vapur

karpuzz
iskeleye sessizce yanaşırken, kalkarken ya da herhangi bir açıdan gördüğümde bizzat istanbul’a bakmış gibi olduğum, bir istanbul hatırası.
her tarafın yüksek, şekilsiz, plansız, gri binalarla kaplandığı, karmaşanın, kulak-burun-boğaz kirliliğinin had safhada olduğu bitkin şehir istanbul’da eski, gerçek istanbul’a dair elimizde olan son hatıralardan, istanbul’u yaşatmak için inadına ayakta duran eski makamlarladan, nefeslerden,kanıtlardan, anılardan biridir. çok hayranı, seveni, sevdiceği, hatırası, emeği vardır istanbul’da.
şu anda 32 tane vapur aktif olarak sefer yapmaktadır. bir zamanlar vapurları kaldırmak isteyen zihniyete karşı direnmektedir.

efthalia
sabahları zar zor yetiştigim yaklaşık 5 aydır sürekli kullandıgım ulaşım aracı.eğer hava güzelse denizi seyrederek gitmek gibisi yok ayrıca.
carpediem
dört senedir benden kaçmaktan vazgeçmeyen, benim de onu kaçırmaktan vazgecmediğim deniz taşıdı. yazın, balkonları ve büyük vapurların en üstteki açık kısımları süper olur. yüze çarpan rüzgar dinginlik verir, kendine getirir bünyeyi. yazın, boş olan kapalı alanlarda uzanıp uyumak gibisi yoktur.
karpuzz
bas bas bağırıyolar haydi istanbul vapurunu seç diye.. aha buyrun.
http://www.sirketihayriye.com
http://www.ibb.gov.tr
http://www.ido.com.tr
pallas
nazım hikmet’in bir şiirinin adı. zülfü livaneli’de besteleyip söylemişti.

vapur

--------------------------------------------------------------------------------
yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden,
teper ha babam teper
paralanmaz
teper taşlı yolları.
bir vapur geçer varna önünden,
uy karadeniz’in gümüş telleri,
bir vapur geçer bogaz’a doğru.
nazım usulcacik okşar vapuru,
yanar elleri..

27 mayıs 1957
angelus
en kısa zamanda satın almayı düşündüğüm aparattır. "aman yavaş al acımasın bi tarafların" seslerini duyar gibiyim lakin ayıptır demeyin böyle şeyler.
hepimizhiciz
yarenleri martılar olmadan düşünülmeyen yer.
hep bir anı gibi, hep bir eskiye dönüş gibi, hüznü çağrıştıran tuhaf bir araç.
fasa fiso
toplu tasima araclari icerisinde bas taci edilececek olandir.cunku bir otobus gibi degildir vapur.tabakhaneye bok yetistiryor gibi gitmez.nazli nazli yol alir denizin icerisinde.yaklasik 20 dakika suren yolculuk esnasinda bitmedi gitti su yol da demessiniz.cunku mesgul olacak cok sey bulursunuz icerisinde.kitap okursunuz, karsida oturan amcanin gazetesini okumaya calisirsiniz, denizi seyredersiniz, martilari seyredersiniz, simit icin gelen martiyi tutup denize atabilir miyim acaba gercekten diye olmadik dusuncelere gark olursunuz, varsa karsi yakada bir bekleyeniniz onu duslersiniz.ve ayriliklar olmaz vapurda.duygular bilenir,yogunlasir, yasanilasi hale gelir.hayat ne kadar tuhaf ise vapurlar da o denli tuhaftir.binilesidir.seyahat edilesidir.
kratos
sadece denizle birebir iliskili olmasi bile kendisini sevdirmeye yetecek deniz üstü köpürür makinesi.
devasa çelik yapisinin icindeki pamuk hafifligi sayesinde yüzer su üzerinde. istanbul’ um da vapurlar en cok sevgilileri severler.. deniz kokusunda istanbul silüetini tatmak daha bir acar gözlerini insanin. sanat harikasidir bu sehir ve vapurlarinda en bi güzel görünür. seven gözlerle bakilirsa, tam da asik olunacak yer..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol