devrimin cocugu

dünyayı evirip çeviren sınıf. degisimin diyalektigi ve devrim’e göre 358 kişi dünya zenginliklerinin %48’ine sahipmiş ta 99’da. işte burjuva budur.

(bkz: burjuvazi)

yoldaşımın yoldaşı benim yoldaşımdır diyesim gelen, buradan mesajı almasını beklediğim arkadaş. ne de olsa chavez’le ahmedinejad öyle kanka oldular, biz de böyle olabiliriz.

yunan mitosunda tanrılardan olma bir dev. gücünü topraktan alır. bir gün herakles ile karşı karşıya gelen bu dev, ne zaman yaralansa toprağa temas edince iyileşir. herakles, devin bu özelliğini fark edince onu havaya kaldırır ve boğar. toprak olan anası olmadan ölümlüleşen alkyoneus, can vererek savaşı kaybeder.

(bkz: alkyoneus)

herkesin fahişesi anlamına gelebileceği gibi her yerde bulunabilecek fahişe anlamına da gelebilir.

karl marx’a göre, para.

karl marx’ın deyişiyle evrensel fahişe. dünyanın en büyük metası, meta fetişizmi bir cacıksa bu da hıyarıdır.

(bkz: max weber sucks long live karl marx)

"baba bush’un canavarı oğul bush’u hedef mi aldı?" diye düşünmek mümkün. fakat, hayır, hedef falan almadı. kendi yarattıkları canavar hala kendi hükümranlıklarında. bu bugünkü türkiye konjunturlerinde son derece açık değil mi? küçük ama emekli olacak olan zavallı bush’un amacı yalnızca şarkı şarka böldürürken bir de utanmadan şarka verip de "kullan" dediğini şarktan alınması gereken bir tehdit olarak halkına ifşa etmiş ve bir de kendisi zaten son derece bölük pörçük, girik çıkık olan şarka bu ifşası yoluyla girmiştir.

(bkz: on bir ayın diktatörü)

ayrıca çok sağlam tahlilleri olan bir insandı, hala da öyle. kendisi şu an bir sosyolog olma yolunda ilerlemektedir. felsefe ve ekonomiyle ilgili çalışmalar yapmaktadır; geçen yıl liseler için felsefe olimpiyatına katılmıştı ve iç anadoluda birincilik elde etmişti anımsadığım kadarıyla.

edit: tahlillerinin yanı sıra bence ender rastlanan gerçek mizahçılardandı da. çoğu entrysinde can yücel sertliğiyle aziz nesin tatlılığı akardı.

edit2: sol frame darbecilerindendir. (#589603)

onun o ateşli ve dürüst entrylerinden sonra onunla tanışarak dünyanın en mutlu insanlarından biri haline gelmişken o gitti. shevek’le yeni tanışmış ve sözlüğe henüz deneme amaçlı kaydolmuş ben onun gidişiyle bilgisözlük’ten onun kafadengi olan insanların da çekip gittiklerini gördüm. sözlükten kopan yalnızca entrylerin altından kalkan shevek’in ve onun yoldaşlarının adı da olmadı, "devrim" sözcüğü de oldu. hatta, sanki bu durum öyle bir hal aldı ki, türkiye de kötüye gitti. sağa kaymak insanlara hiç bu kadar çekici gelmemiş olacak ki umulmayacak ölçüde bir kayma oldu sağa. bu kayma hem solun sağa kaymasıydı, hem de sağın daha da sağa. olan türkiye’ye oldu. bugün, artık çankaya belediyesi sınırları içerisinde bile market sahipleri "ramazan ayında içki sattıkları" gerekçesiyle iki üç kendini bilmez islamcı maganda tarafından dövülebiliyor. ilk başlarda mahalle baskısı adı verilen islamofaşizm çok geçmeden kültürel bir linçlerden fiziksel, bildiğiniz -siyasi değil biyolojik olarak ölümlere yol açan- linçlere yöneldi.

shevek’in dostluğunu hala taşımakta olan biri olarak hiçbir çekince içerisine girmeden onun dört beş yıl sonra da işine gücüne dönmeyeceğini söyleyebilirim. kaldı ki o zaten işindedir, onun işi anlatıldığı gibi ters yönde gaza basmak tosladığı direkleri de durmadan koparıp önüne katarak herkese de bu yolda ilerleme şansı vermektir.

bugün ben ülkenin gidişhatına bakarak ciddi bir korku duyumsuyorsam götümle alakalı olarak, bunun tek nedeni shevek gibi insanların azlığıdır. bazılarının işi de ters yönde ilerlemek olarak adlandırılan eylemi gerçekleştirmek olmaktadır. yoksa yakında yön de yol da kalmayacak.

(bkz: gop derken bop demek)
(bkz: bop derken bok demek)
(bkz: boku yemek)
(bkz: bindik bir alamete gideyoz kıyamete)
(bkz: o güzel insanlar o güzel atlara bindiler ve gittiler)

(bkz: devrim)

ankara’nın güzel sokaklarından biri. her çeşit insanın bulunduğu mekan.

(bkz: bestekar sokak)

adem ve havva’nın dalından kopardıkları cennetteki yasak elma.

kemal, kendi ağzından kemal’i anlatıyor.

devrimizde, burjuvazinin, kendisini savunmak ve proleter sınıfın altında kalmamak adına bir boka çevirdiğinden öteye gidememekte ne yazık ki.

felsefe, bir dünya görüşünü benimsemek ve bunu hayatın her yerinde önceki deneyimlerle kullanmak amacı güdülerek yapılandırıldığı zaman proleteryaya sınıf mücadelesinde başarıyı verecektir. bu nedenledir ki, burjuva düşünürleri, felsefeyi entel dantel sözcüklerle süslenmiş karışık bir boka çevirmektedirler. felsefe, sis perdesinin altını görebilmemizi sağlayan yegane aracımızdır; fakat, burjuvazi, felsefeyi bunun aksine, kafa karıştırıcı kelime oyunlarından ibaret bir halta dönüştürerek emekçiyi felsefeden uzak tutmaktadır. hatta, felsefeyi, idealizm/seçicilik/pozitivizm gibi burjuva kökenli düşüncemsilerle doldurarak proleteryanın aklını çelmekte ve kapitalizmin varlığını sürekli hale getirmektedirler.

felsefenin gerçek anlamıyla elle tutulur ve tüm bir insan/dünya hayatında kullanılabilir hale geldiği tek yer diyalektik materyalizmdir.

(bkz: proleter milliyetçilik)

türkiye’de iki farklı tkp vardır. biri, seçimlere katılan burjuvazinin tkp’si; diğeri, halen sempatizanları ve suphi’nin bolşevikçi çizgisiyle varlığını beyinlerde sürdüren anadolunun ilk tkp’si.

(bkz: mustafa suphi kültür merkezi)