bir dost...
saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
nereden çıktın bu vakitte? dememeli,bir geceyarısı telaşla yataktan fırladığında;
gözünün dilinibilmeli;dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı...
arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında;sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli,kovuklarına saklanabilmelisin.
kucaklamalı seni güvenli kolları...
dalları bitkin başına omuz,yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
en mahrem sırlarını verebilmeli,en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
onca dalkavuk arasında bir tek o,sözünü eğip bükmeden söylemeli,yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.alkışlandığında değil sadece,asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona övdüğünde de,sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin,hak ettimdiyebilmelisin.teklifsiz kefili olmalı hatalarının;günahlarının yegane şahidi...
seni senden iyi bilen,sana senden çok güvenen bir sırdaş...
gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş...
yarım haziran
(#349880)
zordur ikizler için tercih..bir yanını seçmek,çoğu zaman öbüründen vazgeçmektir.çünkü birini feda ettiniz mi "ikiz" değilsinizdir artık...
sizi siz yapan,içinizdeki tepi$medir.
değeriniz "diğer"inizdedir.
bütün haziran doğumlular bilir bunu...
o yüzden kıyamaz içinde tepi$en ikizlerden birine...
ne kahkaha saçan ne$eye ne ansızın bastıran hüzne...
ne iyimser güne ne karamsar geceye...
ne ciddiye ne muzibe...
ne çocuğa ne büyüğe...
ne sadeliğe ne debdebeye...
kıyamaz herhangi birini elleriyle öldürmeye...
bilir ki yazılmı$ nice yazıda,dizilmi$ onca notada,boyanmı$ bunca tuvalde,söylenmi$ sözde, yakılmı$ türküde o tepi$menin sancısı vardır.
sancı durdu mu ne akarsu ne ters akıntı kalır.
ölü bir denizde döner durursunuz..
zordur ikizler için tercih..bir yanını seçmek,çoğu zaman öbüründen vazgeçmektir.çünkü birini feda ettiniz mi "ikiz" değilsinizdir artık...
sizi siz yapan,içinizdeki tepi$medir.
değeriniz "diğer"inizdedir.
bütün haziran doğumlular bilir bunu...
o yüzden kıyamaz içinde tepi$en ikizlerden birine...
ne kahkaha saçan ne$eye ne ansızın bastıran hüzne...
ne iyimser güne ne karamsar geceye...
ne ciddiye ne muzibe...
ne çocuğa ne büyüğe...
ne sadeliğe ne debdebeye...
kıyamaz herhangi birini elleriyle öldürmeye...
bilir ki yazılmı$ nice yazıda,dizilmi$ onca notada,boyanmı$ bunca tuvalde,söylenmi$ sözde, yakılmı$ türküde o tepi$menin sancısı vardır.
sancı durdu mu ne akarsu ne ters akıntı kalır.
ölü bir denizde döner durursunuz..
nasılda davetkar bir isim uzaklar...bu teknenin adı sizin de ruhunuzun yelkenlerini şişirmiyor mu? sizin de aklınızı çelmiyor mu bu ismin sihirli çağrısı?...
tuzaklarla dolu olsa da uzakların sesine kulak verip açılmak ve hiç arkaya bakmadan yepyeni bir hayata doğru yelken açmak fikri,sizin kafanızı da saç diplerinizi acıtırcasına çekiştirmiyor mu?
nereden çıkıp geldi bu çift direkli ahşap tekne şimdi;tam da biz kendi küçük dünyamızda sıradan didişmelerimizle oyalanıp giderken?...
biz bulutlu semalarımızda uçurtmalarımızı havalandırmaya korkarken daha,koskocaman bir balonla gökyüzünü fethetmişçesine döndü uzaklardan...
körler ülkesine düşmüş bilge bir gezgin gibi bize uzaklarda,bütün bu karanlığın ardında bambaşka dünyalar ve rengarenk hayatlar olduğunu müjdeledi.şimdi hayat biraz daha zor gelmiyor mu size?...
uzaklarda bir yerlerde,açık denizlerde farklı bir yaşam olduğunu bilerek yaşamak,sizin de yüreğinizi burkmuyor mu?
çantanıza bütün sevinçlerinizi doldurup köhne bir marinada eski hayatınızla vedalaşmak,sonra da burnunuzu karşı kıtalara çevirerek serüven rüzgarını arkanıza alıp kendinizi okyanusların çalkantısına bırakıvermek gelmiyor mu içinizden? kalbinizin güvertesine buyur etmek tüm vazgeçilmiş tatları,atlantik’te fırtınalar göğüsleyip akdeniz’de yunuslarla yarışmak,nil’de hayata dokunup galapagoslar’da denize çocuklar vermek ve deniz koymak çocukların adını;denizler kadar cesur olsunlar diye...
tuzaklarla dolu olsa da uzakların sesine kulak verip açılmak ve hiç arkaya bakmadan yepyeni bir hayata doğru yelken açmak fikri,sizin kafanızı da saç diplerinizi acıtırcasına çekiştirmiyor mu?
nereden çıkıp geldi bu çift direkli ahşap tekne şimdi;tam da biz kendi küçük dünyamızda sıradan didişmelerimizle oyalanıp giderken?...
biz bulutlu semalarımızda uçurtmalarımızı havalandırmaya korkarken daha,koskocaman bir balonla gökyüzünü fethetmişçesine döndü uzaklardan...
körler ülkesine düşmüş bilge bir gezgin gibi bize uzaklarda,bütün bu karanlığın ardında bambaşka dünyalar ve rengarenk hayatlar olduğunu müjdeledi.şimdi hayat biraz daha zor gelmiyor mu size?...
uzaklarda bir yerlerde,açık denizlerde farklı bir yaşam olduğunu bilerek yaşamak,sizin de yüreğinizi burkmuyor mu?
çantanıza bütün sevinçlerinizi doldurup köhne bir marinada eski hayatınızla vedalaşmak,sonra da burnunuzu karşı kıtalara çevirerek serüven rüzgarını arkanıza alıp kendinizi okyanusların çalkantısına bırakıvermek gelmiyor mu içinizden? kalbinizin güvertesine buyur etmek tüm vazgeçilmiş tatları,atlantik’te fırtınalar göğüsleyip akdeniz’de yunuslarla yarışmak,nil’de hayata dokunup galapagoslar’da denize çocuklar vermek ve deniz koymak çocukların adını;denizler kadar cesur olsunlar diye...
can dündar a ait güzel bir kitap.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?