on you,
youll get the chance to put the knife in.
you gotta keep one eye looking over your shoulder.
you know its going to get harder, and harder, and harder as you
get older.
and in the end youll pack up and fly down south,
hide your head in the sand,
just another sad old man,
all alone and dying of cancer.
and when you loose control, youll reap the harvest you have sown.
and as the fear grows, the bad blood slows and turns to stone.
and its too late to lose the weight you used to need to throw
around.
so have a good drown, as you go down, all alone,
dragged down by the stone.
i gotta admit that im a little bit confused.
sometimes it seems to me as if im just being used.
gotta stay awake, gotta try and shake off this creeping malaise.
if i dont stand my own ground, how can i find my way out of this
maze?
deaf, dumb, and blind, you just keep on pretending
that everyones expendable and no-one has a real friend.
and it seems to you the thing to do would be to isolate the winner
and everythings done under the sun,
and you believe at heart, everyones a killer.
who was born in a house full of pain.
who was trained not to spit in the fan.
who was told what to do by the man.
who was broken by trained personnel.
who was fitted with collar and chain.
who was given a pat on the back.
who was breaking away from the pack.
who was only a stranger at home.
who was ground down in the end.
who was found dead on the phone.
who was dragged down by the stone.
dogs (waters, gilmour) 17:06
you gotta be crazy, you gotta have a real need.
you gotta sleep on your toes, and when youre on the street,
you gotta be able to pick out the easy meat with your eyes closed.
and then moving in silently, down wind and out of sight,
you gotta strike when the moment is right without thinking.
and after a while, you can work on points for style.
like the club tie, and the firm handshake,
a certain look in the eye and an easy smile.
you have to be trusted by the people that you lie to,
so that when they turn their backs on you,
youll get the chance to put the knife in.
you gotta keep one eye looking over your shoulder.
you know its going to get harder, and harder, and harder as you
get older.
and in the end youll pack up and fly down south,
hide your head in the sand,
just another sad old man,
all alone and dying of cancer.
and when you loose control, youll reap the harvest you have sown.
and as the fear grows, the bad blood slows and turns to stone.
and its too late to lose the weight you used to need to throw
around.
so have a good drown, as you go down, all alone,
dragged down by the stone.
i gotta admit that im a little bit confused.
sometimes it seems to me as if im just being used.
gotta stay awake, gotta try and shake off this creeping malaise.
if i dont stand my own ground, how can i find my way out of this
maze?
deaf, dumb, and blind, you just keep on pretending
that everyones expendable and no-one has a real friend.
and it seems to you the thing to do would be to isolate the winner
and everythings done under the sun,
and you believe at heart, everyones a killer.
who was born in a house full of pain.
who was trained not to spit in the fan.
who was told what to do by the man.
who was broken by trained personnel.
who was fitted with collar and chain.
who was given a pat on the back.
who was breaking away from the pack.
who was only a stranger at home.
who was ground down in the end.
who was found dead on the phone.
who was dragged down by the stone.
pink floyd - animals albümünden.
pigs on the wing (part one) (waters) 1:24
if you didnt care what happened to me,
and i didnt care for you,
we would zig zag our way through the boredom and pain
occasionally glancing up through the rain.
wondering which of the buggars to blame
and watching for pigs on the wing.
pigs on the wing (part two) (waters) 1:27
you know that i care what happens to you,
and i know that you care for me.
so i dont feel alone,
or the weight of the stone,
now that ive found somewhere safe
to bury my bone.
and any fool knows a dog needs a home,
a shelter from pigs on the wing.
pigs on the wing (part one) (waters) 1:24
if you didnt care what happened to me,
and i didnt care for you,
we would zig zag our way through the boredom and pain
occasionally glancing up through the rain.
wondering which of the buggars to blame
and watching for pigs on the wing.
pigs on the wing (part two) (waters) 1:27
you know that i care what happens to you,
and i know that you care for me.
so i dont feel alone,
or the weight of the stone,
now that ive found somewhere safe
to bury my bone.
and any fool knows a dog needs a home,
a shelter from pigs on the wing.
tüm dokundukların
tüm gördüklerin
tüm tattıkların
tüm hissettiklerin
tüm sevdiklerin
tüm nefret ettiklerin
tüm kuşkulandıkların
tüm korudukların
tüm verdiklerin
tüm pay ettiklerin
tüm satın aldıkların
dilendiklerin, ödünç aldıkların ya da çaldıkların
tüm yarattıkların
tüm yok ettiklerin
tüm yaptıkların
tüm söylediklerin
tüm yediklerin
tanıştığın herkes
tüm küçümsediklerin
kavga ettiğin herkes
tüm şu andakiler
tüm geçmiştekiler
tüm gelecektekiler
ve güneşin altında her şey uyum içinde
fakat güneş örtülmüş ay tarafından
tüm gördüklerin
tüm tattıkların
tüm hissettiklerin
tüm sevdiklerin
tüm nefret ettiklerin
tüm kuşkulandıkların
tüm korudukların
tüm verdiklerin
tüm pay ettiklerin
tüm satın aldıkların
dilendiklerin, ödünç aldıkların ya da çaldıkların
tüm yarattıkların
tüm yok ettiklerin
tüm yaptıkların
tüm söylediklerin
tüm yediklerin
tanıştığın herkes
tüm küçümsediklerin
kavga ettiğin herkes
tüm şu andakiler
tüm geçmiştekiler
tüm gelecektekiler
ve güneşin altında her şey uyum içinde
fakat güneş örtülmüş ay tarafından
deli çimlerin üstünde
deli çimlerin üstünde
anımsayarak oyunları ve papatya taçlarını ve kahkahaları
delilerin yollarını sürdürmeleri sağlanmalı
deli salonda
deliler benim salonumda
onların katlanmış yüzleriyle dolu olan gazeteler yerlerde
ve gazeteci çocuk yenilerini getiriyor her gün
ve eğer baraj dayanamaz yıkılırsa zamanından yıllar önce
ve eğer barınacak yer yoksa tepede
ve eğer başın da çatlarsa karanlık tehlikeli önsezilerde
göreceğim seni ayın karanlık yüzünde
deli kafamın içinde
deli kafamın içinde
kaldırıyorsun bıçağı değişimi sağlıyorsun
şekilden şekile sokuyorsun beni aklım başıma gelene dek
kilitliyorsun kapıyı
ve fırlatıp atıyorsun anahtarı
biri var kafamın içinde ama o ben değilim
ve eğer bulut yarılırsa, gök gürlerse kulağında
bağırırsın ve sanki kimse duymaz seni
ve eğer içinde yer aldığın orkestra farklı ezgiler çalmaya başlarsa
göreceğim seni ayın karanlık yüzünde
deli çimlerin üstünde
anımsayarak oyunları ve papatya taçlarını ve kahkahaları
delilerin yollarını sürdürmeleri sağlanmalı
deli salonda
deliler benim salonumda
onların katlanmış yüzleriyle dolu olan gazeteler yerlerde
ve gazeteci çocuk yenilerini getiriyor her gün
ve eğer baraj dayanamaz yıkılırsa zamanından yıllar önce
ve eğer barınacak yer yoksa tepede
ve eğer başın da çatlarsa karanlık tehlikeli önsezilerde
göreceğim seni ayın karanlık yüzünde
deli kafamın içinde
deli kafamın içinde
kaldırıyorsun bıçağı değişimi sağlıyorsun
şekilden şekile sokuyorsun beni aklım başıma gelene dek
kilitliyorsun kapıyı
ve fırlatıp atıyorsun anahtarı
biri var kafamın içinde ama o ben değilim
ve eğer bulut yarılırsa, gök gürlerse kulağında
bağırırsın ve sanki kimse duymaz seni
ve eğer içinde yer aldığın orkestra farklı ezgiler çalmaya başlarsa
göreceğim seni ayın karanlık yüzünde
pink floyd - dark side of the moon albümünden.
brain damage
(waters) 3:50
the lunatic is on the grass.
the lunatic is on the grass.
remembering games and daisy chains and laughs.
got to keep the loonies on the path.
the lunatic is in the hall.
the lunatics are in my hall.
the paper holds their folded faces to the floor
and every day the paper boy brings more.
and if the dam breaks open many years too soon
and if there is no room upon the hill
and if your head explodes with dark forebodings too
ill see you on the dark side of the moon.
the lunatic is in my head.
the lunatic is in my head
you raise the blade, you make the change
you re-arrange me til im sane.
you lock the door
and throw away the key
theres someone in my head but its not me.
and if the cloud bursts, thunder in your ear
you shout and no one seems to hear.
and if the band youre in starts playing different tunes
ill see you on the dark side of the moon.
"i cant think of anything to say except...
i think its marvelous! hahaha!"
brain damage
(waters) 3:50
the lunatic is on the grass.
the lunatic is on the grass.
remembering games and daisy chains and laughs.
got to keep the loonies on the path.
the lunatic is in the hall.
the lunatics are in my hall.
the paper holds their folded faces to the floor
and every day the paper boy brings more.
and if the dam breaks open many years too soon
and if there is no room upon the hill
and if your head explodes with dark forebodings too
ill see you on the dark side of the moon.
the lunatic is in my head.
the lunatic is in my head
you raise the blade, you make the change
you re-arrange me til im sane.
you lock the door
and throw away the key
theres someone in my head but its not me.
and if the cloud bursts, thunder in your ear
you shout and no one seems to hear.
and if the band youre in starts playing different tunes
ill see you on the dark side of the moon.
"i cant think of anything to say except...
i think its marvelous! hahaha!"
bizler ve onlar
ve topu topu, sıradan insanlarız yalnızca
ben ve sen
yalnızca tanrı biliyor ki bu değildi bizim yapmak istediğimiz
ileri diye haykırdı o geriden
ve öldü ön saftaki asker
ve general oturdu, harita üzerinde çizgiler
yer değiştirdibir yandan öte yana
siyah ve mavi
ve kim bilebilir neyin ne, kimin kim olduğunu
yukarı ve aşağı
ve sonunda yalnızca daire ve daire
duymadınız mı bunun sözcüklerin savaşı olduğunu
diye haykırdı posta eri
dinle evlat, dedi silahlı adam
yer var içeride senin için
aşağı va dışarı
elden ne gelir, ondan bol miktarda var civarda
onunla, onsuz
ve kim inkar edebilir savaşın tümüyle bu yüzden olduğunu
alışılmışın dışında yoğun bir gün
ve şimdi anlıyorum ki
paha biçilmez olduğu için çay ve bir dilim ekmek
öldü yaşlı adam
ve topu topu, sıradan insanlarız yalnızca
ben ve sen
yalnızca tanrı biliyor ki bu değildi bizim yapmak istediğimiz
ileri diye haykırdı o geriden
ve öldü ön saftaki asker
ve general oturdu, harita üzerinde çizgiler
yer değiştirdibir yandan öte yana
siyah ve mavi
ve kim bilebilir neyin ne, kimin kim olduğunu
yukarı ve aşağı
ve sonunda yalnızca daire ve daire
duymadınız mı bunun sözcüklerin savaşı olduğunu
diye haykırdı posta eri
dinle evlat, dedi silahlı adam
yer var içeride senin için
aşağı va dışarı
elden ne gelir, ondan bol miktarda var civarda
onunla, onsuz
ve kim inkar edebilir savaşın tümüyle bu yüzden olduğunu
alışılmışın dışında yoğun bir gün
ve şimdi anlıyorum ki
paha biçilmez olduğu için çay ve bir dilim ekmek
öldü yaşlı adam
para, çek git
daha yüksek maaşlı bir iş bul ve kendini iyi hisset
para, uçucudur o
tut onu iki elinle ve sakla
yeni araba, havyar ve yıldız düşleri için
sanırım kendime bir futbol takımı alacağım
para, geri dön
iyiyim jack (jack para anlamında) çek elini para istifimden
para, bir şanstır o
sakın verme bana o insanı melek yüzlü yapan pisliği
içindeyim birinci sınıf seyyar hi-fi setimin
ve sanırım bir lear jete ihtiyacım var
para, bir suçtur o
eşit olarak paylaşılan, fakat benim pastamdan bir dilim almayın sakın
para, derler ki
kaynağıdır günümüzdeki tüm kötülüklerin
fakat maaşınıza zam isterseniz eğer, şaşırtıcı olmaz onların
zırnık koklatmamaları
daha yüksek maaşlı bir iş bul ve kendini iyi hisset
para, uçucudur o
tut onu iki elinle ve sakla
yeni araba, havyar ve yıldız düşleri için
sanırım kendime bir futbol takımı alacağım
para, geri dön
iyiyim jack (jack para anlamında) çek elini para istifimden
para, bir şanstır o
sakın verme bana o insanı melek yüzlü yapan pisliği
içindeyim birinci sınıf seyyar hi-fi setimin
ve sanırım bir lear jete ihtiyacım var
para, bir suçtur o
eşit olarak paylaşılan, fakat benim pastamdan bir dilim almayın sakın
para, derler ki
kaynağıdır günümüzdeki tüm kötülüklerin
fakat maaşınıza zam isterseniz eğer, şaşırtıcı olmaz onların
zırnık koklatmamaları
sıradan bir günü oluşturan anları sayarak
zamanı parçalarsın, kolaycacık harcarsın
doğduğun topraklarda bir parça toprağın üstünde dolanarak
sana yol gösterecek birini, birşeyi bekleyerek.
yoruldun eve kapanıp yağmuru seyretmekten ve güneşte mayışmaktan
daha gençsin ve yaşam uzun, harcayacak vaktin var bugün
ve bir gün bakmışsın ki on yılı bırakmışsın ardında
kimse söylemez sana koşacağın yeri, başlama işaretini kaçırmışsın.
ve koşarsın koşarsın güneşi yakalamak için ama güneş batmakta
ve dolanmakta tekrar sana görünmek için
güneş aynı güneş aslında ama sen yaşlısın artık
bir nefeslik ömrün var ve bir gün daha yakınsın ölüme
gittikçe kısalmakta yıllar, vakit bulamayacağız galiba
tasarılar ya sıfır ya da yarım sayfa karalama
umutsuzluğa sarılarak avarelik etmek ingilizlere özgüdür
vakit geçti bitti şarkı, söyleyeceklerim bitmedi ama.
evdeyim, evdeyim yine
seviyorum burda olmayı fırsat buldukça
eve döndüğümde üşümüş ve yorgun
iyi geliyor kemiklerimi ısıtmak ateşin başında
uzakta çayırların ötesinde
ağır ağır çalan demir çan
çağırıyor insanları dizleri üzerine çökmeye
duymak için kısık sesli o sihirli sözleri.
zamanı parçalarsın, kolaycacık harcarsın
doğduğun topraklarda bir parça toprağın üstünde dolanarak
sana yol gösterecek birini, birşeyi bekleyerek.
yoruldun eve kapanıp yağmuru seyretmekten ve güneşte mayışmaktan
daha gençsin ve yaşam uzun, harcayacak vaktin var bugün
ve bir gün bakmışsın ki on yılı bırakmışsın ardında
kimse söylemez sana koşacağın yeri, başlama işaretini kaçırmışsın.
ve koşarsın koşarsın güneşi yakalamak için ama güneş batmakta
ve dolanmakta tekrar sana görünmek için
güneş aynı güneş aslında ama sen yaşlısın artık
bir nefeslik ömrün var ve bir gün daha yakınsın ölüme
gittikçe kısalmakta yıllar, vakit bulamayacağız galiba
tasarılar ya sıfır ya da yarım sayfa karalama
umutsuzluğa sarılarak avarelik etmek ingilizlere özgüdür
vakit geçti bitti şarkı, söyleyeceklerim bitmedi ama.
evdeyim, evdeyim yine
seviyorum burda olmayı fırsat buldukça
eve döndüğümde üşümüş ve yorgun
iyi geliyor kemiklerimi ısıtmak ateşin başında
uzakta çayırların ötesinde
ağır ağır çalan demir çan
çağırıyor insanları dizleri üzerine çökmeye
duymak için kısık sesli o sihirli sözleri.
solukla, solukla havayı
korkma umursamaktan
git, ama terk etme beni
bak etrafıma ve seç kendi toprağını
yaşamın boyunca ve uçabildiğin tüm yükseklikler
ve dağıtacağın gülücükler ve akıtacağın göz yaşları
ve tüm dokundukların ve tüm güldüklerin
budur işte tüm yaşayıp yaşayacağın
koş tavşan koş
kaz o çukuru, unut güneşi
ve sonunda işin bitince
oturma sakın, zamanıdır bir tane daha kazmanın
yaşamın boyunca ve uçabildiğin yükseklikler
fakat ancak gelgitle sürüklenirsen eğer
ve korursan dengeni en büyük dalganın üstünde
koşarsın erken bir ölüme doğru.
korkma umursamaktan
git, ama terk etme beni
bak etrafıma ve seç kendi toprağını
yaşamın boyunca ve uçabildiğin tüm yükseklikler
ve dağıtacağın gülücükler ve akıtacağın göz yaşları
ve tüm dokundukların ve tüm güldüklerin
budur işte tüm yaşayıp yaşayacağın
koş tavşan koş
kaz o çukuru, unut güneşi
ve sonunda işin bitince
oturma sakın, zamanıdır bir tane daha kazmanın
yaşamın boyunca ve uçabildiğin yükseklikler
fakat ancak gelgitle sürüklenirsen eğer
ve korursan dengeni en büyük dalganın üstünde
koşarsın erken bir ölüme doğru.
pink floyd - dark side of the moon albümünden.
speak to me
(mason) 1:16
"ive been mad for fucking years, absolutely years, been over the edge for yonks, been working me buns off for bands..."
"ive always been mad, i know ive been mad, like the
most of us...very hard to explain why youre mad, even if youre not mad..."
(instrumental)
speak to me
(mason) 1:16
"ive been mad for fucking years, absolutely years, been over the edge for yonks, been working me buns off for bands..."
"ive always been mad, i know ive been mad, like the
most of us...very hard to explain why youre mad, even if youre not mad..."
(instrumental)
pink floyd - obscured by clouds albümünden.
stay (wright, waters) 4:05
stay and help me to end the day.
and if you dont mind,
well break a bottle of wine.
stick around and maybe well put one down,
because i wanna find what lies behind those eyes.
midnight blue burning gold.
a yellow moon is growing cold.
i rise, looking through my morning eyes,
surprised to find you by my side.
rack my brain to try to remember your name
to find the words to tell you good-bye.
morning dues.
newborn day.
midnight blue turned to gray.
midnight blue burning gold.
a yellow moon is growing cold.
stay (wright, waters) 4:05
stay and help me to end the day.
and if you dont mind,
well break a bottle of wine.
stick around and maybe well put one down,
because i wanna find what lies behind those eyes.
midnight blue burning gold.
a yellow moon is growing cold.
i rise, looking through my morning eyes,
surprised to find you by my side.
rack my brain to try to remember your name
to find the words to tell you good-bye.
morning dues.
newborn day.
midnight blue turned to gray.
midnight blue burning gold.
a yellow moon is growing cold.
pink floyd - obscured by clouds albümünden.
free four (waters) 4:15
the memories of a man in his old age
are the deeds of a man in his prime.
you shuffle in gloom of the sickroom
and talk to yourself as you die.
life is a short, warm moment
and death is a long cold rest.
you get your chance to try in the twinkling of an eye:
eighty years, with luck, or even less.
so all aboard for the american tour,
and maybe youll make it to the top.
and mind how you go, and i can tell you, cause i know
you may find it hard to get off.
you are the angel of death
and i am the dead mans son.
and he was buried like a mole in a fox hole.
and everyone is still in the run.
and who is the master of fox hounds?
and who says the hunt has begun?
and who calls the tune in the courtroom?
and who beats the funeral drum?
the memories of a man in his old age
are the deeds of a man in his prime.
you shuffle in gloom in the sickroom
and talk to yourself till you die.
free four (waters) 4:15
the memories of a man in his old age
are the deeds of a man in his prime.
you shuffle in gloom of the sickroom
and talk to yourself as you die.
life is a short, warm moment
and death is a long cold rest.
you get your chance to try in the twinkling of an eye:
eighty years, with luck, or even less.
so all aboard for the american tour,
and maybe youll make it to the top.
and mind how you go, and i can tell you, cause i know
you may find it hard to get off.
you are the angel of death
and i am the dead mans son.
and he was buried like a mole in a fox hole.
and everyone is still in the run.
and who is the master of fox hounds?
and who says the hunt has begun?
and who calls the tune in the courtroom?
and who beats the funeral drum?
the memories of a man in his old age
are the deeds of a man in his prime.
you shuffle in gloom in the sickroom
and talk to yourself till you die.
pink floyd - obscured by clouds albümünden.
childhoods end (gilmour) 4:31
you shout in your sleep.
perhaps the price is just too steep.
is your conscience at rest
if once put to the test?
you awake with a start
to just the beating of your heart.
just one man beneath the sky,
just two ears, just two eyes.
you set sail across the sea
of long past thoughts and memories.
childhoods end, your fantasies
merge with harsh realities.
and then as the sail is hoist,
you find your eyes are growing moist.
all the fears never voiced
say you have to make your final choice.
who are you and who am i
to say we know the reason why?
some are born; some men die
beneath one infinite sky.
therell be war, therell be peace.
but everything one day will cease.
all the iron turned to rust;
all the proud men turned to dust.
and so all things, time will mend.
so this song will end.
childhoods end (gilmour) 4:31
you shout in your sleep.
perhaps the price is just too steep.
is your conscience at rest
if once put to the test?
you awake with a start
to just the beating of your heart.
just one man beneath the sky,
just two ears, just two eyes.
you set sail across the sea
of long past thoughts and memories.
childhoods end, your fantasies
merge with harsh realities.
and then as the sail is hoist,
you find your eyes are growing moist.
all the fears never voiced
say you have to make your final choice.
who are you and who am i
to say we know the reason why?
some are born; some men die
beneath one infinite sky.
therell be war, therell be peace.
but everything one day will cease.
all the iron turned to rust;
all the proud men turned to dust.
and so all things, time will mend.
so this song will end.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?