çinlilere göre makarna ve çorbadan ibaret olan şey.
bülent ersoylu reklamlarından sonra satışları düşmüş.
insanlar iğrendi içecekten haklı olarak...
insanlar iğrendi içecekten haklı olarak...
depresyondan çıkıp eski çıkışını yakalamaya çalıştı. başarmış sanırım. çünkü internette ismi en çok arananların içerisinde birinci olmuş.
geçmişten günümüze dek vahametini koruyarak ulaşmış ilkokul döneminden tutun da üniversite sıralarına kadar taşınan sorunsal. ama ben ilkokul dönemini anlatıcam, uuu beybi en çok hareketi o dönem yaşıyormuşum demek ki...
ilkokul birinci sınıfta daha yazı yazıp insanlarla iletişim kurmanın medeni yollarını yeni yeni keşfedip okuma bayramında elman kırmızıya boyanıp yakana kırmızı kurdele iliştirilene dek bir çok sorunsal yaşarsınız. korkudan altına işeme sorunsalı, yazıp okuyamama sorunsalı, sınıfı sevmeme sorunsalı, sınıfın seni sevmeme sorunsalı, arkadaşını diğer zilliden kıskanma sorunsalı da sorunsalı. bitmez bunlar. en önemlisine gel sen, sınıfın en çalışkan ve güzel kızı sorunsalı. entryi okuyan kişi erkeksen, bu konu seni zerrece bağlamaz; ama eğer bir kızsan mutlaka ki mutlaka bunun kıyısından geçmiş ya da en geniş şekliyle bu durumun aynısını yaşayan biri olabilirsin.
sınıfın en çalışkan ve güzel kızı, bu entryi okuyanlardan biri isen, bu yazıları kıçına monte et güzelim.
her neyse, gülferi diye bir kız vardı. ilkokul birinci sınıftan taa dördüncü sınıfa kadar bu kaşarı çektim ben. evet, kaşar baştan kokar arkadaş. birinci sınıfta bile bunu olmayı başarabildiyse ne mutlu kukular ona.
saçlarını her tenefüste tarardı, ama bir de güzel parlardı ki sormayın! yüksek sesle konuşurdu, egosunu inşaa etmeye başlamıştı mal. ama biz de ne ezikmişiz ki izin verirmişiz onun kendisini şişirmesine. velhasıl kelam, bu kız yanında tuğçe diye bir sarışın kız vardı, sırada yanyana düşmüşler birbirlerini çok sevip "kanka" olmuşlardı. bir gün ellerini pergelle delip kanlarını akıtıp birleştirirken görmüştüm, o anda anladım ayrılmaz ikili olduklarını.
bu arada hepatit c’li olsa en yakın arkadaşın, yine de elini kesip kanını birleştirir miydim acaba? pisliğin tekiyim ya da belki sağlık düşkünü: hayır!
neyse bu mallar birleşince daha da güçlendiler, sınıfın erkeklerine kur yaparak rica ettikleri her ne varsa, kızlardan köle isaura kıvamına çevirip aynılarını talep ederlerdi. hayır bir de orospuyu hoca sınıf başkanı yapınca, iyice havalandı; götü dünyanın yörüngesine oturdu; indiremedik bir daha aşağıya. bildiğin tüm kızlar ezik kaldı bu sürtüğün yanında. bir gün ben kendi arkadaşımla konuşurken saçlarımı uzatsam mı ne dersin diye sordum, bu ferigül denen kaşar bir hışım dönüp iğrenç olursuuuuaaaaan deyiverdi. onun yüzünden ağladım tabi. vay sürtük boşu boşuna ağlatmış beni bak.
bir gün annesi de kalktı başımıza sınıf annesi kesildi. okullarda kız çocuklarının başında kalem ile bit araması yapıldı bir dönem hatırlar mısınız bilmem? bu kadın da öğretmenlere katılarak başımızda arama yaptı ve kendi kızını es geçti. zaten notları iyi kızın, tüm öğretmenler onu sevip kolluyor; biz lanet olası ezikler modunda geziniyoruz. öğretmenin ağzına pelesenk olmuş "anneni çağır yarın gelsin!"ler...
o anda anladım ki bu dünyada orospu ruhlu kadınların teranesi okunuyor.
ayrıca;
#1045127
ilkokul birinci sınıfta daha yazı yazıp insanlarla iletişim kurmanın medeni yollarını yeni yeni keşfedip okuma bayramında elman kırmızıya boyanıp yakana kırmızı kurdele iliştirilene dek bir çok sorunsal yaşarsınız. korkudan altına işeme sorunsalı, yazıp okuyamama sorunsalı, sınıfı sevmeme sorunsalı, sınıfın seni sevmeme sorunsalı, arkadaşını diğer zilliden kıskanma sorunsalı da sorunsalı. bitmez bunlar. en önemlisine gel sen, sınıfın en çalışkan ve güzel kızı sorunsalı. entryi okuyan kişi erkeksen, bu konu seni zerrece bağlamaz; ama eğer bir kızsan mutlaka ki mutlaka bunun kıyısından geçmiş ya da en geniş şekliyle bu durumun aynısını yaşayan biri olabilirsin.
sınıfın en çalışkan ve güzel kızı, bu entryi okuyanlardan biri isen, bu yazıları kıçına monte et güzelim.
her neyse, gülferi diye bir kız vardı. ilkokul birinci sınıftan taa dördüncü sınıfa kadar bu kaşarı çektim ben. evet, kaşar baştan kokar arkadaş. birinci sınıfta bile bunu olmayı başarabildiyse ne mutlu kukular ona.
saçlarını her tenefüste tarardı, ama bir de güzel parlardı ki sormayın! yüksek sesle konuşurdu, egosunu inşaa etmeye başlamıştı mal. ama biz de ne ezikmişiz ki izin verirmişiz onun kendisini şişirmesine. velhasıl kelam, bu kız yanında tuğçe diye bir sarışın kız vardı, sırada yanyana düşmüşler birbirlerini çok sevip "kanka" olmuşlardı. bir gün ellerini pergelle delip kanlarını akıtıp birleştirirken görmüştüm, o anda anladım ayrılmaz ikili olduklarını.
bu arada hepatit c’li olsa en yakın arkadaşın, yine de elini kesip kanını birleştirir miydim acaba? pisliğin tekiyim ya da belki sağlık düşkünü: hayır!
neyse bu mallar birleşince daha da güçlendiler, sınıfın erkeklerine kur yaparak rica ettikleri her ne varsa, kızlardan köle isaura kıvamına çevirip aynılarını talep ederlerdi. hayır bir de orospuyu hoca sınıf başkanı yapınca, iyice havalandı; götü dünyanın yörüngesine oturdu; indiremedik bir daha aşağıya. bildiğin tüm kızlar ezik kaldı bu sürtüğün yanında. bir gün ben kendi arkadaşımla konuşurken saçlarımı uzatsam mı ne dersin diye sordum, bu ferigül denen kaşar bir hışım dönüp iğrenç olursuuuuaaaaan deyiverdi. onun yüzünden ağladım tabi. vay sürtük boşu boşuna ağlatmış beni bak.
bir gün annesi de kalktı başımıza sınıf annesi kesildi. okullarda kız çocuklarının başında kalem ile bit araması yapıldı bir dönem hatırlar mısınız bilmem? bu kadın da öğretmenlere katılarak başımızda arama yaptı ve kendi kızını es geçti. zaten notları iyi kızın, tüm öğretmenler onu sevip kolluyor; biz lanet olası ezikler modunda geziniyoruz. öğretmenin ağzına pelesenk olmuş "anneni çağır yarın gelsin!"ler...
o anda anladım ki bu dünyada orospu ruhlu kadınların teranesi okunuyor.
ayrıca;
#1045127
(bkz: acunkent)
inanılmaz çirkin kadın. istediği kadar parası olsun...
(bkz: agoda com)
(bkz: agoda com)
bir otel rezervasyon web sitesidir. dünyanın bir çok ülkesinde hizmet veren şirketin merkez yeri tayland’dır.
booking.com en iyisidir, bir de bunu denedik. umarım rezil olmayız...
(bkz: agoda)
booking.com en iyisidir, bir de bunu denedik. umarım rezil olmayız...
(bkz: agoda)
(bkz: çalsa da oynasak)
yurdumun pratik zekalı insanıdır. bağrınıza basasınız gelir ama öyle bir anda iğrenip "kalsın!" dersiniz ya, öyle bir duygu işte bu yurdum insanıyla tanışmak.
türkiyenin berbat realitesi: minibüste asla oturarak gidemezsiniz. ha şansınız yaver de birileri kalkarsa ne ala...
bir gün bindim yine cehennem kalabalığın arasına. sonra yolda biri elini kaldırarak durdurdu minibüsü. minibüsün durması da ayrı bir olaydır zaten, yolcu kaçırmayayım diye öyle bir anda taaak! diye durur ki, arkadaki araç götüne girmediyse kendini şanslı saymalıdır. minibüs içindekiler ise salça kıvamına gelir dur kalk dur kalk şeklinde zaten, duyarsızlaşıyorlar bi zaman sonra. işte neyse, böyle taak diye durunca içimden bastım küfrü..sonra birden küfrüm havada asılı kaldı, bir amca minibüse binmeye çalışıyor elindeki tabureyle. derken bir baktım parayı uzatmadan önce tabureyi oturttu minibüsün orta yerine, oturdu üzerine; sonra da salına salına parasını uzattı öndeki gence doğru. herkes dumur, herkes şaşkın. herif kendi oturacak yerini kendi yaratmış, boru mu bu?
türkler çok yaratıcı arkadaş, diyorum ben size...
türkiyenin berbat realitesi: minibüste asla oturarak gidemezsiniz. ha şansınız yaver de birileri kalkarsa ne ala...
bir gün bindim yine cehennem kalabalığın arasına. sonra yolda biri elini kaldırarak durdurdu minibüsü. minibüsün durması da ayrı bir olaydır zaten, yolcu kaçırmayayım diye öyle bir anda taaak! diye durur ki, arkadaki araç götüne girmediyse kendini şanslı saymalıdır. minibüs içindekiler ise salça kıvamına gelir dur kalk dur kalk şeklinde zaten, duyarsızlaşıyorlar bi zaman sonra. işte neyse, böyle taak diye durunca içimden bastım küfrü..sonra birden küfrüm havada asılı kaldı, bir amca minibüse binmeye çalışıyor elindeki tabureyle. derken bir baktım parayı uzatmadan önce tabureyi oturttu minibüsün orta yerine, oturdu üzerine; sonra da salına salına parasını uzattı öndeki gence doğru. herkes dumur, herkes şaşkın. herif kendi oturacak yerini kendi yaratmış, boru mu bu?
türkler çok yaratıcı arkadaş, diyorum ben size...
muhteşeeeeeeeeeeeeeeeeem denebilecek çiğköftelerin satıldığı marka. poşetlerin üzerinde yazdığı gibi "çiğköfte ve içliköfte imparatorluğu"
gerçi içliköftesini yemedim ancak çiğköftesi tüm piyasadakilerden tat olarak kat be kat daha güzel; hatta elazığlı ahmet ustadan bile.
tatlısesin hayatı boyunca yaptığı 2 iyi işten biri.
gerçi içliköftesini yemedim ancak çiğköftesi tüm piyasadakilerden tat olarak kat be kat daha güzel; hatta elazığlı ahmet ustadan bile.
tatlısesin hayatı boyunca yaptığı 2 iyi işten biri.
yine son derece samimi söylüyorum, bütün işleri orospucadır. kısa ve net. zorda kalmadıkça kesinlikle ticaret yapılmaz, kesinlikle!
eşine yazdığı mektuptan alıntılar:
- biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonra fark ettik... bir gün evi düzenlerken fark ettim. bir de baktım ki, benden çok yaman’ın eşyaları var... küçük küçük poşetlerle sızmıştı... aşk bir sızma halidir.
- bizim yaman’la tarihe kayıt olarak düşeceğim hiçbir kavgamız olmadı... o, kalbini insanlara açarken de, onlara güvenirken de çok hızlıydı ve kırılması da doğal olarak aynı hızla olabiliyordu. aktörlerin kalbi camdandır...
- aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ‘biz’ olabilme halidir... insan egosu denetlenmesi en güç olan şeydir. bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...
- ee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik... döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... aşk bazen de bir kıyamama hâlidir...
- böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana... bu ateşle yanma hâli, o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın...
- yaman’la her günümüz sevgililer günü’ydü... eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır... biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz’ı turlardık...
- bugün eksik olan ne? bu topraklarda aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır... birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıktaki tutku kutsanır hep... yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre aitiz biz..
- öyle kadınlar ve erkekler tanıyorum... risk almıyorlar... aşk emniyetli bir şey değildir... emniyetli olan sevgidir... aşk ehlileşmez... sakinleşemez... öyle olursa akraba olursunuz...
- biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonra fark ettik... bir gün evi düzenlerken fark ettim. bir de baktım ki, benden çok yaman’ın eşyaları var... küçük küçük poşetlerle sızmıştı... aşk bir sızma halidir.
- bizim yaman’la tarihe kayıt olarak düşeceğim hiçbir kavgamız olmadı... o, kalbini insanlara açarken de, onlara güvenirken de çok hızlıydı ve kırılması da doğal olarak aynı hızla olabiliyordu. aktörlerin kalbi camdandır...
- aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ‘biz’ olabilme halidir... insan egosu denetlenmesi en güç olan şeydir. bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...
- ee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik... döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... aşk bazen de bir kıyamama hâlidir...
- böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana... bu ateşle yanma hâli, o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın...
- yaman’la her günümüz sevgililer günü’ydü... eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır... biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz’ı turlardık...
- bugün eksik olan ne? bu topraklarda aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır... birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıktaki tutku kutsanır hep... yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre aitiz biz..
- öyle kadınlar ve erkekler tanıyorum... risk almıyorlar... aşk emniyetli bir şey değildir... emniyetli olan sevgidir... aşk ehlileşmez... sakinleşemez... öyle olursa akraba olursunuz...
sezen aksunun, rahmetli meral okay için sarfettiği sözler...
dizisinde oynadı, birlikte söz yazdılar; çok sıkı dostlardı. okayın cenazesinde fenalaşan sezen aksunun dudaklarından bu cümle döküldü...
dizisinde oynadı, birlikte söz yazdılar; çok sıkı dostlardı. okayın cenazesinde fenalaşan sezen aksunun dudaklarından bu cümle döküldü...
inanılmaz yararlı bir sistem olduğu düşüncesindeyim. diğer sözlüklerin forumu, ilan alanları varken biz neden bundan mahrum kalalım ki?
insanlar takas ve hibe ilanlarının dışında,satışa çıkardığı bir malının da tüm özelliklerini buraya naklederek çok kolay bir şekilde bu malı elinden çıkartabilir.
misal, ben geçenlerde laptopumu satıyordum, burası olsaydı buraya da yazardım daha çok insana ulaşma imkanım olurdu...
insanlar alışveriş yaptıklarında, ödeme yöntemlerini kendileri belirleyip bu doğrultuda ortak bir noktada buluşmayı becerebilirlerse ne ala. sözlük yönetiminin kayıptan ya da katakullilerden sorumlu tutulması pek hoş olmaz sanırım...
sonuna dek arkasındayım, harika bir düşünce gerçekleştirilmek üzere...
insanlar takas ve hibe ilanlarının dışında,satışa çıkardığı bir malının da tüm özelliklerini buraya naklederek çok kolay bir şekilde bu malı elinden çıkartabilir.
misal, ben geçenlerde laptopumu satıyordum, burası olsaydı buraya da yazardım daha çok insana ulaşma imkanım olurdu...
insanlar alışveriş yaptıklarında, ödeme yöntemlerini kendileri belirleyip bu doğrultuda ortak bir noktada buluşmayı becerebilirlerse ne ala. sözlük yönetiminin kayıptan ya da katakullilerden sorumlu tutulması pek hoş olmaz sanırım...
sonuna dek arkasındayım, harika bir düşünce gerçekleştirilmek üzere...
kendisinin son röportajı için:
http://tinyurl.com/cksrj6a
http://tinyurl.com/cksrj6a
meral okay için kullanılan tabir.
"o kadın" derken yapılan vurgu, diğer kadınlardan farklı; yüceltilmiş bir insana yapılan vurgudur. amaç kabalık ya da başka bir şey değildir zannımca.
"o kadın" derken yapılan vurgu, diğer kadınlardan farklı; yüceltilmiş bir insana yapılan vurgudur. amaç kabalık ya da başka bir şey değildir zannımca.
3 gün boyunca sağanak yağışa maruz kalacak olan şehir. göya bahar gelmişti, hani?!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?