nutuktan...
rahmetli kerim paşanın fuat paşaya yazdığı ilk telgrafında, istanbuldaki yüksek mevkili şahısların mücadele liderleriyle belli bir yerde buluşup konuşmalarından söz edildiğini görmüştük.
bunun benzeri, fakat aksine yani anadoludan istanbula gitme yolunda bir teklif de, bundan daha önce trabzondan çıkmıştı.
müsaade buyurursanız bunu biraz açıklayayım: trabzon valisi galip bey, 18/19 eylül tarihlerinde teftiş göreviyle ardasa(73)da bulunuyordu.
kâzım karabekir paşanın ardasaya gidip vali ile görüşmesi söz konusu idi. bu konu üzerinde 19 eylülde telgraf başında kâzım karabekir paşa ile görüştük. sebebi trabzondan aldığım 18 eylül tarihli bir telgraftı.
kendisine olduğu gibi verdiğim bu telgrafta: «millî çıkarları bozan altı maddeyi kabul etmiyoruz (bu altı madde istanbul ile ilişki kesme konusundaki emirdir). arzedeceklerimizin zâtışâhâneye ulaştırılması da oraya gönderilecek bir heyetle sağlanabilir kanısındayız» denilmekte idi (belge: 114).
kâzım karabekir paşa, makine başında trabzon valisi ile görüşmüş, özetini bildirdi. vali soru tarzında birtakım görüşler ileri sürmüş. karabekir paşa uygun karşılıklar vermiş.
vali, en sonunda: «istanbula bir heyet gönderilerek durumun
padişaha arzını ve bu heyetle birlikte kendisinin gitmesini teklif etmiş ise de, artık bizim çeşitli yollarla konuyu arza bir çare düşünmüş olmamız dolayısıyla, bu düşüncesinden vazgeçmiştir.
böyle bir heyetin gitmesi ve buna sarayın durumunu iyi bilen gümüşhane temsilcisi zeki beyin de katılması teklif edilmektedir» denilmekte idi (belge: 115).
gariptir ki, iki gün sonra, yani 21 eylül 1919da, toruldaki yarbay ha1it beyin gönderdiği bir şifrede de bu heyet meselesinden söz ediliyordu.
fazlasıyla kuşkuya düşen padişahı yabancıların ve ferit paşanın kucağına atmamak için, istanbula gizlice bir heyet gönderilmesinin uygun olacağı, eğer bu heyete servet ve zeki beyler de temsilci olarak alınırsa kendilerinin sevinerek kabul edecekleri, zeki beyin ağzından bildiriliyordu (belge: 116).
ha1it beye 22 eylülde verdiğim cevapta zeki ve servet beylerin de içinde bulunacağı bir heyetin istanbula gönderilmesinin uygun olmadığını bildirdim. 24/25 eylül tarihinde hâlit beyden aldığım bir telgrafta, «trabzondaki muhalefetin başı durumunda olan trabzon valisi galip beyi, kolordunun ve erzurum valisinin davetini kabul edip erzuruma gitmediğinden, mecburiyet karşısında ve silâhlı koruma ile bu gece (24/25 eylül) erzuruma gönderdim» deniliyordu (belge: 117).
efendiler, garip bir tesadüf değil midir ki, rahmetli kerim paşanın ilk aracılık telgrafı, trabzon valisinin tutuklandığı gecenin ertesi günü, trabzonda, vali, zeki ve servet beylerle, bunların aldatması üzerine bazı kimselerin istanbul ile ilişki kesme konusundaki teşebbüslerinin ve istanbula bir gizli heyet olarak gitme plânlarının başarısızlığa uğratılmasının gerçekleştiği bir günde, yani 25 eylül günü çekiliyor ve bizi ancak 27/28 eylül gecesi aramak gereği duyuluyor.
yazışmaların şeklinden anlaşıldığına göre, erzuruma giden vali galip bey, kâzım karabekir paşaya, yeniden istanbula bir heyet aracılığı ile başvurmaktan söz etmiştir. bununla ilgili olarak, paşanın 27 eylül tarihli bir «olur» isteme telgrafını alıyoruz.
buna 28 eylülde karşılık olarak çekilen telgrafta, kerim paşa ile yapılan görüşmemin özeti verildikten sonra, «söz konusu müracaatın gerekli görülüp görülmediğinin bildirilmesini rica ederiz. gerekli görüldüğü takdirde, trabzon valisinin, millî mücadelemize karşı gelme konusunda dahiliye nâzırı âdil beyden hiçbir farkı olmadığından, kendisinin asil millî mücadelemize hiçbir şekilde karışmasına müsaade buyurulmaması» karşılığı veriliyor (belge: 118). kâzım karabekir paşanın 30
eylülde verdiği karşılıkta: «trabzon valisinin bu gibi işlere karıştırılmaması konusundaki» düşüncemizin yerinde olduğu kabul edildikten sonra, «trabzonun durumunda çoktandır beklenen düzelme gerçekleşti» deniliyordu (belge: 119).
efendiler, son olarak sunduğum bilgilerle bir gerçek üzerinde daha düşünceleri aydınlatmak isterim. trabzon valisi galip bey ile zeki bey, saray ve ferit paşa ile ilişki içinde idiler. bir heyet halinde istanbula gitmekten maksatları, millî gayeye hizmet değil, orada gerekenleri aydınlatarak ve bazı tedbirler tavsiye ederek, yeni talimat almak gibi bir maksada dayandığına bence şüphe yoktur. nitekim, zeki bey daha sonra istanbula gidince, arkasından gerektiği kadar para ve cephane göndermeye söz verilerek ve özel bir talimat ile trabzon ve gümüşhane dolaylarında örgütler kurmak üzere gönderilmiştir. kendisini ineboluda tutuklatıp ankaraya getirtmiştim.
bana, bu söylediklerinin hepsini itiraf etti. yalnız, sözde istanbulu aldattığını, alacağı para ve silâhları bize teslim etmek niyetinde bulunduğunu söyledi. buna o gün ve hattâ bugün bile inanacak saf kimseler bulunabilir mi? bununla birlikte, ben bu zâtı, erzurum kongresindeki ilişkinin hatırasına saygı duyarak, yalnız gerekli uyarı ve nasihatlarda bulunmakla yetinmiş ve serbest bırakmıştım.
devamı için:
(bkz: ilk bozkır olayı ve izmit mutasarrıfı)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?