can dündarın yazdığı müthiş yazıdır.
vazgeçiş
enstruman seçmek için bir karar almam gerekiyordu.
ya keman çalacaktım ya piyano; ya flüt çalacaktım ya
da akordeon.
olmadı, hepsini istedim, hiçbirinden vazgeçemedim.
yıllar geçtikten sonra her enstrumanı iyi çalabiliyorum; ama hiçbirinde virtüöz değilim. bir enstrümanla isim yapamadım. ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla.
bütün enstrumanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni. başarılı olmak için her şey değil, bir şey lazımmış.
başarı bir verişmiş; bir şeyi alabilmek için birşeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş.
keşke kemanı seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.
karıma da hayatı zindan ettim, sevgililerime de.
hiçbirinden vazgeçmedim.
yani...
evlilik sadece birisi için karar almak ya,diğerlerinden vazgeçmek...
işte evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim.
evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayatı yaşamaya devam ettim.
içlerinden bazılarını daha çok sevdim;ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kılabildim.
yıllar sonra şimdi yapayalnızım...
ne karım kaldı, ne de diğerleri.
keşke birini gerçekten seçebilseymişim; ama yapamadım.
tıpkı enstruman seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim boş kaldı.almak için bırakmak gerekiyormuş.dolu dolu boş yaşamak. hayatım boyunca yapacak çok işim oldu;hepsini yapmayıistedim. hangisinde en iyi yim? şimdi bakıyorum,kazananlar, başarılı olanlar hep bir tek şey yapmışlar.
en iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor.
işte de böyle, özel yaşamda da...
bu seçimi yapmamız gerekiyor; çünkü mutlaka bazıları daha uygun.
bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm. tasarruf gerek.
başladım her şeyden %10 kesmeye,ne anlamsız bir uğraşmış bu.
%10 daha az peynir yemek, çay içmek..
bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim.
her şeyden %10 kesmek tabiatıma uygundu tabii.
çok sonradan anladım;sadece taksiyle dolaşmayı bıraksam yetermiş
her kalemden %10 değil, etkili kalemi bulmak gerekiyormuş. yani, orada da seçim yapmak gerekiyormuş...
her seçim bir kaybediştir
her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.
kalkar kalkmaz hayat bin seçeneği dayar burnunuzun ucuna...
ne giysem telaşından, öğle yemeği ne alırdınız? diye başucunuzda biten garsona,hangi kanaldaki filmi izlesem kararsızlığından bize oyverin diye bağırışan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar. yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.
bahar esintileri taşıyan bir elbise belki ogün yaşamınızı ışıldatabilecekken ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz.
belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız izmir köfteden daha lezzetlidir.
ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur. ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.
geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey,seçtiğinizde daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray,bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa,çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru
seçimdir.
ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?