confessions

beauty disaster

- Yazar -

  1. toplam entry 1691
  2. takipçi 1
  3. puan 63918

sevimli bir aşk hikayesi

beauty disaster
bir charles bukowski kitabıdır.

"sahile götürdüm onu o gün. yaz henüz başlamamıştı, hafta sonuydu, tenhaydı sahil. harikuladeydi. berduşlar paçavraları ile kuma uzanmışlardı. bazıları taş banklara oturmuş şişeyi paylaşıyorlardı. martılar telaşsız ve aptal uçuşlarındaydılar. yetmişlik-seksenlik karılar kocaları öldükten sonra kendilerine kalacak evleri satıp satmamayı tartışıyorlardı. her şeye rağmen huzur vardı havada. denize doğru yürüdük. çok az konuşarak. mutluyduk birlikte. iki sandviç, biraz cips ve içecek bir şeyler aldım. kuma uzanıp atıştırdık. birbirimize sarılıp uyuduk bir süre. sevişmekten bile güzeldi sanki. gerilimsiz bir birlikte akış. uyandıktan bir süre sonra eve döndük. yemek pişirdim. yemekten sonra birlikte oturmayı teklif ettim. bir şey söylemeden uzun uzun baktı bana. sonra yumuşak bir sesle, "olmaz," dedi. onu bara bıraktım, çıkmadan önce eline bir içki tutuşturdum. bir ambalaj fabrikasında iş buldum. hafta öyle geçti."

gece çılgın ayak sesleriyle yirtildi

beauty disaster
charles bukowskinin parantez yayinevinden cıkan bir kitabıdır da ayrıca.;

bazen alınganlaşırım
nerede olduğumu bilemem,
birkaç adım tökezler, yitik hissederim
kendimi.

tanıdığım herkes benden daha
uzun
daha zeki
daha müşfikmiş
gibi gelir bana,
ve daha az çirkin
elbette.

ama asla
uzun sürmez
bu ruh hali.

etrafıma sıkı bir
bakış atarım,
çepeçevre
sert bir bakış
ve aklım başıma
gelir.

ama
bir süre için
sadece.

bubba ho tep

beauty disaster
orjinal adı ’bubba ho-tep’, kendilerinin elvis presley ve john f kennedy olduğunu iddia eden iki huzurevi sakininin öyküsünü anlatan bir 2006 yapımı filmdir.hikayesi;

"doğu teksas’ta bir huzur evinde karşımıza çıkan elvis presley , ölümünden yıllar önce bir başkasıyla kimlik değiştirmiş ve bir daha gerçek kimliğine kavuşma şansı yakalayamamıştır. elvis kendinin aslında başkan john f. kennedy olduğunu düşünen bir başka huzurevi sakiniyle birlik olur ve bu iki yaşlı kurt, mutlu huzurevini kendine yeni av alanı olarak seçmiş olan iblis bir mısır mumyasına karşı savaşırlar. "

(bkz: don coscarelli) (bkz: yönetmen)
(bkz: bruce campell)
(bkz: ossie davis)
(bkz: ella joyce )

güneşin yuzu

beauty disaster
günesin yüzü denli muhtesemdir bogalar
ve bayat kalabaliklar için öldürseler de onlari,
bogadir atesi yakan,
her ne kadar korkak bogalar da varsa da
korkak matadorlar ve korkak erkekler gibi,
genel olarak boga saftir
ve saf ölür
sembollerden, hiziplerden ya da sahte asklardan uzak,
ve onu sürükleyip götürdüklerinde
ölen bir sey olmaz,
bir sey geçmistir
ve neticede kokusmus olan,
dünyanin kendisidir.

(bkz: charles bukowski)

edebi bir aşk

beauty disaster
onu her nasılsa yazışma ya da şiir veya dergiler yoluyla tanıdım
ve bana tecavüz ve şehvet konulu çok seksi şiirler yollamaya başladı,
ve işin içine biraz da entellektüellik karışınca
biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp kuzey’e sürdüm;
uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış,
işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır
çoğunlukla uyumak ister bir halde, sonunda moteli buldum
küçük güneşli bir kasabada toprak bir yol üzerinde
ve orda oturup bir sigara tüttürdüm
düşündüm, gerçekten delirmiş olmalısın diye,
ve bir saat geç çıktım
kadınla buluşmaya, epey yaşlıydı,
nedense benim kadar, pek seksi değildi
ve bana çok set, ham bir elma verdi
kalan dişlerimle çiğnediğim;
adı konulmamış bir hastalıktan ölüyormuş
astım gibi bir şeyden, ve
sana bir sır vermek istiyorum dedi, ben de
biliyorum; bakiresin,35 yaşındasın, dedim.
ve bir defter çıkardı, on-oniki şiir:
bir ömürlük çalışma ve okumak zorunda kaldım
ve anlayışlı olmaya çalıştım
ama çok berbattılar.



sonra onu bir yere götürdüm, boks maçlarına
ve ellerini kenetleyip
dumanın içinde öksürdü
ve etrafına bakınıp durdu
bütün insanlara
ve sonra da boksörlere.
sen hiç heyecanlanmazsın, değil mi? , dedi
ama o gece tepelerde epeyce heyecanlandım,
ve onunla iki-üç kere daha buluştum
şiirlerinin bazılarında yardımcı oldum
ve dilini boğazımın yarısına kadar soktu
ama ondan ayrıldığımda
hala bakireydi
ve berbat bir şair.
düşünüyorum da bir kadın açmamışsa bacaklarını
35 yıl
iş işten geçmiştir
aşk için de
şiir için de.

(bkz: charles bukowski)

yaprakların trajedisi

beauty disaster
kuraklığa uyandım ve eğreltiotları ölüydü,
saksı çiçekleri mısır gibi sararmış;
kadınım gitmişti
ve boş şişeler kanı çekilmiş cesetler gibi
sardı beni işe yaramazlıklarıyla;
güneş hala iyiydi ama,
ve ev sahibemin notu bükülmüş
hoş ve talepsiz saramışlığında; şimdi gereken
iyi bir komedyendi, eski tarz bir şakacı
absürd acı üzerine şaka yapacak; acı absürddür
çünkü vardır, hepsi bu;
dikkatle traş ettim eski bir jiletle
bir zamanlar genç olan ve
dehası olduğu söylenen adamı; ancak
yaprakların trajedisi bu işte,
ölü otlar, ölü bitkiler;
ve karanlıklar bir hole yürüdüm
ev sahibemin dikildiği
tüm nefretiyle dediğim dedik,
sallayıp şişman, terli kollarını
canın cehenneme diye yırtınıp
yırtınıp kira kira diye
çünkü yamuk yapmıştı dünya
ikimize de.

(bkz: charles bukowski)

bir suru delikanlıya dostça öğütler

beauty disaster
charles bukowskinin en bilinen $iirlerindendir.

tibet’e git
deveye bin
incili oku
ayakkabılarını maviye boya
sakal bırak
kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı
the saturday evening post’a abone ol
çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının
tek bacaklı bi kadınla evlen
ve düz bir usturayla traş ol
ve kadının koluna adını kazı
benzinle fırçala dişlerini
bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman
keşiş ol
viski ile bira iç
kafanı suyun altında tut
ve keman çal
pembe mum ışığında göbek at
köpeğini öldür
belediye başkanlığına aday ol
bir varilin içinde yaşa
baltayla kafanı yar
yağmurda lale ek
ama şiir yazma!

bazileri delirmez

beauty disaster
bazıları hiç delirmez
ben, bazen koltuğun arkasında
3-4 gün boyunca yattığım olur
orda bulurlar beni
melaikeymiş derler
sonra gırtlağımdan aşağı
şarap döküp
göğsümü ovarlar
yağ serperler üzerime
sonra kükreyerek kalkarım
atıp tutar, köpürürüm
onlara ve evrene küfreder
bahçeye kadar kovalarım
sonra kendimi çok iyi hisseder
tost ve yumurtanın başına otururum
bir şarkı mırıldanıp
aniden
pembe besili bir balina gibi
sevimli olurum
bazıları hiç delirmez
ne korkunç hayat sürüyorlardır
allah bilir .

(bkz: charles bukowski)

bütün bildiğim

beauty disaster
bütün bildiğim şu: kuzgunlar ağzımı öpüyorlar,
damarlar arapsaçına dönmüş burada,
denizse kan denizi.

bütün bildiğim şu: eller uzanıyor,
gözlerim kapalı, kulaklarım kapalı,
çığlığımı geri çeviriyor gökyüzü.

bütün bildiğim şu: burun deliklerimden hayaller damlıyor
bize tur bindiriyor tazılar, deliler gülmekten katılıyor,
tıkırdayarak ayırıyor saat ölenleri.

bütün bildiğim şu: ayaklarım kederdir burada,
zambaklar kadar etmiyor sözcüklerim, pıhtılaşıyor şimdi:
kuzgunlar ağzımı öpüyorlar.

(bkz: charles bukowski)
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol