acayip bir porno film combosudur,bunu izleyen bireyin piskolojik degisimleri tek tek gozlemlenmis raporlar tutulmus 5 defa ustuste izletilmesinin ardindan sahin k adli birey insaa edilmistir.
jpg e oranla daha buyuk boyutlu olan resimlerdir,windows paintte direk save dediginizde dosyaniz bitmap olarak kaydedilmis demektir.
eger ki bu arkadaslar lise 1-2.siniflardaysalar genelde ozenti maksati heyo bakin rock dinliyorum asiyim cilginim annemi babami hic takmam ozgurum lan ben ozgurum dinledigim muzikte rock yani tas gibi,gozume cekerim siyah kalemi boyarim suratimi gothic gothic tarzi dolasan ergenlerdir,2 sene sonra cengiz dinlemeye baslayip 5 senenin ardindan ikiz bebe sahipleri olurlar...
oyle bi duruma gelir ki bazen hayat,ya hersey sen gelmeden gitmistir oralardan,yada sen hazir olmadigin anlarda gelmistir ayaklarinin dibinde,oyle bir zamandasindirki ne hayati yakalayabilirsin ne hayattan vazgecebilirsin,oyle bir haldesindirki ne hayata tutunabiliyorsundur,nede assagiya salabiliyorsundur kendini,gelmistir hayat gogsune dogru duzeltmissindir tam vurucakken iskalamis ve kacirmissindir hayatinin en buyuk golunu...
guzel bir film oynaticisi,piyasadaki herturlu uzantiyi oynatabiliyor su an icin.
dinci diye tabir edilen kesimin yada yarinki mitinge karsi olan insanlarin bombaladigini soylemenin oraya bomba koymaktan bir farki oldugunu dusunmuyorum,insanlar ne kadar tez fikirli ve ne kadar ayrimci olmuslar hayretler icerisindeyim,tandoganda neden yoktu bu bomba yada nisantasinda neden yoktuda izmirde oluyor,yani tamam solcuyuz,kemalistiz falan filanda bunlari oldugumuz kadar birazda realist olalim diye dusunmekteyim.ayrica kim yaptiysa yada yaptirdiysa allah belalarini versin,ne istediniz lan masum insanlardan.
genellikle karsindaki insanin hic alakasi olmayan bi konu hakkinda konustugunda verilen cevap niteligindeki soz obegidir...
-hanimefendi gstringiniz gorunuyor...
-sana ne lan bundan
-peki!@#!@#
-hanimefendi gstringiniz gorunuyor...
-sana ne lan bundan
-peki!@#!@#
eger insanin butik otel tarzi biyeri varsa boyle elemanlar lazimdir efendim,boylece 3lu komboyla bircok is gorulur soyleki,boyle bir elemaniniz olsa sabah kalkar mutfaga gider musterilere kahvalti hazirlar tam bir asci gibidir,oglenleyin otelden cikar is gorusmeleri,fatura yatirma islemleriyle falan ugrasir ki tam bir hanimefendi gibidir,aksam gelir tekrar mutfaga girer ve yine asci gibi calisir,gecenin ilerleyen saatlerinde ise musteriye meze olarak kullanilmaya hazirdir,otel sahiplerinin en buyuk istegidir boyle bi eleman zannimca.
almanya icinde kullanilirmis eskiden bu tabir..
yaşamı konusunda yeterli bilgi olmadığı gibi onunla ilgili kaynaklarda anlatılanlar da birbirini tutmaz. nerede, hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmiyor. kimi kaynaklarda anadoluya doğudan gelen türk oymaklarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu söylenirse de kesin değildir. 1320 dolaylarında eskişehirde öldüğü söylenir. batı anadolunun birkaç yöresinde yunus emre adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden makam adı verilen yer vardır. yapılan araştırmalara göre şiirlerinin toplandığı divan ölümünden yetmiş yıl sonra düzenlenmiştir. anadoluda yunus emre adını taşıyan ve yunus emreden çok sonraları yaşamış başka şairlerin yapıtlarıyla karışan şiirlerinin bir bölümü dil incelemeleri sonunda ayıklanmış, böylece 357 şiirin onun olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. gene yunus emre adını taşıyan ve başka şairlerin elinden çıktığı ileri sürülen 310 şiir daha derlenmiştir. onun dil, şiir ve düşünce bakımından özgünlüğü ve etkisi, ilk düzenlenen divandaki şiirleri nedeniyledir.
yunus emrenin şiirinde, edebiyat tarihi bakımından, dil, düşünce, duygu ve yaratıcılık gibi dört önemli sorun sergilenir. bu sorunlar bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele alınır, insan konusunda odaklaştırılır. şiirde işlenen konular ise insan, tanrı, varlık birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk, alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren kavramlardır. o, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak sergilemiştir.
insan bir sevgi varlığıdır, tin ile gövde gibi iki ayrı tözden kurulmuştur. tin tanrısaldır, ölümsüzdür, gövdede kaldığı sürece geldiği özün ve yüce kaynağa, tanrısal evrene dönme özlemi içindedir. gövde dağılır, kendini kuran öğelere ayrılır. içinde insanın da bulunduğu tüm varlık evreni toprak, su, ateş ve yel gibi dört ilkeden kurulmuştur. bu dört ilke yaratılmıştır, yaratıcı da tanrıdır. tanrı, bu dört ilkeyi yarattıktan sonra, ayrı ayrı oranlarda birleştirerek varlık türlerinin oluşmasını sağlamıştır. insan sevgi yoluyla tanrıya ulaşır, çünkü insanla tanrı arasında özdeşlik vardır. ancak, insanın bu madde evreninde bulunması, tinin tanrısal kaynaktan uzak kalması bir ayrılıktır. bu ayrılık insanı, yaşamı boyunca tanrıyı düşünme, ona özlem duyma olaylarıyla karşı karşıya getirmiştir. gerçekte insan-tanrı-evren üçlüsü birlik içindedir, var olan yalnız tanrıdır, türlülük bir görünüştür. çünkü tanrı, kendi özü gereği, bütün varlık türlerini kapsar, her varlıkta yansır. evreni kuran öğelerle insanın gövdesini oluşturan ilkeler özdeştir. bu özdeşlik tanrısal tözün bütün varlık türlerinde, biçimlendirici bir öğe olarak bulunmasından dolayıdır. tanrısal tözün nesnel varlıklarda bulunması bir yansıma niteliğindedir, çünkü tanrı yarattığı nesnede yansıyınca oluş gerçekleşir.
sevgi insanda birleştirici, bütünleştirici bir eğilim niteliğindedir. yunus emre, sevgiyi tanrı ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. sevginin ereği yüce tanrıya ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır. tanrı insanla özdeş olduğundan kendini seven tanrıyı, tanrıyı seven kendini sever. çünkü sevgi kendini başkasında, başkasını kendinde bulmaktır. sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar. sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. yeterince aydınlanmamış, tanrı ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. sevgi bir çıkar aracı olmadığından seven karşılık beklemez. dost kişi gerçek seven kimsedir (âşık). dost başka bir anlamda da tanrıdır, kişinin gönlünde ışıyan tözdür.
yunus emrede yaşamak tanrısal tözün bir yansıması olan evrende sevinç duymaktır. çünkü, bütün varlık türlerinde tanrı görünmektedir, bu nedenle severek, düşünerek yaşamayı bilen kimse her yerde tanrı ile karşı karşıyadır. yaşamak belli nesnelere bağlanmak, yalnız gelip geçici varlıkları edinmek için çırpınmak değildir. böyle bir yaşama biçimi kişiyi tanrısal tözden uzaklaştırdığı gibi yetkinlikten, bilgelikten de yoksun kılar. yunus emrenin dilinde bilge kişinin adı erendir. eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni bile sevmeyi bilen kişidir. onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur. evreni bir tanrısal görünüş alanı olarak bildiğinden, erenin evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. erenin gözünde insan bir küçük evrendir, büyük evren ise tanrısal tözün kuşattığı sonsuz varlık alanıdır. eren olma aşamasına ulaşmış kişide erdem, alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk bir bütünlük içinde bulunur.
ölüm tinin gövdeden ayrılıp tanrısal kaynağa dönmesiyle gerçekleşir. bu nedenle ölüm tinle gövde arasında bir ayrılıktır. gerçekte ölüm yoktur, tinin ölümsüzlüğe ulaşması, yüce kaynağa dönüşü vardır. çünkü, bütün varlık türleri tanrısal tözün yansıması olduğundan, salt ölüm de söz konusu değildir. ölümün bir başka anlamı da bilgiden, erdemden, yetkinlikten, sevgiden yoksun kalmaktır.
yunus emrenin şiirinde yeni-platonculuktan kaynaklanan tasavvuf öğretisinin bütün sorunları bulunur. bunlara yeni bir çözüm getirmez, yeni-platonculukun yöntemine dayanarak yorumlar ileri sürer. bu nedenle onun şiiri yeni-platonculukun türkçe açıklanışıdır.
yunus emrenin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da anadoluda, türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. şiirlerinin ölçüsü, türkçenin ses yapısına uymayan aruz olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür. yer yer yalın halk söyleyişine yaklaşan dilinde anlam-uyum bağlantısı bütüncül bir içerik taşır. ona göre önemli olan bir sözü etkili biçimde söylemektir. bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. insan ancak söz söyleme yetisiyle insandır, konuşan tanrı durumundadır. yunus emrede türkçe, şiir dili olma yanında, düşünceyi içeren, açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır
.
yunus emrenin şiirinde, edebiyat tarihi bakımından, dil, düşünce, duygu ve yaratıcılık gibi dört önemli sorun sergilenir. bu sorunlar bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele alınır, insan konusunda odaklaştırılır. şiirde işlenen konular ise insan, tanrı, varlık birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk, alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren kavramlardır. o, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak sergilemiştir.
insan bir sevgi varlığıdır, tin ile gövde gibi iki ayrı tözden kurulmuştur. tin tanrısaldır, ölümsüzdür, gövdede kaldığı sürece geldiği özün ve yüce kaynağa, tanrısal evrene dönme özlemi içindedir. gövde dağılır, kendini kuran öğelere ayrılır. içinde insanın da bulunduğu tüm varlık evreni toprak, su, ateş ve yel gibi dört ilkeden kurulmuştur. bu dört ilke yaratılmıştır, yaratıcı da tanrıdır. tanrı, bu dört ilkeyi yarattıktan sonra, ayrı ayrı oranlarda birleştirerek varlık türlerinin oluşmasını sağlamıştır. insan sevgi yoluyla tanrıya ulaşır, çünkü insanla tanrı arasında özdeşlik vardır. ancak, insanın bu madde evreninde bulunması, tinin tanrısal kaynaktan uzak kalması bir ayrılıktır. bu ayrılık insanı, yaşamı boyunca tanrıyı düşünme, ona özlem duyma olaylarıyla karşı karşıya getirmiştir. gerçekte insan-tanrı-evren üçlüsü birlik içindedir, var olan yalnız tanrıdır, türlülük bir görünüştür. çünkü tanrı, kendi özü gereği, bütün varlık türlerini kapsar, her varlıkta yansır. evreni kuran öğelerle insanın gövdesini oluşturan ilkeler özdeştir. bu özdeşlik tanrısal tözün bütün varlık türlerinde, biçimlendirici bir öğe olarak bulunmasından dolayıdır. tanrısal tözün nesnel varlıklarda bulunması bir yansıma niteliğindedir, çünkü tanrı yarattığı nesnede yansıyınca oluş gerçekleşir.
sevgi insanda birleştirici, bütünleştirici bir eğilim niteliğindedir. yunus emre, sevgiyi tanrı ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. sevginin ereği yüce tanrıya ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır. tanrı insanla özdeş olduğundan kendini seven tanrıyı, tanrıyı seven kendini sever. çünkü sevgi kendini başkasında, başkasını kendinde bulmaktır. sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar. sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. yeterince aydınlanmamış, tanrı ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. sevgi bir çıkar aracı olmadığından seven karşılık beklemez. dost kişi gerçek seven kimsedir (âşık). dost başka bir anlamda da tanrıdır, kişinin gönlünde ışıyan tözdür.
yunus emrede yaşamak tanrısal tözün bir yansıması olan evrende sevinç duymaktır. çünkü, bütün varlık türlerinde tanrı görünmektedir, bu nedenle severek, düşünerek yaşamayı bilen kimse her yerde tanrı ile karşı karşıyadır. yaşamak belli nesnelere bağlanmak, yalnız gelip geçici varlıkları edinmek için çırpınmak değildir. böyle bir yaşama biçimi kişiyi tanrısal tözden uzaklaştırdığı gibi yetkinlikten, bilgelikten de yoksun kılar. yunus emrenin dilinde bilge kişinin adı erendir. eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni bile sevmeyi bilen kişidir. onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur. evreni bir tanrısal görünüş alanı olarak bildiğinden, erenin evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. erenin gözünde insan bir küçük evrendir, büyük evren ise tanrısal tözün kuşattığı sonsuz varlık alanıdır. eren olma aşamasına ulaşmış kişide erdem, alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk bir bütünlük içinde bulunur.
ölüm tinin gövdeden ayrılıp tanrısal kaynağa dönmesiyle gerçekleşir. bu nedenle ölüm tinle gövde arasında bir ayrılıktır. gerçekte ölüm yoktur, tinin ölümsüzlüğe ulaşması, yüce kaynağa dönüşü vardır. çünkü, bütün varlık türleri tanrısal tözün yansıması olduğundan, salt ölüm de söz konusu değildir. ölümün bir başka anlamı da bilgiden, erdemden, yetkinlikten, sevgiden yoksun kalmaktır.
yunus emrenin şiirinde yeni-platonculuktan kaynaklanan tasavvuf öğretisinin bütün sorunları bulunur. bunlara yeni bir çözüm getirmez, yeni-platonculukun yöntemine dayanarak yorumlar ileri sürer. bu nedenle onun şiiri yeni-platonculukun türkçe açıklanışıdır.
yunus emrenin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da anadoluda, türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. şiirlerinin ölçüsü, türkçenin ses yapısına uymayan aruz olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür. yer yer yalın halk söyleyişine yaklaşan dilinde anlam-uyum bağlantısı bütüncül bir içerik taşır. ona göre önemli olan bir sözü etkili biçimde söylemektir. bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. insan ancak söz söyleme yetisiyle insandır, konuşan tanrı durumundadır. yunus emrede türkçe, şiir dili olma yanında, düşünceyi içeren, açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır
.
bir yunus emre siiri,
ister idim allahı buldum ise ne oldu
ağlar idim dün ü gün güldüm ise ne oldu
erenler meydanında yuvarlanır top idim
padişah çevganında kaldım ise ne oldu
erenler sohbetinde deste kızıl gül idim
açıldım ele geldim soldum ise ne oldu
alimler ulemalar medresede buldusa
ben harabat içinde buldum ise ne oldu
işit yunusu işit yine deli oldu hoş
erenler manisine daldım ise ne oldu
ister idim allahı buldum ise ne oldu
ağlar idim dün ü gün güldüm ise ne oldu
erenler meydanında yuvarlanır top idim
padişah çevganında kaldım ise ne oldu
erenler sohbetinde deste kızıl gül idim
açıldım ele geldim soldum ise ne oldu
alimler ulemalar medresede buldusa
ben harabat içinde buldum ise ne oldu
işit yunusu işit yine deli oldu hoş
erenler manisine daldım ise ne oldu
bir yunus emre siiri,
ağustos’un ortasında
yanarken ben cayır cayır
kar sizin olsun
buz sizin olsun
kor benim! ..
değil üç yüz atmış beş gün
ömür boyu
bar sizin olsun
kâr sizin olsun
yâr benim! ..
değil bir yıl
değil bin yıl
sonsuza dek
roma sizin olsun
paris sizin olsun
istanbul benim
ağustos’un ortasında
yanarken ben cayır cayır
kar sizin olsun
buz sizin olsun
kor benim! ..
değil üç yüz atmış beş gün
ömür boyu
bar sizin olsun
kâr sizin olsun
yâr benim! ..
değil bir yıl
değil bin yıl
sonsuza dek
roma sizin olsun
paris sizin olsun
istanbul benim
bir yunus emre siiri,
ah nice bir uyursun uyanmaz mısın
göçtü kervan kaldık dağlar başında
çağrışı tellallar inanmaz mısın
göçtü kervan kaldık dağlar başında
emr-i hac göçeli hayli zamandır
muhammed cümleye dindir imandır
delilsiz gidilmez yollar yamandır
göçtü kervan kaldık dağlar başında
yunus sen bu dünyaya niye geldin
gece gündüz hakkı zikretsin dilin
enbiyaya uğramaz ise yolun
göçtü kervan kaldık dağlar başında
ah nice bir uyursun uyanmaz mısın
göçtü kervan kaldık dağlar başında
çağrışı tellallar inanmaz mısın
göçtü kervan kaldık dağlar başında
emr-i hac göçeli hayli zamandır
muhammed cümleye dindir imandır
delilsiz gidilmez yollar yamandır
göçtü kervan kaldık dağlar başında
yunus sen bu dünyaya niye geldin
gece gündüz hakkı zikretsin dilin
enbiyaya uğramaz ise yolun
göçtü kervan kaldık dağlar başında
bir yunus emre siiri,
kevser havuzuna dalanlar,ölmezden öndün ölenler
nefsini düşman bilenler,konar tuba dallarına
alem düşman olur ise,beni dosttan ırımaya
dost kanda ise ben anda,düşmanlık arımaya
dost ehli bizim ile hem,dost burdadır bize ne gam
yüz bin cehd ederse düşman,dost mahfili duramaya
düşman bana nide bile,işim gücün dosttan yana
dost makamı can içinde,düşman eli eremeye
kime kim dost kapı aça,düşmanı elinden kaça
yunus ağzı güher saça,değme arif değemeye.
kevser havuzuna dalanlar,ölmezden öndün ölenler
nefsini düşman bilenler,konar tuba dallarına
alem düşman olur ise,beni dosttan ırımaya
dost kanda ise ben anda,düşmanlık arımaya
dost ehli bizim ile hem,dost burdadır bize ne gam
yüz bin cehd ederse düşman,dost mahfili duramaya
düşman bana nide bile,işim gücün dosttan yana
dost makamı can içinde,düşman eli eremeye
kime kim dost kapı aça,düşmanı elinden kaça
yunus ağzı güher saça,değme arif değemeye.
bir yunus emre siiri,
bu fena mülkünde ben nice nice hayran olam
ye nice handan olam ye nice bir giryan olam
geh feleklerden meleklerden dileklerden dileyem
gah arş u şemste gerdun olam gerdan olam
adımım attım yedi dört onsekizden ben öte
dokuzu yolda kodum şah emrine ferman olam
dost ferah kıldı terahtan ben teberra eyledim
suret-i insan olam hem can olam hem kan olam
gah bir müfti müderris geh mümeyyiz gah temiz
gah bir müdbir-ü nakıs (naks) ile noksan olam
gah batn-ı hut içinde yunus ile söyleşem
geh çıkam arş üzere bir can olam selman olam
gah inem esfellere şeytan ile şerler düzem
geh çıkam arş üzre vü seyran (olam) cevlan olam
gah işidirem işitmezem işümezem aceb
nice bir nisyan olam hayvan olam insan olam
gah makuulat-ı mahsulat takrir-ü beyan
gah maksurat olam geh sahib-i keyvan olam
nice bir surette insan ü sıfatta canver
nice bir tilki olam ya kurt u ya arslan olam
nice bir tecrid ü ferd ü mücerred münferid
ye nice (cin) nice ins ü nice bir şeytan olam
nice bir aşk meydanında nefs atın seyittirem
ye nice bir başımı tup eyleyip çevgan olam
gah birlik içre birlik eyleyem ol bir ile
geh dönem derya olam katre olam umman olam
gah düzahta yanam firavn ile haman ile
gah cennete varam gılman ile rıdvan olam
gah bir gaazi olam efrenk ile cenk eyleyem
geh dönem efrenk olam nisyan ile isyan olam
gah ola odlar yakam diler yıkam canlar yakam
gah varam arşa çıkam geh şah u geh sultan olam
nice bir dertler ile odlara yanam yakılam
nice bir şakir olam zakir olam mihman olam
gönlümün gencine renc irgörmeden bir yol bulam
yahu deryaya girem bi reng ü bi elvan olam
ye nice bir ben diyem sensin diyem utanmadan
ye nice deksiz olam dilsiz olam hayran olam
nice bir balçıkt olan alçakta olam har olam
gah varam gevher olam yakuut olam mercan olam
ademilikten çıkam uçam melekler mülküne
levn olam bi levn olam geh kevn olam bi kan olam
gah zındandan çıkam azad olam abad olam
geh yine der-ban olam mahbus olam zindan olam
dar olam girdar olam mansur olam ber-dar olam
ten olam hem can olam hem in olam hem an olam
yunusa taptuğ u saltuğ u baraktandır nasib
çün gönülden cuş kıldı ben nice pinhan olam
yunus imdi bu sözüben aşıka di aşıka
kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem derman olam
gah halis gah muhlis olam uş furkaan ile
gah rahmanur-rahim ya hayy ü ya mennan olam
geh dönem bir şems olam zerremde yüzbin arş ola
geh yien tuğyn olam alemlere tufan olam
evveli hu ahırı hu ya hu illa hu olam
evvel ahır ol kala vu men aleyha fan olam
yunus emre
bu fena mülkünde ben nice nice hayran olam
ye nice handan olam ye nice bir giryan olam
geh feleklerden meleklerden dileklerden dileyem
gah arş u şemste gerdun olam gerdan olam
adımım attım yedi dört onsekizden ben öte
dokuzu yolda kodum şah emrine ferman olam
dost ferah kıldı terahtan ben teberra eyledim
suret-i insan olam hem can olam hem kan olam
gah bir müfti müderris geh mümeyyiz gah temiz
gah bir müdbir-ü nakıs (naks) ile noksan olam
gah batn-ı hut içinde yunus ile söyleşem
geh çıkam arş üzere bir can olam selman olam
gah inem esfellere şeytan ile şerler düzem
geh çıkam arş üzre vü seyran (olam) cevlan olam
gah işidirem işitmezem işümezem aceb
nice bir nisyan olam hayvan olam insan olam
gah makuulat-ı mahsulat takrir-ü beyan
gah maksurat olam geh sahib-i keyvan olam
nice bir surette insan ü sıfatta canver
nice bir tilki olam ya kurt u ya arslan olam
nice bir tecrid ü ferd ü mücerred münferid
ye nice (cin) nice ins ü nice bir şeytan olam
nice bir aşk meydanında nefs atın seyittirem
ye nice bir başımı tup eyleyip çevgan olam
gah birlik içre birlik eyleyem ol bir ile
geh dönem derya olam katre olam umman olam
gah düzahta yanam firavn ile haman ile
gah cennete varam gılman ile rıdvan olam
gah bir gaazi olam efrenk ile cenk eyleyem
geh dönem efrenk olam nisyan ile isyan olam
gah ola odlar yakam diler yıkam canlar yakam
gah varam arşa çıkam geh şah u geh sultan olam
nice bir dertler ile odlara yanam yakılam
nice bir şakir olam zakir olam mihman olam
gönlümün gencine renc irgörmeden bir yol bulam
yahu deryaya girem bi reng ü bi elvan olam
ye nice bir ben diyem sensin diyem utanmadan
ye nice deksiz olam dilsiz olam hayran olam
nice bir balçıkt olan alçakta olam har olam
gah varam gevher olam yakuut olam mercan olam
ademilikten çıkam uçam melekler mülküne
levn olam bi levn olam geh kevn olam bi kan olam
gah zındandan çıkam azad olam abad olam
geh yine der-ban olam mahbus olam zindan olam
dar olam girdar olam mansur olam ber-dar olam
ten olam hem can olam hem in olam hem an olam
yunusa taptuğ u saltuğ u baraktandır nasib
çün gönülden cuş kıldı ben nice pinhan olam
yunus imdi bu sözüben aşıka di aşıka
kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem derman olam
gah halis gah muhlis olam uş furkaan ile
gah rahmanur-rahim ya hayy ü ya mennan olam
geh dönem bir şems olam zerremde yüzbin arş ola
geh yien tuğyn olam alemlere tufan olam
evveli hu ahırı hu ya hu illa hu olam
evvel ahır ol kala vu men aleyha fan olam
yunus emre
bir yunus emre siiri,
tenimden canım süzülür,iki gözlerim süzülür
dilim tetiği bozulur,allah sana yalvaralım
salacımı götürdüler,musallaya yatırdılar
görklü tekbir getirdiler,allah sana yalvaralım
varıp mülketime düşüp,indirdiler beni şeşip
toprağım örterler eşip,allah sana yalvaralım
topraklara düşürdüler,el toprağa üşürdüler
taşlar ile bastırdılar,allah sana yalvaralım
kaldım bir karanlık yerde,ayrığı varmaz o yerde
sataştım bir acep derde,allah sana yalvaralım
tenimden canım süzülür,iki gözlerim süzülür
dilim tetiği bozulur,allah sana yalvaralım
salacımı götürdüler,musallaya yatırdılar
görklü tekbir getirdiler,allah sana yalvaralım
varıp mülketime düşüp,indirdiler beni şeşip
toprağım örterler eşip,allah sana yalvaralım
topraklara düşürdüler,el toprağa üşürdüler
taşlar ile bastırdılar,allah sana yalvaralım
kaldım bir karanlık yerde,ayrığı varmaz o yerde
sataştım bir acep derde,allah sana yalvaralım
bir yunus emre siiri,
tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil
eksiklik ile nazar erenlere hoş değil
gönlünü derviş eyle dost ile biliş eyle
aşk ile eri şol manâda derviş içi boş değil
derviş bilir dervişi hak yoluna durmuşu
dervişler hümâ kuşu çaylak u baykuş değil
dervişlik aslı cândan geçti iki cihândan
haber verir sultandan bellidir yad kuş değil
ey yunus hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan
ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil
tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil
eksiklik ile nazar erenlere hoş değil
gönlünü derviş eyle dost ile biliş eyle
aşk ile eri şol manâda derviş içi boş değil
derviş bilir dervişi hak yoluna durmuşu
dervişler hümâ kuşu çaylak u baykuş değil
dervişlik aslı cândan geçti iki cihândan
haber verir sultandan bellidir yad kuş değil
ey yunus hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan
ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil
bir yunus emre siiri,
çıktım erik dalına
anda yedim üzümü
bostan ıssı kakıyıp
der ne yesin kozumu
uğruluk yaptı bana
bühtan eyledim ona
çerçi de geldiaydur
hani aldın gözünü
kerpiç koydum kazana
poyraz ile kaynattım
nedir diye sorana
bandım verdim özümü
iplik verdim cullaha
sarıp yumak etmemiş
becid becid ısmarlar
gelsin alsın bezini
bir serçenin kanadın
kırk katıra yükledim
çift dahi çekemedi
şöyle kaldı kazını
yunus bir söz söylemiş
hiç bir söze benzemez
münafıklar elinden
örter mana yüzünü
çıktım erik dalına
anda yedim üzümü
bostan ıssı kakıyıp
der ne yesin kozumu
uğruluk yaptı bana
bühtan eyledim ona
çerçi de geldiaydur
hani aldın gözünü
kerpiç koydum kazana
poyraz ile kaynattım
nedir diye sorana
bandım verdim özümü
iplik verdim cullaha
sarıp yumak etmemiş
becid becid ısmarlar
gelsin alsın bezini
bir serçenin kanadın
kırk katıra yükledim
çift dahi çekemedi
şöyle kaldı kazını
yunus bir söz söylemiş
hiç bir söze benzemez
münafıklar elinden
örter mana yüzünü
bir yunus emre siiri,
söylememek harcısı söylemeğin hasıdır
söylemeğin harcısı gönüllerin pasıdır
gönüllerin pasını gel sileyim der isen
şol sözü söylegil kim sözün hülasasıdır
kulil hak-dedi çalap sözü doğru diyene
bu gün yalan söyleyen erte utanasıdır
cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
şerin evliyasıysa hakıykatte asidir
şeriat haberini şerh ile aydam işit
şeriat bir gemidir hakıykat deryasıdır
ol geminin tahtası her nice muhkem ise
deniz merci kat olsa tahta uşanasıdır
bundan içeri haber işit aydayım ey yar
hakiykatin kafiri şerin evliyasıdır
biz talip-ilimleriz aşk kitabın okuruz
çalap müderris bize aşk hod medresesidir
evliya safa-nazar edeli günden beri
hasıl oldu yunusa her ne kim veyasıdır
söylememek harcısı söylemeğin hasıdır
söylemeğin harcısı gönüllerin pasıdır
gönüllerin pasını gel sileyim der isen
şol sözü söylegil kim sözün hülasasıdır
kulil hak-dedi çalap sözü doğru diyene
bu gün yalan söyleyen erte utanasıdır
cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
şerin evliyasıysa hakıykatte asidir
şeriat haberini şerh ile aydam işit
şeriat bir gemidir hakıykat deryasıdır
ol geminin tahtası her nice muhkem ise
deniz merci kat olsa tahta uşanasıdır
bundan içeri haber işit aydayım ey yar
hakiykatin kafiri şerin evliyasıdır
biz talip-ilimleriz aşk kitabın okuruz
çalap müderris bize aşk hod medresesidir
evliya safa-nazar edeli günden beri
hasıl oldu yunusa her ne kim veyasıdır
bir yunus emre siiri,
dağlar ile taşlar ile
çağırayım mevlâm seni
seherlerde kuşlar ile
çağırayım mevlâm seni
sular dibinde mâhiyle
sahralarda âhû ile
abdal olup yâhû ile
çağırayım mevlâm seni
gök yüzünde isâ ile
tûr dağında mûsâ ile
elindeki asâ ile
çağırayım mevlâm seni
derdi öküş eyyûb ile
gözü yaşlı ya’kûb ile
ol muhammed mahbûb ile
çağırayım mevlâm seni
bilmişim dünya halini
terk ettim kıyl ü kâlini
baş açık ayak yalını
çağırayım mevlâm seni
yûnus okur diller ile
ol kumru bülbüller ile
hakkı seven kullar ile
çağırayım mevlâm seni
dağlar ile taşlar ile
çağırayım mevlâm seni
seherlerde kuşlar ile
çağırayım mevlâm seni
sular dibinde mâhiyle
sahralarda âhû ile
abdal olup yâhû ile
çağırayım mevlâm seni
gök yüzünde isâ ile
tûr dağında mûsâ ile
elindeki asâ ile
çağırayım mevlâm seni
derdi öküş eyyûb ile
gözü yaşlı ya’kûb ile
ol muhammed mahbûb ile
çağırayım mevlâm seni
bilmişim dünya halini
terk ettim kıyl ü kâlini
baş açık ayak yalını
çağırayım mevlâm seni
yûnus okur diller ile
ol kumru bülbüller ile
hakkı seven kullar ile
çağırayım mevlâm seni
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?