1972 tarihli, başrollerini marlon brando ile maria schneider’ in paylaştığı bernardo bertolucci filmi.
öncelikle belirteyim ki finalinde kimse silahı eline alıp, kendi kafasına sıkmıyor!
#154182
çıplaklıktan hoşlanmayanlar için de bir uyarı verelim: film 20 yaşında bir kadının bütün çıplaklığını(ruh ve beden), 45 yaşındaki erkeğin ise -bir klasik olarak- götünü ve yorgun ruhunu seriyor gözlerinizin önüne.
20 yaşını geçen erkekler için ders olarak okutulması gereken bir film.
rosa’ nın çiçekler içerisinde yattığı sahne; kelimeler dilinden öfke ve acı ile süzülüp aralarındaki mesafelere derin uçurumlar katarken, paul’ ün konuştukça aralarında artan o uzaklığa inat, kavuşmak istercesine oturduğu koltuğu rosa’ ya yaklaştırma, yakınlaşma çabası; hiçbir yere varmayan monoloğu ile izlenmeye değer nefis bir sahnedir.
yaşlı bir adam, değersiz yaşamında değer verdiği, tanıdığını ve anladığını düşündüğü tek şeyi de kaybedince, göz alıcı bir hayalin kollarına bırakır kendini. isimlerden, kimliklerden, gerçek ve yalandan, yaşam ve ölümden uzak bir odada kurulan bu hayale kanmak, sonunda bir zamanlar sevdiği kadının son kez yattığı yatağının başucunda bilmediğini söylediği bir yola, o’nun yoluna sürükler onu.
son sahnesi evet çok can yakar. paul’ ün nemli gözlerinden ziyade, jeanne’ ın göğsünüze saplanan hançer gibi son sözleridir canınızı yakan.
gençlik ve olgunluğa dair duyulması gereken çok şey söyleyen bir filmdir. izleyiniz derim. benim gibi izlemek için 37’ yi beklemeyin.
vintage muhabiri tayfa75 istanbul’ dan bildirdi.
ultimo tango a parigi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?