(bkz: belkıs)
hz. süleyman, sebe melikesi belkisin varligini kendisine haber getiren hüdhüd sayesinde ögrenmisti:"derken uzun zaman geçmeden (hüdhüd) geldi ve dedi ki: "senin kusatamadigin (ögrenemedigin) seyi, ben kusattim ve sana sabadan kesin bir haber getirdim. gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadin buldum ki, ona her seyden (bolca) verilmistir ve büyük bir tahti var. onu ve kavmini, allahi birakip da günese secde etmektelerken buldum, seytan onlara yaptiklarini süslemistir, böylece onlari (dogru) yoldan alikoymustur; bundan dolayi onlar hidayet bulmuyorlar." (neml sûresi 22-24)
bu bilginin üzerine hz. süleyman, allahi ilâh olarak kabul etmeyip günese secde eden ve seytanin kendilerine süslü gösterdigi bir sistemi kabul eden sebe halkini, imana davet etmek için onlara "rahman ve rahim olan allahin adiyla" baslayan bir mektup öndermisti. ve tüm kavmi kendisine teslim olmaya çagirmisti. "gerçek su ki, bu, süleymandandir ve süphesiz rahman ve rahim olan allahin adiyla (baslamakta)dir. (içinde de:) "bana karsi büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin" diye (yazilmaktadir). (neml sûresi 30-31)
sebe melikesi o ana kadar hiç karsilasmadigi kadar kesin bir üslupla tüm hükümdarligini kendisine katmasini isteyen hz. süleymanin, bu mektubu arsisinda çok sasirmisti. ve kendisini kesin olarak bozguna ugratacagindan emin oldugu bu hükümdari, kararindan vazgeçirmek için ona yüklü hediyeler göndermek yolunu seçmisti. ne var ki allahin rizasini ve rahmetini hiç bir zaman maddî bir menfaate tercih etmeyen tüm peygamberler gibi hz. süleyman da, sebe melikesi belkisin hediyelerini geri çevirmis ve elçileri vasitasiyla ona ne kadar kararli, onurlu ve allaha bagli oldugunu gösteren söyle bir haber göndermisti:"(elçi hediyelerle) süleymana geldigi zaman: "sizler bana mal ile yardimda mi bulunmak istiyorsunuz? allahin bana verdigi, size verdiginden daha hayirlidir; hayir, siz, hediyenizle sevinip ögünebilirsiniz" dedi. sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onlarin karsi koymalari mümkün degil ve biz onlari ordan horlanmis asagilanmis ve küçük düsürülmüsler olarak sürüp çikaririz." (neml sûresi 36-37)
hz. süleyman sebe melikesi belkisa allahin adi ile basladigi mektubunda kendi gücünün yüce rabbinden geldigini ve asla yenilmeyecek bir kuvvete sahip oldugunu hissettirmisti. nitekim hz. süleyman cinlerden, insanlardan olusan, ona büyük bir teslimiyetle ve sevkle bagli bir orduya sahipti. öyle ki bu ordunun her üyesi süleyman aleyhisselamin bütün sözlerini büyük bir hosnutlukla ve tam bir itaatle yerine getirmekteydi. elbette hz. süleymanin ordusunun tüm gücü allahtan gelmekteydi ve allahin ordusu adetullaha uygun olarak her zaman üstün gelecekti.
sebe melikesi belkis, onun (hz. süleymanin) sarayina gittiginde o güne kadar hiç görmedigi büyük bir mülk ve zenginlikle karsilasmisti:
"ona: "köske gir" denildi. onu görünce derin bir su sandi ve (etegini çekerek) ayaklarini açti. (süleyman:) dedi ki: "gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmis bir kösk zemindir." dedi ki: "rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artik) ben süleymanla birlikte âlemlerin rabbi olan allaha teslim oldum." (neml sûresi 44)
belkıs müslüman olduktan sonra da idareciliğine devam etmiştir.
hatta peygamberimizin hanımı hz. aişe de devlet yönetiminde bulunmuştur.
tüm bunlara baktığımızda islamda devlet yönetiminde kadının yeri vardır, olmalıdır. hatta kadınlara kadınlığını veren islamdır.
yani biz eğer islam ülkesiysek zaten başı örtülü olarak bir kadının meclise girmesinde dince bir sakınca yoktur, laik isek de yoktur, çünkü devlet kimsenin dinine karışmamaktadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?