vincent hanna(al pacino): folsomda 7 yıl...
vincent : 3 yılı hücrede.
vincent : ondan önce de mcneilda.
vincent : orası söylendiği kadar kötü müydü?
neil mccauley (robert de niro) : hapishane uzmanı olmak mı istiyorsun?
vincent : hapse geri mi dönmek istiyorsun?
vincent : bazı çeteleri bıkmadan izledim, hata yaptılar. onları içeri tıktım.
vincent : bunu mu istiyorsun?
neil : demek ki onlar beceriksizmiş.
vincent : ben her türlüsünü yakaladım.
neil : beni kaybedeceğim yazılı dövmemle bir içki dükkanını soyarken gördün mü?
vincent : görmedim.
neil : doğru.
neil : ben hapse geri dönmeyeceğim.
vincent : o zaman hiçbir yeri soyma.
neil : ben en iyi yaptığım işi yaparım.
neil : soygun yaparım. sen de en iyi yaptığın işi yapıp benim gibileri yakalarsın.
vincent : hiç normal bir hayat istemedin mi?
neil : ne o? mangal ve futbol mu?
vincent : evet.
neil : senin hayatın gibi mi?
vincent : hayır. benim hayatım...
vincent : benim hayatım afet bölgesi gibi.
vincent : gerçek babası aşağılığın teki olan...
vincent : sorunlu bir üvey kızım var.
vincent : bir karım var.
vincent : evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor.
vincent : bu üçüncü evliliğim.
vincent : çünkü tüm zamanımı senin gibileri yakalamak için sokakta geçiriyorum.
vincent : hayatım bu işte.
neil : bir gün biri bana şöyle demişti...
neil : hayatına ilişki sokma ki,polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
neil : sen beni izlersen, gittiğim yerlere gidersen evliliğini devam ettirmeyi nasıl düşünürsün ?
vincent : ilginç bir nokta.
vincent : nesin sen, rahip mi?
neil : bir kadınım var.
vincent : ona ne iş yaptığını söyledin?
neil : satıcıyım dedim.
vincent : yani ben seni yakalamaya gelince o kadını bırakıp gidecek misin? hoşçakal bile demeden?
neil : buna disiplin denir.
vincent : çok sığ bir düşünce.
neil : neyse ne.
neil: ya böyle davranırız ya da başka bir iş yaparız.
vincent : başka bir iş yapmayı bilmiyorum.
neil : ben de.
vincent : yapmak istediğim de söylenemez.
neil : katılıyorum.
vincent : devamlı aynı rüyayı görüyorum.
vincent : büyük bir şölen masasında oturuyorum.
vincent : üzerinde çalıştığım bütün cinayetlerin kurbanları da orada.
vincent : bana boş göz çukurlarıyla bakıyorlar.
vincent : çünkü başlarından vuruldukları için ağır kanamaları var.
vincent : o vücudu balon gibi şişmiş olanlar da orada.
vincent : çünkü onları öldürüldükten 2 hafta sonra bulmuştum.
vincent : komşular kokudan şikayetçi olmuşlardı.
vincent : işte hepsi orada...
vincent : karşımda oturuyorlar.
neil : ne diyorlar?
vincent : hiçbir şey.
neil : konuşmuyorlar mı?
vincent : hayır, söyleyecek bir şeyleri yok.
vincent : sadece birbirimize bakıyoruz.
vincent : orada oturup...
vincent : bana bakıyorlar. o kadar.
neil : benim de devamlı boğulduğum bir kabusum var.
neil : uyanmam gerek, yoksa boğulup öleceğim.
vincent : bu ne anlama geliyor?
neil : yeterli zamanım var demek.
vincent : istediklerini yapacak...
vincent : zamanın mı var?
neil : evet, öyle.
vincent : bunu şu anda yapıyor musun?
neil : daha değil.
vincent : bak, burada iki dost gibi...
vincent : oturmuş konuşuyoruz.
vincent : sen yapman gerekeni yap,ben de yapmam gerekeni yapayım.
vincent : yüz yüzeyken söyleyeyim...
vincent : seni vurmam gerekirse...
vincent : bu hiç hoşuma gitmez.
vincent : ama seninle...
vincent : dul bırakacağın...
vincent : bir karısı olan bir adam arasında seçim yapacak olursam...
vincent : dostum...
vincent : sen kesinlikle ölürsün.
neil : olaya bir de öteki tarafından bak.
neil : ya beni köşeye kıstırırsan da...
neil : ben seni öldürmek zorunda kalırsam?
neil : ne olursa olsun...
neil : beni durdurmana izin vermem.
neil : yüz yüze konuştuk.
neil : ama bir an için bile...
neil : tereddüt etmem.
vincent : belki de öyle olur.
vincent : ya da...
vincent : kim bilir?
neil : belki birbirimizi bir daha hiçgörmeyiz..
(bkz: heat)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?