insan ve insan yaşamına saygıyı ifade eden 14 mart tıp bayramınızı kutluyorum. insan yaşamına değer verme, asırlar boyu belirli bir felsefe içerisinde gelişmiş ve serpilmiştir. insan ve yaşam felsefesi, her zaman tıp gelişiminde temel nokta olmuştur.
yazılı hiçbir eseri bulunmayan, ancak başkalarının yazdıkları ile düşüncelerini öğrenebildiğimiz "sokrates", özellikle ahlak konusu ile ilgilenen bir filozof olarak erdem ve bilginin aynı olduğunu vurgulamıştır. bilgi insanı doğru eyleme, bilgisizlik ise yanlış eyleme götürmektedir. bilgi konusunda sokratesin çok ünlü bir sözü bulunmaktadır. "bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir". bu sözle, insanların kendini bilgili sanma kuruntularının, gerçek bilgiye ulaşmada büyük bir engel olduğunu ifade etmektedir. bu konuda kendini tanıyan bilen insan; kendine yarayan şeyi yapacak, kendini tanımayan ise, kendi zararına olanı yapacaktır. bu nedenle doğru bilgi her şeyin kaynağı olarak kabul edilmelidir. bir insanın iyiyi yapmamasının temel nedeni, yine bilgisizlik veya eksik bilgidir. sonuçta kimsenin bilerek kötülük yapmayacağı, bilgisizlik nedeni ile bunu yaptığı önemli bir yaşam felsefesi olmalıdır. bilgisizlik iyiyi kötüden ayırt edememe sonucunu ortaya çıkartmaktadır.
felsefe ve tıp, kendini tanımanın öteki adı olmaya devam edecektir. diğer taraftan insanın bizzat kendisini anlamak üzere kendisine yönelmesi ve bu yönde kazanılan bilgiler, örtülü bir biçimde pek farkına varılmasa da, diğer bilgilerin temeli durumunda olmuştur. böylece diğer bilim dalları ortaya çıkmıştır. "kendini bil" buyruğunun bir bakıma bilimin başlangıç noktası olduğunu doğru anlamak gereklidir.
insan yalnızca bilen bir varlık değil, aynı zamanda davranış içerisinde bir varlıktır. insan gibi doğa da sürekli hareket halindedir. insan davranışları ile doğadaki diğer hareketler arasındaki farklılık ya da ayırt edici özellikler nelerdir? işte burada ahlak kavramı ortaya çıkmaktadır. bu kavram ile birlikte "etik" kavramının birlikte kullanıldığını görürüz. "ethik" kavramı, yunanca ethosdan gelmektedir ve hareket anlamındadır. etik, kısaca bireylerin karakterlerini ifade etmektedir. ahlak ve etik arasında da bir ayrım yapmak doğru olur. bununla birlikte her iki sözcükte "töre" "gelenek" "alışkanlık" anlamlarına sahiptir. toplumlar da ahlak değerlerinin çokluğuna karşılık, etik ve tıbbi etik tekdir.
insan davranışlarını "iyi" yada "kötü", "erdemli" ya da "ahlak-dışı" olarak nitelendiririz. bütün bu kavramlar insanın bireysel olduğu kadar sosyolojik bir varlık olmasından kaynaklanmaktadır. "vicdan nedir"? "erdem nedir"? tıp, bu tartışmaların içerisinde insanın bireysel varlığına saygı ile başlamıştır. bireysel olarak, insan sağlığına önem vermek, diğer bir insana yardım etmek ile devam etmiştir. böylece insanın sosyolojik bir varlık olması gücü artmıştır. insanlık tarihindeki ilk tıbbi uygulamalarda. anadolu ve mısır uygarlıklarında bunlar açık olarak görülmüş ve daha sonra ibn-i sina döneminde yeni kavramlar ile gelişmiştir.
"güzel ve ideal insan" felsefesi ve düşlerinin temelinde, hepimizin insan olduğunun bilinmesi bulunmaktadır. o halde 14 mart tıp bayramı insan tıp ve etik konusundaki doğruların ve bu doğruların tek olduğunun bayramıdır. 14 mart tıp bayramı sadece hekimlere ve hastalara yönelik bir bayram değil insan varlığına yönelik bir bayramdır ve evrenseldir.
prof.dr. alper akinoğlu
çukurova üniversitesi rektörü
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?