bgat

geçtiğimiz haftalarda altın kitaplar’dan yazma sanatı adlı... kendisini, yazı hayatını, yazarlık hayatı sürecinde yaşadıklarını anlattığı kitabı çıkan mükemmel yazar.

hükümet yanlısı doğan grubunun ekmeğine bal sürmüş bir olay. ne kadar dikkate alınır bilemem ama hıncal uluç’un akp iktidarının tökezleyen icraatlarını bir dizi halinde yazmasından birkaç gün sonra böyle bir kararın çıkması biz paranoyak vatandaşları da farklı düşüncelere sevk etmiştir haliyle. tarafsız bir habercilik nasip olmayacak gibi görünüyor.

spor haricinde yazdıklarını ilgiyle takip ettiğim yazar. "sabah gazetesi"ndeki şu yazısı da okunmaya değer mesela:

http://www.sabah.com.tr/2007/03/27/yaz02-10-101.html

the exorcist adlı romanı 1971 yılında yazan roman. daha sonra uyarlamasıyla korku sinemasının başyapıt olmuştur bu roman.

abd’li korku yazarı. bilinen en ünlü eserlerinden biri 1968’de roman polanski tarafından filme çekilen rosemary nin bebeği’dir.

golem’in avusturyalı yazarı. temelinde büyü olan golem, eski bir musevi inancından yola çıkıp prag kentinin musevi mahallesini fantastik boyutlarda ele alarak anlatır.

the phantom of the opera ’nın yazarı. 1868-1927 yılları arasında yaşamıştır. fransız kökenlidir.

gaston leroux’un 1910 yılında yazdığı, korku temalı eserin adı.

gerekçesi komik durum. neymiş; motive oluyorlarmış. hayır burada siyasi bir çekememezlik veya geçmişten kalma bir hesap yok! neymiş: motive oluyormuşuz. şu var: stadta zaten türk seyircisi olmayacak. milli takım kendi taraftar desteğinden yoksun çıkacak sahaya. norveç için en büyük kıyak budur aslında. motive oluyorlar diye atatürk posterinden korkan zihniyet yarın öbürgün stadlardaki ülke bayraklarını da görmek istemez. çünkü türkler bu hisleri yoğun hisseden bir millettir. bizim tüm stadlarımızda atatürk resmi var: kadıköy’de de, inöünü’de de... stad yapısı müsait olsa ali sami yen’de de olurdu. evet, oradaki resimden de rahatsızlık duyar bu norveçliler. ya hayır, sanırım mağlubiyeti hissettikleri için, rakibin kafasını bulandırma niyetindeler.

(bkz: allah akıl fikir versin)

sözlük tarihinin en büyük buluşmasının gerçekleşmesi durumudur. o gün bilgiçlere resmi tatil verilmesi gereklidir. bu buluşma esnasında şebo’nun bilgi sözlük yazarları ile olan derin ilişkisi aydınlatılabilir. sonrasında da -tüm tepkilere rağmen- hiç entry girmeden bile yazar olabilmesi teklif edilebilir.

tarihin her döneminde bir yerlerine türkler yarafından kazıklar çakılan yunanlıların yalama olmuş beyinlerinden çıkan saçma sapan kelimelerdir. döngü böyle ama ne yapalım, koy koy bitmiyooo.

(bkz: the dark tower)

eskiyi aratan, hiç de gereği olmayan bir uygulama. zaten başlıkların yanındaki rakamlara tıklayınca, gün içinde girilmiş entryler görülebiliyor.

cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaşmışken halkımız için hala da itibar edilebilecek bir aday belirlenemediği için -ne meclisten ne de başka bir yerden-, bu duruma bir tepki olarak atılmış ilginç bir adım gibi görünen durum. metin uca bir ilginçlik yapmış. en azından rte’nin cumhurbaşkanı olabilme ihtimalini konuşmaktan daha iyidir. ama bu gibi hareketlerin de çoğalması cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir makama zarar verebilir, bu bakımdan da pek tasvip edilmemeli.

bir şarkı ismi. kıbrıslı bir grup söylüyordu, tuhaf sözleri vardı.

internete de el atmış zavallılar takımı. hürriyet’in haberine göre, google earth programında kürdistan diye arama yapıldığında başkent olarak diyarbar’ı gösteriyormuş. evet ben de gerçekten öyle mi diye baktım ve gördüm ki öyleymiş. işin arkasında da bölücü terör örgütü pkk varmış tabii. bir de bölge açıklamasında diyarbakır için türklerin işgal ettiği topraklar diye yazmışlar. o türk topraklarında boğulasınız birer birer.

sözlükçe çok sevdiğimiz sevgili sanatçımız. hem sanatını hem de kendisini severiz. ama yakında bu sevgi yüzünden sözlük içi duelloların yaşanması da muhtemeldir. o benim.

bugün diyarbakır’da nevruz dolayısıyla yaptığı konuşmada siyasi geçmişinin bir tesadüf olmadığını bir kez daha ispatlamış, toplumsal ayrıkçılığı ilke edinmiş gibi bir izlenim veren kişi. yaptığı açıklamaya baktığınızda kürtlerin 3 yoldaşı olduğunu söylüyor. mesut barzani, celal talabani ve abdullah öcalan.

ve apo gibi bebek katili bir terörist başını, kürtlerin yoldaşı olarak dile aldığı halde, oradaki kimseden tepki almıyor. ondan sonra da herkes neden bir kesme karşı önyargıya sahip denilir bu ülkede. hadi ben ön yargılı değilim. zira bu kişiyi dinlemeye giden kişilerin kimlerin militanları olduğunu anlayabilirm. ancak haberlerde bu konuşmayı dinleyen, ellerinde apo resimleriyle o alanda gruplanan kişileri gören, türk halkı nasıl ön yargılı olmayacak? ülkenin kanını emmiş ve nice şehit verilmesine neden olmuş bir katile yoldaş diyen -kürtlerin yoldaşı- bu örümcek ağıyla sarmalanmış beyinlerden çıkan sözleri duyan türk halkı başka nasıl tepki gösterebilir ki? ve aynı yerde bir belediye başkanı var (evet o malum şahış). ve terör başı, bebek katlinin posterlerini tutan kimseye bir müdahaleleri yok.

yazık.

ama bu zihniyette olanlara bu ülke halkı aman vermez, bunu da bildikleri için ciyaklamaya devam edeceklerdir.

geçmişte türkler tarafından kutlanmış, gelenek haline getirilmiş ama günümüzde nedense sadece belli bir kesmin bayramıymış gibi kutlanan ve adına yakışmayan bir şekilde, bölücü bir grup tarafından her sene bazı olaylara sahne olan bahar bayramı.

bir de ilginçtir, nedense newroz diye yazarlar bunu. ortak bir değer olan türkçe ismi -ve asıl olanı- varken neden böyle lanse edilmek istenir.

(bkz: pfdk)